• Sonuç bulunamadı

ABD uzmanları tarafından, Türkiye'de yapılan incelemelerin ardından, bazı raporlar hazırlanmıştır. Bu raporlar, Türkiye'nin iktisadi geleceğini programlamayı amaçlamıştı. Raporlar çerçevesinde Türkiye'ye yapılan yardımlar, çeşitli alanlara dağıtılmıştı. Marshall Planı’nın Türkiye'deki kullanım alanlarını tespit açısından hazırlanan bu raporlar oldukça önemlidir.

263

79 3.2.1. Hilts Raporu

ABD kapitalizmine farklı yönlerde çıkar sağlayacak olan yeni bir ulaşım sistemi oluşturma çabaları, Türkiye üzerinde denenmişti. Bu yönde yapılan ilk girişim 1948’de ABD Federal Karayolları Örgütü Genel Müdür Yardımcısı Harold Hilts’in başkanlığında bir heyetin Türkiye'ye incelemeler yapmak üzere gönderilmesi olmuştu. Heyet, Türkiye'de sıradan bir uzman heyeti muamelesi görmemişti. Heyet çalışmalarından sonra 1948’de Türkiye'ye yardım planı çerçevesinde, “Türkiye'nin Yol Durumu” başlıklı bir rapor hazırladı. Hazırladığı raporu ise Bayındırlık Bakanlığı’na sunmuştur.264

Raporda Türkiye'deki yollarla ilgili malumat verilmiştir. Giriş kısmında, raporun amacından bahsedilmiştir. Rapora göre; yollar ve araçlar karayolu nakliyatının vazgeçilmez unsurlarıdır. Bu yüzden iyi planlanmış ve hayata geçirilmiş sistem, herhangi bir ülkenin ekonomik kalkınmasının zaruri ihtiyacıdır. Pek çok ekonomik, sosyolojik hatta milli istiklal gibi siyasi gereksinimler iyi işleyen yolların varlığına bağlıdır. Türkiye'de karayoluna demiryolundan daha çok ihtiyaç vardır. Raporda yol yapımı konusunda en çarpıcı açıklama ise Colorado benzetmesidir. Hilts’in, Türkiye haritasını ABD’nin Colorado eyaletinin üstüne yerleştirdiği bu ilginç yöntemle, Colorado’da ne kadar karayolu varsa o kadar yolun Türkiye'de yapılması önerilmişti. Ancak 1950’li yılların Türkiye’si ile ABD’nin Colorado eyaletini benzetmek çok dengeli bir yaklaşım değildir. Hilts, bu durumun farkında olmasına rağmen, böyle bir düşünce öne sürmüştü. Bu çelişkinin arkasında yatan gerçek ise, ABD’de yeni bir güç dengesi olarak ortaya çıkan otomotiv şirketlerinin, dış pazarlara yönelme ihtiyacıydı. Bunun bir örneği Bolivya’daki Cochabamba Santa Cruz karayoluydu. 1943’te ABD Karayolları Örgütü’nün telkinlerinin yanısıra, ABD bankalarının kredileriyle yapılan bu yol nedeniyle, Bolivya’nın tarımsal üretiminde artışlar görülmüştü. Ancak, hızla gelişen yeni yol sistemi, demiryolu ağının da geri plana itilmesine neden olmuştur.265

264 Sami Güven, 1950’li Yıllarda Türk Ekonomisi Üzerinde Amerikan Kalkınma Reçeteleri, 1. Baskı,

Bursa: Ezgi Kitabevi Yayınları, 1998, s. 9-16.

265

80 3.2.2. Thornburg Raporu

Marshall Planı’nın Türkiye'deki tatbikine dair ikinci rapor, 1950’de ABD’de, California Standart Oil Şirketi’nin Ortadoğu şubelerinin başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş olan Max Weston Thornburg tarafından hazırlanmıştı. Dokuz ayrı bölümden oluşan raporun amacı, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunulmasının tespitidir. Ayrıca bulunulursa ne şekilde ve hangi alanlara yardım yapılacağı ve bu yardımların nasıl kullanılacağı konusunda veri sağlamaktı. Raporun önsöz kısmında, Türkiye'nin Marshall Planı’na dâhil edilmesi durumunda kalkınabilmesi için ABD’nin görüşlerini kabul etmesi gerektiği ve çizeceği politikaları takip etmesi gerektiği önerilmişti.266

Thornburg, “Türkiye Nasıl Yükselir” başlıklı raporunda, 1950’lerin Türkiye’sinin toplumsal yapısı hakkında olumsuz görüşlerde bulunmuştur. Türk halkını ilkçağda yaşayan bir topluma benzetmiştir. Cumhuriyet dönemi ekonomik sosyal gelişmesini ve sanayi kalkınmasını geniş kitleye inmeyen bir modernlik algısı olarak göstermişti. Bu ifadeler, ne kadar acımasızca olursa olsun Türkiye'deki köy ile kent arasındaki uçurum, gözle görülür derecedeydi. Ayrıca raporda, Türkiye'deki Alman etkisine de değinilmiştir. Almanya’da tahsil yapan Türk gençlerinin bu ülkenin yalnızca teknik bilgilerini almakla kalmadıkları, aynı zamanda askeri anlayışını da benimsedikleri belirtilmiş ve devlet her şeyin üstündedir görüşünün Alman etkisinin bir sonucu olduğu ifade edilmişti.267

Bu önyargılardan sonra Thornburg, 1930’ların ekonomi politikalarını yönlendiren ve öz kaynaklara dayanan bir ulusal ekonomi oluşturmada, devlet yatırımlarını akıllıca ve düzenli bir şekilde kullanan Yüksek İktisat Meclisi ve Planlama Komisyonu gibi kurumları hiçbir şeye yaramayan müesseseler olarak değerlendirmişti. Türkiye'nin hazırladığı beş yıllık kalkınma planlarını da gereksiz görmüştü.268

Cumhuriyet yönetiminin kurulmasından sonra gerçekleştirilmiş her yeniliğin köylü kesiminin gerçeklerinden uzak olduğuna vurgu yapan rapor, aynı zamanda, ülke içinde serbest teşebbüsün gelişmemiş olmasını da yönetici

266

Turgut İleri, “Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Türkiye'deki Yeraltı Kaynakları İle İlgilenmesi ve Türk Madenciliğinin Geliştirilmesine İlişkin Hazırlanan Raporlar”, Turkish Studies, International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 5(2), Erzincan, 2010, s. 1155.

267 Güven, a.g.e., s. 25-43.

268

81

kadrolarına bağlamıştı. Açıklama olarak da özel sektörün desteklenmesi için uygulanan politikaların yanlış olduğu ifade edilmişti. Mütehassıslık ve diğer mevkilerde yabancıların kullanılmasında kısıtlamaların olduğu ve ordudan ayrılan kesimin devletçilik politikası çerçevesinde hükümet bürolarında yer almaya başladığı belirtilmişti.269

Cumhuriyet döneminde kurulmuş olan modern sanayi tesisleri de eleştirilmiştir. Örneğin Thornburg, Karabük Demir-Çelik Fabrikası’nın kurulmasını eleştirmiş, onu “iktisadi bir ucube” olarak adlandırmıştır. Bir diğer önemli husus ise; traktör fabrikası meselesiydi. Bu konuda Thornburg, Türkiye'de traktör fabrikasının kurulmasını gereksiz bulmuş ve bu sorunun dış alımla halledilebileceğini belirtmişti. Diğer taraftan Türkiye'nin tarımla kalkınması gerektiğini ancak, zirai gübrenin zorunlu olmadığını ifade etmişti. Son olarak uçak motoru ve dizel fabrikaları projelerini de gereksiz görmüştü. Thornburg, Ankara hükümeti eğer bu tür projelere destek verir veya yapılmasına öncülük ederse ABD’lilerin Türkiye’ye gerekli desteği vermeyeceğini söylemişti. Kısacası bu durum, Türkiye'nin aleyhine olur demekteydi.270

Bugünün Türkiye’sinde Marshall Planı hakkında en çok bilinenlerden Kayseri’deki uçak fabrikasının kapatılmasındaki ana etkenin bu rapor olması yüksek bir ihtimaldir.

Thornburg, ABD yaşam şeklinin Türkiye'ye yerleşmesini önemle vurgulamış ve kültür emperyalizminin öncülüğünü yapmıştır. Bu görüşün gerçek olabilmesi için ABD gazete veya dergilerinin Türkiye’de tüm bayilerde satılmasını önermişti. Thornburg’a göre; ABD’den gelecek yardım, sadece para değil aynı zamanda ABD’nin öğreti ve idealleriydi. Thornburg ayrıca köylü kesimin yeteri kadar gelişmediğini ileri sürmüştü. Kağnıların yanında ABD arabaları, şalvarla dolaşan bir köylü kadının yanından geçen bir Türk kızının New York’un 5. Caddesindeki yolculardan hiçbir farkı olmadığını ifade etmişti.271

3.2.3. Barker Raporu

Hükümetin daveti üzerine, 1950 seçimlerinden sonra Türkiye'ye gelen yeni bir heyetin yazmış olduğu bu rapor, adını heyetin başkanı olan ve aynı zamanda Dünya

269 Max Weston Thornburg, Türkiye Nasıl Yükselir (Turkey: An Economic Appraisal), 1. Baskı, Istanbul:

Nebioglu Yayınevi Yayınları, s. 30-35.

270 Güven, a.g.e., s. 55-100; Avcıoğlu, a.g.e., s. 558-560.

271

82

Bankası uzmanlığı ile şirket müdürlüğü ve ticaret müşavirliği görevlerinde bulunan James M. Barker’dan almıştır.272

Barker Raporu, diğerlerine göre daha önemlidir. “The Economy of Turkey” başlıklı Barker Raporu’nun en önemli özelliği, önceliğin tarıma verilmesi konusundaki ısrarıdır. 276 sayfa ve 13 bölümden oluşan raporun sunuş bölümünde, hazırlanan diğer raporların, ya uygulanmadan çöpe atıldığı ya da çok etkisiz kaldığı ifade edilmişti. Barker’a göre kendi raporu, eyleme dönük çalışmaların koordinesi için yapılmış bir çalışmadır. Eğer gerekli uzman kadro oluşturulursa rapor başarıya ulaşabilirdi.273

Barker raporu, diğerlerinden farklı olarak sanayileşmeye kaşı çıkmamıştır. Türkiye'nin endüstrileşme hedefinden sapmasını önermediğini, ama bu hedefe gidilebilecek en kestirme yolun zirai kalkınmadan geçtiğini vurgulamıştır. Ayrıca Türkiye'nin ilk kalkınma hamlelerinin, önemli olduğunu; fakat bazı alanların ihmal edildiğini ileri sürmüştü. Türkiye'de zirai ve sınai kalkınma arasında bir bağ kurulamadığını öne sürmüş ve bu eksikliği devlet görevlilerinin bilgisizliğine bağlamıştır.

Barker’a göre Türkiye, büyük projeler yapmamalıydı. Küçük yatırımlar peşinde koşmak, Türkiye'nin refahı için daha önemliydi. Büyük projelerin nüfusun sınırlı bir kısmına yarar sağladığını, geniş kitlelere ulaşamadığını, bu durumun da dengesiz bir ekonomiye neden olduğunu öne sürmüştü. Bu yaklaşımıyla rapor, Thornburg Raporuyla benzer bir görüntü çizmişti. Büyük ölçekli projelerin yerine daha küçük ve tarımsal kalkınmaya öncelik verecek projelerden yana tavır takınmıştı. Rapordaki mantığa göre Türkiye bir tarım ülkesiydi ve bu alanda ilerlemeliydi.274

Özetle raporda; Türkiye’nin bir tarım ülkesi olduğu ve ancak ziraatla kalkınabileceği, bunun için önceliğin tarıma ve ham madde üretimine verilmesi gerektiği ifade edilmişti. Devletçiliğin terkedilmesi, kapıların özel sektöre ve yabancı sermaye girişimine açılması ve bu girişimleri engelleyecek her türlü mevzuatın değiştirilmesi önerilmişti. Maden sanayisi başta olmak üzere, ağır sanayiye yer verilmeyerek, hafif sanayinin kurulması isteniyordu.275

272

Cihat Iren, “Türkiye Ekonomisi Kalkınma Programı Için Tahlil ve Tavsiyeler Barker Raporu”, Türkiye İktisat Mecmuası, (36), İstanbul: İstanbul Tüccar Derneği Yayınları, 1951, s.13–26.

273 Güven, a.g.e., s. 107-109.

274 A.g.e., s. 70-100.

275

83

ABD’nin hazırlattırdığı bu kalkınma raporları, Marshall yardımlarının Türkiye'deki kullanım alanlarını şekillendirmiştir. Colorado önerisiyle Türkiye’ye karayolu yapımı için Marshall Planı’ndan yaklaşık 118 milyon 818 bin 303 lira para ayrılacaktı. Marshall Planı’nın bir ayağını oluşturan bu raporlar çerçevesinde, uluslararası pek çok otomotiv şirketi, Türkiye'ye girmiştir. Otomotiv şirketlerinin gelişi, öncelikle kredilerle otomobil satışıyla başlamış, montaj fabrikalarının kurulmasıyla devam etmişti. Ayrıca Türkiye'de ekonomi, ulaşım, sanayi ve genel kalkınma alanlarında izlenecek olan politikalarda Barker, Hilts ve Thornburg’un oluşturduğu bu raporlar ve uluslararası ekonomik işbirliklerinin yönlendirmeleri etkili olmuştu. 1950’li yıllardaki dönüşüm, Türkiye'nin kalkınmasında ABD görüşlerini hâkim kılmış ve 1948 yılında Marshall Planı ile Türkiye'de başlatılan süreç, ortaya çıkarılan bu raporlarla Türkiye'nin geleceği adına çok etkili olacak değişikliklerle devam etmişti. Türkiye üzerinde uygulanan bu yöntemlerle ABD, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasında söz sahibi bir ülke haline gelmişti.276