• Sonuç bulunamadı

8. ARAŞTIRMA BULGULARI

8.4 Edirne İli Sınıra ve Merkeze Yakın Kırsal Alanların

8.4.4 Araştırma Alanında Türkiye Tarım ve AB Politikalarına Yönelik

Tarım ürünlerinin üretiminde teknoloji kullanımı, pazarlama olanaklarında işlem maliyetlerinin düşüşü, dış ticarette gümrük duvarlarının kısaltılması, korumacılık, engellemeler gibi, sektörü tüm boyutlarıyla etkileyen dünya ölçeğindeki değişimler, son yıllarda en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Yarı sanayileşmiş, tarıma dayalı sanayi ile kalkınmaya çalışan ülkelerin gittikçe artan mali sorunlarının yanı sıra, dünya ticaretinde söz sahibi olan üretici ülkelerin, ticaretin serbestleşmesi uğruna

geliştirmekte oldukları politikalar, rekabet gücü düşük, ürün pazarlama olanakları sınırlı olan azgelişmiş ülkelerdeki tarım sektöründe derin yaralar açmaya devam etmektedir.

Konumuz itibariyle değerlendirmeye aldığımız araştırma bölgesinde, Türkiye’deki tarım politikasına yönelik katılımcıların yaklaşımları, AB tarım politikası konusundaki bilgi düzeyleri, mali açıdan giderek daralan desteklemelere ilişkin üreticilerin görüşlerinin tespiti, kırsal kalkınmaya yönelik gelecekteki çalışmalara da eğilim kazandırması açısından dikkate alınması gereken hususlardır.

Araştırma kapsamında geçekleştirilen ankette, katılımcılara yönlendirilen sorularda “beşli Likert tipi tutum ölçeği” kullanılmış ve katılımcıların görüşleri hakkındaki bilgilerin derlenerek analizi sağlanmıştır (Tavşancıl, 2005). Böylelikle çeşitli ölçütlerde hanenalkı reislerinin saptanan bazı çıkarımlara katılma oranları aydınlatılmıştır

Tarımsal ürünlerin fiyatlamasında yaşanan olumsuzluklar ve pazarlama ile ilgili sorunlar, çiftçilerin gelirlerini ve de gelecek beklentilerinin karamsarlaşmasına neden olan temel faktörlerdir. Analiz kapsamında TMO (Toprak Mahsulleri Ofisi) tarafından açıklanan ürün fiyatların yetersiz olup olmadığı katılımcılara sorulmuştur.

Şekil 8.23 TMO Fiyatları Yetersizdir Fikrine Katılma Oranları

katılmıyor um kar arsız katılıyorum

tamamen katılıy orum

TM O fiyatları ye tersizdir kat ılm ıyorum 0,64% kar arsız 3,21% kat ılıyor um 0,64%

tam am e n kat ılıyor um 95,51%

Anket uygulamasında yer alan üreticilerin yüzde 95,51’i “ofis fiyatları yetersizdir” önermesine tamamen katılmışlardır. Yüzde 0,64’ü bu ifadeye katılmakta,

şekil 8.23’teki dağılımda ayrıca gösterilmiştir. Son yıllarda dünya genelinde en çok tartışılan ve tüm üretim faaliyetleri açısından, bütün sektörler üzerinde en fazla olumsuzluk yaratan girdi maliyeti olarak, akaryakıt fiyatlarının artışı karşımıza çıkmaktadır. Tarımsal faaliyetlerin optimum maliyetlerle gerçekleştirilmesi gereği dikkate alındığında, sürekli artan bir eğilime sahip olan yakıt fiyatları ile Türkiye’de uygulanan özel tüketim vergisinin kattığı ek maliyetler ve yakıt desteğinin yetersizliği katılımcıların üretim faaliyetleri ile gelirlerini olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelmektedir.

Şekil 8.24 Akaryakıt Fiyatları Geliri Olumsuz Etkilemektedir Çıkarımına Katılım Oranı

Katılımcıların yüzde 94,87’si akaryakıt fiyatlarının gelirlerini olumsuz yönde etkilediği çıkarımına tamamen katılmaktadır.

Yüksek maliyetlere karşın çiftçiler için diğer bir pazarlama-satış aracı olan toptancılarla ilgili, ürünlere verilen fiyatlara yönelik katılımcıların sergilediği yaklaşımlarda aşağıdaki şekil 8.25’te özetlenmektedir

Şekil 8.25 Hanehalkı Reislerinin Toptancı Fiyatları Yetersizdir Önermesine Katılım Oranları

kar arsız katılıyorum

tamamen katılıy orum

toptancı fiyatları yetersizdir kar arsız 5,13% kat ılıyor um 1,92% tam am e n katılıyor um 92,95%

Toptancı fiyatlarının çiftçilerin beklentilerinin oldukça aşağısında olması analize yansıyan diğer bir durumdur. Ankete katılanların yüzde 92,95’i fiyatların yetersiz olmasından duydukları rahatsızlığı, önermeye tamamen katıldıklarını ifade ederek vurgulamışlardır.

Tarımsal üretim ve planlama açısından günümüzde giderek daha da daraltılan devlet desteği hakkında katılımcıların görüş ve değerlendirmelerine başvurulmuştur. Objektifliğin sağlanması açısından hanehalkı reislerine sorulan sorudaki cevapların dağılım ölçüsü; çok kötü, kötü, vasat, iyi, ve çok iyi biçiminde hazırlanmıştır. Ayrıca soruda herhangi bir siyasi lider, parti ve grup adı belirtilmemiştir. Genel olarak, tarım alanındaki devlet desteğindeki yorumlar bu bağlamda dikkate alınmalıdır.

Şekil 8.26 Tarıma Yönelik Devlet Desteğinin Katılımcılar Tarafından Değerlendirilmesi

Katılımcıların yüzde 86,54 gibi yüksek bir çoğunluğu, tarımsal faaliyetlere yönelik desteklemelerin çok kötü (yetersiz) olduğu görüşünde hem fikirdir (Bkz. Şekil 8.26). Ankete göre katılımcıları yüzde 5,77 desteklemeleri kötü, yüzde 6,41’i vasat, diğer yandan yüzde 1,28’lik bir kesim desteklemelerin çok iyi olduğunu düşünmektedir.

Çapraz sorgulama tekniği göz önünde bulundurularak, ülkedeki tarım politikalarına yönelik anket kapsamında katılımcıların fikirlerine de bu bağlamda başvurulmuştur.

Şekil 8.27 Türkiye’nin Tarım Politikası Doğrudur Saptamasının Araştırma Bölgesindeki Hanehalkı Reisleri Arasında Değerlendirilmesi

Türkiye’de tarım politikaları yönündeki tartışmalar ışığında, katılımcıların da

yüzde 86,54 gibi yüksek bir oranda, genel olarak “ülkede yürütülen tarım politikasının

doğru olduğuna” dair bir ifadeye tamamen katılmamaktadır. Ancak, ülkedeki politik yaklaşımları doğru bulanların, toplam katılımcılar arasındaki dağılımında yüzde 4,49’luk bir paya sahip olduğu da görülmektedir (Bkz, Şekil 8.27).

Türkiye’deki cumhuriyet tarihinin en uzun süreli polemik konularından biri olarak da tanımlanabilecek, AB ile olan ilişkiler ve tam üyelik konusundaki tartışmaların, en kritik alt başlıklarından biri de tarım sektörünün geleceğidir. Anket sorularından biri de katılımcıların AB’yle ilgili genel bilgi düzeylerinin ölçümünü hedeflemektedir.

Şekil 8.28 Hanehalkı Reislerinin AB Konusundaki Bilgi Düzeyleri

hiç bilgim yok bilmiyorum kar arsız biliy orum çokiyi biliy orum

AB konusunda kendinizi bilgili görüyor musunuz

hiç bilgim yok 36,54% bilm iyor um 48,72% kar arsız 8,97% biliyorum 5,13%

çok iyi biliyoru m 0,64%

AB hakkında genel anlamada hiç bilgisi olmayanların katılımcılar toplamı içindeki payı yüzde 36,54 oranındadır. Avrupa Birliğiyle ilgili kendilerinin yetersiz bilgiye sahip olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 48,72’dir. Diğer yandan, AB konusunda gazete ve diğer basın yayın organlarından gelişmeleri takip eden ve konuyla bilgi sahibi olanların toplam (biliyorum ve çok iyi biliyorum ifadeleri altında) içinde, yaklaşık yüzde 6 civarında oldukça düşük bir paya sahip olduğu görülmektedir. Türkiye’nin iç ve dış politikasında çok kapsamlı bir yere sahip olan AB ile ilgili yaklaşımlar bir kenarda tutulursa, politika üreticilerin, konuyla ilgili açılımlar geliştirirken, dikkate almaları gereken en önemli hareket noktası, halk tarafından AB

ile üyelik müzakereleri kapsamında yapılan veya ileriki dönemlerde yapılacak yeni düzenlemelerin yaratacağı avantaj ve/veya dezavantajlar hakkında üreticilerin bilgilendirilmesi gereği göz ardı edilmemelidir. Özellikle tarımsal ve kırsal kalkınma konusunda AB fonlarından yararlanabilme olanaklarının ülke çapında genişletilmesi için çiftçilerin bilgilendirilerek aydınlatılması yoluyla, projelere yönelik talebin büyük ölçüde arttırılması sağlanacaktır.

Yapılan tüm değerlendirmelerin sonucunda, katılımcıların yaşadıkları kırsal alanlardan göç etme eğilimlerinin tespit edilmesi yoluyla, Türkiye’nin tarımsal açıdan avantajlı görülerek, kalkınmada öncelikli yöre kapsamı dışında bırakılan araştırma bölgesi hakkında konuyla ilgili bilgi sahibi olunabilecektir.

Şekil 8.29 Hanehalkı Reislerinin Şehre Göç Etme Eğilimlerinin Dağılımı

Katılımcıların toplam içindeki göç etme eğilimlerinin payı yüzde 60,89 oranındadır (Şekil 8.29). Şehirde yaşamayı tercih etmeyen katılımcılar ise yüzde 39,10 oranıyla dağılımda yerlerini almışlardır. Göç eğilimi açısından bakıldığında yüzde 52,56 oranıyla “olanaklar uygun olduğunda” büyük bir şehre yerleşmeyi düşünenlerin, toplam katılımcılar içinde en yüksek kesimi oluşturduğu görülmektedir. Kente, 1-3 sene içinde yerleşmeyi planlayanların yüzde 6,41’lik bir paya sahip olmaları da dikkat çekicidir.

Kırsal alanlardan göçü engelleyici en temel yaklaşımlardan biri olan, bu bölgelerin kentsel yaşam düzeyine yakınlaştırılması olgusu çerçevesinde; alt yapı, sağlık, eğitim ve sosyo-kültürel aktivitelerin yaygınlaştırılmasının önemi, sürekli gündeme getirilerek tartışılan, fakat somut önemlerin alınmasında kararlı olunamayan bir sorun şeklinde nitelenebilir. Katılımcılık prensibini esas alan projelerin geliştirilerek uygulanmasıyla birlikte, kırsal bölgelerinde yaşanabilecek yerler haline dönüştürülmesi, her anlamda kararlı olunduğunda, gerçekleştirilmesi ütopik bir amaç olmaktan çıkacaktır.