• Sonuç bulunamadı

En basit tanımıyla faaliyet halindeki organizasyonlar içerisindeki girişimcilik anlamına gelen iç girişimcilik, organizasyonel ve ekonomik gelişme için önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Araştırmacılar ve uygulamacılar, 1980’lerin başından itibaren iç girişimcilik olgusuna firmaların performansı ve yeniden canlanması üzerindeki olumlu etkisinden dolayı ilgi göstermektedirler (Antoncic ve Hisrich, 2001:496). Mevcut firmalar içinde gerçekleştirilen iç girişimcilik faaliyetleri, firmaların örgütsel kârlılığını iyileştirmekte, rekabet gücünü arttırmakta, stratejik yenilenme sağlamakta ve uluslararası başarı elde edebilmesine katkıda bulunmaktadır (Zahra, 1991.akt. Ferreira, 2002:2, Hornsby, Kuratko ve Zahra, 2002:254). Küreselleşme ve teknolojik gelişmelerden dolayı ani ve sürekli değişimlerin yaşandığı, yoğun rekabet ortamının hakim sürdüğü bir çevrede, firmaların sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmesinin tek yolu risk alarak, proaktif bir şekilde yenilik yapmaları diğer bir ifadeyle iç girişimcilik faaliyetleri gerçekleştirmeleridir.

En genel anlamıyla sosyal girişimcilik, kâr amaçsız, kâr amaçlı ve kamu sektörü bünyesinde ortaya çıkan yenilikçi, sosyal değer yaratma faaliyetleri olarak ifade edilmektedir (Austin, Stevenson ve Wei-Skillern, 2006:2). Günümüzde yaşanan değişimler, firmaların sadece kâr odaklı düşünüp kendi çıkarlarına yönelik hareket etmelerinden ziyade çevre ve insan faktörlerini önemseyen sosyal ilişkileri güçlü bir örgüt yapısı geliştirmelerini ön plana çıkarmaktadır. Dünyadaki gelişmeler ve değişimler doğrultusunda özel sektör işletmelerinin başarısı, elde ettikleri ticari kârın

117

yanında sosyal sorumluluk bilinciyle toplumsal sorunlara ne kadar fayda sağladığı ile ölçülmektedir. Bununla birlikte, kâr amacı güden bir işletme gerçekleştireceği sosyal girişimcilik faaliyetleri ile toplumsal dönüşüme katkı sağlamanın yanında toplum tarafından bilinen bir işletme olma özelliği de kazanacak, bu durumda işletme, sürdürülebilir rekabet avantajı elde edecek ve dolayısıyla uzun dönemde kârlılığını korumuş olacaktır. Bu bağlamda, uzun dönemde sürdürülebilirlik sağlamak isteyen bir işletmenin gerçekleştireceği iç girişimcilik faaliyetlerinin yanında sosyal girişimcilik faaliyetlerinin de öneminin arttığını söyleyebiliriz.

Aile işletmesi, “sahiplik ve kontrolün çoğunluğunun bir ailenin elinde olduğu, iki veya daha fazla aile üyesinin doğrudan işin içinde olduğu işletmeler” şeklinde tanımlanmaktadır. Genel özelliklerine bakıldığında KOBİ niteliğinde kabul edilen aile işletmeleri faaliyetlerini kurucu girişimcinin kontrolünde sürdürmektedir (Erdoğmuş, 2007: 67-68). Aile işletmeleri, ailenin geçimini sağlamak ve mirasın dağılımını önlemek amacıyla kurulan, ailenin geçimini sağlayan kişi tarafından yönetilen, yönetim kademelerinin önemli bir bölümünde aile üyelerinin yer aldığı veya kararların alınmasında büyük ölçüde aile üyelerinin etkili olduğu ve en az iki nesilin işletmede çalıştığı işletmelerdir (Ateş, 2003: 4). Aile işletmelerinin tüm dünyadaki işletmelerin %65-80 arasında olduğu varsayılmaktadır. Bu işletmelerin büyük bir bölümü ise çok küçük ölçekli işletmeler niteliğinde olup bir nesilden diğer bir nesile geçemediği ifade edilmektedir. Bununla birlikte, dünyadaki büyük ölçekli işletmelerin ve başarılı işletmelerin %40’ını aile işletmelerinin oluşturduğu da bilinmektedir (Ateş, 2003: 1). Diğer işletmelerle karşılaştırıldığında, aile işletmelerinin aşağıdaki dört şarttan en az üçünü karşılaması gerekmektedir (Erdoğmuş, 2007: 68):

 Kuşaklararası geçişin gerçekleşmesi

 Hisse sahipliğinin %50’sinden fazlasının ailenin elinde olması

 Aile üyelerinin %50’sinden fazlasının günlük yönetim işlerinin içinde olması

 İşletmenin kendisini aile işletmesi olarak ifade etmesi

Literatürde yapılan çalışmalar incelendiğinde, iç girişimcilik ile ilgili yapılan birçok çalışmaya rastlanmaktadır. Sosyal girişimcilik kavramı ise uzun bir küresel mirasa sahip olmasına karşın, kar amaçlı işletmeler bağlamında sosyal sorumluluk

118

olgusunun gelişmeye başlamasıyla birlikte son yıllarda ortaya çıkmış yeni bir kavram olup, konuyla ilgili yapılan çalışmaların yeterli olmadığı gözlenmiştir. Ayrıca, literatürde iç girişimcilik faaliyetleri ve sosyal girişimcilik eğilimi arasındaki ilişkiyi inceleyen ampirik çalışma sayısı yok denebilecek kadar azdır. Dünyadaki ve ülkemizdeki işletmelerin çoğunluğunu aile işletmeleri oluşturduğu halde literatürde yapılan çalışmaların genelinde bu faktör göz ardı edilmektedir. Yapılan çalışmalar daha kurumsal olan, sosyal alanlarda bilinirliği sağlanmış aile işletmesi olmayan işletmeleri kapsamaktadır. Ancak uzun dönemde sürdürülebilirlik sağlamak için yerelden küresel pazarlara çıkmak zorunda olan aile işletmelerinin gerek iç girişimcilik gerekse sosyal girişimcilik faaliyetleri ile ilgili ne düşündükleri ve neler yapabileceklerinin öğrenilmek istenmesi bu çalışmanın aile işletmelerine yönelik olarak yapılmasının bir nedenidir. Ayrıca çalışmanın evrenini Afyonkarahisar’da faaliyet gösteren işletmelerin oluşturması ve Erdoğmuş(2007) tarafından sayılan şartlardan en az üçünü taşıdığı dikkate alınarak bu işletmelerin yaklaşık %99’unun aile işletmesi olması bu çalışmanın aile işletmelerine yönelik yapılmasının diğer nedenidir. Bu bağlamda bu tezin amacı, Afyonkarahisar’ da faaliyet gösteren aile işletmelerinin iç girişimcilik seviyelerinin belirlenmesi ve bu işletmelerin iç girişimcilik faaliyetlerinin sosyal girişimcilik eğilimleri üzerindeki etkisinin ortaya çıkarılmasıdır. Yapılacak olan bu çalışmanın sonucunda, Afyonkarahisar ilinde faaliyet gösteren aile işletmelerinin çevrelerinde olup biten değişimlere karşı ne kadar yenilikçi faaliyette bulunarak uyum sağladıkları, diğer bir ifadeyle bu işletmelerin iç girişimcilik seviyelerinin sosyal girişimcilik algıları, görüşleri ve yaklaşımları üzerindeki etkileri ortaya çıkarılmış olacaktır. Bu bağlamda, bu tez çalışmasının, bu konu ile ilgili çalışmalarda literatüre katkı sağlayacağı ve uygulamacılara sosyal girişimcilik konusunda yol göstereceği düşünülmektedir.