• Sonuç bulunamadı

1.2. KentleĢme Kuramları

1.2.2. Amerika‟ da KentleĢme Kuramları

Amerika‟ da oluĢturulan kentleĢme kuramları daha çok pratiğe yönelmiĢ ve özellikle Chicago okulu öğrencileri tarafından Ģehirlerin yapısı incelenerek çalıĢmalar yapılmıĢtır.

Ekolojik Kuram

Chicago Okulu‟ nun temellerinin ilk olarak Robert E. Park, Ernest W. Burgess, R. D. McKenzie ve Louis Wirth‟ in çalıĢmalarına dayandığı görülmüĢtür (Duru ve Alkan, 2002: 11). Chicago kentindeki hızlı endüstrileĢmeyle birlikte birçok toplumsal sorun ortaya çıkmıĢtır. ġehirde birçok problemin ortaya çıkması araĢtırmacıları kenti gözlemlemeye ve kent üzerine çalıĢmaya itmiĢtir (Serter, 2013: 69). Park, Burgess ve McKenzie, Chicago Okulunda yürütülen kent çalıĢmalarını “The City” (1925) baĢlıklı kitapta toplamıĢlardır (Duru ve Alkan, 2002: 11).

Kentsel ekoloji kuramı, modern sanayi kentlerinde kentsel büyümeyi ve mekansal olarak ayrımlaĢmayı açıklamak amacıyla ortaya çıkmıĢtır. Kent sosyolojisinde getto, çöküntü alanları ve lüks konut vb. tanımlar ilk kez bu yaklaĢımla gündeme gelmiĢ ve sistemli bir Ģekilde incelenmiĢtir. Park, kentlerin planlama sonucu değil de doğal bir süreç ile ortaya çıktığını belirtir. Kentsel mekânlardaki sanayi bölgelerini, lüks konutları doğal olarak tanımlamaktadır. Park, kent ve insanların içgüdülerinin eĢ değer olduğunu savunur. Kentteki çöküntü alanlarını kaldırmayı insanların içgüdülerini yok etmekle aynı anlama geldiğini savunur (Akt. Güllüpınar, 2012: 8). Park çalıĢmalarını Darwin‟ in evrim teorisinden etkilenerek yürütmüĢtür. Kent ortamında da insan davranıĢının araĢtırılmasında takip edilecek yollar ile kent sosyolojisinin sınırlarını belirlemeye çalıĢmıĢtır. Park‟ a göre, kent yapay bir inĢa değildir, insan doğasının ürünüdür. Kent

nüfusunun yoğunluğunu sağlayan ulaĢım ve iletiĢimdeki geliĢmeler kentin ekolojik olarak örgütlenmesinin sonucudur. Park, kent araĢtırmaları yapılırken kentteki nüfusun çok önemli olduğunu ve kentteki nüfus değiĢmelerinin incelenmesi gerektiğini savunur.

Kent ortamı ile mahalle ortamının aynı olmadığını kentte endüstriyel rekabetten dolayı çıkar iliĢkilerinin olduğunu; mahalle ortamlarında ise, yakınlık, kiĢisel iliĢkiler ve ortak çıkarların olduğunu, bunların da araĢtırılması gerektiğini belirtmektedir. Park, para kavramı üzerinde durur ve paranın değerlerin rasyonelleĢmesine ve duygular yerine çıkarların ön planda olmasına neden olduğunu söyler (Akt. Koyuncu, 2011: 36-37).

Park, kentlerin büyümesiyle birlikte yüz yüze iliĢkilerin yerini gayri Ģahsi, yüzeysel, rasyonel, çıkarcı iliĢkilerin aldığını savunur. Kentlerdeki suç oranlarının artmasını da çıkarcı ve rasyonel iliĢkilere bağlamaktadır (Akt. Koyuncu, 2011: 37-38). Park, kente göç eden insanların asimilasyona uğradıklarını savunur ve bu durumu açıklayan kuramlar geliĢtirir. Bu kuramı „bağlantı hipotezi‟ olarak adlandırır. Bunu da „erime/

eritme potası‟ kuramıyla iliĢkilendirmektedir. Göç edenler ilk olarak kente uyum sağlamaya çalıĢmaktadırlar ve güvenli bir yer için mücadelelerini sürdürmektedirler. Bu aĢamada verimsiz topraklar, kötü konutlar gibi istenilmeyen yerler elde ederler. Ġkinci olarak bu kiĢiler ya da çocukları, torunları, egemen grubun değerlerini, dillerini öğrenip daha iyi Ģartlar elde ederler ve yüksek prestijli iĢler için mücadele ederler. Egemen grupla evlilik yapabilirler ve artık geleneksel kültürleri zayıflayıp yok olmaya baĢlamıĢtır yani asimilasyonları tamamlanmıĢtır ( Akt. Bal, 2011: 190).

Aynı Merkezli Daireler Kuramı

Chicago Okulu‟ nun düĢünürü Burgess “Aynı Merkezli Daireler Kuramı” nı geliĢtirmiĢtir. Bu kurama göre, kentin büyümesi eĢ merkezli dairelerle gösterilebilir. Bu daireler, hem Ģehrin mekân üzerindeki yayılıĢını hem de, zaman içerisindeki geliĢmelerini ifade etmektedir. Burgess bu modelini geliĢtirirken Chicago Ģehrini incelemiĢ ve çalıĢmasını bu doğrultuda oluĢturmuĢtur. Model beĢ daireden oluĢmaktadır. Bu modelin merkezinde iĢ alanları yer almaktadır. ĠĢ alanlarının içerisinde büyük mağazalar, oteller, bankalar gibi ticari iĢletmeler yer almaktadır. Ġkinci bölge, çöküntü bölgesi özelliği göstermektedir. Çünkü bu ikinci bölge iĢçiler tarafından terk edilen bölge özelliği göstermekte ve terk edilen yerleri iĢ yerleri iĢgal etmeye baĢlamıĢtır. Üçüncü bölge, endüstri iĢçilerinin ikamet ettiği alandır. Bu bölgeye insanlar iĢ yerlerine kısa sürede gitmek istedikleri ve daha önceki yaĢam yerlerinin koĢulları

olumsuzlaĢtığı için yerleĢmiĢlerdir. Dördüncü bölgede, serbest meslekte çalıĢanlar, iĢ yeri sahipleri, orta sınıf memurlar ve üst sınıflar yer almaktadır. BeĢinci ve son bölgede ise, banliyöler ve uydu kentleri bulunmaktadır. Kentin sınırları dıĢında kalan yerdir ve insanlar Ģehre inip iĢ yerine giderler akĢam olunca da tekrar evlerine dönmektedirler (Akt. Koyuncu, 2011: 37-38).

Sektör Kuramı

Bu kuramı Homer Hoyt geliĢtirmiĢtir. Park ve diğer düĢünürler gibi Hoyt da Ģehri inceleyerek kuramını geliĢtirmiĢtir. Hoyt Ģehrin ulaĢım olanaklarını ve güzergâhları inceleyerek kent geliĢimindeki önemini ortaya koymak amacıyla geliĢmiĢtir. Hoyt, kentsel dokunun birbirini takip eden halkalar biçiminde değil de, geliĢen ve ulaĢım hızı yüksek hatlar boyunca olduğunu ortaya koyarak Sektör Kuramını geliĢtirmiĢtir. Hoyt Amerikan kentlerinde gözlemler yapmıĢ ve sonucunda ulaĢımın yer seçiminde en önemli unsur olduğunu görmüĢtür (Serter, 2013: 71). Hoyt bu kuramında kenti beĢ dilime ayırarak incelemiĢtir. Merkezde iĢ ve ticaret bölgesi yer almaktadır.

Ġkinci dilimde toptancılık ve hafif sanayi kuruluĢları bulunmaktadır. Üçüncü dilim alt sınıf konutları yer almaktadır. Bu bölgede eskiden zengin sınıflar otururken, zengin sınıfların burayı terk etmeleri sonucu alt sınıf konutları burada yer almaya baĢlamıĢtır.

Dördüncü dilimde orta sınıf yerleĢim bölgesi, beĢinci ve son dilimde ise, üst sınıf yerleĢim bölgesi yer almaktadır (Akt. KeleĢ, 2004: 123).

Çok Merkezli GeliĢim Kuramı

Bu kuram, Chauncy Harris ve Edward Ullman tarafından geliĢtirilmiĢtir. Bu kurama göre, kentsel geliĢmeler birkaç ayrı çekirdek çevresinde yer alırlar. Bu çekirdekler bazı kentlerde yeni ortaya çıkmıĢken, bazılarında ise kentlerin geniĢlemesine bağlı olarak ortaya çıkmıĢtır. Kentler içinde birden çok merkezin bulunması birkaç noktada özetlenebilir. Bu noktalar:

“Kimi etkinlikler uzmanlaşmış özel hizmetlere gereksinme gösterir ve onların bulunduğu yerlere yakın olmak isterler.

Diğer kimi etkinlikler, kendilerine benzeyen ya da onların tamamlayıcısı olan etkinlikler ile bir arada bulunmayı yeğlerler.

Birbirine benzemeyen kimi kentsel etkinlikler ise, aralarındaki zıtlaşma yüzünden ayrı ayrı yerlerde yer seçerler. Bir çimento fabrikası ve hastanenin durumunda olduğu gibi.

Son olarak kimi kentsel etkinlikler, kendileri için en çok istenmeye değer yerlerin yüksek rantını ödeme gücünden yoksun bulundukları için, ayrı ayrı çekirdeklerin yaratılmasına da yol açabilirler”. (Akt. KeleĢ, 2004: 125-126).

Kentlerin çoğunda topraktan yararlanma biçimlerine göre altı farklı bölge belirir.

Bu bölgeler:

“Özeksel iş ve ticaret bölgesi,

Toptancılık ve hafif sanayi bölgesi,

Ağır sanayi bölgesi,

Oturma bölgesi,

Kültür özekleri,

Parklar,

Kentin hafif sanayi kuruluşlarının bulunduğu küçük çekirdekler,

Yörekentler”.

“Oturma bölgeleri de kendi içlerinde; dar gelirli, orta ve yüksek gelirli sınıflara göre farklılaşmakta; yörekentler ise konut ve sanayi yörekentleri olarak ikiye ayrılmaktadır” (Akt. KeleĢ, 2004: 125-126).

Louis Wirth

Wirth, „Bir YaĢam Biçimi Olarak KentlileĢme‟ adlı makalesinde kent tanımını yaparken nüfusun büyüklüğünün yanı sıra kent üzerinde heterojenlik ve yoğunluğun da önemli olduğunu belirtmiĢtir. Wirth kırsal ve kentsel bölge ayrımı yaparken bu ayrımda bu iki faktörün önemli olduğunu söylemiĢtir (Akt. Serter, 2013: 72). Wirth kenti, „bir yaĢam biçimi‟ olarak görmektedir. Kentte yaĢayan insanların yakın mesafede oturmalarına rağmen sosyal olarak çok uzak olduklarını söylemektedir. Wirth kentlerde yaĢayan insanların iliĢkilerinin gittikçe daha resmi ve parçalanmıĢ hale geldiğini, aile, akrabalık ve komĢuluk iliĢkilerinin zayıfladığını, ticari iliĢkilerin insan hayatında her alanı kapsayacağını söylemektedir. Kentlerdeki yoğunluk farklı özellikteki mahallelerin varlığını da meydana getirmiĢtir. Bu mahallelerde küçük toplulukların özellikleri de görülebilmektedir. Wirth hem genel olarak kentlerin hem de Amerika‟ daki kentlerin göç olgusuna dikkat çekmektedir. Bu göç olgusuyla birlikte toplumda bireysel olarak farklılıkların da meydana geldiğini savunmaktadır ( Akt. Koyuncu, 2011: 39-40). Wirth, kırsal toplumlarla kentleri ayırırken nüfusun büyüklüğü, yoğunluğu ve heterojenliği üzerinde durmaktadır. Wirth‟ e göre, nüfusun büyüklüğünden kasıt Ģudur: birçok

kültürün bir arada yaĢaması, benzer kültürlerin korunma amacıyla bir araya gelmesi ve toplum içinde birbirlerini tamamlar nitelikte olmasıdır. Toplumda karĢılıklı etkileĢime ne kadar çok insan katılırsa bireysel farklılıklar da o kadar artmaktadır. Bu sebeplerden dolayı kırsal kesimlere göre kentlerde yaĢayan insanların düĢünceleri daha fazla ayrı kutuplara ayrılmıĢtır. Kentlerdeki insanlar birbirlerine yakın yaĢarlar fakat birbirlerini tanımazlar ve insanların iliĢkileri kısa ömürlüdür. Ġnsanların birbirleri ile olan iliĢkileri kısa ömürlüdür genelde çıkar üzerine kuruludur. Nüfus büyüklüğü insanlar arasındaki uçurumu da artırmakta ve mesafeler yaratmaktadır. Wirth‟ in nüfus yoğunluğundan kastı, kentteki nüfusun belli bir yerde yığılması durumudur. Kentlerdeki nüfus yoğunluğu çeĢitli sorunları da doğurabileceğini söylemektedir. Bu sorunları engellemek için yasal düzenlemeler getirilmiĢ ve hareket alanları kısıtlanmıĢtır. Aynı Ģartlara sahip insanlar kentlerde bilinçli olarak ya da yaĢadığı koĢullar gereği aynı yerlerde yaĢamak isterler. Ancak bu insanların arasında duygu bağı olmaması halinde rekabet ve karĢılıklı sömürü gibi durumların meydana geldiğini söylemektedir. Bu gibi durumların meydana gelmesini önlemek için ise, nüfus yoğunluğu olan kentlerde denetime ihtiyaç olduğunu savunmaktadır. Wirth, nüfusun heterojenliğinin farklı kültürlere sahip insanların bir arada yaĢamasını ifade ettiğini söyler. Kentte çok sayıda insanın bulunması kiĢisel farklılıkların artmasına da yol açtığını söylemektedir. Kentlerde farklı kültürlerden insanların yaĢaması sınıf farklılıklarının karmaĢıklaĢmasına neden olmakta bu durum ise, kentin katı sınıf yapısının yıkılmasını sağladığını söylemektedir (Akt. Güllüpınar, 2012: 11). Bal, Wirth‟ in ifade ettiği kentsel yaĢamın temel özelliklerinin neler olduğunu Ģu Ģekilde maddeleĢtirmiĢtir:

“Birincil ilişkilerin yerini ikincil ilişkilerin alması,

Akrabalık bağlarının zayıflaması,

Ailelerin toplumsal açıdan öneminin zayıflaması,

Komşuluğun kaybolmaya başlaması,

Toplumsal dayanışmanın zayıflaması,

Sanayi, eğitim ve eğlenceye ilişkin etkinliklerin ev dışına, uzmanlaşmış kurumlara kaydırılması,

Sağlığın korunması eğitim, eğlence ve kültürel gelişmeyle ilgili olanakların sağlanması ve bunları sunan uzmanlaşmış kurumların yaygınlaşması vb.”(Bal,2011: 204 ).