• Sonuç bulunamadı

K- Makhoclar Bu kabile de küçüktür. Ancak bunlardan da bilhassa 1858-1859 yıllarında bu tarafa bir çok grubun göç etmiş olduğuna dair kayıtlara Osmanlı arşiv

1.4. EKONOMİK FAALİYETLER

1.5.3. ASİMİLASYON FAALİYETLERİ

Siyasî, idarî, iktisadî ve hatta askeri kolonizasyon hareketlerinin hedefi, öncelikle demografik üstünlük sağlamağa yöneliktir. Burada söz konusu göç ve iskan faaliyetleri sırasında tatbik edilen politikaların niteliğinin, milletlerin kültürleri ve hayat anlayışlarıyla bağlantılı olduğunu hatırda tutmak gerekir. (Gurbanov, 2001:14) Rusya, ülkesinde tüm yaşayan insanları tek bir millet, tek bir devlet ve tek bir görüş, yani Panslavizm, Çarlık ve Ortodoksluk çatısı altında toplamayı amaç edinmişti. Bunu gerçekleştirmenin tek yolu olarak da toplumu kendi öz değerlerinden, dinlerinden, dillerinden uzaklaştırarak kimliklerini kaybetmelerini sağlamayı ve onları Ruslaştırmayı görüyordu..

Şeyh Şamil’in yakalanmasından sonra Çerkeslerin, Çar ile barış istemelerine karşın Çar bunları sürgüne mecbur kılması, yani henüz işgal edilmeyen bir ülkenin halkına benzeri görülmeyen tehcir uygulaması, Rusların hedefinin bölgeyi işgalle beraber Ruslaştırmak olduğunu göstermektedir.

Aslında bu toplumların Ruslaştırılmasının kolay olmayacağını Rus yetkililer de biliyordu. Çünkü Kafkasyalılar birçok medeniyetin işgaline girmelerine rağmen toplumlarda ki kapalılık kültürlerini olduğu gibi korumalarını sağlamıştır. (Baddaley,1995: 22) Ruslar, Kafkasyalıların kültürlerini muhafaza etmelerinde en önemli faktörün de İslam Dini olduğunu fark etmişlerdi. Rus yayılmasına karşın Kafkasyalılar direnme azmini İslamiyet’te bulmuşlar. Bu din duygusu dağınık bölünmüş ve teşkilatlanmamış enerjiyi bildiren yegâne kaynak oldu. Bu felsefeden doğan müridizm hareketi Rusya’ya karşı 1859 tarihine kadar şanlı bir direnişte bulunmuştur.(Saydam,1997:47)

Nitekim, bu konuda Kafkas Orduları Komutanı ve Çar Naibi Mareşal Prens Baryatinsk'nin Şeyh Şamil'in isyanının bastırılmasıyla ilgili olarak Çar II. Alexandr'a göndermiş olduğu raporda şu görüşlere yer verilmektedir. Aristokrasinin düşmesiyle o zamana kadar kabilelere ayrılmış olarak yaşayan ve bu haliyle tarafımızdan kolayca yönetilmesi mümkün olan halk, bir tek dinî ülkü ile birleşti. (Erkan,1996:20) demektedir.

Bu, aynı zamanda halkı imtiyazsız, sınıfsız kaynaştıran ve bir kitle haline getiren bir kanundur. Müridlik, İslam’ın hukukunu içeren bir hükümetten başkasına boyun eğmiyordu. İslamiyet Kafkasya halklarının toplumsal yapıları üzerinde çok çeşitli

tesirler bırakmış ve değişmeye sebep olmuştur. Batı Kafkasya’da aristokrasinin zayıflamasına ve toplumsal tabakalar arasında eşitlik düşüncesinin gelişmesine sebep olan İslamiyet, 19. yüzyılda Rusya’nın Kafkasları işgal etmesini de yıllarca geciktirmiş ve Kafkasya halkları arasında birlik ve dayanışma oluşturulmasına vesile olmuştur.(Tavkul,1998:45)

Çarlık yönetimi Müslüman ahaliyi Ruslaştırmak amacıyla eğitime büyük önem verdi. Böylece yeni eğitim sistemi ve açılacak okullar sayesinde dinden ve kültürden uzaklaştırılacak toplumların Ruslaştırılması da kolaylaşacaktı. Bu amaç doğrultusunda soylu ailelerin çocukları eğitilmek üzere Petersburg’a götürülüyor, böylece Çerkesler içindeki etkin soyluların çocukları, bu kişileri kontrol altında tutmak için rehin tutuluyordu. (Papşu,2003:114)

Rusya'nın topraklarında yaşayan Müslümanlara karşı başlattığı bu planlı eritme faaliyetlerinde, Nikolay İl'minskiy'nin ayrı bir yeri vardır. İl'minskiy, Rusya idaresinde yaşayan ve Rus olmayan milletlerin Ruslaştırılmasının bir tek yolu olduğuna inanıyordu. Bu yol Rus dilinin ve Hıristiyanlığın (bilhassa Ortodoksluğun) tüm Kafkas halkalarına öğretilmesi idi. (Erkan,1996:22)

Bu düşüncelerini gerçekleştirmek ümidiyle İl'minskiy, bir taraftan Rus Hükümet çevrelerinde meseleyi kabul ettirmek diğer taraftan da bir öğretmen ve bir Ortodoks papazı gibi, Müslüman Türk toplulukları arasında bizzat çalışmak yolunu seçmiştir.(Erkan,1996:23) Çarlık yönetimi Ruslaştırma faaliyetleri ile Çerkes çocuklarını iyi bir askeri eğitimden geçirerek “barışçı olmayan” Çerkeslere karşı savaşır hale getiriyordu. (Papşu,2003:114)

Çarlık Rusya’nın bu faaliyetleri Kafkas topluluklarının Ruslaştırılması bir yana onlar da ki Rus düşmanlığını daha da arttırmıştır. Bunun üzerine Çarlık Rusya, Kafkasyalıları Ruslaştırmak için yeni bir yola başvurdu. Anarşik Kozak (kossak) cemaatini, bazı Rus topluluklarını ve hatta bazı Almanları bölgeye yerleştirerek, Çerkes kavimleri ile Çeçenleri baskı altında tutmaya çalıştı.(Saydam,1997:33) Rusya özellikle kozakları baskı unsuru olarak kullanarak Kuzey Kafkasya'da elde ettikleri araziyi korumak için Kafkasları takiben Hazar'dan Azak'a uzanan hatta kaleler inşa etmişlerdi. Bölgeye Kozakları yerleştiren Ruslar böylece Azak Denizinden Hazar Denizine uzanan 700 km.lik “kozak hattı” denilen hattı oluşturdular. (Türkmen,2001:13)

Çarlık Rusya Kafkasyalılara karşı yapılan savaşlarda kullanmak ve Kafkasya’yı kolonileştirmek için amacıyla Rusya ve Ukrayna’nın çeşitli bölgelerinden buraya getirilip yerleştirilen kozaklar zamanla bir etnik unsur olarak ortaya çıkmışlardır. Rus kökenli bu Hrıstiyan unsurları Türk kökenli kazaklardan ayırmak için Türkçe Kozak veya kossak denilmiştir.

Çarlık Rusya’nın uyguladığı sömürgecilik faaliyeti, istila ettiği toprakların hiçbir yerinde Kuzey Kafkasya’da yaptığı tahribatı yapmamıştır. 1838’de Petersburg’ta kurulan Kafkasya Komitesi’nin planı uygulanmaya başlanarak Kuzey Kafkasya halklarının üçte biri anayurtlarından göç ettirilmiş bunlardan boşalan topraklar Rus-Kozak köylülerine verilerek bölgeye Çarlık idari ve askeri personeli iskan edilmeye başlandı. (Bice,1991: 46)

Kafkas Rus savaşları sırasında ve sonrasında bilhassa batı Kafkasya da ki Çerkes kabilelerin kitle halinde Osmanlı Devletine göç etmeleri ile boşalan yerlere yerleştirilen kozaklar buraların Ruslaşmasında ve Hıristiyanlaşmasında oldukça etkili oldular. “Kozak kolonileşme ve yıldırma hareketi sonucunda 1912’ye gelindiğinde Kozaklara ait toprak miktarı 17 milyon hektarı bulmuştu.1890’da Kuban eyaletine 9.800 kişi yerleştirilirken 1895’te bu sayı 131.000 kişiyi bulmuştu.” (Tavkul,2004:34)

Ruslar, Osmanlı Devleti’nin Kafkaslar üzerinde ki hakimiyetinin sona ermesinden sonra Kuzey Kafkasya Hattını güçlendirmek için Don Kazaklarını bölgeye getirip yerleştirmeye başladılar. “1795’te 1000 kadar kozak aileyi, yeni kurulan altı stanistaya3 yerleştirdi.” (Tavkul.2004:12) Bu stanistalar ile Kafkasya yerleşen Ruslar, etnik kimlikleri yok etme gayretiyle yoğun propaganda yapıyordu. Avrupa’nın Rusları hor görmesinden ve onları Asyalı kabul etmesinden dolayı kırgınlık duyan Panislavist Ruslar, Asya’da batı taklitçiliğini değil, batı medeniyetçiliğini temsil ettiklerini iddia etmekteydiler. Bu düşünceyle beraber üstünlük iddiasına kutsiyet kazandırılması yolu seçildi. Rus siyaseti doğulu milletler üzerinde hakimiyet kurmasının kendisine yüklenilmiş ilahi bir yükümlülük olduğu iddiasındaydı. Dolayısıyla gayri Rus olanları Ruslaştırmak bu görevin gereği gibi algılanıyordu. Tatbik edilen sömürge politikaları da ilahi hakkın tezahürü sayılmaktaydı.

3

1816 yılı sonbaharında Rus ordusu komutanlığına getirilen Yermelov Kafkas dağlarında yaşayan herkes ister barışçı olsun ister savaşçı olsun herkesi Rus devletinin tebası sayıyordu. (Baddaley,1995:116)

Yine Yermolov’a göre “bütün Kafkasya eninde sonunda Rusya’nın bir parçası haline getirilmeli Müslüman, Hrıstiyan veya pagan olsun bağımsız veya yarı bağımsız toplulukların burada bulunması, efendisinin şanına ve şerefine yakışmazdı.” (Baddaley,1995:117) Bu ifadelerden de anlaşıldığı gibi Rus sömürgeciliği bölgede Rus tabiiyetinde olmayan topluluklara hayat hakkı tanımıyordu. Ve böylece Ruslaşmayı reddeden Kafkasyalılar için tek bir yol kalıyordu göç etmek.

Zaten Ruslar da bu aşamadan sonra ele geçirdikleri bölgelerde ki Kuzey Kafkasyalılara ya kuzeyde ki Stavropol Bölgesi ya da Osmanlı topraklarına göç etmekten başka bir çareleri olmadığını söylüyordu. Diğer yandan halk arasında işletilen dedikodu mekanizmasıyla kuzeye göç edenlerin hristiyanlaştırılacaklarını ve 25 yıl süreyle askere alınıp hilafet ordusu karşısında savaştırılacakları söylentileri yayılıyordu. Bu propagandalar en zor yöntemler kadar etkin olarak Kuzey Kafkasya’dan göçü yönlendirmiştir.(Bice,1991:47)

Müslüman halk çoğunluğunun Rus fethine ve egemenliğine güçlü bir direniş gösterdiği her yerde, bu Müslümanlar, Rus devletinin baskısıyla ve ibret örneği olması istenen bir hışımla, ülke dışına gitmeğe zorlandılar. “Rusların fethettiği yerlerde, cami yapıları kamulaştırıldı ve Müslümanların dinsel hizmetlerine, hayır hasenat işlerine, okullarına parasal kaynak sağlayacak vakıflar dahi ellerinden alındı.” (McCarthy,1998:29)