• Sonuç bulunamadı

Boş zaman ya da eğlence ve kültür harcamaları üzerine yapılmış çalışmalar daha çok gelişmiş ülke insanlarının boş zamanla ilişkili mal ve hizmetlere yönelik toplam talebi üzerinde yoğunlaşarak; bu ülkelerde, bu alanda yapılan harcamaların giderek arttığına dikkat çekmiştir (Blaine ve Mohammad, 1991; Fisk, 1963; Kitchen ve Hutchison, 1990; Wagner ve Washington, 1982). Hanehalkının boş zaman harcamaları üzerine yoğunlaşan çalışma sayısı göreli olarak daha azdır. Bu alanda öncü olabilecek çalışmaların çoğunda diğer faktörler dikkate alınmaksızın sadece gelir ve boş zaman harcamaları arasındaki ilişki araştırılmıştır.

Boş zaman araştırmaları genel olarak hanehalklarının zaman dağılımındaki eğilimleri veya kalıpları üzerinde durur.Bu nitelikteki araştırmalar çoğunlukla sosyal ve ekonomik faktörlerin boş zaman tahsisini nasıl etkilediği ile ilgilidir. Boş zaman tahsisinde ortaya çıkan değişme harcama örüntülerinin de değişmesine neden olmaktadır. Aguiar ve Hurst yakın tarihli bir çalışmalarında (2009), 1965 ve 2000 yılları arasında, Birleşik Devletlerde bireylerin değişen boş zaman eğilimlerini, cinsiyet, eğitim seviyesi ve mesleki statüye göre incelemiştir. Aguiar ve Hurst (2009), boş zamanın farklı ölçümlerini kullanarak (hane içi işler için harcanan zaman, işte geçirilen zaman, pazarlanamayan üretimde harcanan zaman, beşeri sermayeyi elde etmek için harcanan zaman ve sağlığımızı korumak amacıyla harcadığımız zaman gibi) kırk yıllık

dönem boyunca, erkeklerin boş zamanlarının Birleşik Devletlerdeki kadınların boş zamanlarını aştığını keşfetmişlerdir. Üstelik emekli çiftlerin daha fazla boş zamandan faydalandığı ve daha az eğitimli erkeklerin boş zamanlarında daha fazla artış yaşandığı sonucuna da ulaşmışlardır. Sözü edilen kırk yıllık dönem boyunca, boş zaman kullanımında cinsiyete bağlı fark genişlemiş ve çoğunlukla erkekler lehine sonuçlandığı belirtilmiştir.

Hanehalkının eğlence ve kültür harcama örüntülerini inceleyen çok sayıda araştırma ya ulusal istatistik kurumları, uluslararası kuruluşlar ya da diğer ulusal kuruluşlar tarafından yürütülmüştür. Bu çalışmaların bulguları hanehalkının eğlence ve kültür harcamaları üzerinde gelir düzeyinin etkili bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Ayrıca Ogrodnik (2000) gelirin, hanehalkı büyüklüğünün, hanehalkı yapısının ve coğrafi konumun Kanada'daki kültürel harcama üzerinde son derece etkili olduğunu göstermiştir. Gelir düzeyi, yaş ve eğitim gibi değişkenlere göre hanehalkının harcama örüntülerini araştıran önemli bir literatür bulunmaktadır. Bu çalışmalarda, Ernst Engel'in (1857) gıda gelirleri ile harcamaları arasındaki ilişki üzerine çalışmalar ana referans noktasını oluşturmaktadır.

Engel eğrileri, diğer değişkenler sabit iken, gelir değiştiğinde harcamaların ne kadar değişeceğini ölçmek, diğer bir deyişle, gelir (harcama) esnekliklerini elde etmek için kullanılır. Farklı ülkeler için yapılmış çok sayıda deneysel çalışmada, harcama esnekliklerini tahmin etmek üzere gelişmiş ekonometrik yöntemler kullanılmıştır. Engel eğrisi analizlerinin hanehalkı harcama örüntülerini anlamada bu kadar yoğun kullanılmış olmasının sebebi, vergilendirme, fiyatlandırma, gelir dağılımı ve diğer sosyal konularla ilgili politikalar üretilmesine imkan vermesidir (Uraz, 2008: 22).

Bu çalışmada emeklilik durumuna geçiş ile ilgili dinamikleri daha iyi anlamak amacıyla emekli ve emekliliği yakın hanehalklarının boş zaman ya da eğlence ve kültür harcama örüntüleri arasındaki farklılıklar incelenmiştir. Önceki çalışmalarda daha çok emekliliğin, hanehalklarının tüketim davranışı ve harcama örüntüleri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Açıkçası, emeklilik, yaşlı hanehalklarını değişen bir ekonomik ortama uyum sağlamaya zorlamaktadır.Tam zamanlı bir çalışma ortamından çekilmek, emekli hanehalkının tüketim örüntüsünü bu yeni kaynak kısıtlamasını yansıtacak şekilde uyumlandırmasını ve emeklilik sonrası tercihlerini buna göre gerçekleştirmesini

gerektirmektedir (McConnel ve Deljavan, 1983; Weagley ve Huh, 2004). Bu nedenle emekli ve emekliliği yakın hanehalklarının boş zaman harcamaları arasındaki farklılıklar bu çalışmanın odak noktası olacaktır. Aşağıda hanehalklarının boş zaman ya da eğlence ve kültür harcamalarının olası belirleyicilerini konu alan, farklı hanehalkları arasındaki boş zaman harcama örüntülerine değinen ampirik çalışmalardan bahsedilmiştir.

Fisk (1959), Birleşik Devletler (ABD) verilerini kullanarak yaptığı çalışmasında, boş zaman harcamalarını talep kanunu ile açıklamaya çalışmıştır. Çalışmasında boş zaman mal ve hizmetlerinin harcama esneklikleri hesaplanmıştır. En yüksek harcama esnekliğine sahip olan boş zaman mal ve hizmetleri; spor malzemeleri, kamera, fotoğraf ve ekipmanları (2.69-2.82) iken; gazete, televizyon ve müzik aletlerinin en düşük harcama esnekliğine sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca kişi başı gelirin artmasının okuma, alkollü içecek ve rekreasyonun gelir esnekliğinin artmasına sebep oluşu diğer bir önemli bulgusudur. Söz konusu çalışmada, rekreasyon harcamaları üzerinde gelirde oluşan gerçek artışın mı yoksa gelirdeki artış beklentisinin mi daha fazla etkili olduğu da araştırılmak istenmiştir. Gelirdeki gerçek değişikliklerin harcamalar üzerinde daha anlamlı bir etkiye sahip olduğu anlaşılmıştır.

Lee ve Phillips (1971), Birleşik Devletler’de 1960-61 yılları arasında tüketici harcamaları veri anketinden faydalanarak çiftçi ve çiftçi olmayan hanehalklarının tüketim kalıplarındaki farklılıkları incelemişlerdir. Ayrıca çiftçi ve çiftçi olmayan hanehalkları için birçok farklı harcama kategorisine ait esneklik değerleri elde etmişlerdir. Gelir esnekliği sonuçlarına göre: Kentte yaşayan hanehalkları, kırda yaşayan fakat tarımla uğraşmayan hanehalkları ve çiftçi hanehalkları için eğlence ve kültür mal ve hizmetleri lüks mal kategorisinde yer almıştır. Eğlence ve kültürel mal ve hizmetlere yapılan harcamalar çiftçi ve çiftçi olmayan hanehalkları arasında farklılaşmakla birlikte yaşanılan bölgenin de bu tür harcamalar üzerinde etkisinin olduğu gözlemlenmiştir.

McConnel ve Deljavan (1983), emekli hanehalklarının tüketim örüntülerini incelemiştir. Bu çalışmalarında emekli ve emekli olmayan hanehalklarının vergi sonrası gelirlerini, tüketim mallarının emekliler ve emekli olmayanlar için gelir esnekliklerini ve harcama farklılıklarını da ele almışlardır. Ancak emekli hanehalkının kıyafet, toplu

ulaşım, kişisel bakım, tatil ve eğlence harcamalarındaki farklılıklar istatistiki olarak anlamlı bulunamamıştır. Emekli hanehalklarının, emeklilikle ilişkili bir yaşam tarzı olduğu düşünülen eğlence ve tatil harcamalarının gelirdeki oranı nispeten yüksek bulunmuştur. Bu durum, eğlence mal ve hizmetlerinin zaman alan aktiviteler olması ile açıklanmıştır. Gelir esnekliği sonuçlarına göre; kıyafet, ev eşyaları, kişisel bakım malzemeleri, eğlence ve gezi harcamaları emekli olmayan hanehalkı için lüks mallar iken, emekli hanehalkı için zorunlu mallar sınıfında yer almıştır. Demografik özelliklerin etkisi incelendiğinde; yaş faktörünün emekli hanehalkının harcamaları üzerinde daha fazla etkiye sahip olduğu görülmüştür. Emekli hanehalkı arasında yaş arttıkça eğlence aktiviteleri azalmaktadır.

Beth Harrison, 1986 yılında yaptığı bir çalışmada, 65 ve üzeri yaş aralığındaki bireylerin gelir ve harcama karakteristiklerindeki farklılıkları incelemiştir. 75 ve üzeri yaşlardaki bireylerin sağlık harcamaları bütçeleri içinde en fazla paya sahipken, 65-74 yaşları arasındaki bireylerin 75 ve üzeri yaşlardaki bireylere oranla daha fazla eğlence ve okuma harcamaları yaptıkları sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca bu çalışmada gelir kaynakları arasında maaş ve ücretler önemli bir orana sahip olduğu bulunmuş iken 75 ve üzeri yaşlardaki bireylerin maaş ve ücret gelirlerinin toplam gelirdeki payının önemli oranda azaldığı gözlenmiştir. Diğer yaş gruplarına oranla 25-54 ve 55-59 yaş aralığındaki kişilerin daha fazla eğlence harcamasında bulunduğu, buna karşılık yaş ilerledikçe kişilerin bütçelerinden eğlence harcamalarına ayırdıkları payın azalırken, sağlık hizmetlerine ayırdıkları payın arttığı gözlenmiştir. Çalışmada, harcama farklılıklarını etkileyen en önemli faktörün gelir olduğu kanıtlanmıştır.

Chung ve Magrabi (1990), yaş faktörünün farklı harcama kalıpları üzerindeki etkisini araştırmışlardır. Çalışmada, çoklu regresyon analiz yönetimi yardımıyla tüketim harcamaları ile sosyo-ekonomik değişkenler arasındaki ilişki tahmin edilmiştir. Yaş, eğlence harcamalarıyla negatif bir şekilde ilgiliyken, toplam harcamalar eğlence harcamalarıyla pozitif bir şekilde ilgilidir ve her iki faktörde istatistiki açıdan anlamlıdır. Ancak, çalışmada hanehalkı büyüklüğü, medeni durum, iş sahipliği, ırk ve eğitim gibi faktörlerin eğlence harcamaları üzerindeki etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görülmüştür. Yaşlı hanehalkının genç hanehalkıyla kıyaslandığında daha az gelire sahip olduğu gözlenmiştir. Evde yemek yemek ve sağlık harcamaları dışında, genç hanehalkı diğer tüm harcama kategorilerinde yaşlı hanehalkına kıyasla

daha fazla harcamada bulunmaktadır. Ayrıca hane içerisinde yaşayan kişi sayısının çok olması ve evli olmak gibi faktörler ile dışarıda yemek yemek için yapılan harcama arasında negatif yönde ilişkiye rastlanmıştır.

Moehrle (1990) “Expenditure Patterns Of The Elderly: Workers And Nonworkers” adlı makalesinde, çalışan ve çalışmayan yaşlı hanehalklarının harcama kalıplarındaki farklılıklarını ortaya koymuştur. Özellikle düşük gelir grubunda yer alanlar için; çalışan ve çalışmayan yaşlı hanehalklarının harcama kalıplarındaki farklılıkların tek sebebinin gelir olmadığı görülmüştür. Yüksek, orta ve düşük gelir seviyelerinde, bazı harcama farklılıkları iş durumlarındaki farklılıklar ile de açıklanabilmiştir. Moehrle, çalışmasında 62 ve 74 yaşları arasındaki bireyleri gelir seviyelerine göre 3 gruba ayırmıştır. Her gelir grubu için çalışanlar ve çalışmayanlar arasında eğlence harcamalarında farklılıkların olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca gelir arttıkça hanehalklarının toplam harcamaları içinde eğlence harcamalarının payının da arttığı kanıtlanmıştır.

Abdel-Ghany ve Schwenk (1993) Tüketici Harcama Anketi (Consumer Expenditure Survey) verilerinden yararlanarak tek ebeveynli ve çift ebeveynli aileler arasındaki harcama farklılıklarını ortaya koymak istemişlerdir. Chow regresyon testi yardımıyla tek ebeveynli ve çift ebeveynli ailelerin tüketim kalıplarında önemli farklılıkların olduğunu kanıtlamışlardır. Beş farklı harcama kategorisi ile kalıcı gelir arasındaki ilişkinin hem tek ebeveynli ailelerde hem de çift ebeveynli ailelerde pozitif yönlü ve istatistiki açıdan anlamlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu çalışmada kalıcı gelirdeki her %1’lik artışın tek ebeveynli ailelerin eğlence ve okuma mallarına yönelik harcamalarını %0.027 arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Gelir esnekliği sonuçlarına göre; eğlence ve okuma tek ebeveynli aileler için zorunlu mallar iken, bu malların çift ebeveynli aileler için lüks mallar olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca bu çalışmada, hem tek ebeveynli aileler için hem de çift ebeveynli aileler için sosyoekonomik ve demografik faktörlerin farklı harcama kategorilerini nasıl etkilediği araştırılmıştır.

Rubin ve Nieswiadomy (1994), 1986 ve 1987 yıllarına ilişkin Tüketici Harcama Anketi (Consumer Expenditure Survey) verilerinden yararlanarak 50 yaş ve üzeri emekli ve emekli olmayan hanehalklarının harcama kalıplarını Tobit analiz

yöntemiyle test etmişlerdir. Hanehalkların eğitim, ırk, cinsiyet ve medeni durumlarına göre harcama kalıplarının değiştiğini kanıtlamışlardır. Söz konusu çalışmaya göre; emekli hanehalklarının yemek, alkol, ev eşyaları, kıyafet, ulaşım, gaz, petrol, eğlence mal ve hizmetlerine olan marjinal eğilimlerinin yüksek, emekli olmayan hanehalklarının ise konut ve hayat sigortalarına olan marjinal harcama eğilimlerinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışan hanehalkları için, evde yemek yemek, gaz ve petrol harcamaları finansal varlık durumlarından negatif bir şekilde etkilenirken, alkol, ev eşyaları, toplu taşıma ve eğlence harcamaları finansal varlık durumlarından pozitif bir şekilde etkilenmektedir.

Abdel-Ghany ve Sharpe’nin (1997) araştırmasında, tobit analiz yöntemiyle 65- 74 ve 75 ve üstü kişilerin harcamalarındaki farklılıklar ve bu farklılıkları belirleyen sosyoekonomik ve demografik faktörler test edilmiştir. Bu iki yaş grubunun harcamaları arasında önemli farklılıkların olduğu görülmüştür. Hanehalkının gelirinin bir göstergesi olarak kullanılan toplam harcamalar, her iki yaş grubu için tüm harcama kategorileri üzerinde önemli ve pozitif bir etkiye sahiptir. 65-74 yaş aralığındaki kişiler daha yaşlı kişilere göre daha fazla eğlence harcamasında bulunurken, 75 ve üzeri yaştaki kişiler daha çok sağlık harcamasında bulunmaktadırlar. Ayrıca her iki grupta da harcamaların cinsiyete, medeni duruma, ırka, yaşanılan bölgeye, özellikle de eğitim durumuna göre değiştiği gözlenmiştir. İki farklı yaş grubu için 10 farklı harcama grubunun harcama elastikiyetine bakıldığında, her iki grup için de eğlence harcamalarının elastikiyeti 1’den küçük bulunmuştur.

2000 yılında ABD Çalışma Bakanlığı İşgücü İstatistikleri Bürosu’nun hazırladığı “Yaşa Göre Harcama Kalıpları” raporunda, bireyler yaşlarına göre 3 farklı gruba ayrılmıştır. Bu grupların harcama farklılıkları incelenmiştir. Ortalama toplam harcamaları ve vergiden sonraki gelirleri en yüksek olan kişiler 35-64 yaş aralığındaki kişilerdir. 35-64 yaş aralığındaki bireyler, 35 yaşın altında ve 65 yaşın üzerindeki bireylere göre daha fazla eğlence harcamasında bulunmaktadırlar. Diğer iki gruba kıyasla en düşük gelire sahip olan 65 ve üzeri yaşlardakiler ise en fazla harcamayı sağlık hizmetleri için yapmaktadırlar.

ABD’de yapılan bir başka çalışmada, 1960-2000 yılları arasında oluşan gelir düzeyinde artma, çalışma saatlerinin 32 saate düşürülmesi, ulaşım olanaklarının

iyileştirilmesi gibi olumlu gelişmelerin dış mekan rekreasyon etkinliklerine katılımı yaklaşık %35 arttırdığı gözlenmiştir (Anonymous, 2002: 65-70).

Paulin ve Duly’in 2002 yılında yaptıkları bir başka çalışmada; emekliliğin harcama kararları üzerinde nasıl bir rol oynadığı incelenmiştir. Çalışmalarında 55 ve 75 yaş aralığındaki kişilerin çeşitli demografik özellikleri de dikkate alınarak, gelir ve harcamaların emeklilik ve emeklilikten önce nasıl farklılaştığı ortaya konulmuştur. Emekli ve emekliliği yakın hanehalklarının harcama kalemlerinin nasıl farklılaştığını görmek amacıyla Logistik ve sıradan en küçük kareler yönteminden faydalanılmıştır. Ayrıca çalışmada eğlence mallarının hem emeklilikte hem de emeklilikten önce zorunlu mal kategorisinde yer aldığı kanıtlanmıştır.

Atkinson ve Hayes’in (2010) çalışmasında da, 50 ve üzeri yaşlardaki bireylerin harcama kalıpları ve bu harcama kalıplarını etkileyen faktörler incelenmiştir. Hanehalkı büyüklüğünün yaşla birlikte önemli oranda küçülmesi sonucunda hanenin toplam gelirinin azaldığı, ancak kişi başı finansal zenginliğin 55-64 yaşları arasında en yüksek seviyeye çıktığı gözlenmiştir.Sağlık ve eğlence harcamaları üzerine en fazla harcamada bulunanların 50 ve 64 yaş aralığındaki hanehalkları reisleri olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Çalışmada, hanehalkı reisinin yaşına göre tercih edilen eğlence ve kültür mal ve hizmetlerinin değiştiği de gözlenmiştir. Emeklilik çağlarında yaş ilerledikçe internet kullanım oranının hızlı bir şekilde düştüğü çalışmanın bir diğer bulgusudur.

Kostakis, Papadaki ve Marketos’un 2014 yılında yazdığı “Greek Consumers’ Expenditure on Recreation Activities During Difficult Times” adlı makalesinde 2010- 2011 yıllarında Atina’daki 800 tüketicinin verilerini kullanarak Yunanistan’daki tüketicilerin eğlence aktiviteleri üzerine harcamalarında sosyo-ekonomik ve psikolojik etkilerini sınamış ve şu bulgulara ulaşılmıştır: Demografik özelliklerin, ekonomik göstergelerin ve ekonomik krizin eğlence harcamaları üzerinde etkisinin olduğu görülmüştür. Gelirdeki artış eğlence harcamalarını arttırmakta ve erkekler kadınlara göre daha fazla eğlence harcamalarında bulunmaktadırlar. Diğer ampirik bulguların tersine bu çalışmada, yaş eğlence harcamaları üzerine pozitif bir şekilde etkilidir. Evli tüketiciler evli olmayan tüketicilere göre eğlence harcamalarına daha az para harcamaktadırlar. Mevcut ekonomik kriz yüzünden ekonomik belirsizlik değişkenleri de modele eklendiğinde, yetersizlik hissinin (mevcut borçlarını ödeyememe hissi), eğlence

harcamalarıyla negatif bir şekilde ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır. Ekonomik belirsizlik ve eğlence harcamaları arasındaki ilişkide negatiftir fakat eğlence aktivitelerini etkileyecek düzeyde önemli olmamıştır. Ayrıca tüketicilerin belirsizliklere karşı kendilerinin sigortası için para biriktirdiği kanıtlanmıştır.

Weagley ve Huh (2004), ABD’de emeklilik ile ilgili dinamikleri daha iyi kavramak amacıyla emekli ve emekliliği yaklaşmış hanehalklarının boş zaman harcamalarını incelemişlerdir. 1995 yılı Tüketici Harcama Araştırması verilerini kullanarak emekliliğin, toplam harcamaların ve eğitimin boş zaman harcamaları üzerinde pozitif etkiye sahip olduğunu belirtmişlerdir. Emekli hanehalkı için yüksek toplam harcama ve yüksek eğitim boş zaman harcamalarını attırırken, yaş ve kazanılmış gelirin varlığının harcamaları azalttığı gözlenmiştir. Emekliliği yakın hanehalkları için ise daha yüksek harcama, eğitim ve varlık gelirlerinin olması boş zaman harcamalarını önemli derecede arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Toplam harcamalar artarken (düşerken) emekliliği yakın hanehalkının boş zaman üzerine harcamaları emekli hanehalkının yaptığından daha yavaş artar (düşer). Ayrıca hem emekliliği yakın hanehalkı için hem de emekli hanehalkı için boş zaman harcamaları lüks mal olarak bulunmuştur.

Sanayileşmiş ülkelerde boş zaman harcamaları üzerine araştırmalar ikinci dünya savaşı sonrasında başlamıştır. Türkiye’de bu alanda yapılan çalışmaların nispeten yeni olduğu görülmektedir. Türkiye’de tüketici seviyesinde veri setinin elde edilmesinin zorluğu kültürel harcamalar alanında yapılan çalışmaların kısıtlı olmasına sebep olmaktadır. Özellikle Türkiye İstatistik Kurumunun hanehalkı düzeyinde mikro veri sağlaması bu alanda yapılan çalışmaları zaman içinde arttırmıştır. Türkiye’de emekli hanehalkının harcama örüntülerini inceleyen ve emeklilik sonrası boş zaman harcamalarını etkileyen mikro faktörleri araştıran çalışmaya rastlanmamıştır. Türkiye’de bu alandaki literatürü çoğunlukla 15-64 yaş aralığındaki hanehalkının eğlence ve kültür harcama örüntülerini inceleyen ya da genç nüfusun boş zaman etkinliklerine katılımını konu alan araştırmalar oluşturmaktadır.

Türkiye’de boş zaman faaliyetleri alanındaki ilk bilimsel çalışma Nermin Abadan (1961) tarafından yapılmıştır. Abadan (1961) bu çalışmasıyla üniversite

gençliğinin boş zaman etkinliklerine katılımının bireysel ve toplumsal düzeydeki dağılımını incelemeyi amaçlamıştır (Kılbaş, 1994: 66).

Uğur Demiray, 1986 yılında hazırladığı doktora tezinde açıköğretim fakültesi iktisat ve iş idaresi bölümü öğrencilerine anket uygulayarak, söz konusu öğrencilerin kişisel ve sosyo-ekonomik özelliklerini araştırmış, ne kadar boş zamanları olduğunu ve bu boş zamanlarını nasıl değerlendirdiklerini ölçmeye çalışmıştır. Bir işte çalışmanın ders çalışmaya ve boş zaman ayırmaya engel olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum okula devam zorunlulukları olmayan açıköğretim fakültesi öğrencilerinin boş zamanlarının çok olabileceği kanısıyla örtüşmemektedir. Açıköğretim fakültesi öğrencilerinin ekonomik yapıları ile gerçekleştirdikleri boş zaman faaliyetleri arasında pozitif yönlü bir ilişkinin var olduğu gözlenmiştir. Ayrıca açıköğretim fakültesi öğrencilerinin en çok ilgilendikleri boş zaman faaliyetinin de kitle iletişim araçları olduğu görülmüştür. Aynı çalışmada, açıköğretim fakültesi öğrencilerinin yaş haddi arttıkça ve bir iş sahibi olundukça boş zaman faaliyetlerine olan ilgilerinin azaldığı da gözlenmiştir.

Demiray (1988) “Kitle İletişim Araçları ve Boş Zaman” isimli kitabında; televizyonunun öğrenciler, çocuklar ve yetişkinler için vazgeçilmez bir boş zaman geçirme etkinliği olduğunu, gençlerin ise televizyon yerine diğer kitle iletişim araçlarını tercih ettiklerini söylemiştir. Söz konusu çalışmada, ailelerin ekonomik seviyesi yükseldikçe çocuklarının da gazete, dergi, video, kaset gibi faaliyetlere ilgilerinin arttığı, televizyona yönelik ilgilerinin ise azaldığı tespit edilmiştir. Çocuklara ve gençlere uygulanan anket sonuçlarına göre, arkadaşlarla vakit geçirmek birinci sırada yer alan bir boş zaman faaliyeti iken televizyon izlemek ise 5. sırada yer alan bir boş zaman faaliyeti olarak tercih edilmektedir.

Koşar Hız’ın 1994 yılında yaptığı çalışmasında Muğla’daki 15-24 yaş arası gençlerin boş zaman faaliyetlerini incelenmiş ve şu bulgulara ulaşılmıştır; kızların ve erkeklerin boş zamanlarında farklı faaliyetlerde bulundukları anlaşılmıştır. Kızların boş zaman faaliyeti olarak birinci tercihinin kitap-gazete-dergi okumak olduğu, ikinci en iyi tercihinin ise müzik dinlemek olduğu anlaşılmıştır. Erkeklerin ise boş zaman faaliyetinin kafe-pastane gibi ortamlarda vakit geçirmek olduğu gözlenmiştir. Erkekler

için kitap okumak ikinci en iyi tercih olarak tespit edilmiştir. Ailenin kırda, kentte ya da ilçede yaşamasının da gencin boş zaman faaliyeti tercihlerini etkilediği anlaşılmıştır.

Üçdoğruk, Akın ve Emeç (2001), Devlet İstatistik Enstitüsünün 1994 yılında