• Sonuç bulunamadı

Araştırmanın Nitel Boyutunun İkinci Alt Problemine İlişkin Bulgular ve Yorumlar

Araştırmanın nitel boyutunun ikinci alt problemi; “Öğretmenlerin sosyal medya

üzerinden öğrencileriyle etkileşim kurmama nedenleri nelerdir?” şeklinde ifade

edilmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin 14’ü öğrencileri ile Facebook üzerinden etkileşime girmediklerini belirtmişlerdir. Bu öğretmenlerin öğrencileriyle etkileşim kurmama ve öğrencilerini arkadaş olarak eklememe nedenlerine ilişkin belirtmiş oldukları gerekçeler Tablo 11’de sunulmuştur.

Tablo 11. Öğretmenlerin, öğrencileriyle Facebook’ta etkileşim kurmama nedenleriyle ilgili belirtmiş oldukları gerekçeler

Gerekçeler f n Katılımcılar

Öğretmenin Otoritesinin Zarar Görmesi 32 12 Ö19, Ö20, 21, Ö22, Ö23, Ö24, Ö25, Ö26, Ö28, Ö29, Ö31, Ö32

Etkileşimden Zarar Görme Endişesi 15 5 Ö22, Ö23, Ö26, Ö27,Ö32

Özel Hayatın Mahremiyeti 10 10 Ö19, Ö20, Ö21, Ö23, Ö24, Ö25, Ö27, Ö29, Ö30, Ö32

Olumsuz Örnek Olmaktan Kaçınma 7 6 Ö20, Ö23, Ö24, Ö25, Ö28, Ö30, Ö32

Toplam 64 14

Tablo 11’de öğretmenlerin, öğrencileriyle Facebook’ta etkileşim kurmama nedenleriyle ilgili belirtmiş oldukları gerekçeler yer almaktadır.

Öğretmenlerin, öğrencileriyle etkileşim kurmama ve öğrencilerini Facebook’ta arkadaş olarak eklememe nedenlerine ilişkin belirtmiş oldukları gerekçelerin (f=64) başında öğretmen-öğrenci arasında gerçekleşen etkileşimi sonucunda öğretmenin

otoritesinin zarar görmesi (f=32, %50) gelmektedir. Buna göre öğretmenler, öğretmen-

öğrenci arasında gerçekleşen bu etkileşimler sonucunda, öğrencilerin seviye ile ilgili dengeyi ayarlayamayacağı ve öğretmen-öğrenci ilişkisindeki sınırların aşılarak olumsuz durumların da ortaya çıkabileceği, öğrencilerin kendini ayrıcalıklı görme, disiplinsizlik, saygısızlık, öğretmenden taviz koparma gibi davranışları öğrenebilecekleri, öğretmenler hakkında detaylı bilgiye sahip olarak sınıf içerisinde kullanabileceği ve öğrenci ile

gerçekleşen etkileşimler sonucu öğretmenlerin etkililiğini yitirmesi gibi sebeplerden dolayı öğrencileri ile Facebook’ta arkadaş olma taraftarı olmadıklarını belirtmişlerdir. Buna ilişkin bazı öğretmen görüşleri aşağıda verilmiştir:

“Öğrencilerin bazılarının seviyesiz davranması, paylaşılmaması gereken şeyleri paylaşmaları, öğretmen öğrenci arasındaki olması gereken mesafeyi aştığı için kabul etmiyorum.” (Ö16_Sait_22)

“Paylaşımları diğer arkadaşları ile paylaşarak seviyesiz durumlar ortaya çıkabiliyor. İlişkilerin mesafeli olmasının doğru olduğunu düşünüyorum.” (Ö20_İbrahim_18)

“Arkadaş olarak kabul ettiğimde kendisini diğer arkadaşlarından ayrıcalıklı görmeye başlıyor. Günümüz öğrencileri öğretmen ile arasındaki mesafeyi ayarlayamıyor. Ne zaman nerede durması gerektiğini, söylediği sözün ya da yayınladığı görüntü ve yazıların sonuçlarının ne olacağını kestiremiyorlar” (Ö22_Ali_13)

“İlişkilerimizin ciddi olması, laçkalaşmaması için Facebook’ta arkadaş olmamaları lazım. Nitekim haberlerde gördüğümüz, olmaması gereken müstehcen öğretmen öğrenci ilişkilerinin başlangıcı Facebook. Hal böyle iken ve çok önemli risk grubunda olan öğrencileri eklemenin tehlikeli olacağını düşünüyorum.” (Ö24_Ali_8)

Öğretmenlerin, öğrencileriyle etkileşim kurmama ve öğrencilerini Facebook’ta arkadaş olarak eklememe nedenlerine ilişkin belirtmiş oldukları gerekçelerin ikinci sırasında ise öğretmen-öğrenci arasında gerçekleşen etkileşimden zarar görme endişesi

(f= 15, %23) gelmektedir. Buna göre öğretmenler, sosyal medyada öğrencileri ile

arkadaş oldukları için öğrencilerin çeşitli paylaşımlarında (uygunsuz içeriklere sahip paylaşımlar veya öğretmenin görüş ve düşüncelerine aykırı paylaşımlar gibi) öğretmenlerini etiketlemesinin veya öğretmenlerinin paylaşımlarına yapmış oldukları seviyesiz yorumların, öğretmenlerin sosyal çevrelerinde itibar kaybı yaşamalarına sebep olacak durumlar oluşturabileceğini belirtmişlerdir. Ayrıca öğretmenler, öğrencilerin uygunsuz paylaşımları, argo ve küfürlü konuşmalarına maruz kalmamak ve öğrencilerin kendi aralarında yaşamış oldukları seviyesiz etkileşimlerden huzursuzluk

duymamak gibi sebeplerden dolayı öğrencileri ile Facebook’ta arkadaş olmadıklarını

belirtmişlerdir. Buna ilişkin bazı öğretmen görüşleri aşağıda verilmiştir:

“Yayınladığı yazı ve görsellerde benim dünya görüşüme uygun olmayan, kendi yayınlamadığım ve yayınlamaktan çekindiğim şeylerde beni de ortak etmesinden çekiniyorum.” (Ö22_Ali_13)

“Öğrencinin olur olmadık yapacağı yorumlar beni rahatsız eder. Benimle ilgili öğrencinin yapacağı bir yorumu diğer arkadaşlarımın görmesini istemem.” (Ö23_Osman_15)

“Öğrenciler genel olarak ergen muhabbetleri ve oyunlarla ilgili paylaşımlar yaptığı için ve öğrencilerden duymak istemediğimiz düzeysiz sohbetlere ve uygunsuz içeriklere maruz kalmamak için eklemiyorum.” (Ö32_Ahmet_12)

Öğretmenlerin, öğrencileriyle etkileşim kurmama ve öğrencilerini Facebook’ta arkadaş olarak eklememe nedenlerine ilişkin belirtmiş oldukları gerekçelerin üçüncü sırasında özel hayatın mahremiyeti (f=10, %16) gelmektedir. Buna göre öğretmenler, okul dışındaki özel hayatlarının öğrenciler tarafından bilinmesinin öğrenci açısından gerekli bir durum olmadığını, özel hayatlarının gizli kalması gerektiğini ve bu yüzden Facebook’ta öğrencileri ile arkadaş olmadıklarını belirtmişlerdir. Buna ilişkin bazı öğretmen görüşleri aşağıda verilmiştir:

“Özel hayatımdan öğrencilerle paylaşım yapmak istemiyorum.” (Ö20_İbrahim_18)

“Öğrencilerin özel hayatımı görmelerini istemiyorum. Okulla sınırlı kalmasını uygun görüyorum.” (Ö21_Mine_15)

“Resmi olan resmiyette kalmalı. Bizler zaten okulda öğrencilere yeteri kadar ilgi, alaka ve samimiyet gösteriyoruz. Öğrenciler bunlar yetmiyormuş gibi özel hayatımıza dâhil etmenin yararından çok zararı olacağını düşünüyorum.” (Ö24_Ali_8)

Öğretmenlerin, öğrencileriyle etkileşim kurmama ve öğrencilerini Facebook’ta arkadaş olarak eklememe nedenlerine ilişkin belirtmiş oldukları gerekçelerin son sırasında ise öğrenciye olumsuz örnek olmaktan kaçınma (f=7, %11) gelmektedir. Buna göre öğretmenler, sınıf içerisinde olduğu gibi sınıf dışında da öğrenciler için bir rol model olarak görülmektedir. Öğrencileri ile Facebook’taki yaşamış oldukları etkileşimler sonucunda, öğrencilerinin her zaman olumlu öğrenmeler edinemeyebileceklerini, olumsuz veya istenmeyen öğrenmelerinin de söz konusu olabileceğini ve bu yüzden öğretmenler öğrencileri ile arkadaş olmanın uygun olmayacağını ifade etmişlerdir. Buna ilişkin bazı öğretmen görüşleri aşağıda verilmiştir:

“Facebook paylaşımlarını öğrenci seviyesinde tutamayabiliriz. Yaş gruplarına uygun olmayabilir. Paylaşımlarımızın onları olumsuz yönde etkileyeceğini düşünüyorum.“ (Ö25_Şule_12)

“Öğretmen öğrenci için bir örnektir. Öğretmenlerin her davranışını öğrenci inceler. Bu yüzden uygun değildir.” (Ö28_Hatice_3)

“Öğrencilerimiz öğretmenlerini örnek alarak sosyal medyada daha fazla vakit geçirebilirler.” (Ö30_Hakan_7)

Etkileşimin herhangi bir eğitsel süreç için en temel unsur olduğu (Alarcia ve Bravo, 2012), öğretmen-öğrenci etkileşimin sadece okul ile sınırlı kalamayacağı (Smith, 2015) ve yavaş yavaş, yüz yüze etkileşimlerin yerini, sosyal medyada gerçekleşen etkileşimlerin alması (Liccardi vd., 2007) yadsınamaz bir olgu olmasına rağmen bazı öğretmenlerin sosyal medyada gerçekleşen öğretmen-öğrenci etkileşimlerinin uygun olmadığını, etkileşimlerin sadece okul ile sınırlı kalması gerektiğini düşündükleri (Akkoyunlu vd., 2015), sosyal medya yerine geleneksel şekillerle öğrencileriyle etkileşimi tercih ettikleri (Leafman, 2013) görülmektedir. Öğretmenlerin bu tutumlarının arkasında birçok çekince bulunmaktadır. Öğretmenlerin sosyal medyada gerçekleşen öğretmen-öğrenci etkileşimleriyle ilgili çekincelerinin başında güvenlik ve ahlaki çekinceler gelmektedir (Atkins, 2010). Bu bilgiler doğrultusunda, öğretmenlerin çeşitli sebeplerden dolayı sınıf içi otoritelerinin kaybolması endişesiyle veya diğer çekincelerle, öğrencileriyle okul içi ya da okul dışında etkileşime girme konusunda isteksiz oldukları görülmektedir. Yapılan bu araştırma sonucunda literatüre paralel olarak bazı öğretmenlerin bu kaygıyı sosyal medyada da yaşadıkları bulunmuştur.

Öğrencileriyle sosyal medyada etkileşim kurmak istemeyen 14 öğretmenle yapılan görüşmelerden elde edilen verilerin analizi sonrasında öğretmenlerin; sınıf içi otoritelerinin zarar görmesi, öğrenci ile etkileşimlerinden zarar görme endişesi, özel hayatın mahremiyeti ve öğrenciye olumsuz örnek olmaktan kaçınma gibi gerekçelerle sosyal medyada öğrencileriyle etkileşim kurmayı istemedikleri bulunmuştur. Bu bakımdan araştırmadan elde edilen bulguların literatürle tutarlılık gösterdiğini söylemek mümkündür.

Öğretmenlerin etkileşim kurmama gerekçeleri incelendiğinde; öğretmenler bu gerekçelerden öğretmenin otoritesinin zarar görmesi ve öğretmenin olumsuz örnek

olmaktan kaçınması gerekçeleriyle öğrencileriyle yapmış oldukları etkileşimler sonucunda öğrencilerinin örtük program kapsamında bazı öğrenmeler edinebilecekleri belirtmişlerdir. Bu bakımdan öğretmenlerin, sosyal medyadaki etkileşimleri sonucunda öğrencilerinin örtük program kapsamında edinebilecekleri öğrenmeleri göz önünde bulundurarak öğrencileriyle etkileşim kurmayı istemedikleri ortaya çıkmıştır. Benzer bir şekilde Akkoyunlu vd. (2015) de öğretmenlerin sosyal medyada

öğrencileriyle etkileşimleri sonucunda, öğrencilerin sosyal medyada öğrenmiş oldukları bu rahatlığı sınıfa taşıyabileceklerini, bu etkileşimleri suiistimal edebileceklerini ve öğrencilerin bu öğrenmelerinin, öğretmenlerin sınıf içi otoritelerine zarar vereceğini belirtmiştir. Ayrıca Atkins (2010) de bu etkileşimlerde dikkatli olunması gerektiğini ancak öğrencilerin farklı öğrenmeler edinmeleri ve deneyim yaşamaları açısından sosyal medyada öğretmen-öğrenci arasında yaşanan bu etkileşimlerin gerçekleşmesinin öğrenciler açısından faydalı olabileceğini belirtmiştir.

4.3. Araştırmanın Nitel Boyutunun Üçüncü Alt Problemine İlişkin Bulgular ve