• Sonuç bulunamadı

II.Mahmud döneminde yeniliklerin önünde engel teşkil eden Yeniçeriler kaldırılmıştı. Bu durum Batı yönlü atılan adımların artık daha rahat ve daha hızlı atılmasına izin vermekteydi. Nitekim yenileşme hareketleri, Yeniçerilerin kaldırılmasıyla hemen başlamıştı. Askeri alanda yeni ordu oluşturuldu. Savaşlarda ordu komutanlığı yapan valiler, müşir216 unvanı alarak vilayetlerde bulunan redif birliklerinin komutanı olmuşlardı.217 Bununla birlikte müşirler bulundukları vilayetin hem askerî işlerini hem de malî işlerini yürütecekti. Bunun vilayet sancak ve kazalarındaki mali işleri kendisinin seçeceği görevlilere iltizam olarak verecekti. Mültezimlerin elinde kalıp, alınamayan iltizam karları da müşirlere ait olacaktı. Vilayetlerde elde ettikleri gelir fazlasının bir kısmını maaş olarak kendilerine, bir kısmını Redif Ordusu’nun masraflarına karşılık tutulmak üzere Mansure Hazinesi’ne gönderilecekti.218 Diğer taraftan müşirlik sisteminin olmadığı vilayetlerde ise valiler, merkezin istediği askeri düzenlemeleri yerine getirecekti.219 Tanzimat’tan hemen önce bu şekilde düzenlemeler

yapılırken, Tanzimat Fermanı ile birlikte müşirlik kaldırıldı. Onun görevleri de dağıtıldı. Bu durumda malî işler muhassıllara bırakılırken, askeri birliklerin başına ise ferikler tayin edildi.220

Tanzimat döneminde vilayet teşkilatının başında vali yer alıyordu. Ancak valilerin askeri yetkileri ellerinden alınmış gibi görünmektedir. Bu görev Devletin,

215Düstûr, I/1, s. 650; karşılaştır, Tönük, İdare Teşkilâtı, s. 185;Seyiddanlıoğlu, Belediyeciliğin Doğuşu, s. 89-90.

216Müşir, Arapça işaret edici demek olup, devlet işlerinde emir ve işaret eden demektir. Askerlik rütbesinin en yükseğine verilen addır. Bkz. Pakalın, “Müşir”, II, s. 636.

217Musa Çadırcı, "Redif Askeri Teşkilâtı", Yedinci Askeri Tarih Semineri, Bildiriler 1, TTK Yay., Ankara 2000, s. 47-57.

218Lütfi Efendi, Lütfi Efendi Tarihi, V, s.1302; Yaman, Mülki İdarede Avrupalılaşma, s. 72; Çadırcı, Anadolu Kentleri, s. 16; Satıcı, Hüdavendigar Eyaleti, s. 17.

219 Musa Çadırcı, “Anadolu’da Redif Askeri Teşkilatının Kuruluşu”, DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara 1974, s. 67.

63

Anadolu, Rumeli ve Arabistan kıtasına yayılan altı tane ordunun müşirlerine221 verilmiştir.222 Ancak, valilerin askeri görevleri devam etmiştir. 1843 yılı başlarında

anlaşıldığı üzere klasik dönem usullerin devam ettiği görülmektedir. Özellikle askeri düzenlemelerin yetersiz olduğu söz konusudur. Askeralma yöntemi ise gerektiğinde vilayet valililerine, merkezden haber gönderilerek gerçekleşmekteydi. Bu durum sıkıntıları da beraberinde getiriyordu.223

Söz konusu bu düzensizlikleri sona erdirmek amacıyla Abdülmecid, sorunları ve çözümleri belirlemek üzere Mabeyn-i Hûmayun ve Hassa Müşiri Rıza Paşa’yı görevlendirdi. Paşa’nın ilk icraatı ise sorunları belirlemek üzere vilayet valileriyle görüştü. Daha sonra ise vezir, ulema ve askerlik ile ilgili kimseleri toplayarak, belirlenen sorunları çözüme ulaştırmak amacıyla Meclis-i Muvakkat adlı altında bir kurul oluşturdu. 1844 yılı başında konu ile ilgili karara varıldı. Bu düşünceyle bütün valilere ve diğer yöneticilere, can ve mal güvenliğinin sağlanmasında daha dikkatli olunması ve belirli merkezlerde karakollar yapılması, isyan olursa bastırılmasında uyulması zorunlu kurallar hatırlatıldı. Ancak bunlar da söz konusu problemleri çözmede başarılı olmadı. Bu doğrultuda valilerle yapılan görüşme ve yazışmalar dikkate alınarak mesele Dâr-ı Şurâ-yı Askeri’de enine boyuna ele alındı. Alınan kararlar, Serasker’e ve Meclis-i Vâla-yı Ahkâm-ı Adliye’ye sunuldu. 1844 Haziran’ında sadrazam tarafından yürürlüğe konuldu. Böylece yüzyıllar boyunca devam eden timar sistemi kaldırıldı. Onun yerine de Zaptiye Teşkilatı oluşturuldu.224 Ayrıca bu dönemde ele alınması gereken bir diğer konu ise asker alma usulü idi. Çünkü 1844 yılına kadar ki geçen sürede asker alma işlemi sert ve kaba idi. Merkez gerek duydukça valilerden bölgelerinde askerliğe elverişli kimseleri belirleyip göndermeleri isterdi. Fakat bu seçme işi genelde zorla olurdu. Valiler tarafından, kişiler bekâr ya da evli ayrımı gözetilmeden, mahkûm gibi elleri dahi kelepçelenerek en kısa asker toplama kampına gönderiliyordu. Tabi, bu asker alma işlerinde adam kayırma işi de eksik olmuyordu.

221Müşirler bulundukları yerlerde valilik görevini de üstlenmişlerdir. Bu amaçla Dördüncü Ordu Müşirliği için 1869 yılında Erzurum’a tayin edilen Mustafa Sıdkı Paşa, aynı zamanda Erzurum Vilayeti valiliği de kendisine tevcih edilmiştir. Bkz. Çakaloğlu, “Manisalı Mülki Amirler”, s. 222-223; Ayrıca bkz. Sezgin Kaya, Tanzimat Döneminde Osmanlı Ordusu, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir 2005, s. 68.

222Ortaylı, Türkiye Teşkilatı, s. 432.

223Lütfi Efendi, Lütfi Efendi Tarihi, V-VII, s. 1137.

224Ayten Can Tunalı, Tanzimat Döneminde Osmanlı Kara Ordusunda Yapılanma(1839 -1876), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 2003, s. 30-44; Kaya, Osmanlı Ordusu, s. 25.

64

Tüm bu sorunları çözmek amacıyla 1846 yılında asker alma nizamnamesi225 hazırlanmıştır. Bu nizamname 1869 yılına kadar devam etmiştir.

Redif askerleri 23-32 yaş arasındaki kişiler arasından kura ile seçilecekti. Askerliğe engel teşkil edilebilecek sakatlıklar bulunan kişiler askere alınmayacaktı. Asker yazılması, defterlerinin tutulması ve bu defterlerin vali ve diğer görevliler tarafından tutulacaktı226 ve bütün sorumluluk valilere aitti. Valiler tarafından taburlar için gerekli olan subayları(zabitleri), kazaların önde gelenleri arasından seçilecekti.227 Seçilenler İstanbul’a bildirilecekti. Ayrıca bir ayan ya da voyvoda idare işlerinin yanı sıra subaylık yapabileceği güçte ise valilerin tavsiyesiyle bu görevi ifa edebilecekti. Bununla birlikte redif askeri teşkilatının kurulması yönünde çıkartılan emir valilere ulaşır ulaşmaz harekete geçerek, hemen asker yazmaya ve taburları oluşturmaya başlamışlardır. Ayrıca bu taburlar için valilere, halktan iki taksitte toplanmak üzere 20 000 kuruşa kadar masraf yapma hakkı verilmiş, eğer masraf fazla gelirse de kendileri, gelirlerinden üzerine koyacaklardı. Kuradan önce firar edenleri valiler nerede yakalatırsa hemen askere gönderilecekti. Ayrıca bir ceza uygulanmayacak, kuradan sonra firar edenler askere gönderilmekle birlikte, 60 değnek vurularak cezalandırılacaklardı. Bununla birlikte her kazada kura öncesi ve sonrasında firar edenler, askerlikten muaf olanlarla, sakat olanların listesi ayrıntılı bir şekilde kayıt edilerek valilere havale edilecekti.228

Bu nizamnameye kadar düzensiz uygulanan askeralma işlemleri böylelikle düzene kavuşturulmuştur. Daha önce sert davranışlarla yapılan bu işlem, bu nizamname ile olumlu gelişmeler de olmuştur. Bu gelişmeler, genelde askeralma için kura çekiminde, kura kendilerine çıkmasa dahi gönüllü olarak askerliğe kaydolmuşlardır. Buna en iyi örneklerden biri Erzurum ve civarında yaşanmıştır. Buna göre, Erzurum ve çevresindeki köylerde kura çekilmiştir. Kurada belirlenenlerin dışında 50’den fazla kimse gönüllü askerlik için başvuruda bulunmuşlardır. Bu kişilerden başka ayrıca, yöre de hala gönüllü başvuru devam etmekte olduğunu Erzurum Valisi merkeze bildirmiş,

225Kanunnâme; giriş, beş fasıl, altmış üç bend ile bir hatimeden oluşmaktadır. Düzenlenmesi çağın yasa hazırlama tekniğine uygun olarak yapılmış, bölümler altında kısım ve maddelere yer verilmiştir. Nizamnâmenin tüm maddeleri için Bkz. Tunalı, Kara Ordusunda Yapılanma, s. 53-70.

2261846 yılında vilâyet valilerine Meclis-i Vâlâ’dan bir yazı gönderilmiştir. Yazı da vilâyet, sancak ve kazada kura ile belirlenen kişilerin ayrıntılı listesi bir örnek teşkil etmesi bakımından vilâyet valileri tarafından saklanılması istenilmiştir. Bkz. BOA. İ. MSM. 4/66, 1261/1846

227Satıcı, Hüdavendigar Eyaleti, s. 207.

228Faruk Ayın, Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’tan Sonra Askeralma Kanunları,(1839-1876), Genelkurmay Basımevi, Ankara 1994, s. 13-14; Kaya, Osmanlı Ordusu, s. 42-47;Tunalı, Kara

65

merkez de bu kimseleri tebrik ve takdir etmiştir.229 Ayrıca, Sivas Vilayetinde kura sırasında Sivas Sancağında 16 kişinin gönüllü olduğu Liva Meclisi Mazbatası ile Bâb-ı Ali'ye iletilmişti. 1865 yılında Erzurum Valisi İsmail Paşa, Şarki Kozan, Garbi Kozan, Afşar ve Milli aşiretlerinde kura çekilirken, Afşar Müdürü ve ileri gelenleri kardeş ve oğullarını gönüllü olarak asker yazdırdıklarını bildirmişti.230 Diğer taraftan askeralma

usulünde olumsuz durumlar da olmuştur. Buna göre, Rize ve çevresinde askere gitmemek için firar eden ve hatta askere çağırıldıkları halde gelmeyip, dağa çıkan bir grup asker kaçağı çeşitli suçlara bulaşmışlardır. Bu suçlar, yol kesme, adam öldürmedir. Bu kişilerin bazıları teslim olmuşlardır. Diğerlerinin de bu tür eşkıyalık hareketlerinin bertaraf edilmesi yönünde de çalışmaların sürdüğü belirtilmektedir.231 1849 yılında Harput Vilayetinde kura sırasında bir grup asker firar etmiştir. Harput Valisi Yusuf İzzet Paşa, firar edenlerin peşine düşmüş, bu kimseleri uzun uğraşlar sonucunda, mahallelerinde yakalamıştır. Yakaladığı firari askerleri taburlarına teslim etmiştir.232 Bununla birlikte, askere gitmemek için yöre insanları farklı çaba içine de girmişlerdir. Bunlar; kura için oluşturulacak listeye katılmama233, din değiştirme234 ve yaş büyütme ya da küçültme235 gibi çabalardı. Ancak, bu ve bunun gibi sorunları ortadan kaldırmakta valilerin görevleri arasındaydı.

1869 yılına kadar devam eden bu nizamnameden sonra 1870 yılında yeni bir nizamname yayınlanmıştır. Burada valilere fazla bir yükümlülük verilmemiştir. Valilere, sadece kura esnasında kaçanların yakalanıp gönderilmesi ibareti mevcuttur. Bunun haricinde bu nizamnamede askeralma işlemleri tamamen ayrı bir teşkilatlanma ile yapıldığı görülmektedir.236 Nizamnamede valilere fazla görev verilmemesine rağmen

kimi bölgelerde askeralma işlemini valilere verildiği görülmektedir. Bunlardan biri, Dördüncü Ordu Müşirliğinin, Erzurum, Sivas ve Ankara vilayet valilerine yazı yazarak, kendi bölgelerinde kura ile askeralmaları istenilmiştir.237 Diğeri ise merkezin,

Kastamonu Valisi Vezir Naşid Paşa ve Trabzon Valisi Vezir Nimet Paşa’ya, bölgelerinde kura çekerek askeralma işlemlerini halletmesi istenilmiştir.238

229Takvim-i Vekâyi, Defa 401, 1265/1849. 230Tunalı, Kara Ordusunda Yapılanma, s. 65. 231BOA. A.) MKT. MHM, 293/1, 1266/1850. 232BOA. A.) MKT. 221/59, 1265/1850. 233BOA. A.) MKT. MHM, 256/39, 1279/1863. 234BOA. HR. MKT. 277/79, 1275/1859. 235BOA. A. DVN. MHM. 6/100, 1265/1849.

2361870 tarihli askeralma nizamnâmesinin ayrılı metni için bkz. Ayın, Askeralma Kanunları, s. 22-28; Tunalı, Kara Ordusunda Yapılanma, s. 107-126.

237BOA. C. AS. 1070/47120, 1292/1875. 238BOA. C. AS. 1070/47121, 1292/1875.

66

Tanzimat döneminde askeri alanda, klasik dönemden farklı bir anlayış hâkim olmuştur. Bu doğrultuda, asker ile ya da ordu ile valilerin bağı kesilmişse de vilayetlerde valilerin askeri görevleri devam ettiği görülmektedir.

Benzer Belgeler