• Sonuç bulunamadı

6. AB ORTAK TARIM ve KIRSAL KALKINMA POLİTİKALARI

6.5 AB Üye Ülkelerinde Kırsal Yaşam ve Bölgesel Kalkınma

AB sınırları içerisinde, farklı bölgeler ve kırsal alanların sınırlarındaki değişimlerin takip edilmesindeki güçlükler ve ekonomik değişimler ile tanımlama konusundaki yaklaşımların değişken kılınması, önemli bir olumsuzluk olarak görülmektedir. Ülkelerde uzun süreçleri kapsayan, çok sayıda araştırma gerçekleşmesine rağmen, uluslararası biçimde yaygın bir kırsal alan tanımlaması mümkün olmamaktadır. Bu durumun nedenleri ise:

a. Kırsal alanların neresi olduğuyla (yada olmadığıyla) ve kırsallığın tanımlanmasıyla (doğal, ekonomik, kültürel, vb.) ilgili olarak çok sayıda yaklaşımın olması,

b. Kırsal alanlara özgü nesnel bir tanımlamanın yapılarak analiz edilmesinde veya politika oluşturulmasındaki zorluklar,

c. Temel coğrafi göstergeler bazında, geçerli veri toplanmasında oluşan sorunların varolması olarak özetlenebilir.

Bu açıdan bakıldığında, AB’nin kırsal alan tanımlamalarında OECD ölçütlerini kullanarak bir çözüme gittiği görülmektedir. OECD’nin kırsal bölgelere yönelik göstergeleri hazırlamak amacıyla 1994 yılında kabul ettiği normlara göre, AB genelinde bölgesel nitelikte bir sınıflama sistemi (Nomenclature of Units for Territorial Statistics “NUTS”, (İstatistiksel Bölge Birimleri Sınıflama Sistemi) oluşturmuştur.

Böylece, istatistiksel veriler analiz edilerek yıllara göre gerçekleşen, sosyo-ekonomik değişimler, bölgeler bazında ve kırsal alanlar gibi alt başlıklar kapsamında sıkı bir takip altına alınmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda, 1970’li yıllardan itibaren, 2004 ve 2007 yılındaki yeni genişleme dalgalarıyla birlikte NUTS sisteminin, üye ülkelerdeki istatistik bürolarıyla etkileşimli bir biçimde yürütülmesi amaçlanmaktadır (Regions: Statistical Yearbook, 2004c: 18-19). Bu gelişmeler ışığında öncelikle, yerel birimlerde (belediye gibi idareler dahil olarak) km2 başına yaşayan insan sayısı 150’yi aşamayan alanlar, “kırsal” olarak tanımlanmaktadır. AB sınırları içerisinde, NUTS 2 ve NUTS 3 olarak tanımlanan bölgelerde ise üç ayrı kategori belirlenmiştir;

• Çoğunluğu kırsal olan bölgeler: Bölgedeki insan nüfusun yüzde 50’sinin kırsal topluluklarda yaşıyor olması (km2 başına 150’den az kişinin olduğu yerlerin dikkate alınması söz konusudur).

• Ara bölgeler: yerel nüfusun yüzde 15 ile yüzde 50 arası yoğunluktaki kesiminin, kırsal birimlerde yaşadığı bölgeler olarak belirlenmektedir.

• Çoğunluğu kent niteliğinde olan bölgeler: Mevcut nüfusun yalnızca yüzde 15’inin kırsal birimlerde oturduğu alanları tanımlamaktadır. Bu üç tip ayrım yoluyla, AB’de bölgeler seviyesinde bir kırsal yöre niteliğinin öne çıkması sağlanmaktadır (EC, 2006c: 3).

Kırsal kalkınmanın planlanması ve gerekli verilerin oluşturulması konusunda, AB genelinde yapılmış bir temel göstergenin olmadığı düşünüldüğünde (EC, 2006c: 2), özellikle 20 Şubat 2006 tarihinde alınan Konsey Kararıyla, 2007-2013 döneminde bu eksikliğin giderilmesine yönelik çalışmaların üye ülkeler bazında artış göstereceği düşünülebilir.

Çoğunluğu kırsal olan ve ara bölgelerin, 25 üyeli Birliğin toplam kara alanının yüzde 92’sini kapladığı ve toplam nüfusun yüzde 56’sının bu bölgelerde yaşadığı, 2006 yılının Ağustos ayında yayımlanan AB Komisyonu’nun “Kırsal Kalkınma Raporu” ile duyurulmuştur. Çoğunluğunu kırsal alanların kapsadığı alanlar yüzde 56 ve bu bölgelerde yaşayanların oranı ise yüzde 19 olarak ifade edilmektedir. Raporda, 25 üyeli Avrupa Birliği’ndeki kırsal alanlarda yaşayanların dağılımı, çoğunluğu kırsal olan bölgelerde, km2 başına düşen kişi sayısı 38 olarak hesaplanmıştır. Bu sayı, kentsel

alanlarda km2 başına 632 kişi biçiminde tespit edilmiştir. 15 üyeli AB ülkelerine nazaran, yeni on üye ülke ile Bulgaristan ve Romanya’daki yerleşim bölgelerinde, 15- 65 yaş arası nüfusun daha çok kentsel alanlarda toplandığı görülmektedir. Diğer ülkelerde ise 65 yaş üstü nüfusun, çoğunluğu kırsal olan bölgelerde yaşamaktadır. Kırsal alanların ekonomisinde, yüzde 13’lük bir istihdam oranıyla, hammadde üretim sektörünün payı yüzde 22’dir. Kentsel alanlarda olduğu gibi, ekonomik aktivitelerin paylaşımında, kırsal alanlar içinde hizmet sektörünün payı oldukça yüksektir. AB genelinde ekonomik aktivitelerdeki brüt katma değerin yüzde 45’i kırsal alanlarda gerçekleşmektedir. Söz konusu alanlarda istihdam edilen işgücü oranı ise yüzde 51’dir. Yeni üye ülkeler ile (Bulgaristan ve Romanya) bu oran daha da artış göstermiştir (EC, 2006c: 5).

Şekil 6.3 AB Tarım Alanlarının Kullanım Amaçlarına Göre Dağılımı (Yüzde)

AB Tarım Alanlarının Dağılımı

Mera-Otlak; 33% Tarla Bitkileri; 60% Uzun Ömürlü Bitkiler; 7%

Birlik toplamında tarımsal üretim faaliyetlerinin, 156 milyon ha’lık alandaki dağılımı: tarla bitkileri (arable crops) yüzde 60, yüzde 33 mera ile otlaklar ve yüzde 7’si de uzun ömürlü bitkiyle kaplı (permanent crops) araziler şeklindedir. Özellikle kırsal alanlardaki birincil sektörlerdeki (tarım, avcılık, ormancılık ve balıkçılık) gelirlerin, 2002 yılı itibariyle 25 üyeli AB genelinde toplam 185 milyar Euro ile Topluluğun GSMH’ sinin yüzde ikisini oluşturmaktadır. Ayrıca, 25 üyeli Birlikteki ortalama çiftlik büyüklüğü 16 hektara (160 dekar) ulaşmıştır. Bulgaristan ve Romanya’nın 2007 yılında Birliğe tam üye oluşuyla bu ortalamada bir artış olacağı da öngörülmektedir. AB’nin tarımsal faaliyetlerindeki istihdamın 9.9 milyon kişiye ulaştığı ve yüzde 85’inin de kırsal alanlarda çalıştığı Komisyon raporunda vurgulanmaktadır (EC, 2006c: 6-7).

Günümüzde tam üye olan Slovakya’da, Birlikle uyum sağlamaya yönelik açılımlar dikkat çekici bir örnek oluşturmaktadır. Buna göre, AB ortak tarım ve gıda endüstrisi politikası ile kırsal kalkınma programlarının uyumlu bir biçimde işletilmesinde ülke genelinde beş temel unsur üzerinde durulmaktadır:

I. Unsur: Temel ürünler için piyasa rejimi oluşturulması içerisinde iki uygulama

bulunmaktadır. Bunlar; seçilmiş ürünlerde piyasanın örgütlenmesi ve tarım ürünleri dış ticaret koşullarının geliştirilmesidir.

II. Unsur: Yetersiz üretim koşullarını destekleyici çalışmaları kapsamaktadır.

Dezavantajlı alanları ve koyun ve keçi yetiştiriciliğini desteklemek gibi eylem alanları, bu unsur altında tespit edilmiştir.

III. Unsur: Tarımın modernizasyonu ve çeşitlendirilmesi biçimindedir. Bu alanda

dört uygulama yapılmaktadır. Böylelikle, tarımda modernizasyonun ve üretimde çeşitlendirmenin teşviki, gıda işleme endüstrisinin yeniden yapılandırılarak modernizasyonu, mülkiyet hakkına sahip olunmasının sağlanması ve işletme varlığının tahsis edilerek geliştirilmesi amaçlanmaktadır.

IV. Unsur: Genel Hizmetler ve AB sistemine uyum hazırlığıyla ilgilidir.Tarım ve

gıda işleme endüstrisi için genel hizmetlerin tahsisi ile tarım ve gıda işleme endüstrisinin beşeri sermaye açısından desteklenmesi hedeflenmektedir

V. Unsur: Çevresel ölçütlerin uygulanması alanı olarak tanımlanmaktadır.Tarımsal

çevre programları ile çevresel yatırımların yönlendirilmesi bu başlık altında yapılacaktır (Anonim-b, Erişim Tarihi: 01.02.2007).

AB Komisyonu’nun 2006 yılının Aralık ayında aldığı kararlar doğrultusunda tarım sektörüne yönelik devlet yardımlarının 2007-2013 döneminde de sürdürülmesi karara bağlanmıştır. Komisyonun kırsal kalkınma politikasının, AB Ortak Tarım Politikası ile bir arada yürütülebilmesi için ayrıca yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesinin yolu açılmıştır. Böylelikle OTP’nin sadeleştirilmesi Komisyon tarafından öngörülmektedir. Ancak, Komisyon kararına göre (IP/06/1697): 2000-2006 dönemine nazaran yeni bütçe döneminde tarım sektöründeki devlet yardımlarında bazı kısıtlamalara gidilmesi söz konusudur. Tavan değer uygulaması (de-minimis kuralı) kapsamında üye devletlerin

tarım piyasalarına yönelik yardımlarındaki her bir çiftçiye yönelik kesin tavan fiyat destek değerinin 3000 Euro’yu aşmaması Komisyon tarafından karara bağlanmıştır.

AB üye ve aday ülkelerin tam üyeliği süreçlerinde yukarıdaki ölçütleri dikkate alarak kırsal kalkınma açısından, tarım ve gıda politikalarını şekillendirmeleri gereği Komisyon’un tavsiye kararlarında da yerini almıştır.

AB kırsal kalkınma programları için ayrılan bütçe 2000-2006 dönemi için 64.4 milyar Euro olarak tahsis edilmiştir. FEOGA’nın garanti bölümü bu bütçenin yüzde 60’ını karşılamıştır. Geriye kalan oranın yüzde 35’i yönlendirme fonu tarafından ve yüzde 5’i de SAPARD desteği mali araçlarıyla sağlanmıştır.

Görüldüğü gibi bölgesel ve kırsal kalkınmayla ilgili AB, daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde, üye hatta aday ülkelerdeki yatırım girişimlerini karmaşık ölçütlerle geliştirilen ve birçok çeşidi bulunan finansman araçlarıyla desteklemektedir. Bu destekleme modelleri, üye/aday ülkelere dönemler itibariyle farklı oran ve miktarlarda kullanılan yatırıma dönük mali yardımlar sağlamıştır. Özellikle, kırdan – kente doğru gerçekleşen göçün önlenmesi amacıyla; kırsal alanlardaki istihdam olanaklarının çeşitlendirilmesi ve sağlık, eğitim, sosyo-kültürel faaliyetler açısından da bu bölgelerin çağdaş biçimde yaşanabilecek yerler haline dönüştürülmesi, Birlik üyeleri için temel bir sosyo-ekonomik hedeftir. Tam üyeliğe başvuran aday ülkelerin, Birliğe uyum sağlaması gereği AB komisyonu tarafından sıkça değinilen bir konudur. Daha önce aday olan ülkelerin, tam üyelik öncesi mali yardımlarla AB ile uyum projelerini hayata geçirdiği bilinmektedir. Ancak, genişleme sürecinde Türkiye gibi çok sayıda bölgeye ve geniş çaplı kırsal kalkınma sorununa sahip herhangi bir aday ülke tecrübe etmemiş olan AB’nin, bu konuya çok daha fazla bir özenle eğinmesi gerekmektedir. Türkiye’de hedefi AB’ye tam üyelik olan veya olmayan politikalarla, bölgesel ve kırsal kalkınmaya yönelik ülke içi kaynakların seferber edilmesi; kent - kır yaşamının birbiriyle paralel biçimde iyileştirilmesini sağlayacak ve ülkenin modern bir görünüm kazanmasını da kolaylaştıracaktır.