• Sonuç bulunamadı

Anish Kapoor’un Yaşamı ve Sanatının Tarihsel Gelişim

2.POSTMODERNİZM ÖNCESİ SANAT VE BAĞLAMINDA HEYKEL

5. ANİSH KAPOOR, SANATI, TARİHSEL GELİŞİMİ VE FELSEFESİ

5.1 Anish Kapoor’un Yaşamı ve Sanatının Tarihsel Gelişim

Anish Kapoor, 1954 senesinde Mumbai’de, Iraklı Yahudi bir anne ve Hint asıllı bir babanın ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Sanatçı 1959–66 yılları arasında İngilizce eğitim veren Katedral Okulu’na gider ve babasının Hindistan Deniz Kuvvetleri’ne haritacı olarak atanmasından dolayı Donn Okulu’nda eğitimini sürdürür.260 Okulun genel anlayışı liberal, laik anlayışlar çerçevesinde disiplin ve eşitliktir. Anish Kapoor’un sanat anlayışında ve felsefesinde; doğduğu ve yetiştiği bu coğrafyanın, aldığı eğitimin ve yaşadığı ortamdaki sosyo kültürel yapının rolü oldukça büyüktür. Bunu yapıtlarını incelediğimizde görmemiz çok da güç değildir. Ürettiği her yapıtın ardında Hindistan’ın, Iraklı Yahudi bir annenin ve İngiliz eğitiminin etkilerine rastlanmaktadır.

260

Matt Price, “Chronology”, David Anfam, Johanna Burton, Richard Deacon, Donna de Salvo, Anish

Kapoor 1970-1973 yılları arasında okulunu bitirdikten sonra İsrail’e gidip Kibbutz’da yaşamaya başlar261. İsrail Üniversitesi’ne mühendislik okumak için başvurmuştur ancak daha sonra bunun kendisi için çok da doğru karar olmadığına karar vermiştir. Bu kararının ardından Kibbutz’a geri dönmüş ve bu dönem düzenli resim çalışmaya başlamıştır.262

1973 senesinde İngiltere’ye taşınan sanatçı Hornesy Sanat Okulunda sanat çalışmalarına başlar.263Sanatçı burada önemli sanatçılarla tanışıp, yoğun bir üretim dönemine girer. 1974 yılında ise bu üretim yoğunluğu ile birlikte Joseph Beuys’a ve Fluxus’a ilgi duymuştur. Bedene verilen önem, sanatçı üzerinde derin bir etki yaratmış ve ilk çalışmasını salt obje değil performansa dayalı nitelikte üretmiştir.264 İlk gerçekleştirdiği çalışmalar arasında kireç taşından yapılmış bir erdiş silüet şeklinin neredeyse tüm parçalarına ayrılana kadar yere yattığı ve daha sonra tabiatın izlerine benzediği İsimsiz (1975) bir çalışması vardır.265 Bu ilgi daha sonra yerini mekânın ve sanatın problemlerine bırakır bu konudaki ilgisinin odağı Paul Thek ve Walter De Maria gibi isimler sayesinde olmuştur.266

261

Kibbutz, İsrail’de ortaklaşa kullanılan bir yerleşim bölgesi. İsrail Devleti’nin kuruluşunda önemli etkileri olmuştur. Sosyalizm ve Siyonizmi pratik bir şekilde bir araya getiren kibbutizm İsrail'e özgün bir deneydir ve tarihte gelmiş geçmiş en büyük ortaklaşa toplum hareketlerinden biridir. Kibbutizm, Yahudiliğin tarihî bunalımı, baskı ve zulüm ile bağımsızlık ve yabancılaşma kadar, Filistin’de hayatını idame ettirmesi gibi iktisadi zaruretler aksettirir. Ayrıntılı bilgi için bkz., http://tr.wikipedia.org/wiki/Kibbutz erişim: 01.03.2012.

262

Matt Price, a.g.e., s. 493.

263

Hornesy Sanat Okulu, 1955 yılında İngiltere’de Londra’da kurulmuştur. Okul 1955 yılında Sanat ve El Sanatları Koleji olmuştur. Sonraki yıllarda Middlesex Üniversitesi olarak varlığını sürdürmüştür. Martin Aynscomb-Harris, Lynsey De Paul, Allen Jones, Ken Howard, Bryan Kneale, Ken Kıff, Paul Neagu, Richard Wilson, Richard Wentwort gibi önemli sanatçılar bu okulda eğitim almıştır. Okul aynı zamanda adını 1968’de gerçekleşen Üniversite Oturma Eylemi ile da tanıtmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.1968andallthat.net/node/82 erişim: 02.03.2012.

264

Matt Price, a.g.e., s. 493.

265

Lynee Cooke, ‘Mnemic Migrations’, Anish Kapoor, Royal Academy of Arts, Londra, 2009, s.164

266

Resim 103 Anish Kapoor, İsimsiz, 1975,

boya, plastik, tebeşir ve çelik, 270x120x15 cm, (Kaynak: David Anfam, Anish Kapoor, Phaidon, New York, Londra, 2010 (ikinci baskı), s. 11).

Resim 104 Anish Kapoor, İsimsiz, 1977,

Performans fotoğrafı, (Kaynak: David Anfam, Anish Kapoor, Phaidon, New York, Londra, 2010 (ikinci baskı), s. 21).

Kapoor’un üzerinde büyük bir etki bırakmış olan başka bir sanatçı da Paul Neagu’dur.267 Neagu, Hornsey’de sanatçının öğretmeni iken ona ilham veren kişilerin başındadır. Bu etkileşim, sanat dergileri aracılığı ile yurtdışındaki akımlardan haberdar olmasına ve sanatın geçmişine olan evrensel ilgisinin oluşmasına aracılık etmiştir. Sanatçı olmanın ne anlama geldiğine dair bazı düşünme şekilleri yaratmıştır. Neagu’nun mistik ve gizli performansları, nesneler hakkında düşünebilmek için yeni imkânlar sunmuştur ve Kapoor’un 1973’te Serpentine Galerisi’nde açtığı ¨Dokunulabilir ve Elle Tutulabilir Objeler¨ sergisi üzerinde de etkisi olmuştur.268

267

Paul Neagu, 1938 yılında Budapeşte dünyaya gelmiştir. Resim eğitim almadan önce mühendislik eğitimi almıştır. 1969 yılında Richard Demarco’nun davetiyle İngiltere’ye gitmiştir ve sanat kariyerini burada devam ettirmiştir. Neagu, çok yönlü bir sanatçı olmakla birlikte eserlerinin arasındaki ilişkisi metinsel olarak çözümlenmesi soyut kalmaktadır ancak sanatçının heykel, resim, desen ve performansları arasında yakın ilişki görülmektedir. Neagu, izleyiciyi eserlerinin bilinç düzeyindeki algılanması için konsantrasyon, zaman ve boşlup talep eder.

(http://www.sculpture.org.uk/PaulNeagu/ Erişim: 19.03.2012) Resim, heykel, performans sanatı ve suluboya gibi farklı alanlarda çalışmış olan Romen sanatçıdır. Yarı geometrik, resim ve çizimleri, dokunsal yapılar, mekanik yöntemler, mistik ve gizli performansı gibi tazlardan yapıtlarında yararlanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz.

http://www.paulneaguhyphen.com/ Erişim: 01. 02. 2012.

268

Resim 105 Marcel Duchamp,

Büyük Cam, 1915-23, Yağ, vernik, kurşun folyo, kurşun tel ve iki cam panel toz, 277,5x175,8 cm, Philadelphia Sanat Müzesi, (Kaynak:

http://www.invisiblebooks.com /Duchamp_Bride.jpg, erişim 09.04.2012).

Resim 106 Anish Kapoor, İsimsiz, 1977, Badana,

Demir, Yağ, El aynası, Kumaş ve Tahta, 762x305 cm (Kaynak: David Anfam, Anish Kapoor, Phaidon, Londra, New York, 2010, S. 19)

1974’te üniversitede okuduğu yıllarda Serpentine Galerisi’nde “Art into Landscape” adındaki ilk sergisini açmıştır. Sonraki yıl Royal Akademisin’deki “Genç Çağdaşlar” sergisine seçilmiştir. Kapoor daha sonra Chelsea Sanat Okulu’na devam eder. Sanatçı burada Marcel Duchamp’a ilgi duymaya başlar.269“Herkesin bildiği Marcel Duchamp ile ilgilenmedim ama gizli Marcel Duchamp her zaman çok ilgimi çekti.”diyerek Duchamp’a olan ilgisini dile getirmiştir. The Large Glass (Büyük Cam) gerçekten esrarengiz bir eseridir. Stüdyo alanını bölen perdeleri gösteren isimsiz bir sürü enstalasyon yaratarak parçalar yapmak için bu eserden

269

Chelsea Sanat Okulu, uluslararası bir üne kavuşmuş olan , bir İngiliz sanat ve tasarım okuludur. Güzel sanatlar, grafik tasarım, iç tasarım, mekansal tasarım, tekstil tasarımı alanlarında pekçok ünlünün yetişmesine olanak sağlamıştır. Aslında bilimsel ve teknik eğitim sağlamak amacıyla 1895’te açılmıştır. Okulun amacı yalnızca sanatı öğretmek değil, sanat tarihine de ışık tutmaktır. Okul 1986’da Kolej, 2004’te de Üniversiteye dönüşmüştür. Ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.chelsea.arts.ac.uk/ erişim: 01.03.2012

esinlenmiştir.270 Duchamp etkilenerek gerçekleştirdiği eserlerden biri olan 1977 tarihli İsimsiz eserinde ‘İki kahramanının kısmen açık bir perde ile ayrıldığı bu büyük tabloda, alçı taşı, kablo ve diğer yoksul sanat malzemelerinden yapılan ve her iki cinsiyeti de içeren çeşitli elementlerin mekanik benzeri prototiplerinden ziyade özellik olarak daha organiklerdir.’271Bu anlamda Anish Kapoor’un eserlerinde hermafrodit272 bir gönderme söz konusudur.

Sanatçı, daha sonraki yıllarda üç haftalığına Hindistan’a gitmiştir. Burada Haridwar’daki bir tapınakta tören amacı ile kullanılan işlenmemiş toz pigment parçacıklarından yararlanarak gerçekleştirdiği 1000 Names(1000 ad) adlı seride kullanılan malzemenin daha önce hiç kimse tarafından heykelde kullanılmadığının bilincindedir. Toz pigmentler sanatçı için yeni bir keşiftir ama esas önemli keşif, tek olan formlar ve modüler resmi dildir.273 Sanatçı bu önemli keşfinden keyif duyarak her ne kadar Hindistan’a ait metaryeller kullanmasının sonucu “egzotik” değerlendirileceği endişesinde olsa da “Bu boyaların tarihçesinin dayanağı Hindistan değildir; Yyes Klein’dır” diyerek bu konuya bir açıklama getirmiştir.274 Kapoor’un simya ve Rosicrucianizm’den275 türemiş fikirlere dayalı kuramsal yapı oluşturması ve bununla kendi sanatını aşılamaya çalışmasından farklı olarak Klein da ruhsal bir sanat yaratma arayışında olmuştur.

“Kapoor’un Hint kültürüne yönelik bilgisi, felsefesi, sanat ve din konusundaki bilgilerin artması ile metaryellerin seçimi (renkli pigmentler) ve görüntülerinden (erotik), dini bir yapısı olan konuların gösterimine kadar (yüce bir maneviyata doğru giden bir başlangıç veya yol görevi taşıyan

270

Matt Price, a.g.e., s. 493.

271

Lynee Cooke, ‘Mnemic Migrations’, Anish Kapoor, Royal Academy of Arts, Londra, 2009, s.164

272

Hermafrodit (erdişi) biyolojide hem dişi hem de erkek üreme organına sahip canlılara verilen isimdir. Hermafrodit Yunan mitolojisinde Hermes ile Afrodit’in oğludur. Hermafrodit o kadar güzeldir ki bir su perisinin dikkatini çekmiştir. Peri kız, sürekli ona yakınlaşmak için uğraşır ;ama Hermafrodit'in nazı ile karşılaşır. Bir türlü yüz bulamayan peri kız, Hermafrodit gölde yüzerken birden karşısına çıkar ve sıkı bir şekilde ona sarılır. Tanrılara onları birbirlerinden ayırmamaları için yalvarır. Sonunda dileği kabul olur ve ikisi de aynı vücutta can bulurlar. Böylece ortaya çift cinsiyetli bir insan çıkar. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hermafroditlik, erişim 15.04.2012).

273

Matt Price, a.g.e., s. 493.

274

Matt Price, a.g.e., s. 495.

275

Gülhaç anlamına gelen ve Christian Rosenkreuz tarafından Almanya’da kurulan felsefi bir akımdır. Ezoterik bilgeliğe sahip olduğunu ileri süren bir kardeşlik örgütüdür. Kişlisenin ve dogmaların sınırladığı dönemin baskılarından kurtulabilmek için pek çok çalışma yapmış ve her türlü taassıba karşı mücadele etmişlerdir.

karşılıksız arzu) farklı fakat temel yönlerden onun çalışmalarını git gide daha çok etkiledi.”276

Kapoor’un 1979 senesinde gerçekleştirdiği 1000 Names adı altındaki toz pigment heykelleri 1980 senesinde Paris’te, İngiltere Büyük Meclisi tarafından finanse edilerek sergilenmiştir. Sanatçı bu heykelleri doğrultusunda yeni sanat anlayışını şöyle ifade etmektedir: “Yeni bir dilin başlangıcı gibiydiler. Görünüşte renk ve formla ilgili, gözükseler de içsel dil açısından aslında çok daha karanlık ve derin sırlara sahip bir çalışmadır.”277

Sanatçı 1981 senesinde; Whitechapel’de 20. yy’da İngiliz Heykelciliği sergisine katılarak kariyerinin böylesine erken bir döneminde bile İngiliz heykeltraşçılığının yüzyıllık dönemi kapsamında kendine bir yer edinmeye başlamıştır. As If to Celebrate I Discovered a Mountain Blooming with Red Flowers (Üzerinde Kırmızı Çiçekler Açan Bir Dağı Keşfetmişim Gibi Kutlamak) adlı eseri 3000 Pound karşılığında Tate Galerisi tarafından satın alınmıştır.278

Sanatçının eserlerlerine duyulan farkındalığın doğrultusunda ‘Yeni İngiliz Heykelciliği’ adı altında bir anlayış ortaya çıkmıştır. Tony Cragg, Richard Deacon, Scirazeh Housiary, Alison Wilding ve Bill Woodrow bu anlayışla özdeşleştirilen sanatçılar arasındadır. “New British Sculpture” adlı sergi İsviçre’de, Luzern’de Kuntsmuseum’da gerçekleşmiş bu manada önemli bir sergidir. Venedik Bienali’nde yer alan “aperto 82” ile birlikte İngiliz Heykelciliği uluslararası arenaya taşınmasının sonucu olarak New Yorklu galerici Barbara Gladstone Kapoor’un eserleri ile tanışma fırsatını bulmuştur. 1984 senesinde, ABD’de bir sergi gerçekleştirecek ve tüm eserler daha sergi açılmadan satılacaktır.279

Kapoor 1983 senesinde üç kisisel sergi ve on iki toplu gösteri gerçekleştirmiştir. Kendisini en etkileyen sergisi Rotterdam’daki T Venster Galerisi’nde gerçekleştirdiğidir. “İlk olarak bir gösteri için çalışabileceğim bir mekâna tam anlamıyla mekâna sahip olduğumu hissettim. İşte o zaman eserlerin nasıl ortaya

276

Lynn Cooke,Anish Kapoor; Thames and Hudson London 2009; Royal Academy Of Art, s.163

277

Matt Price, a.g.e., s.495.

278

Matt Price, a.g.e., s. 495.

279

çıktığının anlamlarını değiştirdiğini fark ettim.” San Paulo Bienali’nde gerçekleşen “Değişimler: İngiltere’den Yeni Heykelcilik” adlı sergi ile İngiliz Heykelciliği’nin sanat dünyasında bir akım olarak kabul görmesine neden olmuştur.280

Kapoor 1985 senesinde içi boş eserler gerçekleştirmeye başlamıştır. Mother As Mountain anahtar heykeldir. Sanatçıya göre toz pigment parçalarının pozitif formları “içe doğru dönmeye” başlar ve çok öğeli çalışmalardan birimlere ait, tekil nesnelere doğru belli bir geçiş vardır.281 Sanatçı, Basel Kuntshalle ve Lisson Galerisi’nde kişisel sergilerini gerçekleştirmiştir. Bunun yanısıra Avustralya turunda olan “The British Show” (İngiltere Gösterisi) gibi büyük bir sergi organizasyonu ve Boston’da bulunan Modern Sanat Enstitüsünde Currents (Akımlar)’ı da içine alan dokuz toplu sergiye katılmıştır.

1986 senesinde Barbara Gladstone galerisinde ikinci sergisini açan Kapoor, New York’taki sanat konumunu derinleştirmiştir. Eserleri Amerikalı koleksiyonerlerce Londra’dan bile daha fazla talep edilmeye başlanmıştır. Bu yıllarda gerçekleştirdiği eserlerin polistiren ve fiberglasdan yapılmıştır. Sanatçıya göre bu anlayış alışa gelmiş heykel maddeleri olan bronz ve çelikten bilinçli olarak uzaklaşmadır. “Polistirenin gerçekten ilginç bir madde olduğunu düşünüyordum çünkü bu madde film setlerinde kullanılan, hem şekillerin hemen ortaya çıkmasına uygun hem de aynı zamanda hemen atılabilir, gerçek olmayan bir maddeydi.”282 Fiberglas ise bir yandan sanatçının eserine çok kuvvetli bir dayanıklılık sağlamasını diğer bir yandan ise bu kolay kırılabilirlik hissini korumasını da mümkün kılan bir maddedir. İçi boş parçaların son örneği olarak At the Hub of Things (İşin Aslında) 1987 senesinde meydana getirmiştir.

280

Matt Price, a.g.e., s. 497.

281

Matt Price, a.g.e., s. 497.

282

Resim 107 Anish Kapoor, At The Hub Of Things (Şeyin Merkezinde), 1987,

fibreglass ve pigment, 163x150 x114 cm, The Artist’s Studio, London. (Kaynak:

http://www.ruwhim.com/wp-content/uploads/2012/01/DSCN0792.jpg, erişim 15.03.2012.)

Here and There (Burada Orada) adlı ilk taştan yapılma içi boş çalışması için Place (Yer) de gerçekleştirdiği gibi taşın içini oymuş ve maviye boyamıştır. “Söz konusu madde taş olunca başka bir şeyler ortaya çıktı. Ortada aynı zamanda kütle olmayan bir kütle vardı.” 283 Sanatçı bu dönemde atölyesini Londra’nın güneyindeki Camberwell’e taşımış günümüze kadar eserlerini burada gerçekleştirmiştir.

Sanatçı Here and There (Burada Orada) adlı eserinden sonra 1988 yılında spermle alakalı olan Adam (Adem) adlı eserini gerçekleştirmiş ve I (Ben) adlı başka bir taş eseri ile birlikte sanatçının yaratılarında hassas, keder uyandıran bir anlayışın sinyallerini vermiştir. Wound (Yara) ve Blood Stone (Kan Taşı) adlı eserlerinde bir ruh karanlığının karışmasını yansıtmaktadır. Sanatçı “toz pigment parçalarda gizli duran karanlık sırlar artık gün ışığına çıkmışlardı” diyerek eserlerininin gelişimine netlik kazandırır.

283

Resim 108 Anish Kapoor, Here and There, 1987, Kireç Taşı ve Pigment,

90x247x160 cm, The Luigi Pecci Center for Contemporary Art, Floransa, İtalya. (Kaynak:

http://www.centropecci.it/uk/htm/mostre/04/collezione/img/06_Collezione2004.jpg

Resim 109 Anish Kapoor, Wound (Yara),

1988, Kireç Taşı ve Pigment, 308x432x331 cm, Museo D’Arte Contamporanea Donna

Regina, Napoli. (Kaynak:

http://multimedia.museomadre.it/foto/web/o

pera120_museo_madre.jpg, erişim

15.03.2012)

Resim 110 Anish Kapoor, Blood

Stone (Kan Taşı), 1988, kireçtaşı ve pigment, 2 parça, 211x84x61 cm; 84x89x109 cm (Kaynak: David Anfam, Anish Kapoor, Phaidon, New York, London, 2010 (2. Basım), s. 69).

1989 yılında Lisson Galerisi’nde gerçekleştirdiği Void Field (İçi Boş Alan) adlı eserinde, her biri iki ton ağırlığında olan kumtaşlarını sergilemiştir. Angel (Melek) adlı eserinde damataşının maviye boyanması da bu sergide yer almaktadır. Sanatçı için taşın içinin oyulması da damataşının boyanması da ‘nesneyi materyalleşmeden uzaklaştırma’yı meydana getirmiştir.

Resim 111 Anish Kapoor, Void

Field (İçi Boş Alan), 1989, kireçtaşı ve pigment, 16 parça, değişen ölçülerde. (Kaynak: David Anfam, Anish Kapoor, Phaidon, New York, London, 2010 (2. Basım), s. 73).

Resim 112 Anish Kapoor, Angel (Melek),

1990, kayrak taşı ve pigment, ölçüler değişken (Kaynak: David Anfam, Anish Kapoor, Phaidon, New York, London, 2010 (2. Basım), s. 74-75).

Spermle ilintili eserlerinin devamını bu yılda The Healing of Saint Thomas (Aziz Thomas’ın İyileşmesi ve Madonna) adlı eserlerinde gözlemleriz. Sanatçının Japonya ile bağlantılarının başlangıcı olarak Japonya’da British Council tarafından gerçekleştirilen ve altı farklı yerde sergilenen British Art Now: A Subjective View (Günümüzde İngiliz Sanatı: Öznel bir Görüş) isimli serginin Kapoor’un eserlerinin Japonya’da tanınmasında katkısı önemlidir ve sanatçı Japonya ile ilgili fikrini şöyle ifade etmiştir: “Bu benim için önemliydi, şiir sanatından tutun tüm estetik dünyaları benim anladığım dildendi.”284

284

Resim 113 Anish Kapoor, The Healing of Saint Thomas (Aziz Thomas’ın

iyileşmesi), 1989-1990, Karışık Malzeme, 42.5x12x20 cm., Kamel Mennour, Paris, 2011. (Kaynak: http://www.kamelmennour.com/media/4799/anish-kapoor-the- healing-of-st-thomas.html

Sanatçı meydana getirdiği eserlerinin belirli dilleri geliştirdiğini düşünmektedir. Bunlar: Pigment dili, boşluk dili, ayna dili, balmumu dili ve birkaç dil daha mevcuttur; hepsinde bir yeniliğe gitmek söz konusudur. Bu dillerin hepsi birbiri ile ilişkili fakat birçok açıdan da farklılık göstermekte böylelikle özgürleşmektedir. 1990 yılında 44. Venedik Bienali’nde İngiltere’yi temsil eden sanatçıya Premio Duemila Ödülü layık görülmüştür. Sanatçı Black Fire (Siyah Ateş) ve Three Witches (Üç Cadı) gibi yapıtlarında ezoterisizme yönelmeye başlamıştır.285

285

Ezoterizm: Bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstad tarafından sadece ehil olanlara inisiyasyon yoluyla öğretilmesidir. Ezoterik düşünce sistemi ise, bunların üzerine çıkmayı, kutsal kitapları sözleriyle değil, özleriyle yorumlamayı, "iman" ın "akıl" a aykırı olamayacağını ve insanların akıllarıyla doğruluğunu kabul edemeyecekleri bir takım olay ve buyruklara inanmak zorunda bırakılamayacağını ifade eden bir akımı temsil eder. Bu nedenle Ezoterizm bir din veya bir inanç sistemi değildir. Ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.ezoterizm.8m.com/ erişim 25. 02.2012.

Resim 114 Anish Kapoor, Three Witches (Üç Cadı), 1991, Kireç Taşı ve Pigment,

Üç Parça, 192x125x89 cm, 202x125x88 cm, 204x110x90 cm, National Gallery Of Canada, Ottowa. (Kaynak: http://www.anishkapoor.com/71/Three-Witches.html, erişim 15.03.2012)

Sanatçı için ezoterisizm modern sanatın en değeri verilmemiş sanatsal etkinliklerinden biridir ve sanatçıya göre cinsellikle de ilgisi vardır. Three Witches (Üç Cadı) da vücut, mekânı çok açık bir şekilde içi boş bir mekânla ilişkilendirmiştir ve bu tavrının eserlerinde önceden de var olan bir anlayış olduğunu belirtmektedir.

1991 senesinde Kapoor Turner Ödülü’nü kazanmıştır. The British Council, Grenoble’de Magasin’de, Madrid’de Palacio de Velazquez’de ve Hannover’de Kunstverein’deki sergilerin sonucu olarak İngiltere’nin ve dünyanın öne çıkan genç sanatçılarından biri olarak ününü daha da sağlamlaştırmıştır.286

Sanatçı Palazzio de Velazquez’de mermer parçalarının direk toprağa yerleştirilmesinin farkına vararak Earth (Dünya) adlı eserini gerçekleştirmiştir. “Yerin içini kazıdık. Bu benim için çok aydınlatıcıydı. İçi boş bir parçanın sadece ‘içi boşaltılmış nesne’ değil aynı zamanda ‘içi boşaltılmış mekân’ da olabileceğini

286

gördük.”287Kapoor’un, 6. Japonya Uluslararası Ushimaru Festivali’nde sergilediği, yerdeki uzun bir yarık şeklindeki isimsiz bir çizgisel boşlukla sanatçının uygulamalarıyla mimari arasındaki ilişkinin anlaşılması bakımından değerlidir.

Resim 115 Anish Kapoor, Earth (Dünya), 1991, fiberglas ve pigment, 102x102x91

cm, (Kaynak: David Anfam, Anish Kapoor, Phaidon, New York, London, 2010 (2. Basım), s. 126).

1992 senesinde Documenta 9 sergisinde sanatçı Descent Into Limbo (Cehenneme İniş)da Kapoor’un ilk defa belli bir amaçla yapılmış ilk yapıtıdır. Earth (Dünya)’yı çağrıştıran başka bir içi boş yapıtıdır. Sanatçı Seville’deki Expo 92’de mimar David Connor’la işbirliği yaparak gerçekleştirdiği Building for a Void (İçi Boş Eser Yapısı) adlı eserini gerçekleştirirken bu eser doğrultusunda şöyle bir açıklama yapmıştır: “Her zaman mimari ölçüde çalışmalar yapmak istemiştim-içine doğru yürüyebileceğin ancak nesne olmayan çalışmalar ama nasılsa mekân ve nesne hep aynı şeyler. Bu bana çok doğal bir uzantı gibi geliyordu.”288 Bu iki eser, Kapoor’un çalışmalarında yeni bir anlayışın başladığının belirtilerini vermektedir. “Uzun zamandır toz pigment parçalardan beri çalışmalarımın potansiyel mimari ile ilintili olduğunu düşünüyordum. Her zaman için yeni sanat yapmak için yeni mekân yapmak zorunda olduğun fikrine ikna olmuşumdur.”289

287

Matt Price, a.g.e. s. 499.

288

Matt Price, a.g.e., s. 499.

289

Sanatçının içi boş eserlerden, kıvrımlı eserlere yönelmesi 1993 senesinde gerçekleşerek sanatında dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. My Body Your Body (Benim Vücudum Senin Vücudun) ve Black Stones (Siyah Taşlar) gibi kıvrımlı yapıtlarla “mekânın kendisini nesneye çevirmesi fikriyle ilintili” formlara geçmeye başladığını gözlemleriz. Bu ortalığı alt üst etme işlemini “seksteki girip çıkma hareketini heykelcilikte tam tersine çevirme” olarak görmektedir.290

Resim 116 Anish Kapoor, My Body