• Sonuç bulunamadı

Askeri Yardım Anlaşması

1.2. Truman Doktrini

1.2.3. Askeri Yardım Anlaşması

Bugünkü mülâkat sırasında Başbakan Recep Peker, Amerikanın yapmayı tasarladığı 100 milyon dolarlık yardımın tamamının askerî ihtiyaçlara sarfedileceğini söyledi. Teklif hakkında elde mevcut malûmata istinaden Türkiyenin 58 yaşındaki Başbakanının bildirdiğine göre, yardım tutarı Amerikada Türkiye lehine bir kredi şeklinde emre âmade tutulacak ve Türkiye bu krediye dayanarak askerî teçhizat alacaktır.

Başbakan, “benim gördüğüme göre” dedi, “biz bu yardımdan para almayacağız; fakat ihtiyacımız olan malzemenin listelerini göndereceğiz, ve memleketimiz, kredi tükeninciye

kadar, bu malzeme listesindeki maddeleri fiyatlandırarak bize gönderecektir.(…)71

Truman Doktrini’nin onaylanmasından bir gün sonra, Türkiye'ye, bir ABD inceleme heyeti gönderilmiştir. Başında General Lunsfold Oliver’in bulunduğu heyet, “Oliver Heyeti” olarak adlandırılmıştır. Altı haftalık bir süre boyunca Türkiye’de kalan Heyette ABD Dışişleri, Harbiye ve Donanma Bakanlıklarının temsilcileri de yer alıyordu. İncelemeler sonunda oluşturulan raporla, Türkiye’nin hem savunma gücünü arttırmak hem de ekonomik durumunu kuvvetlendirmek amacıyla, silah altındaki askerin azaltılmasının yanında, ordudaki silahların modernleştirilmesi önerilmişti. Yardımın devam etmesi halinde, Türkiye’nin üç yıla kadar kendini savunma anlamında toparlayacağı belirtilmişti.72 Öte yandan doktrin uyarınca yapılacak yardım, ABD Başkanı’nın onayı olmadan, Türkiye ve Yunanistan tarafından amacı haricinde kullanılamayacaktı. Türk ve Yunan Hükümetleri, ABD tarafından denetleme yapma amacıyla gönderilen yetkililere, verilecek paraların amacına yönelik kullanılıp kullanılmadığına dair bilgi vermekle yükümlü kılındı. Yardımın kullanılması konusunda da ABD basınının serbestçe inceleme yapıp bilgi toplamalarına engel olunmayacaktı.73

1.2.3. Askeri Yardım Anlaşması

Yunanistan ve Türkiye’ye yardım kanunu çerçevesinde Türkiye’ye gönderilen Oliver Heyeti’nin hazırladığı rapor doğrultusunda, 12 Temmuz 1947’de Türkiye ile ABD arasında bir anlaşma imzalanmıştır. “Türkiye’ye Yapılacak Yardım Hakkında Anlaşma” başlığını taşıyan bu belgenin girişinde, Türkiye’nin hürriyet ve bağımsızlığını korumak amacıyla, ihtiyacı olan güvenlik ve ekonomik sıkıntılarının çözümü için ABD’nin yardımına başvurduğu ve 22 Mayısta ABD’de onaylanan kanunla, Türkiye’nin

71 BCA, BÖKMEK, 030.1.0.0/12.70.5; Buna benzer bir bilgi de Amerikan Cleveland Plain Dealer

gazetesinin 17.4.1947 tarihli bir haberinde yayınlanmıştı. Bkz.: BCA, BÖKMEK, 030.1.0.0/12.70.6.

72 Ahmet Akter ve Dilşen İ. Erdoğan, “İkinci Dünya Savaşı Sonrası Amerikan Askeri Yardımı: Truman

Doktrini ve Marshall Planı” Onuncu Askeri Tarih Sempozyumu Bildirileri, İstanbul: Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2005, s. 437.

73

20

bağımsızlığına uygun şartlar çerçevesinde, yardım başvurusunun kabul edildiği açıklanmıştır. Ayrıca yardımın Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın esasına uygun olmasının yanında, Türk- ABD ilişkilerinde dostluk bağlarını daha da kuvvetlendireceği belirtilmiştir.74

Anlaşma, Türkiye’nin ABD’den aldığı yardımdan nasıl yararlanacağını gösteren hükümleri de kapsamaktaydı75

. Bu anlaşma maddeleri özetle şöyledir:

1. ABD, 22 Mayıs 1947’de onaylanan kanun gereğince müsaade edilen yardımı yapacaktır. Türkiye, bu yardımla birlikte herhangi bir yardımı anlaşma hükümleri gereğince kullanacaktır.

2. ABD Başkanı tarafından atanan bir Türkiye Misyon Şefi anlaşma gereğince sağlanacak yardımla ilgili meselelerde Birleşik Devletler Hükümetini temsil edecektir.

Türkiye Hükümeti, yardımı belirlenmiş amaçlar için kullanacaktır. Hükümet işlerini serbestçe yapabilmesi için misyon şefi ve temsilcilerine her türlü kolaylığı sağlayacaktır.

3. Her iki devlet de, kendi milletlerine yapılan yardımlar hakkında tam bilgi verebilmek için:

- ABD basın ve radyo temsilcilerine, yardımın kullanışı hakkında bilgi edinmeleri için tam bir serbestlik sağlanacaktır.

- Türkiye Hükümeti, yardım hakkında Türkiye'de açık ve düzenli yayın yapacaktır.

4. Anlaşma gereğince, Türkiye tarafından elde edilen her yardımın emniyetini sağlamak için karşılıklı müzakerelerden sonra Türkiye ve ABD diğerinin lüzumlu gördüğü tedbirleri alacaklardır.

Türkiye Hükümeti, ABD Hükümetinin izni olmadan hiçbir madde veya malumatın kullanım hakkını devredemeyecektir. Ayrıca Türkiye Hükümetinin subay, memur ve ajanı olmayanların, bu madde veya malumatın kullanmasına, başkalarına açıklamasına ya da başka gayeler için kullanmasına müsaade edilmeyecektir.

5. Türkiye, anlaşma gereğince yapılacak yardımı, başka bir ülkeden aldığı borcun anaparası veya faizinin ödenmesinde kullanamayacaktır.

74 Mehmet Gönlübol ve diğerleri, “1945-1965 Dönemi”, Olaylarla Türk Dış Politikası (1919-1995), 9.

Baskı, Ankara: Siyasal Kitabevi Yayınları, 1996, s. 217.

75

21

6. Anlaşma gereğince yapılan yardım kısmen veya tamamen: - Türkiye Hükümeti talep ederse,

- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ya da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun yardımın devamını lüzumsuz görmesi halinde,

- Beşinci maddede geçen koşulun gerçekleşmesi ya da ABD Başkanının yardımın kesilmesini ülkesinin menfaatine uygun görmesi halinde yardım sonlanacaktır.

7. Anlaşma bugünden itibaren yürürlüğe girecek ve iki ülkenin tesbit ettiği tarihe kadar sürecektir.

8. Anlaşma Birleşmiş Milletler huzurunda onaylanacaktır. Türkçe ve İngilizce olarak, Ankara’da 12 Temmuz 1947 tarihinde hazırlanmıştır. Türkiye Hükümeti adına Hasan Saka, ABD Hükümeti adına Edwin C. Wilson tarafından imzalanmıştır.76

Truman Doktrini’nde vurgulanmış olan hususlar, 12 Temmuz 1947’de TBMM’de imzalanan “Türkiye’ye Yapılacak Yardım Hakkında Anlaşma”ya daha yumuşak bir şekilde eklenmiştir. Anlaşma hazırlanırken en çok tartışılan konu, yapılan yardımların denetlenmesi olmuştur. ABD’li görevliler, Yunanistan ile imzalanmış olan anlaşmada, bu konu hakkında açık hükümler koymuşlardı. Fakat Türkiye’de bunu başaramamışlardır. Çünkü Türk milleti Osmanlı döneminden kalma bir kapitülasyon tecrübesine sahipti. Kapitülasyonların Türkiye’nin başına açtığı dertler unutulmamıştı. Bu nedenle Türk yöneticileri, yabancı bir devletin Türkiye’nin içişlerine karışmasını önlemek ve kamuoyunda bu konuda beliren bazı endişeleri gidermek için, anlaşmaya yardımın kullanılma yerleri ve biçimleri hakkında açık hükümler koydurmak istememişler ve bu konuda başarılı olmuşlardır. Anlaşmanın ikinci maddesinde, ABD yardımının şartları, ABD Başkanı tarafından görevlendirilmiş Ankara ABD Büyükelçisi Edwin C. Wilson başkanlığında bir heyetçe77

Türkiye Hükümetine danışılarak tespit edileceği söylenmiştir.78

Askeri Yardım Anlaşması’nın önemli maddelerinden biri de “Vandenberg” değişikliğidir. Bu değişikliğe göre; BM Genel Kurul ya da Güvenlik Konseyi, Türkiye ve

76 TBMM ZC, Dönem 8, Cilt 6, Birleşim 79, 1.9.1947, s. 6-7 (1-240);

http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d08/c006/tbmm08006079.pdf, (20.12.2012).

77 Gönlübol ve diğerleri, a.g.e., s. 217-218.

78

22

Yunanistan’a yapılacak yardımların kesilmesini talep ederse veya Türk ve Yunan Hükümetleri, bunu isterse, ABD Başkanı paraların gerektiği gibi kullanılmadığına kanaat getirirse, ABD, Türkiye ve Yunanistan’a yardımı kesecektir.79

Ancak 12 Temmuz anlaşmasında, hükümlere uyulmazsa yardımın kesileceği ile ilgili herhangi bir hüküm koyulmamıştır. Yalnızca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi veya Genel Kurulu, devamının gereksiz olduğunu tespit ederse, yardımın kesileceği hükmü yer almıştır. Basın serbestliği konusunda da, ancak “iki ülkenin güvenliği ile kabili olduğu nispette” müsaade edileceği ifade edilmiştir.80

Askeri yardım anlaşmasının en önemli maddesi dördüncü maddedir. Bu anlaşma maddesi, 17 yıl sonra, 1964’te Türkiye’nin Kıbrıs’a üzerine bir silahlı müdahale düşüncesinde gündeme gelecekti. Bu madde metni şöyledir:

Bu anlaşma gereğince Türkiye Hükümeti tarafından elde edilen her madde, hizmet veya malumatın ehemmiyetini sağlamak azminde bulunan ve bunda aynı derecede menfaattar olan Türkiye ve Birleşik Devletler Hükümetleri, badelmüşavere, bu uğurda diğer hükümetin lüzumlu addedebileceği tedbirleri, karşılıklı olarak, alacaklardır.

Türkiye Hükümeti, Birleşik Devletler Hükümetinin muvafakati olmadan, bu neviden hiçbir madde veya malûmatın mülkiyet veya zilyetliğini devredemeyeceği gibi, aynı muvafakat olmadan Türkiye Hükümetinin subay, memur veya ajanı sıfatını haiz bulunmayan bir kimse tarafından bu maddelerin veya malûmatın kullanılmasına veya bu malûmatın bu sıfatı haiz olmayan bir kimseye açıklanmasına ve bu maddeler ve malûmatın verildikleri gayeden

başka bir gayede kullanılmasına müsaade etmiyecektir.81

Bu madde ile, Türkiye'ye verilen malzemelerin ABD’nin izni olmaksızın kullanılmasının önüne geçilmiştir. 12 Temmuz 1947 Askeri Yardım Anlaşması, TBMM’nin 1 Eylül oturumunda görüşülmüştür. Kocaeli milletvekili Nihat Erim, anlaşma hakkında şu ifadelerde bulunmuştur:

İkinci Cihan Harbi esnasında, 6 harb yılı boyunca, türlü tehditlere göğüs gererek mukavemet ettiğimiz tehlikelerden daha küçük olmıyan ve belki de, daha büyük olan bu tehlike karşısında, müttefiklerimiz İngiltere ve yakın dostumuz Amerika Birleşik Devletleri ile beraber bütün barışsever memleketleri kendi safımızda görmekteyiz. Bugün Türkiye'nin ve Türkiye ile beraber dünyanın mâruz bulunduğu tehlike, açıkça bu kürsüden ifade edebilirim

ki, Amerika Birleşik Devletlerinin yardımı olmadan önlenemez.82

79

Ertem, “Türkiye-ABD İlişkilerinde Truman Doktrini ve Marshall Planı”, s. 389.

80 A.g.m., s. 389; Ülman, a.g.e., s. 111-112.

81 Gönlübol ve diğerleri, a.g.e., s. 218.

82 TBMM ZC, Dönem 8, Cilt 6, Birleşim 79, 1.9.1947, s. 554;

23

Anlaşma hakkında Meclis’te konuşma yapan bir diğer isim de CHP Adana Milletvekili Kasım Gülek’ti. Kasım Gülek, ABD’nin yapmayı düşündüğü yardım hakkındaki anlaşma için şu sözleri sarf etmiştir:

Muhterem arkadaşlarım; Yüksek Huzurunuza getirilen bu lâyiha dünyada Demokrasinin korunması ve sulhün sağlanmasında yeni bir merhale olacaktır. Harb biteli iki seneye yakın bir zaman oluyor, fakat harb tehlikesi ortadan kalkmış değildir. Harbin tekerrür etmemesi için kurulan Birleşme Milletler Kurulu maalesef henüz sulhu koruyacak bir mevkide değildir. Huzurunuza getirilen lâyiha ile tasdikı istenilen Anlaşma, dünyada sulhün korunması için atılmış yeni bir adım olarak gözümüzün önünde beliriyor. Gerçekten bu Anlaşma, yalnız Türkiye ile Amerika arasında yağılmış sulhu koruyucu dar bir çerçevede görülmemek lâzımgelir. Bu daha şümullü, bütün dünyada Demokrasiyi ve sulhu saglamlayıcı bir vesikadır ve bu gözle görülmek icabeder. Bu Anlaşma ile bununla dünyada yeni bir sulhu koruma devri

açılıyor demek yerinde olur kanaatındayım.83

TBMM’de gerçekleşen müzakerelerden sonra anlaşma “Türkiye’ye Yapılacak Yardım Hakkında Anlaşmanın Onanmasına Dair Kanun” başlığı altında oya sunulmuştur. Meclis’te yer alan 339 milletvekilinin 339 kabul oyu alarak onaylanmıştır.84