• Sonuç bulunamadı

Amerika Birleşik Devletleri’nin Gürcistan Politikası

BÖLÜM 2: GÜRCİSTAN VE ACARA ÖZERK CUMHURİYETİ

2.1. Gürcistan 29

2.1.3. Küresel ve Bölgesel Aktörlerin Gürcistan Politikası

2.1.3.1. Amerika Birleşik Devletleri’nin Gürcistan Politikası

ABD’nin Gürcistan politikası, Güney Kafkasya politikası çerçevesinde belirlenmektedir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Güney Kafkasya’da güç boşluğu ortaya çıkmıştır. Bu güç boşluğunu doldurmak için bölgesel ülkelerin yanı sıra küresel güç olan ABD bölgeye ilgi göstermeye başlamıştır. ABD bölgede ilk dönemde izlediği Rusya’nın önceliklerini dikkate alan politikasından vazgeçmiş ve daha aktif politikalar izlemeye başlamıştır. ABD bu dönemde bağımsızlıklarını yeni kazanmış ülkelerin bağımsızlıkların desteklenmesi, yeni ekonomilerin serbest piyasaya geçmesi ve küresel ekonomik sistemle bütünleşmesinin sağlanması noktasında desteğini artırmıştır. ABD ayrıca, eski Sovyet cumhuriyetlerinin Batı güvenlik kurumların etki alanına girmesi yönünde çaba göstermiş; bu amaçla NATO’nun genişlemesini ve AB’nin demokratikleşme, insan hakları, ekonomik yardımlar gibi alanlarda yaptığı çalışmaları desteklemiştir. ABD’nin Güney Kafkasya politikasının etkileyen diğer faktör bölgenin enerji kaynakları bakımından zengin olması ve enerji kaynakları aktarım güzergahı üzerinde olmasıdır. ABD, Hazar enerji kaynaklarının Rusya güzergahı dışında uluslararası pazarlara ulaştırılması ile Ortadoğu petrollerine olan bağımlılığı azaltmayı amaçlamaktadır. 11 Eylül 2001 yılına kadar enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara ulaştırılması konusuna ağırlık veren ABD, bu tarihten sonra bölgesel istikrarsızlığın kendi güvenliğine zarar vereceği endişesi ile bölgede askeri anlamda da söz sahibi olma politikasına yönelmiştir (Mikail, 2010: 42; Öztürk, 2010:3; Caşın, 2010:331; Kasım, 2008:120-122).

Gürcistan’ın jeopolitik durumu ABD’nin Güney Kafkasya politikasında önemli yer teşkil etmektedir. Gürcistan’ın ABD için önemi 11 Eylül 2001 tarihinden sonra daha da artmaya başlamıştır. Gürcistan, Hazar enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara ulaştırılmasında geçiş noktası üzerinde bulunmaktadır. Gürcistan’ın Afganistan ve Irak operasyonlarında bir üs olabilme konumu da önemini artırdı. ABD, Rusya’nın tepkisine rağmen Gürcistan’da bulunduğunu iddia ettiği El-Kaide örgütü ile ilişkili terör

gruplarını ortadan kaldırmak için Amerikan askerleri Gürcistan’a yerleşti. Gürcistan’da bu durumu fırsat bilerek, Rusya tarafından gelen toprak bütünlüğüne yönelik tehditleri ABD ile işbirliğini artırarak gidermeye, Rusya’yı dengeleme politikasına yöneldi. ABD ise Rusya etkisinden çıkarmak için Gürcistan’ı daha çok desteklemeye başladı (Hasanoğlu ve Cemilli, 2006:123-124).

Gürcistan, Şevardnadze’nin iktidarda olduğu 10 yıllık dönem boyunca sorunları dondurma ve mevcut durumu koruma stratejisi izlemiştir. 1993 yılında Bağımsız Devletler Topluluğuna üye olmasıyla bağımsızlıktan sonra yaşadığı güvenlik sorunlarına geçici de olsa tedbir alan Gürcistan, bu politikaya paralel olarak 11 Eylül 2001’e kadar süren bu dönemde Rusya ile açık bir çatışma içine girmemiş, Abhazya ve Güney Osetya gibi ayrılıkçı sorunlar dondurulmuş, çözümü ertelenmişti. Ancak bu politika sorunların çözümüne katkı sağlamamış, aksine Gürcistan siyasi, iktisadi ve askeri olarak çıkmaz içine girdi. Bu nedenle Gürcistan dış politika stratejisini değiştirerek, 2001 yılından sonra güvenlik sorunlarına çözüm olması için ABD ile yakın ilişkiler geliştirmeye başladı. İki ülke ilişkileri 11 Eylül 2001’den sonra başlatılan uluslararası terörizmle mücadele çerçevesinde gelişmeye başlamıştır. Gürcistan yönetimi Rusya’nın baskılarına karşı denge oluşturmak amacıyla ABD’ye yakınlaşmaya büyük önem vermiştir. ABD’nin Gürcistan’ı Rusya’ya karşı desteklemesine karşılık olarak Gürcü yönetimi, 2003 Irak Savaşında ülkedeki askeri tesisleri ABD’ye açarak destek vermiştir. Gürcistan, Rusya ile olan ilişkilerini daha da bozma pahasına, 2002 yılında NATO üyeliğine başvuruda bulunmuştur (Tanrısever, 2004:104-105).

ABD-Gürcistan ilişkilerini belirleyen diğer önemli unsur enerji kaynaklarının güvenliği konusudur. Gürcistan, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı üzerinde bulunması nedeniyle, ABD açısından stratejik hale getirmiş ve ülkenin istikrar önem kazanmıştır. Ancak SSCB’nin dağılmasından sonra genelde bölgede özelde Gürcistan’da Abhazya ve Güney Osetya’da başlayan etnik çatışmalara ABD temkinli yaklaşmış ve sorunlara müdahale konusunda çekinceli davranmıştır. 2001 yıldan sonra askeri olarak bu ülkeye yerleşen ABD, ülkeye yönelik toprak bütünlüğü ve istikrarsızlık endişesi bir nebze olsa da giderilmiştir. Gürcistan’ın en önemli sorunu ayrılıkçı bölgeler olan Abhazya ve Güney Osetya ile bağımsızlıktan sonra yaşanan çatışmalardır. Bu çatışmalarda Rusya’nın tutumu Gürcistan-Rusya ilişkilerinde çatışmalara varan sorunlara neden

olmuştur. Rusya’nın Gürcistan üzerindeki bu etkisine karşın ABD, 2001 yılından sonra Gürcistan’a açık destek vermeye başlamıştır. 2001 yılına kadar güvenlik boyutu ihmal edilerek yürütülen Gürcistan politikası bu tarihten sonra güvenlik politikasının da ötesine geçerek Gürcistan iç politikayı da dizayn noktasına gelmiştir. Bu politikaların sonucu olarak 2003 yılındaki “Gül Devrimi”nden sonra ABD ve Batı’ya yakın Saakaşvili yönetimi iktidara gelmiştir (Kasım, 2008:127-132). Şevardnadze’nin Batı yanlısı politikaları yeterli görmeyen ABD, Gül Devrimi’ni7 destekleyerek Saakaşvili’nin iktidara gelmesini sağlamıştır.

ABD ile Gürcistan arasından Şevardnadze ile başlayan ve Saakaşvili’nin iktidara gelmesiyle daha da yoğunlaşan stratejik askeri işbirliği bulunmaktadır. Gürcistan askeri işbirliği vasıtasıyla ABD’den kendi toprak bütünlüğü sorunlarının çözümünde katkı beklemektedir. Gürcistan bu politika çerçevesinde Irak’a asker göndermiştir. Ayrıca Gürcü askerleri ABD ve NATO kuvvetlerince eğitilmektedir. Gürcistan dış politikasının ana hedefi askeri işbirliğinden öte Batı güvenlik kurumlarına entegre olmak yönündedir. Bu amaçla Gürcistan, NATO ve AB üyesi olmak istemektedir. Gürcistan bu sayede etnik sorunlardan kaynaklanan toprak bütünlüğü sorunlarını çözeceğini, Rusya’nın etkisini azaltacağını düşünmektedir. NATO ise etnik sorunları olan Gürcistan’ı üye yaparak Rusya’yı karşısına almak istememektedir. Bu nedenle Gürcistan’ın NATO üyeliği kısa vadede mümkün görünmemektedir (Özkan, 2008:236-237).

ABD-Gürcistan ilişkilerinin başka bir boyutu, Gürcistan’ın toprak bütünlüğü sorunudur. ABD, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü savunmakta ve Rusya’ya karşı desteklemektedir. ABD, Gürcistan’ın etnik sorunlardan kaynaklanan toprak bütünlüğünün sorununun BM çerçevesi içinde kabul edilen federal bir yapı çerçevesinde çözülmesi fikrini desteklemektedir (Özkan, 2008:238).

Batı taraftarı Gürcistan’ın bölgede güçlenmesi ABD’nin enerji ve güvenlik politikaları açısından çok önemlidir. Gürcistan, Hazar enerji kaynaklarının uluslararası piyasalara

7

2003-2004 Gürcistan’da yönetim değişimine neden olan Gül Devrimi sürecinin arkasında ABD’nin olduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca ABD, Şevardnadze iktidarını bitirmeyi önceden planlamış ve Şevardnadze’nin ikna edilmesinde aktif rol oynamıştır. ABD devrimi örgütlerken hem ekonomik araçları hem de sivil toplum araçlarını kullanmıştır. Devrimin başarıya ulaşmasında ABD ve AB gibi dış güçlerin destekleri kadar, bağımsızlıktan beri yaşanan etnik problemler, yolsuzluk, organize suçlar, ekonomik krizler, yoksulluk gibi iç sorunlar da etkili olmuştur (Bolat, 2006:339-340).

ulaştırılmasında önemli bir koridordur. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının hayata geçmesinde ABD desteği büyük rol oynamıştır. Gürcistan’da ABD ve AB yanlısı politikalar izlemekte ve Batı’nın güvenlik şemsiyesi altına girmek istemektedir. Bu politikalar Gürcistan-Rusya ilişkilerini gerginleştirmiş ve bu gerginlik Ağustos 2008’de savaşa dönüşmüştür. Gürcistan, toprak bütünlüğünü sağlamak amacıyla Güney Osetya’ya saldırmasıyla başlayan savaşı kaybetmiştir. Bu savaşta Gürcistan, ABD’den gerekli desteği alamamıştır. Rusya ise bölgede etkin olduğunu ve savaş sonrasında da bu etkinliği daha da artırdığını göstermiştir. 2008 savaşından sonra ABD-Gürcistan ilişkileri durgunluğa girmiştir. Bu durumun en önemli sebebi, bir önceki yönetimin Rusya’ya daha sert bir politika izlenmesi görüşünün aksine Obama yönetiminin Rusya ile ilişkileri yeniden oluşturma politikasından kaynaklanmaktadır (Caşın, 2010:367-370). Obama yönetimi bölgede atacağı adımda Rusya gerçeğini dikkate almaya başlamıştır (Öztürk, 2010:20). Ağustos 2008 Savaşı ABD-Gürcistan ilişkilerinde hayal kırıklığı olarak değerlendirilmektedir. Bu dönemden sonra ABD, Rusya’ya karşı daha dengeli bir politika izlemeye, Kafkasya’da Rusya’yı daha az karşısında almaya başlamış ve Rusya’nın bölgedeki tarihi bağlarını dikkate alan, gerginlikten uzak bir strateji uygulamaya önem vermiştir.