• Sonuç bulunamadı

GÜDÜLENME KURAMLAR

2.6. Saldırganlık ve Spor

2.6.2. Saldırganlık Türler

2.6.2.2. Araçsal Saldırganlık

Araçsal saldırganlık, herhangi bir arzulanan amaca ulaşabilmek için saldırganlığın bir medya (araç) olarak kullanılmasıdır. Araçsal saldırganlıkta amaç, karşıdaki kişiye acı veya zarar vermek olmayıp, saldırganlığı bir amacın gerçekleşmesi için bir araç olarak kullanmaktır. Bir başka anlatımla araçsal saldırganlık, sonuç için bir araçtır. Örneğin, hentbolda pivot oyuncusunun, kendisine rahat bir atış olanağı sağlamak için savunma oyuncularına dirsek vurması araçsal saldırganlıktır. Ya da futbolda bir köşe vuruşu sırasında savunma oyuncusunun topa daha rahat sahip olabilmek için hakeme fark ettirmeden hücum oyuncusunu iteklemesi de bu tarz bir saldırganlıktır (Tiryaki, 2000).

Araçsal saldırganlık sportif müsabakalarda görülme olasılığı en yüksek saldırganlık türlerinden biridir. Spor müsabakaları kazanma, ün kazanma, kaybetmeme vb.. amaçlar için uygun koşulların mevcut olduğu alandır. Kazanmanın bu denli önemli olduğu dönemde, araçsal saldırganlık normal kabul edilmekte hatta taktik olarak kullanılmaktadır.

2.6.2.3. Atılganlık

Saldırganlık türünden biri olarak kabul edilen atılganlık, kimsenin hakkına müdahale etmeden kendi istek ve doğruları doğrultusunda insanların düşüncelerini

belirtebilmesidir. Atılganlık düzeyi yüksek olan kimse, bulunduğu ortamda başkalarının hoşuna gitmese de kendi düşüncelerini belirtebilir.

Bireyin kendi çıkarlarını koruması için kaygıya kapılmadan duygularını açıkça anlatabilmesi ve başkalarının haklarını kabul ederek, kendi hakkını kullanmasını sağlayan her davranışı atılganlık olarak tanımlanmıştır. Atılganlıkta birey kendi haklarını, duygu ve düşüncelerini ifade ederken karşısındaki kişinin hakkını göz ardı etmez, saldırganlık ise karşıdakinin haklarının yüzeye çıkmasına izin vermez, fiziksel ve ruhsal olarak zorlamayı içerir. Kısaca atılgan olmak saldırgan olmak değildir (Kiper, 1984).

Atılganlık, kişilerarası iletişim ve etkileşimi kurmadaki sağlıklı davranış biçimlerinden birisi olarak belirtilmektedir. Bireyin haklarını korumada, düşüncelerini, duygularını ve inançlarını doğrudan, dürüst, uygun yollarla ve de başkalarının haklarını gözeterek ortaya koyma biçimidir. Atılgan kişi etkin bir biçimde anlar, tartışır ve başkalarında, işbirliği içinde olma isteği uyandırır (Köroğlu, 2002). Atılgan bireylerin özellikleri incelendiğinde, başkalarından bağımsız olarak iş yapabildikleri, açık ve içlerinden geldiği gibi davrandıkları, iyimser ve esnek oldukları, yaşamaktan ve mücadele etmekten zevk aldıkları; başkalarına ve kendilerine cesaret verebildikleri; yaşamın her yönüne katıldıkları; doğrudan ve açık iletişimi tercih ettikleri; kendi sorunlarını, duygularını, sezgilerini, hırslarını sahiplendikleri; çevreyle ilgili ve aksiliklere karşı hoşgörülü oldukları; fiziksel olarak önemli sağlık sorunlarının bulunmadığı; kendilerine güvendikleri ve değer verdikleri görülmektedir (Humpreys, 1998).

*Yurt İçinde Yapılan Çalışmalar

Kuru ve Var (2009), “Futbol Seyircilerinin Spor Alanlarındaki Saldırganlık Davranışları Hakkında Betimsel Bir Çalışma (Kırşehir İli Örneği)” adlı çalışma, Kırşehir ilindeki futbol seyircilerinin saldırganlık davranışları hakkındaki görüşleri ile yaş, cinsiyet, gelir düzeyi, eğitim düzeyi, mesleği, gibi değişkenler açısından bir ilişki olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmada betimsel yöntem kullanılmış ve veriler anket yoluyla elde edilmiştir. Araştırmada sınırlandırılmış evren kullanılmış ve 2006–2007 futbol sezonunda 2.lig B kategorisinde mücadele eden Kırşehir Spor ile Tokat Spor arasında oynanan (15.02.2007) müsabakada, 481 Kırşehir Spor seyircisi çalışma örneklemini oluşturmuştur. Seyircilerin spor alanlarındaki saldırganlık davranışları hakkındaki görüşlerinin belirlenmesinde frekans (f), yüzde (%), aritmetik ortalama (X) ve standart sapma (ss) değerleri belirlenerek bulgular kısmı oluşturulmuştur. Ayrıca seyircilerin saldırganlık davranışları ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesinde One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) ve t testi analiz sonuçlarından yararlanılmıştır. Araştırma bulguları sonucunda; seyircilerin spor müsabakalarına gitme sebeplerinin çoğunlukla takımını izleyip destek verme ve ilgilerinden kaynaklandığı ve seyircilerin büyük çoğunluğunun sporda saldırganlık ve şiddet olaylarını önlemeye yönelik yürürlükteki bulunan yasaları bilmediği görülmüştür.

Kuru ve Rona (2003) tarafından Trabzon, İstanbul ve Ankara'daki futbol seyircileri arasından, şiddet olaylarına karışan ve adli kayıtlara geçmiş 184 denek üzerinde yapılan çalışmada, şiddete karışan bireylerin, başkalarının kendilerine önem vermediği ve kendilerini güzel bulmadığı düşüncesinde oldukları ve para harcamada kontrolsüz, hesabını bilmeyen, düzensiz ve rahat bir kişilik özellikleri gösterdikleri belirlendi. Araştırmanın sonucunda bu kişilerin genellikle sosyal ilişkilerinde uyum sorunu yaşayan ve sürekli iletişim sorunu olan bireyler olduğu ortaya çıktı. Araştırmada ayrıca, şiddet olaylarına karışanların aşırı şüpheci oldukları da anlaşıldı.

Hökelekli (2007) “Çocuk ve Gençlerde Şiddet Olgusu ve Önlenmesine Yönelik Öneriler” adlı çalışmanın amacı, şiddet olgusunu özellikle çağdaş dünya görüşü ile şekillenen karakter yapıları ve ahlâk anlayışı çerçevesinde ele alıp yorumlamaktır. Sorunun çözümünde din, ahlâk ve değerler alanının güçlendirilmesi temelinde öneriler sunulmaktadır. Çalışma sonucunda çocuk ve gençlik dönemlerinde ortaya çıkan anti

sosyal veya saldırgan kişilik yapısının, olumlu sosyalleşme süreci ile giderilmesi veya azaltılması mümkündür. Diğer bir deyişle, bu süreçte etkili bir müdahalenin ve çocuğu izlemenin olumlu sonuçlar ortaya koyacağı inkar edilemez.

Uz Baş (2009) “Okul Psikolojik Danışmanlarının Okulda Saldırganlık ve Şiddete Yönelik Görüşlerinin Değerlendirilmesi” adlı çalışmanın amacı, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan psikolojik danışmanların okulda şiddet ve saldırganlık konusundaki görüşlerini değerlendirmektir. Araştırmaya 40 psikolojik danışman katılmıştır. Araştırmaya ait veriler yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile elde edilmiştir. Sonuçlar, ilköğretim okullarında çalışan psikolojik danışmanların davranışsal problemleri, ortaöğretim okullarında çalışan psikolojik danışmanların, akademik problemleri, okullarında en önemli problemler olarak algıladıklarını göstermiştir. Psikolojik danışmanların okulda şiddeti önlemek amacıyla en sık olarak sergiledikleri hizmetler sırasıyla, aile eğitimi ve bireysel psikolojik danışmadır. Psikolojik danışmanların % 40’ı kendilerini, okulda şiddet sorununu önlemede mesleki olarak yetersiz algılamakta, % 70’i ise bu konuda hizmet-içi bir eğitime gereksinim duymaktadır. Son olarak, psikolojik danışmanların hizmet içi eğitim çalışmalarından en önemli beklentileri çözüme yönelik, uygulanabilir eğitimlerin verilmesidir.

Asma (2008), “Okullararası Karşılaşmalara Katılan Sporcu Öğrencilerin Saldırganlık Algılarının Sosyal- Bilişsel Öğrenme Kuramı Açısından İncelenmesi” adlı tarama modelindeki bu çalışmanın evrenini, Ankara ilinde 2006-2007 eğitim-öğretim yılında, birinci küme gençler futbol birinciliği müsabakalarında mücadele eden ortaöğretim öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise Ankara ilinde gençler birinci kümesinde yer alan kırk dört futbol takımı arasından rastgele örnekleme yöntemiyle seçilmiş yirmi beş takımdan, toplam 421 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma için gerekli olan verilerin toplanmasında araştırmanın amacına uygun olarak geliştirilen, kapsam ve görünüş geçerliği için, alan uzmanlarının görüş ve önerileri dikkate alınarak araştırmacı tarafından geliştirilen bir anket uygulanmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 15.0 istatistik paket programından yararlanılmıştır. Araştırma

sonucuna göre çevresel birçok etmen sporcuların saldırgan davranmalarına etki edebilmektedir. Bunların başında seyirci, hakem, rakip oyuncular, çevre, spordaki saldırgan davranışların sporun doğası gereği olduğu görüşü, takım arkadaşları ve rol modelleri gelmektedir. Bu sonuçlardan sporcu saldırganlığının çok boyutlu ve kapsamlı

bir olgu olduğu ve bununla mücadelenin de aynı şekilde kapsamlı ve çok boyutlu olarak ele alınması gerektiği düşünülmektedir.

Erdoğdu (2010), “Öğrencilerin Saldırganlık Eğilimlerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmeleri” adlı çalışmanın temel amacı; öğrencilerin saldırganlık eğilimlerinin bazı değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırmanın verileri, Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içinden seçkisiz olarak belirlenen üç ilköğretim, dört ortaöğretim kurumunda öğrenci

olan 981 öğrenciden elde edilmiştir. Araştırmada, öğrencilere “Saldırganlık Envanteri” ve araştırıcı tarafından geliştirilen bilgi formu uygulanmıştır. Öğrencilerin saldırganlık eğilimleri, öğrencinin kendisi , ailesi ve okul ile ilgili faktörlere göre analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerin saldırganlık eğilimleri ile ilgili olan faktörler ortaya konularak, araştırma bulgularına bağlı olarak gerekli önlemlerin alınması konusunda önerilere yer verilmiştir.

Hasta ve Güler (2013), “ Saldırganlık: Kişilerarası İlişki Tarzları Ve Empati Açısından Bir İnceleme” adlı çalışma, saldırganlığın kişilerarası ilişki tarzları ve empatiyle ilişkisini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar genel olarak, kişilerarası ilişki tarzları ve empatinin saldırganlık türleriyle ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin, empatik eğilim ile küçümseyici ilişki tarzı hem yıkıcı saldırganlığı hem de edilgen saldırganlığı anlamlı olarak yordamaktadır. Atılganlığı ise, açık ve benmerkezci ilişki tarzının yordadığı anlaşılmaktadır. Çalışmada ayrıca, kadınların empatik eğilim, açık ilişki tarzı, saygılı ilişki tarzı erkeklerinkinden yüksek olduğu; benmerkezci ilişki tarzı, küçümseyici ilişki tarzı, yıkıcı saldırganlık ve edilgen saldırganlık düzeylerinin ise erkeklerinkinden düşük olduğu anlaşılmaktadır. Elde edilen bulgular ilgili yazın eşliğinde tartışılmıştır.

Erşan, Doğan ve Doğan (2009), “Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğrencilerinin Saldırganlık Düzeylerinin Sosyodemografik Açıdan Değerlendirilmesi” adlı çalışmaya 286 Cumhuriyet Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencisi alınmıştır. Öğrencilere sosyodemografik bilgi formu ve Saldırganlık Ölçeği uygulanmıştır. Veriler SPSS 15.0 for Windows paket programıyla değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda, öğrencilerin 183’ü (%64) erkek, 103’ü (%36) kızdı. Saldırganlık Ölçeği puan ortalamaları arasındaki yaşa, cinsiyete, bölüm ve branşa göre farklar istatistiksel yönden anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümünde 2. sınıfla 4. sınıf öğrencilerinin puanları arasındaki fark istatistiksel yönden anlamlı bulunmuştur (p=0,021). Saldırganlık ölçeği alt ölçeklerinden yıkıcı

saldırganlıkla edilgen saldırganlık arasında pozitif korelasyon saptanmıştır (r=0,582, p=0,000).

Şekertekin (2003), “Spor Eğitimi Alan ve Almayan Üniversite Bayan Ögrencilerinin Uyum Düzeyleri, Saldırganlık ve Kişilerarası İlişki Tarzlarının Karşılaştırılması” adlı araştırmada, spor eğitimi alan ve almayan üniversite bayan öğrencilerinin uyum düzeylerinin, saldırganlık ve kişilerarası ilişki tarzlannm karşılaştlırılması amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklem grubu, 2002-2003 eğitim- öğretim yılmda Atatürk Üniversitesinde değişik fakülte ve yüksekokullarında öğrenim gören toplam 80 kız öğrenciden oluşmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak, "Hacettepe Kişilik Envanteri", "Kişilerarası Ilişki Tarzı Ölçeği" ve "Saldırganlık Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmada toplanan verilerin analizinde korelasyon analizi, t Testi, varyans analizi, LSD (Least Significant Differance) Testi kullanılmıştır. Bulgular, spor eğitimi alan ve almayan üniversite bayan öğrencilerinin, antisosyal eğilimleri spor yapanlann lehine anlamlı çıkmış olup, uyumun diğer boyutları ile, kişilerarası ilişki tarzı ve saldırganlık açısından aralannda fark olmadığını göstermiştir.

Tutkun, Güner, Ağaoğlu ve Soslu (2010), “ Takım Sporları ve Bireysel Sporlar Yapan Sporcuların Saldırganlık Düzeylerinin Değerlendirilmesi” adlı çalışmanın amacı, takım ve bireysel spor yapan oyuncuların saldırganlık düzeylerinin, saldırganlığı etkileyen bazı faktörler açısından değerlendirilmesidir. Bu araştırmada İpek İlter (Kiper ) tarafından geliştirilen, 30 maddeden ve üç alt testten (yıkıcı saldırganlık, atılganlık ve edilgen saldırganlık) oluşturulmuş saldırganlık envanteri kullanılmıştır. Araştırmaya 120 (%50)’si takım sporları 120 (%50)’si bireysel spor yapan toplam 240 sporcu katılmıştır. Çalışmada, bireysel spor yapan oyuncuların yıkıcı saldırganlık, edilgen saldırganlık ve genel saldırganlık ortalama puanları ile takım sporu yapan oyuncuların saldırganlık ortalama puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark tespit edilmiştir.

Uz Baş ve Kabasakal (2010), “İlköğretim Okullarında Saldırganlık ve Şiddet Davranışlarının Yaygınlığı” adlı çalışmanın amacı, ilköğretim çağındaki çocuklarda saldırganlık ve şiddet davranışının yaygınlığını çeşitli değişkenlere göre incelemektedir. Araştırmanın örneklemini ilköğretim 4.-8. sınıf düzeyinden 951 öğrenci oluşturmaktadır. Sonuçlar, öğrencilerin yaklaşık olarak % 40’ının son öğretim yılında en az bir kez fiziksel olarak kavga ettiğini, % 20’sinin bir grup kavgasına karıştığını, % 7’sinin okulda kesici alet taşıdığını ve % 6’sının kesici alet ile bir arkadaşını yaraladığını göstermiştir. Fiziksel kavga etme oranları ile, fiziksel ve ilişkisel

saldırganlığa maruz kalma oranları açısından cinsiyet ve sınıf düzeyi farklılıklarına rastlanmıştır.

Derman (2013), “ 10-11 Yaş Çocuklarının Saldırganlık ve Umutsuzluk Düzeyleri Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi” adlı çalışmanın amacı, 10-11 yaş ilköğretim çağı çocuklarının saldırganlık ve umutsuzluk düzeylerini ve aralarındaki ilişkiyi belirlemektir. Araştırma örneklemini Bursa ili Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerindeki ilköğretim okullarına devam eden 73 kız, 106 erkek olmak üzere toplam 179 çocuk oluşturmaktadır. Öğrencilerin saldırganlık ve umutsuzluk puanlarını belirlemek için Saldırganlık Ölçeği ve Beck Umutsuzluk Ölçeği uygulanmıştır. Verilerin analizinde, t testi ve korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, erkeklerin saldırganlık, motivasyon kaybı umutsuzluğu ve genel umutsuzluk puanlarının daha yüksek olduğu; saldırganlık ile cinsiyet, gelecekle ilgili duygulardaki umutsuzluk, motivasyon kaybından kaynaklanan umutsuzluk ve genel umutsuzluk arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu belirlenmiştir.

Kabak (2009), Ergenlerde Spora Katılımın Saldırgan Davranışlar Üzerine Etkilerinin İncelenmesi” adlı çalışmanın amacı, spor yapan ergenlerle spor yapmayan ergenlerin saldırgan davranıslarının incelenmesidir. Katılımcıların saldırganlık düzeyleri, lisanslı ve lisanslı olmama, anne-baba eğitim düzeyi, anne bana mesleği, ailenin ekonomik durumu ve cinsiyete göre ele alınmıstır. Veri toplama aracı olarak Kocatürk tarafından geliştirilen saldırganlık ölçeği kullanılmıştır. Çalışmaya Adana ili Seyhan ve Yüreğir ilçelerindeki Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı liselerden tabakalama yöntemiyle farklı sosyo ekonomik düzeyden 10 lise belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, öğrencilerin lisanslı sporcu durumlarına, anne-baba meslek ve anne-baba eğitim düzeylerine göre saldırganlık puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmistir. Ancak cinsiyete ve ailenin aylık gelir düzeyine göre öğrencilerin saldırganlık puanları arasında istatistiksel anlamda bir fark olduğu belirlenmistir.

Çağlayan ve Fişekçioğlu, “Futbol Seyircisini Şiddete Yönelten Faktörler” adlı çalışması Konyaspor seyircisini şiddet ve şiddete yönelten sosyo-ekonomik ve kültürel faktörlerin incelenmesi kapsamında ele alınarak hazırlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu; 2002-2003 futbol sezonunda 2.Lig A Kategorisinde Konya Atatürk Stadyumunda oynanan Konyaspor-Akçaabatsebatspor müsabakasında, Konyaspor futbol seyircisi oluşturmuştur. Çalışma; stadyumdaki seyircilerin oturdukları konuma göre, tesadüfü örneklem yoluyla: kapalı tribün 121, kale arkası (skorbord) tribünü 114, kale arkası tribünü 107, maraton tribünü 117 ve numaralı tribün 65 olmak üzere 524

seyirciden oluşmuştur. Çalışma sonucunda, ekonomik düzeyin düştükçe olaylara katılmanın paralel bir şekilde arttığı bulunmuştur. Ayrıca seyircilerin büyük bölümünün, takımın mağlubiyetleri sonrasında, bir hafta boyunca bu mağlubiyeti günlük yaşantılarında düşünecekleri şeklinde sonuç bulunmuştur. Seyircilerin büyük bölümünün mağlubiyetten, sosyal hayatlarını etkileyebilecek düzeyde etkilendikleri görülmüştür.

Gümüşdağ (2004), “Profesyonel Futbolda Fauller ve Saldırganlık Teorileri Bakımından Değerlendirilmesi” adlı çalışmanın örneklemini 2000-2001 sezonunda Türkiye Süper Liginde mücadele eden 18 takıma ait videoya kaydedilmiş 17 maç oluşturmaktadır. Oyunun analizinde gözlem formu oluşturularak değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırma sonucunda, Futbolda saldırgan davranışlar genellikle engelleme, hayal kırıklığı ve bir taktik anlayış olarak başvurulan bir argüman olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Özmaden (2004), “Seyircilere Göre Futbolda Saldırganlığı Teşvik Eden Faktörler Üzerine Bir Araştırma” adlı çalışmanın örneklemini 2001-2002 sezonunda yedi 1. Lig futbol seyircileri oluşturmaktadır. Araştırma sonucunda seyircileri saldırgan davranışa iten nedenler arasında, rakip antrenörün hareketleri, medyanın tahrik edici köşe yazıları, rakip seyircilerin çirkin tezahuratı gösterilmektedir.

Dervent, Arslanoğlu ve Şenel (2010), Lise öğrencilerinin saldırganlık düzeyleri ve sportif aktivitelere katılımla ilişkisi (İstanbul ili örneği)”, adlı çalışmanın amacı, lise öğrencilerinin sportif aktivitelere katılımlarıyla saldırganlık düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. Araştırmanın örneklemini, İstanbul ili Gaziosmanpaşa ilçesinin Kadri Yörükoğlu, Plevne ve Cumhuriyet Liselerinde öğrenim gören rastgele seçilmiş 167 kızı, 187 ise erkek toplam 354 öğrenciden oluşturmuştur. Araştırmada, veri toplama aracı olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen verilere göre, spor yapan tüm öğrencilerin (kız, erkek) spor yapmayanlara göre atılganlık düzeylerinin anlamlı şekilde daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya katılan tüm deneklerde cinsiyetlerine göre fark olmamasına rağmen, spor yapan kızların spor yapan erkeklerden daha fazla atılganlık özelliği gösterdikleri saptanmıştır. Spor yapmayan denekler arasında cinsiyet açısından fark görülmemiştir. Çalışma sonunda; spora katılımın, lise öğrencilerinde saldırganlığı azaltmadığı ancak atılganlık özelliğini arttırdığı, spor yapanların yapmayanlardan ve kızların erkeklerden daha atılgan oldukları saptanmıştır.

Efilti (2006) “Orta Öğretim Kurumlarında Okuyan Öğrencilerin Saldırganlık, Denetim Odağı ve Kişilik Özelliklerinin Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi” adlı

çalışmasının amacı; orta öğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin saldırganlık, denetim odağı ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırma sonucunda, saldırganlık puanlarının cinsiyet değişkeni açısından erkek öğrencilerin lehine, okul türü değişkeni açısından ticaret lisesi ve genel lise öğrencileri lehine anlamlı bir farklılık yarattığını görülürken, sınıf düzeyi değişkeni açısından saldırganlık puanlarının lise 2. Sınıf öğrencileri lehine, okudukları alan türü değişkenine göre de eşit ağırlık alanında okuyan öğrenciler lehine farklılık yarattığı görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin saldırganlık puanları ile denetim odağı puanları arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki bulunurken saldırganlık puanları ile kişilik özellikleri puanları arasında anlamlı fakat ters yönlü bir ilişki bulunmuştur.

Karataş (2008), “Lise Öğrencilerinde Öfke ve Saldırganlık”, başlıklı çalışmasının amacı; lise 9. 10. ve 11. sınıflara devam eden öğrencilerin cinsiyet, istediği okula gidip gitmeme, sınıf düzeyi ve alan türü değişkenleri açısından öfke ve saldırganlık düzeylerinin farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmektir. Araştırmada lise öğrencilerinin öfke ve saldırganlık düzeyleri arasındaki ilişkiye bakılmıştır. Araştırmanın örneklemi Adana Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde bulunan orta öğretim okulları arasından Seyhan ve Yüreğir ilçesinden iki okuldan toplam 260 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada verile toplama aracı olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada sonucunda; öğrencilerin fiziksel saldırganlık düzeylerinde cinsiyetleri açısından, öfke düzeylerinde istedikleri okula gidip gitmemeleri açısından, saldırganlık ve öfke düzeylerinde, sınıf düzeyleri açısından anlamlı farklılıklar gözlenmiştir. Dolaylı saldırganlık düzeylerinde ise, alan türü açısından anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Ayrıca öfke ve saldırganlık arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Acet ve diğerleri (2006), “Okullararası Yarışmalarda Dereceye Giren Sporcu Erkek Öğrencilerin Sporda Saldırganlık ve Şiddet İle İlgili Görüşlerinin Araştırılması” adlı çalışmanın amacı; Kütahya’da Okullararası yarışmalarda dereceye giren sporcuların sporda saldırganlık ve şiddet ile ilgili görüşlerini belirlemektir. Araştırmanın evrenini, Kütahya’da basketbol, voleybol ve hentbol dallarında Okullararası yarışmalara katılan ve dereceye giren ilköğretim ve liseli 105 erkek sporcu oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak anket yöntemi kullanılmıştır Araştırma sonucunda; öğrencilerin sporda saldırganlığa; eğitim seviyesi düşüklüğü, rakiplerin centilmenlik dışı davranışları, yazılı ve görsel baskının etkisi, sosyal ekonomik ve kültürel

farklılıklar, seyirci ve amigoların, güvenlik güçlerini yanlış tutumlarının, seyirci tahriklerinin ve rakip sporcu tahriklerinin sebep olduğu sonucuna varılmıştır.

Eroğlu (2009), “Saldırganlık Davranışının Boyutları ve İlişkili Olduğu Faktörler: Lise ve Üniversite Öğrencileri Üzerine Karşılaştırmalı Bir Çalışma” adlı çalışmasında

Benzer Belgeler