• Sonuç bulunamadı

Analizde Kullanılan Değişkenler ve Veriler

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE DENGE DÖVİZ KURUNUN OLUŞUMUNUN ANALİZİ

F. D Özaktaş Sürekli Bütçe Açıklarından

3.3. TÜRKİYE EKONOMİSİNDE PORTFÖY YAKLAŞIMINA GÖRE DENGE DÖVİZ KURUNUN OLUŞUMUNUN MARKOV REJİM DEĞİŞİMİ

3.3.1. Analizde Kullanılan Değişkenler ve Veriler

Çalışmada 1987-2007 dönemini kapsayan ve çeyrekli verilerden oluşan değişkenler kullanılmıştır. Söz konusu değişkenlere ilişkin veriler TCMB’nin Elektronik Veri Dağıtım Sistemi’nden (EVDS) alınmış ve uluslararası yazın kapsamında Türkiye ekonomisinin genel yapısı dikkate alınarak düzenlenmiştir. Modelde bağımlı değişken olarak kullanılan ve analiz edilen büyüklük 1 ABD Doları karşılığı olan Türk Lirası cinsinden belirtilen döviz kurudur.

Bu çalışmanın, konuya ilişkin diğer çalışmalardan farkı ulusal ve yabancı para cinsinden finansal araçları dikkate almasıdır. Önceki uygulamalı çalışmaların önemli bir bölümünde portföy yaklaşımına göre ele alınan modeller parasalcı yaklaşımı dikkate alan yapıdadır. Ancak portföy yaklaşımında denge döviz kuru yalnızca parasal faktörlerin değil, ekonomik karar birimlerinin portföyünde bulunan ulusal ve yabancı para cinsinden finansal araçların da bir fonksiyonudur.

173 N. Çelik, Zaman Dizilerinde Doğrusal Olmayan Setar Modeli ve Uygulamaları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998, ss.152-160.

Denge döviz kurunu açıklamak amacıyla kurulan modellerde para arzı, ulusal gelir ve faiz oranı gibi değişkenlere yer verilmiştir. Karar birimlerinin portföyünü oluşturan değişkenler ise gözardı edilmiştir. Portföy yaklaşımı açısından en önemli kısıt, portföydeki finansal araç (varlık) stoklarını ölçmenin çoğu zaman olanaksız olmasıdır. Bu yaklaşımda varsayımlar gelişmiş ülke finansal piyasalarına göre belirlenmiştir. Bu açıdan portföy yapılarına ilişkin veriler gelişmiş ülkeler tarafından düzenli olarak raporlanmaktadır. Türkiye gibi az gelişmiş ülkeler açısından finansal piyasalara ilişkin verilerin geçmişi ve raporlanması oldukça sınırlıdır. Adı geçen tüm bu kısıtlara karşın çalışmada bunların aşılması amaçlanmıştır.

Türkiye’de 1989 yılından sonra finansal serbestleşme ile birlikte makro ekonomik veriler açısından bu sorun büyük ölçüde aşılmıştır. Ancak çalışmanın ikinci bölümünde ekonomik karar birimlerinden hanehalkının portföy tercihlerinde de yer verildiği gibi, bu kesimin verileri yeterince geriye götürülememiştir. Bu nedenle çalışmanın uygulama bölümünde bu kesime ilişkin veriler analize katılmamıştır.

Analize katılan değişkenler ekonomik karar birimlerinden firmalar ve devlete ilişkin verilerden oluşturulmuştur. Buna göre çalışmada kullanılan değişkenler Tablo 9’daki gibidir.

Tablo 9: Portföy Yaklaşımı Analizinde Kullanılan Değişkenler

Değişkenin

Adı Değişkenin Açıklaması

Lkurytl

Bir birim yabancı paranın, ulusal para cinsinden ifadesidir. Başka bir deyişle, bir birim Amerikan Doları’nın Yeni Türk Lirası cinsinden değerini vermektedir. Serinin e tabanına göre logaritması alınmıştır. Serinin zaman frekansı üç aylıktır.

Lksm* Özel kesimin toplam dış borç büyüklüğü içerisindeki payını belirtmektedir. Serinin zaman frekansı üç aylıktır.

Ldth*

Yurt içi yerleşiklerin yabancı para cinsinden mevduatları olarak tanımlanan “Döviz Tevdiat Hesaplarının (DTH)” toplam mevduatlar içerisindeki payını göstermektedir. Genel olarak gelişmekte olan ülkelerde dolarizasyon olgusunun geçerli olması nedeniyle, denge döviz kurunu yerleşiklerin yabancı para cinsinden finansal varlık talepleri belirlemektedir. Serinin zaman frekansı üç aylıktır.

Lufo*

Hazine bonosu üç aylık faiz oranını belirtmektedir. Hazine Müsteşarlığı bu verileri aylık bazda yayınlamaktadır. Bu çalışmada kullanılmak üzere söz konusu veriler üç aylık veriler haline dönüştürülmüştür.

Lie*

Zamanlar arası (intertemporal) ikame esnekliğini, yani cari dönem ile gelecek dönem arasındaki faiz oranı farkını belirtmektedir. Bu değişken bir anlamda Hazine bonosu üç aylık faiz oranını simgeleyen Lufo değişkeninin alternatifidir ve (i/1+i) şeklinde formüle edilmektedir. Dönemler arası fark azaldıkça, ulusal paranın değeri düşer. Çünkü karar birimleri, gelecekte ulusal para cinsinden finansal varlık taleplerini azaltır ve yabancı para cinsinden finansal varlık taleplerini artırır174. Serinin zaman frekansı üç aylıktır.

LSIH*

Bu değişken cari işlemler açığı yerine kullanılmıştır. Bu büyüklük negatif değerler aldığından, matematiksel olarak analize katılması olanaksızdır. Bunun yerine ihracat/ithalat oranını belirten bu değişkene yer verilmiştir. Söz konusu değişken cari açığı simgeleyerek, dönem boyunca sıfırdan küçük değerler almıştır. Serinin zaman frekansı üç aylıktır.

Not: * Tüm değişkenlerin başında yer alan “L”, serilerin e tabanına göre logaritmasının alındığını belirtmektedir.

174 Bu kavramı ilk olarak R.Hall kullanmıştır. Yazar çalışmasında faiz oranlarının para politikası aracı olarak etkinliğinin ekonomideki bireylerin zamanlararası ikame eğilimlerine bağlı olduğu sonucuna varmıştır. Buna göre yüksek beklenen faiz oranları ekonomik birimlerin tüketimlerini ertelemelerine neden olur (bkz. R. Hall, “Intertemporal Substitution in Consumption." Journal of Political Economy, V. 96, N.2, 1988, ss. 339-357). Bu konu aynı zamanda Calvo ve diğerleri tarafından faiz oranının reel döviz kuruna etkisi açısından irdelenmiştir (bkz. G.A.Calvo, C.M.Reinhart ve C.A. Vegh, “Targeting the real Exchange Rate: Theory and Evidence”,

Bu çalışmanın analiz aşamasında değişkenlerin bir dönemden diğerine, değerinde ortaya çıkan değişimlerin denge döviz kuru üzerine etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Döviz kuru ile sözü edilen değişkenler arasındaki etkileşimler aşağıdaki şekilde açıklanabilir. Buna göre;

Döviz kuru bir ülkenin dış ticaretinde rekabet gücüne bağlı olarak kullanılan bir göstergedir. Kurda ortaya çıkan hareketler kısa vadeli sermaye hareketlerine neden olmaktadır. Bu ise TCMB’nin net dış varlıklarını ve bu büyüklük yoluyla da Banka’nın bilançosunun yükümlülükler kısmında yer alan emisyon kalemini etkilemektedir. 2001 yılında IMF ile imzalanan Stand-by anlaşması ile TCMB’nin karşılıksız para basması yasal olarak yasaklanmış ve emisyon hacmi yalnızca yabancı para cinsinden finansal varlık girişine (net dış varlıklardaki artışa) bağlanmıştır175. Bu büyüklük amacı fiyat istikrarını sağlamak olan TCMB’nin, para politikası araçları ile piyasadaki likiditeyi düzenlemesine olanak sağlamıştır.

Portföy yaklaşımına göre denge döviz kurundaki değişmeleri açıklamak amacıyla analize katılan özel sektörün toplam dış borç stoku içerisindeki payını gösteren değişken, aynı zamanda bu kesimin döviz cinsinden toplam borç yükümlülüğünü de gösterir. Bu bakımdan bu büyüklük artıkça, yani özel sektörün yabancı para cinsinden borç miktarı yükseldikçe, ulusal piyasada döviz arzı artar. Döviz talebinin değişmediği varsayımından hareketle, bu durumda döviz kuru düşecektir. Diğer taraftan, DTH’lerin toplam mevduat içerisindeki payı yani yurt içi yerleşiklerin yabancı para cinsinden mevduatlarının payı artarsa, bu aynı zamanda YTL cinsinden mevduatların payının azalması anlamına gelir. Yurt içi yerleşikler YTL cinsinden tasarruflarını yabancı para cinsinden tasarruflara dönüştürdükleri için, ulusal piyasada döviz arzı genişler ve ulusal para arzı daralır. Dolayısıyla döviz kuru düşer.

Yurt içi faiz oranı, bütçe açıklarını finanse etmek amacıyla Hazine’nin diğer kesimlere kamu borcunu satması nedeniyle, piyasada ulusal para cinsinden finansal varlıkların arzına bağlı olarak artar. Tersine, Açık Piyasa İşlemleri (APİ) yoluyla bu

finansal varlıkların geri satın alımı ve bunun etkisiyle piyasada para arzının artması sonucu azalır. Eğer yurt içi faiz oranı yükselirse, ulusal para cinsinden finansal varlıklara talep artar, yabancı para cinsinden finansal varlıklara talep düşer. Bu durumda döviz kuru düşer176. Ancak döviz kuru üzerindeki etki ulusal ve yabancı para cinsinden finansal varlıkların ikame derecesine bağlıdır. Eğer bu varlıklar arasındaki ikame ilişkisi yüksek ise, bu durumda döviz kuru beklentilere bağlı olarak düşecektir.

Para arzının sabit olduğu varsayımında, faiz oranına yönelik bir müdahale söz konusu ise, bu doğrudan döviz kurunu etkiler. Oysa parasalcı yaklaşımda, finansal varlıklar arasında ki tam ikame ilişkisi nedeniyle, bu politik araçlara yönelik müdahale, faiz oranı ve döviz kurunda bir değişiklik yaratmamaktadır177.

Yurt içi faiz oranının yükselmesi yalnızca finansal varlıklar üzerinde değil, aynı zamanda reel büyüklükler üzerinde de etkilidir. Yurt içi faiz oranının yükselmesi ülkede yatırımların ve ulusal gelirin azalmasına neden olur. Bu ulusal paraya yönelik talebi azaltır, yurt içi fiyatlar genel düzeyini ve döviz kurunu düşürür.

Zamanlar arası ikame esnekliği olarak tanımlanan “Lie” değişkeni, aynı zamanda ulusal para ile yabancı para arasındaki arbitraj olanağını da ölçülmektedir. Cari dönem ile gelecek dönem arasındaki faiz oranı farkı küçüldükçe faiz oranı düşer. Bu, döviz kurunun gelecek değerinin beklentilere göre belirleneceğini gösterir. Bu nedenle beklentilere göre portföy oluşturulur. Dönemler arası fark artarsa, karar birimleri yabancı para cinsinden finansal varlıklara talepleri azaltır; buna karşılık ulusal para cinsinden varlık stoklarını artırırlar. Bu durumda döviz kuru değer kaybeder, ulusal para değer kazanır.

Portföy yaklaşımında servet değişiminin temel kaynaklarından biri de cari işlemler fazlasıdır. Bu fazla portföyde yer alan yabancı para cinsinden varlık stokunu artırarak, ulusal piyasada döviz kurunun değerini düşürür. Ancak eğer döviz kurunda ve yabancı para cinsinden varlık arzında aynı oranda değişim gerçekleşirse, eF

176Bu etki çalışmanın birinci bölümünde yer alan hedefi aşma etkisi ile benzer sonuçlar doğurmaktadır.

değişmeyeceğinden, servet düzeyi değişmez. Eğer cari işlemler açığı söz konusu ise, bu durumda yabancı para cinsinden varlık stokları azalır, döviz kuru değer kazanır. Bu değişken genel olarak uygulamalı çalışmalarda, geleceğe yönelik beklentilerin döviz kuru üzerindeki etkisini ölçümlemek amacıyla gecikmeli değerleri cinsinden modele katılmaktadır178. Böylece döviz kurunun belirlenmesine yönelik modelleme uzun dönemli etkileri ortaya koyacak şekilde analiz edilebilmektedir.

Bu çalışmada, söz konusu değişken logaritmik biçimi modele eklenmiştir. Ancak Türkiye’de ele alınan dönem boyunca bu değişken sürekli açık vermiştir. Bu özelliğinden dolayı değişkenin matematiksel olarak modellenmesi olanaksızdır. Dolayısıyla doğrudan cari işlemler açığı yerine, ihracat/ithalat büyüklüğü kullanılmıştır. Buna göre, bu büyüklüğün döviz kuru üzerindeki etkisi aynı yönlüdür. Yani bir dönemden diğerine giderken, bu oran yükselirse döviz kuru yükselir, tersi durumunda ise döviz kuru düşer.