• Sonuç bulunamadı

5. ANLAMBĠLĠM (SEMANTĠK)

5.2 Anlambilimin Tarihçesi

20.yüzyılın baĢlarında, anlambilimin geliĢimi baĢlamıĢ olsa da, anlam üzerine yapılan çalıĢmalar antik çağlara dayanmaktadır. Anlambilimin tarihi, dilbilimin tarihi ile paralellik göstermektedir (Altınörs, 2003).

Dilin en merak uyandıran yönünü anlam oluĢturmaktadır. Bunun en iyi örneğini Lyons, sadece batıda değil dilin olduğu tüm yerlerde çokça sözlük yapıldığını göstermektedir (Denkel, 1984). Aksan (1982) ise, dildeki anlam sorunlarını da birlikte ele alarak, antik çağa kadar uzanacağını belirtmiĢtir.

4. yüzyılın önde gelen isimlerinden Panini‟ nin Ashtadhyayi isimli eserini tamamlamaya çalıĢan dilbilimciler, dil üzerine çalıĢmaları ile tek baĢına harflerin anlamları olup olmadığı üzerinde durmuĢlardır (Aksan, 1982).

John Lyons‟ a göre Sokrates dönemi, Yunan felsefecileri ve sonrasında Platon sorunu, o çağdan günümüze kadar sürdüğünü belirtmiĢ ve düzenlenmede bulunmuĢtur. Fakat Antik Yunan‟ da anlam alanındaki tartıĢmalar, geniĢ oranda gerçeğin niteliği konusunun, dar bir alanında yer almaktadır (Kerimoğlu, 2016). 17. yüzyılda, John Locke, Francis Bacon, 18. yüzyılda Leibniz, Herder ve Wilhelm Von Humboldt gibi düĢünürler, kelimelerin anlamları ve bunların düĢünceyle bağlantılarını incelemiĢlerdir (Lyons, 1983). Felsefeye dayalı bu çalıĢmaların dıĢında, doğrudan dil ve dilin anlam yönü ile ilgili çalıĢmaların, yani anlambilimin baĢlangıcı olarak, H. Reisig gösterilmektedir. Latin Dilbilimi Üzerine Dersler isimli eserinde, Yunanca sema (anlam) kökünden türettiği, semasiology kavramına yer vermiĢtir. Bu eser ile beraber anlambilim, gramerin farklı bir alanı olarak yerini almıĢtır (Kerimoğlu, 2016).

19. yüzyılın önde gelen düĢünürlerinden Arsene Darmesteter‟ de, Kelimelerin YaĢamı (la vie des Mots) isimli eserinde anlam konusuna büyük önem vermiĢ ve üzerinde epeyce durmuĢtur. Diğer önemli bir geliĢme ise Michel Breal‟ in Essai de Sémantique isimli eserinde olmuĢ ve ilk kez semantics kavramı kullanılmıĢtır. Aristoteles‟ in Yorum Üzerine (On Interpretation) isimli eserindeki semantikos (anlamlı) kelimesine uzanmaktadır. Eserde, anlam konusuna geniĢ yer verilmiĢ, oluĢumu, biçimle ilgisi, eĢanlamlılık, anlam değiĢmeleri ele alınmıĢtır (Karaağaç, 2013).

Bu bağlamda, anlambilimin ilk klasik eserleri oluĢmuĢtur. Erdmanni Jaberg ve Meillet‟ in monografileri, Paul ve Wundt‟ un doktrinlerinde anlambilim teorileri yerini almaya baĢlamıĢtır. Paralel olarak dil yapısı içerisindeki anlamın yeri belirlenmesi ve etimoloji araĢtırmalarında anlamın yeri fazla merak konusu olmuĢtur. Bir yandan mantık ve retorik, diğer yandan birleĢimsel psikoloji tarafından incelenen, ayrıca dilbilimsel coğrafyanın geliĢimi, kelime-obje bağlantıları gibi konular anlambilimsel incelemelere tarihi, kültürel ve sosyolojik yeni inceleme alanları doğurmuĢtur. Buna, Kr. Nyrop‟ un Grammaire historique de la langue Française isimli eseri örnek gösterilmektedir. 1920‟lerden sonra artan anlambilim çalıĢmaları, Falk, Hatzfeld, Carnoy, Hans Sperber, Freud ve Weallander gibi düĢünürlerin birçok çalıĢması mevcuttur. 20. yüzyılda dil çalıĢmalarıyla damgasını vuran Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eseri ile oluĢan yapısalcılık anlayıĢı ile dilin bütün iliĢkileri

incelenmiĢ ve anlam alanında çalıĢmalar da yapılmıĢtır. Prag, Kopenhag ve Cenevre, Amerikan dilbilim okulları, dil çalıĢmalarının yanı sıra anlam sorununa da değinmiĢtir (Kerimoğlu, 2016).

Saussure‟ ün, eserinden hemen sonra Charles K. Ogden ve Ivor A. Richards, Anlamın Anlamı (The Meaning of Meaning) isimli eseri yayınlanmıĢ ve daha önceki anlam teorilerinin birleĢim ve gelecek teorilere yol göstermiĢ ve anlam üçgenini oluĢturmuĢtur. Saussure‟ ün, modeline gönderge (referent) kavramını eklemesiyle oluĢan bir modeldir. 1931 yılında, J. Trier‟ in yayınladığı makale, anlambilim açısından önemli bir yere sahiptir. Saussure‟ ün, ilkelerini anlambilime ilk uygulanması ve anlam alanları teorisinin temelini oluĢturmaktadır (Karaağaç, 2013).

Yapısalcılığın anlambilime uygulanması, yeni kavramların ortaya çıkmasına neden olmuĢtur. 1951‟ de, Stephen Ullmann yapısalcılığı, P. Guiraud morfo- semantik üzerine eserler vermiĢtir. 1966 yılında, A. J. Greimas‟ ın, Semantique Structurale isimli eseri yapısalcılık anlambiliminde önemli bir yere sahiptir. B. Pottier, yapısal anlambilime katkıları oldukça fazladır (Kerimoğlu, 2016). Mark Richard (2015)‟ ın derlediği, Semantik isimli eserde, anlambilime iliĢkin Frege, Quine, Putnam, Kripke ve Davidson gibi kiĢilerin makaleleri ve Mark Wilson, Paul Horwich, Scott Soames, James Higginbotham ve Frank Jacson gibi kiĢilerin bu makalelere verdiği tepkileri içermektedir.

Amerikan dilbilim okulunun, davranıĢçılığı ilke edinilen anlambilim çalıĢmalarının yanında, Chomsky (1965)‟ nin Aspects isimli eseri, ilerleyen dönemlerdeki incelemelerle ve özellikle Kotz ve Fodor‟ un önderliğiyle yorumlayıcı anlambilim akımının baĢlangıcını oluĢturmuĢtur. DönüĢümlü üretimsel dilbilimin anlam açısından güçlenmesini sağlayan bu akımın yanı sıra, üretimsel dilbilim çerçevesinde üretimsel anlambilim geliĢmiĢtir (Kerimoğlu,

modeller oluĢturmuĢlardır. Son zamanlarda mantıksal ve biliĢsel anlambilim önem kazanmıĢtır (Karaağaç, 2013).

Semantics kavramı, ilk olarak dilbilim alanında kullanılmıĢtır. Ayrıca felsefeciler, mantıkçılar, anlam sorununu ele almıĢ ve gittikçe ilgi artmıĢ ve semantics kavramına değiĢik anlamlar yüklenmiĢtir. Bu bağlamda felsefi ve genel anlambilim geliĢmiĢtir (Karaağaç, 2013).

Panofsky, somut algıların soyut karĢılıkları üzerine bir çalıĢma yapmıĢ ve gözlemlenen objelerin farklı anlamlar taĢıdıkları sonucuna ulaĢmıĢtır. Bütünü oluĢturan objenin kendisi ve anlamsal boyutudur (Panofsky, 1982).

Anlambilimin çağdaĢ geliĢimi, üç farklı kola ayrılmıĢtır. Bunlar genel anlambilim, felsefi anlambilim ve dilbilimsel anlambilimdir. Coseriu ve Geckeler, anlambilimi üçe ayırırken, felsefi anlambilim yerine mantıksal anlambilimi kullanmıĢtır. J. Peregrin, semantics kavramının iki anlamı olduğunu söylemektedir. Ġlkinin dilbilimsel anlambilim, ikincisinin ise felsefi anlambilim olduğunu söylemektedir (Karaağaç, 2013). Fakat, genel olarak kabul gören üçe ayrımdır.

Genel Anlambilim, Polonyalı bilim adamı A. Korzybski tarafından, 1933 yılındaki Science and Sanity isimli eseri ile doğmuĢtur (Karaağaç, 2013). C. K. Ogden ve I. A. Richards‟ ın, The Meaning of Meaning isimli eseri, S. I. Hayakawa‟ nın Language in Thought and Action isimli eseri, Susanne K. Langer‟ in Philosophy in a New Key isimli eseri, Catherine Minteer‟ ın Words and What They Do to You isimli eseri, Alfred Korzybski‟ nin Science and Sanity isimli eseri, Louis B. Salamon‟ un Semantics and Common Sense isimli eseri, Hjelmslev, Bröndal, Greimas gibi bilim adamları diğer önemli temsilcileri olup, Korzybski gibi genel anlambilim yaklaĢımlarını incelemiĢ ve eserler vermiĢlerdir (Guiraud, 1999). ÇalıĢmaları, eĢ zamanlı ve art zamanlı olarak sürdürmüĢlerdir (Karaağaç, 2013).

Felsefi Anlambilim, mantıksal pozitivizmin bir dalı olan bu anlambilim, ilk olarak 1922‟de Chwistek tarafından kullanılmıĢ ve 1935 yılında Paris‟te Felsefe Kongresinde görüĢleri sunulmuĢtur. Charles Morris, Carnap, Frege, Russell, Wittgenstein, Reichenbach, Natkin ve Ayer gibi bilim adamları diğer önemli temsilcileridir (Kerimoğlu, 2016).

Dilbilimsel Anlambilim, kendi içerisinde farklı yaklaĢımlara göstermektedir. Bunlardan ilki yapısal anlambilim, Trier‟ in anlam alanı kuramı baĢta olmak üzere Saussure‟ ün yapısalcı görüĢleri doğrultusunda geliĢmiĢtir. Bernard Pottier‟ ın, Linguistique Générale, théorie et description isimli eseri, A. J. Greimas‟ ın, Semantique Structurale isimli eseri, Katz, Fodor, Weinrech, Lamb, Nida, Ipsen, Jolles, Porzig, Sckommodau, P. Guiraud, J. Dubois, Trubetzkoy gibi bilim adamları diğer önemli temsilcileri olup, birçok eser vermiĢlerdir (Karaağaç, 2013).

Ġkinci olarak üretici anlambilime, temsilcisi olan Chomsky (1965)‟ ın Aspects isimli eseri örnek gösterilebilir. Üçüncü olarak yorumlayıcı anlambilim, Avrupa‟da geliĢen yapısal anlambilimin ikinci nesil fikirleri üzerine kurulmuĢ sentez çalıĢmalardan oluĢmaktadır. Standart teori, olarak anılan yorumlayıcı anlambilim, cümledeki yorumu sağlayan yansıtma kurallarından oluĢmaktadır. Greimas ve Pottier kurucusu olmasına rağmen François Rastier geliĢtiren kiĢidir. Diğer bir yaklaĢım ise ilk örnekler anlambilimidir. Wittgenstein‟ ın, sözcük anlamının bir çekirdek alanı bir de çevresel alan olduğu görüĢü üzerine kurulmuĢtur. Son olarak metin anlambilimi, ses ve biçim birimleri, sözcükleri ve cümleleri esas birimler olarak inceleyen dilbilime tepki olarak oluĢan yaklaĢımdır. Metinin bütününün anlamını, anlam yapısını ve metinin içindeki anlamları incelemektedir (Vardar, 2007).