• Sonuç bulunamadı

Attâf b Süfyân el-Ezdî’nin İsyanı (177/793)

C. İlk Abbasiler Döneminde Cezire'nin Sosyo-Ekonomik Durumu

3.3. Mûsul’daki İsyanlar

3.3.3. Attâf b Süfyân el-Ezdî’nin İsyanı (177/793)

Musul Miladi 751’de Abbâsîlerin eliyle tahrip edildikten sonra 177/893 yılında buradaki halk Abbâsîlerin siyasî ve iktisadî tahakkümüne bir kez daha isyan etti. Bu isyana öncülük eden Mûsul’un komutanlarından güç ve cesaret sahibi Attâf b. Süfyân olmuştur. İsyan etme gerekçesi, devletin halka uygulamış olduğu ağır malî yükümlülükler olmuştur. Halk artan vergilerden, vergi memurlarının uyguladığı katı tutumlardan muzdarip olmuştu. Vergi memurları insanların ekonomik durumlarını gözetmiyor, elde edilen ürünün azlığına ve çokluğuna bakmaksızın öşür topluyorlardı. Ayrıca Abbâsîlerin Araplara karşı gütmüş oldukları olumsuz siyaset de bu isyanı tetikleyen faktörlerden biri olmuştur. Bunun için Attâf b. Süfyân 177/793 yılında halife

314

“Habur nehri kıyısında küçük bir beldedir. Kendisine Sukkeyru’l-Abbâsî denilmektedir” Bkz: Yâkût el-Hamevi, Muʽcemu’l-Buldân, III, 231.

315

“ʽAdnânî Rebîʽalıların bir koludur. Benî Useyd b. Rebîʽa b. Nezâr. Useyd’in Cedîle, ʽAneze ve ʽUmeyre isminde çocukları vardı”. Bkz: el-Kalkaşendî, Nihâyetu’l-Ereb, s. 48.

316

el-Ezdî, Târîhu’l-Mavsil, s. 260.

317

Hârûn Reşîd’e karşı isyan bayrağını açtı. Etrafına da Mûsul halkından ve yoksul tabakadan dört bin kişiyi topladı.318

Attâf ve arkadaşları, Hârûn Reşîd’in Mûsul’daki vergi memurlarını tutukladı ve bizzat kendisi halktan vergi toplamaya başladı. Bu durum birkaç sene böyle devam etti. Ona karşı koyacak hiç kimse çıkamadı. Sonunda Hârûn Reşîd çıkıp Mûsul’a gitti ve şehrin surlarını yıktı.319

Halife Hârûn Reşîd çok kızdı ve kendisine isyanlarından dolayı bütün Mûsul halkını öldüreceğine yemin etti. Hârûn Reşîd’in komutanlarından hiçbiri Attâf’a karşı koyamayınca ve yaptıklarını engelleyemeyince, Hârûn Reşîd bizzat büyük bir orduyla çıkıp Mûsul’a doğru gitti ve Hadîse’ye320 vardığında Attâf, geceleyin Hârûn Reşîd’in karargâhına saldırdı. Şehrin yaşlılarından ve alimlerinden oluşan bir grup Attâf’a giderek böyle yapmamasını ve Mûsul’u terk etmesini istediler. Ayrıca yaptığı işin doğuracağı sonuçlardan dolayı onu uyardılar. Özellikle Hârûn Reşîd, isyanı bastırmak için gelince, Attâf ve arkadaşları Mûsul’u terk ederek Ermeniye bölgesine doğru gittiler.321

Mûsul’un bazı alimleri ve din adamları, Hârûn Reşîd’in sabahleyin babalarını öldüreceğini öğrendikten sonra ona gidip af dilemek istediler. Bu arada Hârûn Reşîd Merc-i Cuheyne’ye322 varmıştı. Musul Mescidinin imamı fakih ve muhaddis Abbâs b. Fadl Ebu’l-Fadl el-Ensârî, şehrin ileri gelenlerinden birkaç kişiyle birlikte halifenin yanına gitti. Fakih ve muhaddis olan Mûsâ b. Muhâcir, Saʽdu’l-Fakîh, ʽAtîku’l-Fakîh ise Hârûn Reşîd’in büyük ölçüde itimat ettiği Kâdî Ebû Yûsuf el-Ensârî’ye gittiler. Buradan Ebû Yûsuf’un Mûsul halkına meylettiği anlaşılmaktadır. Ondan nasihat etmesini istediler. Ebû Yûsuf da yatsı ezanını yüksek sesle okumalarını tavsiye etti. Onlar da böyle yaptılar. Hârûn Reşîd ezan sesini duyunca garipsedi ve Ebû

318

İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, V, 140.

319

el-Ezdî, Târîhu’l-Mavsil, s. 279-280; İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, VI, 142.

320

“Yukarı Zâb’ın yakınında Dicle’nin doğu yakasında yer alan bir beldedir. Onu ilk kuran Mervân b. Muhammed’dir”. Bkz: Yâkût, Muʽcemu’l-Buldân, II, 230.

321

el-Ezdî, Târîhu’l-Mavsil, s. 284; İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, VI, 140.

322

“Merc-i Cuheyne, Mûsul civarında Dicle kıyısında büyük bir köydür. Yanında Merc-i Cuheyne denilen bir mera vardır” Bkz: Yâkût, Muʽcemu’l-Buldân, II, 194.

Yûsuf’a: “Bu nedir?”, diye sordu. Ebû Yûsuf da: “Ezandır ey müminlerin emiri!” diye cevap verdi. Bunun üzerine Hârûn Reşîd: “Yazıklar olsun sana! Bunlar ezan sahibiymiş” dedi. Ebû Yûsuf da: “Evet ey müminlerin emiri! Bunlar müslümandır. Aralarında salah ehli, Kur’ân karileri, fıkıh ve ilim ehli olanları vardır” dedi.323

Hârûn Reşîd biraz duraksadı ve daha önce ettiği yemin konusunda Ebû Yûsuf’a danıştı. Ebû Yûsuf da halifeye şehre geceleyin girmesini ve bu durumda öldürecek kimseyi bulamayacağını işaret etti. Mûsul halkına da haber göndererek evlerine çekilmelerini ve beklemelerini istedi. Halife tek başına şehre girdi. Cadde ve çarşılarında dolaştı. Sadece bir veya iki kişiyi gördü ve onları öldürdü. Bundan sonra Hârûn Reşîd, şehrin surlarının yıkılmasını emretti. Münadi şöyle seslendi: “Önündeki suru yıkan emniyettedir.” Böylece insanlar, canlarını ve mallarını kurtarmak için şehrin surlarını kendi elleriyle yıktılar.324

Hârûn Reşîd sadece Attâf ve arkadaşları Abdulazîz b. Muʽâviye, Muʽâfî b. Şureyh el-Havlânî ve Bîrûye b. Yaʽlâ es-Sekafî’ye eman vermedi. Bunlar Attaf’ı isyanında desteklemişlerdi ve insanları etrafında toplamışlardı. Sadece halka eman verdi.325

Sadece Muʽâfî b. Şureyh el-Havlânî, Hârûn Reşîd’in eline geçti. O da zekasıyla öldürülmekten kendisini kurtarıp sadece bir yıl hapsedilmekle kurtulmayı başardı.326

Musulluların bu isyanı 180/796 yılında sona erdi. Ancak değişik alanlarda bir takım olumsuz sonuçlar getirdi. Birincisi, Hârûn Reşîd, Yahyâ b. el-Haraşî’yi haraç ve harp işleri için Mûsul’a atadı. Yahyâ’nın haraç toplamadaki katılığı ve sertliği bilinmekteydi. Yahyâ gerçekten halka çok kötü bir muamelede bulundu. Haraçlarını arttırdı. Ödeyemedikleri geçen yılların

323

el-Ezdî, Târîhu’l-Mavsil, s. 285.

324

et-Taberî, Târîhu’r-Rusul ve’l-Mulûk, VIII, 66; İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, V, 153; İbn Kesîr, el-

Bidâye ve’n-Nihâye, X, 175; İbn Haldûn Târîhu İbn Haldûn, III, 220.

325

İbnu’l-Esîr, el-Kâmil,VI, 152.

326

haracını istedi. Mûsul’a bağlı Satarniye, Neresnâbâd, Hâʽile, Bâtlî köylerini tamamıyla tahrip etti. Bu köyler, Yahyâ’nın mallarını almak için uyguladığı baskı sonucunda Ermeniye ve Azerbeycan’a göç etmelerinden sonra tahrip olmuştu.327

Yahyâ’nın Mûsul halkından topladığı vergi altı milyon dirheme ulaşmıştı. Onları Rakka’da bulunan Hârûn’a gönderdi. Hârûn bu malların hanımının cariyesi Ümmü Caʽfer’e verilmesini emretti. Yahyâ bunu öğrenince şöyle dedi: Şüphesiz ki biz Allah’tan geldik ve tekrar O’na döneceğiz. İnsanlar ve çocuklar benim elimle helak oldu. Bu mallar bir cariyeye verildi.328

Hârûn Reşîd’in Mûsul’a doğru hareket etmesinden sonra şehrin alimleri ve yaşlılarının konumuna bakarak iki şey söylenebilir:

Birincisi: Mûsul halkı Attâf ve arkadaşlarına karşıydı. Bunun için Hârûn Reşîd’den af ve müsamaha görmek için onları şehirden kovmak istediler.

İkincisi: Mûsul halkı, isyanında Attâf’la beraberdi. Ancak canlarından ve mallarından korktuklarından dolayı onunla beraber görünmek istememişlerdi.

Sonuç olarak tekrar eden isyanlardan ve yönetime karşı girişilen hareketlerden dolayı çok sayıda Musullu öldürülmüştür.

İsyanların ictimaî bir takım sonuçları da olmuştur. Attâf başta olmak üzere Mûsul halkından pek çok kişinin Ermeniye ve Azerbeycan’a göç etmesi bunlardan biridir. Ermeniye’ya göç edilmesinin birkaç sebebi vardır. Bunlardan biri Cezîre’ye komşu olmasıdır. Mûsul’un birçok kabilesi ya ticaret ve geçimini sağlamak veya oraya yerleşip kalmak amacıyla Ermeniye’yle ilişki içerisindeydiler. Birkaç Arap kabilesi de oraya göç etmişti. Bu da Cezîre ile Ermeniye arasında dolaylı veya dolaysız bir ilişkinin kurulmasını sağlamıştı.

327

el-Belâzurî, Futûhu’l-Buldân, s. 328.

328

Bir diğer sebep de şehri koruyan surların tamamen yıkılarak şehrin savunmasız kalmasıdır. Çünkü surlar bir şehrin korunmasında önemli bir etkendir. Zaten Hârûn Reşîd de şehri savunmasız bırakmak ve yeniden kendisine isyan etmelerini engellemek için surları yıkmıştı. Hârûn Reşîd’in onlardan toplanan malları hanımının cariyesine vermesi ise, halifenin siyasî tasallutunun ve sorumsuzluğu ve halkını gözetmeyişinin vardığı boyutları göstermektedir.329