• Sonuç bulunamadı

B. XVI Yüzyıldan XIX Yüzyıla Kadar Bazı Önemli Yazarların Kahramanları

5. Arthur Miller

Çağdaş dünya tiyatrosunun en önemli yazarlarından ve Pulitzer ödülü sahibi olan Miller, eserlerinde çağının önemli siyasi, toplumsal ve ahlaki sorunlarını işledi. Miller, ilk yapıtlarında Amerikan rüyası peşinde koşan bireylerin bu yolda hayatından neleri verdiklerini konu edindi. Ahlaki zayıflıklar ve bunların psikolojik nedenlerine değindi.

Cadı Kazanı adlı oyunu sadece Amerika değil tüm dünyada halkının özgürlüğe karşı uğradığı baskı dönemine denk geliyordu. Bütün Oğullarım oyununda bir uçak motoru satıcısının insani değerleri hiçe sayarak defolu malzemeleri bilerek ve isteyerek cepheye göndermesi sonucunda ölümüne neden olduğu askerleri ele alıyordu. Bu oyunda Miller, kapitalist sistem içinde ne kadar insan kalınır sorusuna cevap arıyor ve kutsal aile kavramına değiniyordu.

Arthur Miller'ın Satıcının Ölümü adlı oyunu 1940'lı yıllarda büyük değişim ve gelişim içinde olan Amerika Birleşik Devletleri'nin New York ve Boston kentlerinde geçer. Her şeyin para, başarı ve saygınlık olduğu toplumda bireyin yaşam savaşı ve inandığı değerler uğruna yok oluşunun öyküsüdür. Satıcının Ölümü’nde bireyin ruhsal bunalımından yola çıkılarak, toplumun önemli bir sorunsalına dikkat çekilmektedir. Arthur Miller bu oyunda, hem Amerikan toplumunun yüzeysel başarıya fazla değer vermesini eleştirmekte, hem de toplumda sağlam ahlak değerlerinin yaşadığına inandığını belirtmektedir. Ancak toplumda bir yandan başarının kazançla ölçülmekte oluşu, bir yandan insanın onurlu yaşamı ve çalışma duygusunun yüceltilmesi kişinin iç dünyasında bir çelişki doğurmaktadır.

Oyunun kahramanı Willy Loman, Amerikan kapitalist düzeninde iş gücünü yitirmiş, zamanını doldurmuş bir satıcıdır. Amerikan toplumunda yaşayan bir bireyin başarılı sayılması için gerekli değerler peşinde koşmuş, ailesini de bu yönde kanalize etmeye çalışmıştır. Doğru bildiği yoldan sapmamış, hiç taviz vermemiş, kimseden emir almadan başına buyruk çalışmaya alışmıştır. Ama başarıya giden yolu bir türlü bulamamıştır. Seyyar satıcılıktan yıprandığı gün ise artık kendisini tamamen hayal dünyasına kaptırır. Bu renkli ve gelecek dolu hayaller kaskatı gerçeklere çarptıkça dağılır ve yok olur. Aslında karısı onun içine düştüğü bunalımı anlamaktadır ama ömrünce o kadar ümitle bağlandığı oğulları kendisini beceriksizlikle suçlamış, onunla sürekli çatışma içine girmiş ve babasının yıkımını çabuklaştırmıştır.

Miller’ın kahramanı Willy Loman, kendine güveni olmayan ve tatminsiz bir bireydir, hayatında başarısızdır. Willy, oyun boyunca yaşadığı ihtişam sanrıları ve sahip olduğu gerçekçi olmayan yüksek imajla tanımlanır. Willy'nin yaşamdan duyduğu memnuniyetsizlik, bir satıcı olarak işindeki başarısızlığının, kendisi için belirlediği yüksek idealleri karşılayamamasının, her iki oğlunun yerleşik bir yaşam kurmadaki başarısızlığının ve ayrıca sürekli bir suçluluk akışının bir sonucudur. Willy, geçmiş zaferleri üzerinde durma eğilimindedir. Bununla birlikte, sorunları kısa sürede üstesinden gelemeyecek kadar külfetli hale gelir ve çaresizliğin üzerine çökmesine neden olur. Willy çoğu kez kendi söylemleriyle çelişen bir yapı ortaya koyar. Örneğin, Chevy'sini “şimdiye kadar yapılmış en büyük araba” olarak tanımlar ve daha sonra Chevrolet'nin üretiminin yasaklanması gerektiğini söyleyerek kendi sözleriyle çelişir. Ayrıca oğlu Biff'i tembel bir serseri olarak tanımlayıp daha sonra Biff'in tembel olmaktan başka bir şey olmadığını söyler. Bir kişiye karşı davranışları da her dakika değişebilir çünkü geçmişi günümüzden ayıramaz. Düşünceleri, duyguları, davranışları etrafındaki insanlarla olan etkileşimleriyle gelişir. Bununla birlikte, şimdiki konuşmalarını geçmişten gelen konuşmalarla karıştırmaya ve her ikisini aynı anda oluyormuş gibi ele alma eğilimindedir. Willy'nin yaşamdaki tatminsizliğinin başlıca nedeni, Amerikan Rüyasına olan aşırı inancıdır. Willy'ye göre Amerikan Rüyası, sadece karizma ya da çok beğenilme yoluyla başarılı olma yeteneğidir. İnsanlar üzerinde bir izlenim bırakmak konusunda son derece endişelidir ve başarıya ulaşmanın tek yolunun bu olduğuna inanır. Willy, fırsat özgürlüğü fikrine ve popülerse, her bireyin başarıya hakkı olduğu fikrine çok fazla güvenen biridir. Bu fikri Biff ve Happy'e çocukluklarından itibaren aşılamaya çalışır ve Biff'in hayatta sadece akranları tarafından beğenildiği için başarılı olacağından emin konuşur. Willy'nin ciddi sosyal onay ihtiyacı ve beğenilme arzusu, evlilik dışı ilişkisi ile kendini gösterir. Willy, onay ihtiyacını karşılaması ve kırılgan egosuyla ilgilenmesi için ona güvenir. Ona iltifat eder ve onu seçtiğini söyler.

Willy sık sık ağabeyi Ben'e atıfta bulunur ve Afrika'da elmas madenlerine sahip olduğu için onu kahramanlaştırır. En büyük pişmanlıklarından biri Ben ile Alaska'ya gitmemektir ve hayattaki başarısızlığını bu karara bağlar. Ancak Ben'in başarısı neredeyse tamamen şansa bağlıdır ve Willy bunu fark edememiştir. Willy'nin halüsinasyonlarının çoğu, kendisiyle ayrıntılı konuşmalar yaptığı Ben'i içerir ve Willy'nin intihar eğilimleri bunlara yansır. Bu eğilimleri kendi canına

kıymasına neden olur. Ayrıca başarılı bir satıcı olduğu için komşusu Charley'e karşı fazlasıyla güvensiz ve kıskançtır, öte yandan artık takdir edilmediği bir şirketle çalışmak zorunda kalır. Willy, artık insanlar tarafından ciddiye alınmadığını fark eder ve bu farkındalığını, insanlar üzerinde bir etki yaratmadaki başarısızlığını, giyim tarzı ve görünüşüyle ilişkilendirir. Böylece başarılı bir insan olma çabalarına rağmen, Willy'nin cephesi, çelişkili davranışları, güvensizliği kısa sürede onun üstesinden gelir ve kendini tam bir başarısız birey olarak algılamaya başlar.

Bireysel ve toplumsal konuları birbirine bağlı bir yapı içinde ele alan Miller hem bireylerin gerçeğini hem de toplumun gerçeğini ortaya koyma konusunda usta bir yazardır. Onun oyunlarının merkezinde topluma yabancılaşmış birey yer alır. Mevcut düzeni ve toplumu eleştirir. Çağdaş Amerikan dramı ile Antik Yunan tragedyası arasında bir karşılaştırma yoluna giden Miller, Antik Yunan’da toplumu ile bütünleşmiş bireyin tragedyası ile toplumun dramını eserlerinde bireylerin üstünden yansıtır. Toplumsal değerlerle çelişen birey zamanla güçsüzleşir, ezilir ve yok olur. Oyun kişileri toplumun yanlış koşullanması sonucu ortaya çıkan kimliklerdir. Klasik anlamdaki kahramandan tamamıyla uzaktadırlar. Toplumun beklentilerini ve ideallerini karşılayabilecek güç onlarda yoktur. İki kimlik arasında sıkışıp kalırlar.

Toplumda var olabilmek ve kendisini kanıtlayabilmek adına benliğinde ayrıca bir kimlik yaratmak durumunda kalırlar. Bu çatışma anti kahramanların kendisiyle olan çatışmasına çok yakındır.

VI.

İKİNCİ

DÜNYA

SAVAŞI

ÖNCESİ

ALMAN

TİYATROSU’NDA ANTİ KAHRAMANIN YÜKSELİŞİNE ETKİ

EDEN BAZI UNSURLAR VE ENKAZ EDEBİYATI