• Sonuç bulunamadı

Amelia KinkadeAmelia Kinkade

SEVGÝ DÜNYASI

25

Sarhoþlarý Sevmeyen At

Amelia Kinkade, yirmi dört yaþýnda, caz dansý ve oyunculuk eðitimi almýþ, hayatýný Los Angeles'ta kareografi ve oyunculuk ile kazanmaya çalýþan, Amerikalý genç bir kýzdý.

Rodney isimli bir kedisi vardý. Rodney, komþularýnýn kapýlarýnda devamlý miyav-ladýðý ve Amelia'nýn elbiselerini tuvalet olarak kullandýðý ve daha baþka bir sürü sorun yarattýðý, bu sorunlarý veterinerler de çözemediði için, son çare olarak bir gün bir hayvan iletiþimcisine gitti. Oldukça þüpheci bir tavýrla yaklaþtý önce konuya. Ama kedisinden, iletiþimci aracýlýðýyla duyduklarý, onu hayretten hayrete düþürdü. Rodney ona, yalnýzlýk-tan sýkýldýðýný, oynamak için baþka evlerdeki kedileri dýþarýya çaðýrmak amacýyla, kapý kapý dolaþýp miyavla-dýðýný, onun kendisini hep yalnýz býrak-masýna kýzdýðýndan elbiselerini kirlettiði-ni söylemiþti. Kinkade daha sonra, ayný kiþinin verdiði iletiþim kurslarýna gitti ve bir anda, kendisinin sahip olduðu müthiþ yetenek ortaya çýktý. Amelia çok büyük bir kolaylýkla hayvanlarla telepatik iletiþim kurabiliyor, onlarýn ilettiði olay-larý resimler halinde görebiliyor, onolay-larýn kendilerine has seslerini kafasýnýn içinde iþitebiliyordu. Kendisi bu özelliðini, bir dansçý olarak, uzun seneler boyunca düzenli olarak yaptýðý meditasyonlara baðlýyor. Adý çok kýsa zamanda duyuldu. Þimdi otuz altý yaþýnda ve þimdiye kadar binlerce hayvana; kediye, köpeðe, ata, file, gorile, aslana, leopara ve onlarýn sahiplerine, çeþitli dertlerini ortadan kaldýrmalarýnda yardýmcý oldu. Þu anda kendisi Güney Kaliforniya'da yaþayan,

ABD'nin en duyarlý yüz kiþisi içinde sayýlan, dünyanýn her tarafýnda seminer-ler tertipleyip yeni hayvan iletiþimciseminer-leri yetiþtiren, kitaplar yazmýþ olan ve hay-vanlarla konuþma dendiðinde akla ilk gelen isimlerden birisi.

Kinkade'in geniþ deneyim yelpazesin-den bir olayý buraya alýyoruz:

"Hayvanlarla konuþma konusunda þüpheci insanlarla yaþadýðým olaylarýn en ilginci, bir at çiftliðinde geçti. Çiftliðin, hayvanlarla konuþma gibi bir safsataya kesinlikle inanmayan yöneticisi Barney, atlarýna baktýðý hanýmlarýn ri-casýný kýrmayarak, seminerimizi orada yapmamýza izin vermiþti. Kendisi, konuy-la hiç ilgilenmediðini söylediði halde, biz çiftlikteki atlarla telepatik iletiþim dene-meleri yaparken, hep çevremizde dolaþtý ve bize kulak kabarttý. Ben atlardan birinin hastalýklarýný tespit ederken, atýn sahibi söylediklerimi onayladýkça, daha fazla dayanamadý ve yanýma gelip, kendi atýyla da konuþmamý istedi.

Barney'in atý Jupiter'e alýþýlagelmiþ birkaç soru sorduktan sonra, "Bana vere-bileceðin bir sýr var mý?" diye sordum. Bir hayvanla konuþurken, böyle bir soru sorarsan, asýl eðlence o zaman baþlar. Yalnýz hayvanýn verdiði sýrrý, sahibine aktarmak konusunda, mutlaka hayvanýn iznini almak gerekir. Jupiter bana þu hikâyeyi anlattý: "Bir gün Barney'le koþuyorduk. Barney'in yanýnda, açýk renk bir ata binmiþ sarýþýn bir kadýn vardý. Uzun koþtuktan sonra, taþ köprüye gelmeden önce, samanlýk kapýsýnýn yanýnda onu sýrtýmdan attým. Çünkü Barney çok sarhoþtu ve ben bunun için ona kýzgýndým." Bunlarý söylerken

Jupiter bana telepatik olarak, buzlu mar-garita kokteyli ve bira kutularý resimleri gönderiyordu. Barney yaralanmamýþ ama çok korkmuþtu. Ben Jupiter'in anlat-týklarýný Barney'e ve kursuma katýlanlara naklettim. Barney kýpkýrmýzý kesilmiþ ve çok mahcup olmuþtu, ama itiraf etti: "Evet, çok bira içmiþtim, beraberimdeki Cheryl isimli sarýþýn kadýn da Margarita içmiþti." Sonra atýna döndü ve "Demek beni bilerek attýn sýrtýndan?" diye sorup güldü. Jupiter ona böylece bir ders ver-mek istemiþti. Barney bu dersi o gün anlamamýþtý ama þimdi anlýyordu. Ben de böylece, hayvanlarla konuþulabile-ceðini kabul etmeyen þüpheci birini, tek söz söylemeden ikna etmiþ oldum. Atý Jupiter, bu iþi benim yerime yapmýþtý."

Meditasyon ve

Ýletiþime Hazýrlanma Metodlarý

Hayvan iletiþimcileri, hayvanlarla konuþma yeteneklerini uyandýrmak ve geliþtirmek isteyenlere, tatbik edebile-cekleri alýþtýrmalar öneriyorlar. Hepsinde ortak nokta, herþeyden önce meditasyon-la kendi kendini arýndýrmak ve "alýcý" olmaya hazýrlamak. Bu meditasyonlarda, omurga düz kalmak kaydýyla rahat bir þekilde oturarak ve dikkati nefes alýp verme üzerinde toplayarak zihni boþalt-mak, bedeni gevþetmek, kendisini tüm doða ve yaradýlýþla bir hissedebilmek, dua etmek, kendisini çeþitli hayvanlarýn yerine koyarak, onlar gibi hissedebilmek, sanki onlarýn bedeninde imiþ gibi, onla-rýn dünyayý ne þekilde algýladýðýný anla-maya çalýþmak, rehber varlýðýný yardýma çaðýrmak gibi þeyler. Meditasyon, kimse tarafýndan rahatsýz edilmeyecek bir yerde olmalý. Bazý iletiþimciler, açýk havada,

toprak üzerinde olmayý tercih ediyorlar. Penelope Smith, önceki sayýlarýmýzla kendisinden söz ettiðimiz hayvan tera-pisti, bu meditasyonlardan sonra yapýla-cak þeyleri þöyle sýralýyor:

- Gözlemlemek: Konuþmak istediðiniz hayvaný önce sessizce ve uzun uzun gözlemleyin. Ruhunuzun onun yanýnda huzur içinde olmasýný hissedin.

Ruhunuzu ondan gelecek sinyallere açýn ve sabýrla bekleyin.

- Hayvana herhangi bir düþünce gön-dermeden önce, bir þeyi tasavvur etmeyi ve onu karþýnýzdaki bir cisme veya baþka bir insana göndermeyi çalýþýn.

- Hayvana selam gönderin ve onun sizi dinlemesini temin edin. Örneðin merhaba diye seslenin ve size merhaba dediðini varsayýn.

- Bir soru gönderin ve hemen

karþýlýðýnda kafanýzda doðan düþünceyi tespit edin. Size o anda anlamsýz veya kendi tahayyülünüzmüþ gibi gelse de bunu yapýn.

- Cevabý aldýðýnýzý bildirin. - Bu alýþtýrmayý çeþitli hayvanlarla tekrar edin.

Bunlarý yapmadan önce mutlaka hay-vana yüreðinizdeki büyük sevgiyi gön-dermenin ve kendisiyle konuþmak için iznini almanýn önemini belirtiyor iletiþimciler. Yine hepsinin birleþtiði bir nokta da, cevaplarý kontrol edebile-ceðiniz bir þekilde çalýþmak. Örneðin, telepatik baðlantý kurduðunuz hayvanýn verdiði cevaplarý, sahibinin onaylamasýný saðlamak. Bunun için de önce, tanýdýk-larýnýzýn, arkadaþlarýnýzýn hayvanlarý ile, tabii sahiplerinin de izinlerini alarak, pratik yapmak. Örneðin, köpeðine en

SEVGÝ DÜNYASI

27

sevdiði yiyeceðin ne olduðunu veya nerede uyuduðunu sorduðunuzda, sahibi aldýðýnýz cevabý denetleyebilmeli. (Tavuk eti veya sosis ya da yataðýn ayak ucu veya sepet)

Resimler Kullanarak Konuþmak

Amelia Kinkade, meditasyondan sonra, iletiþim kurmak istediðiniz hayvana bir mesaj göndermek istediðinizde, bu mesajý görsel olarak kafanýzda canlandýr-manýzý öneriyor. Örneðin, en sevdiði yiyeceðin ne olduðunu sormak isterken, kendinizi o hayvanýn yerine koyarak, önünüzde yemek kabýnýn durduðunu ve içinde ne olmasýný arzu ettiðinizi düþünün. Yemek kabýný gözlerinizin önüne getirin ve bu resmi hayvana gön-derin. Birden, iç gözünüzle, bu kabýn içinde ne olduðunu görebilirsiniz.

Bunu yaparken, aklýnýza gelmiþ olan cevaplarý veya iç gözünüzde canlanan resimleri sorgulamamanýz, onlarý olduðu gibi kabul etmeniz gerek. Eðer kendi mantýðýnýzla, gelen cevabý yorumlamaya kalkarsanýz, cevaplarýn gerçekliðini bozuyor, kendi hükümlerinizi iþe karýþtýr-mýþ oluyorsunuz. Bazen gelen cevaplarýn anlamý ilk anda anlaþýlmýyorsa da, son-radan yapýlan denetleme ile, ne denmiþ olduðu ortaya çýkabiliyor.

"Film branþýnýn patronlarýndan olan Bill'in evine, beslediði buldog köpekle-riyle konuþmak için çaðrýlmýþtým. Ben köpeklerden aldýðým cevaplarý ona aktardýkça, Bill ifadesiz yüzüyle oturuyor ve sadece dinliyordu. Köpeklere en çok sevdikleri oyunun ne olduðunu sordu-ðumda, bana, dizlerine kadar gelen sýð

bir su içinde oynamak olduðunu ilettiler. Bu su, bir kaynaktan besleniyordu ve ben bunun bir göl veya bir dere olduðunu düþündüm. Köpekler bu su içinde renkli balýklar gösteriyorlardý bana. Bunlarý iletirken bir taraftan da þaþkýnlýkla, güney Kaliforniya'da, içinde renkli tro-pikal balýklarýn yüzdüðü bir gölün nerede bulunabileceðini düþünüyordum. Konuþma bittikten sonra Bill, beni sýna-mak için hiçbir þey söylemediðini açýkla-yarak fotoðraf albümünü getirdi.

Gösterdiði fotoðraflarda iki buldog, Bill'in bahçesinde kurduðu bir plastik havuz içinde oynaþýyorlardý. Bill havuzu bahçe hortumuyla doldurmuþtu ve plastik havuz renkli balýk desenleriyle kaplýydý."

Bir baþka örnek de, Kinkade'in bir Paskalya yortusunun hemen sonrasýnda verdiði bir kurstan:

"Coronado'da bir çiftlikte, kursa katýlanlar, Patricia isimli bir Pudel ile telepatik iliþki kurmaya çalýþýyorlardý. Sorulan soru, Patricia'nin en sevdiði yiyeceðin ne olduðuydu. Hemen hepsi sýðýr eti veya ciðer gibi þeyler olduðu-nu söylediler. Kursa katýlanlardan ikisi ise, sadece "gümüþ" sözünü algýladýklarýný söylüyorlardý. Bazýlarý hemen yorum yapmaya baþlayýp, bunun belki pullarý gümüþ gibi parlayan bir balýk olabile-ceðini ileri sürdüler. Patricia'nýn sahibi birden hatýrlayarak bir çýðlýk attý. "Yok yok, gümüþ sözü doðru! Patricia, paskalya için kýzýma hazýrladýðým sepet-ten bir çikolata tavþan çalarak onu yedi. Tavþan gümüþ renkli bir kaðýda sarýlýy-dý!"

Telepatik Konuþmalara Giriþ Soru ve Cevaplarý

Hayvanlarýn bedensel ve ruhsal saðlýk-larý ve sahipleriyle ile ilgili sorunsaðlýk-larýyla ilgilenmeye baþlamadan önce, telepatik yeteneklerimizin iyi iþlediðinden ve yap-týðýmýz konuþmalarýn, doðru sonuçlar verdiðinden emin olmamýz gerek. Bunun için de, önce hayvanýn sahibi tarafýndan doðrulanmasý kolay olan soru ve cevap-larla baþlýyoruz yaptýðýmýz iþe. Bu soru-lar ise genelde þöyle sýralanýyorsoru-lar:

- En çok sevdiðin yiyecek nedir? - Gece nerede uyumayý seviyorsun? - Ne üzerinde uyuyorsun? Rengi ne? - En sevdiðin arkadaþýn kim? Kiminle oynuyorsun?

- Nerede yaþýyorsun? Evin nasýl görünüyor?

- Çevresi nasýl, bahçe nasýl görünüyor? Bahçede neler var?

- Arabaya kiminle biniyorsun? Araba ne renk?

- Nereye gitmeyi seviyorsun? Orada neler var?

- En sevdiðin oyuncak hangisi? Rengi ne?

- En sevdiðin oyun nedir? - Bugün ne yaptýn, kiminleydin? - Yemeðini kim veriyor?

- Gündüz nerede uyuyorsun?

Sorularýn cevaplarý, anýnda kafanýzýn içinde beliren bir fikir, bir söz, bir ifade olabileceði gibi, iç gözünüzün önünde canlanan bir resim hatta bazen bir film sahnesi þeklinde de olabilir. Böyle soru-larýn cevaplarý doðru olarak alýnmýþ ise, daha soyut sorulara geçilebilir ve herhan-gi bir problemin kaynaðý araþtýrýlabilir veya hayvanýmýzýn daha mutlu olmasýný temin edecek þeyler öðrenilebilir. Amelia

Kinkade, iletiþim sýrasýnda her þeyin anýnda not edilmesini ve düþünüp analiz etmenin sonraya býrakýlmasýný öðütlüyor. Her yetenekte olduðu gibi, bu yeteneðin de geliþtirilmesi alýþtýrma yapmakla, sabýrla üzerinde çalýþmakla mümkün. Herhangi bir müzik aletini çalmak da, kiþinin büyük yeteneði de olsa, sonuçta bir günde öðrenilen bir þey deðil.

Hayvanlar Negatif Emir Kipini Tanýmaz

Kinkade'nin özellikle üzerinde durduðu noktalardan biri de, eðer hayvanlarýmýzýn yapmasýný istemediðimiz bir þey varsa, ona "Þunu böyle yapma" þeklinde mesaj göndermemizin, yanlýþ anlaþmalara yol açacaðý konusu. Göndermek istediðimiz fikri, tahayyülümüzde canlandýrarak bir resim halinde gönderdiðimizden, hay-vanýmýz bu resimde gönderdiðimiz

SEVGÝ DÜNYASI

29

konuyu alýyor ama "ma" ekini algýlaya-mýyor. Örneðin, týrnaklarýný koltukta bilememesini istediðimiz kedimize, bunu yapmamasýný söylemek isterken, önce mecburen bu sahneyi gönderiyoruz: "Koltukta týrnaklarýný bileyen Sarman." Ama negatif emir kipini resim olarak telepatik olarak gönderemediðimizden dolayý, kedimiz yalnýzca, bizden gelen "Koltukta týrnak bileyen Sarman" mesajýný alýyor ve bunu istediðimizi sanýyor. Yani amacýmýzýn tam tersini saðlamýþ oluyoruz. Doðru mesaj "Kedi aðacýnda týrnak bileyen Sarman" olmalý. Bu demektir ki, örneðin köpeðimize havlamamasýný istediðimizde, havlayan bir köpek imajý göndererek, "Havlama" demek yerine, "Havlamayan, sakin otu-ran köpek" imajý göndererek, asýl iste-diðimiz þeyi ifade etmiþ olacaðýz.

Veya belli bir davranýþý engellemek istediðimizde, Kinkade'in "sandviç" adýný taktýðý bir metodu uyguluyoruz. Örneðin kedimizin geçirdiði bir ameliyattan son-ra, dikiþlerini diþleri ve týrnaklarýyla kaþý-yarak tekrar açmamasýný istediðimizde, ona önce olmasý gerekeni, yani "Sakin oturan ve yarasýna dokunmayan Sarman" resmini gönderiyoruz, arkasýndan "Yara-sýný kaþýyan, dikiþleri açan, tekrar veter-inere gidip ameliyat masasýnda yatan Sarman". Bu imajla birlikte "Hayýr" sözünü gönderiyoruz ve peþinden yine olmasý gereken, yani " Sakin oturan ve yarasýný rahat býrakan Sarman".

Haydutlar!

Amelia Kinkade, hayvanlarýn gayet saðlam bir zaman hissi olduðunu ve aylarý, günleri ve günün saatlerini çok iyi

bildiklerini söylüyor. Örneðin, kedisi Mr. Jones her akþam saat beþte eve dönmesi gerektiðini biliyor ve her gün bu anlaþ-maya uyuyor. Kendisi evde olmadýðý zamanlarda Kinkade, kedisi ile telepatik baðlantý kurarak, onun nerede olduðun-dan ve ne yaptýðýnolduðun-dan haberdar oluyor. Bu baðlantýnýn, evinizde siz yokken neler olduðunu öðrenmeniz açýsýndan da fay-dasý olabilir. Bir gün Amelia arabasýyla iþ yolunda olduðu bir sýrada, birden

kafasýnda Mr. Jones'un acil bir çaðrýsý beliriyor. "Amelia, acele eve gel!" Kedisinden böyle bir mesaj gelmesine alýþýk olmayan Amelia, ne olduðunu anlamaya çalýþýyor. "Evde korkunç þeyler var. Çabuk gel!" Bu korkunç þeylerin ne olduðunu sorduðunda "Haydutlar" ce-vabýný alýyor ve panik içinde eve dönüy-or. Dönerken kedisine, kedi kapýsýndan bahçeye kaçmasýný söylüyor. Eve geldiðinde, dýþarýdan gözüne olaðanüstü hiçbir þey çarpmýyor. Mr. Jones onu evin merdiveninde karþýlýyor.

"Elimde biber gazý sýkan korunma ale-timle eve yaklaþtým. Hiçbir ses duyul-muyordu ve her þey normal görünüyordu. Ýhtiyatla kapýyý anahtarla açýp içeriye girince, nihayet haydutlarý görebildim. Siyah bir karýnca ordusunun neferleri, muntazam iki sýra halinde, cam kapýnýn altýndan mutfaða girip çýkýyor ve Mr. Jones'un yemek kabýndaki kuru mama-sýný, tane tane, elden ele vererek, cam kapýdaki küçük bir aralýktan bahçeye taþýyorlardý. Yemek kabýnýn içi karýnca kaynýyordu.

Derin bir nefes alýp rahatladýktan sonra, Mr. Jones için bunun gerçek bir

soygun olduðunun idrakine vardým. Yemeði, gözlerinin önünde çalýnýyordu. Bana haber verdiði için teþekkür ettim ve ona yeni bir kap yemek verdim. Ama merakýmý yenemeyip sordum: "Sen bazen karýnca yersin aslýnda, neden onlarý yemedin?" Cevabý çok ilginçti : "Çok kalabalýklar!"

Hasta ve Kayýp Hayvanlar

Hayvanlarla iletiþim kurma olgusunun, hayvanlarýn ruhsal ve bedensel saðlýðýný korumaya, birlikte yaþadýklarý insanlarla aralarýnda oluþan anlaþmazlýklarý ortadan kaldýrmaya ve sonuçta onlarýn yaþam koþullarýný iyileþtirmeye yönelik, yepyeni, daha doðrusu yeniden keþfedilmiþ bir faaliyet alaný olduðunu ve bu amaçla tatbiki gerektiðini, önceki sayýlarýmýzda da defalarca belirtmiþtik. Telepatik alýþveriþi geliþtirebilmiþ

iletiþimciler, hayvanlarýn saðlýk sorunlarý konusunda da, veterinerlerin sýnýrlarýna dayandýklarý noktalarda, çok faydalý þeyler yapabiliyorlar.

Hollywood'da film branþýnda çalýþan bir Myra isimli bir hanýmýn, Ralph isimli kedisinin yemek yemediðini belirterek kendisini aramasý üzerine, Amelia Kinkade kedi ile telepatik iletiþime geçiyor. Ralph midesinden þikâyet ediyor ve veterinere gitmek istemiyor, rahat býrakýlmak ve uyumak istiyor. Amelia kedinin herhangi zehirli bir böcek veya arý yemiþ olabileceðini düþünüyor, çünkü kedi "zehir" kelimesini kullanýyor.

"Herhangi zehirli veya bozulmuþ bir þey yemediðini tespit ettikten sonra niha-yet Ralph bana þunlarý söyledi: "Sýrtýma keskin bir þey battý." Bunun üzerine sýr-týný araþtýrdým, bu araþtýrmayý yaparken omuzlarýmýn arasýnda, kedinin duyduðu keskin acýyý hissettim ama herhangi bir iþaret bulamadým. Hiçbir þey anlamadý-ðým halde, Ralph'ýn söylediklerini Myra'-ya ilettiðimde, Myra bir çýðlýk attý. "Aman Yarabbi! Ben ona yeni aþý yap-týrdým. Veteriner iðneyi sýrtýna, omuzlarý-nýn arasýna yapmýþtý."Bu þekilde, birçok hastalýk için yapýlmýþ olan kombi aþýnýn dozajýnýn Ralph'a fazla geldiðini ve onda alerjik bir etki yarattýðýný anlamýþ olduk. Myra derhal veterinere giderek yapýlandan dolayý þikâyetçi oldu." Ralph gerçekten de, yeterli süre dinlendikten sonra alerjiyi atlatýyor ve saðlýðýna kavuþuyor. Kinkade, kedilere yaptýrýlan kombi aþýlarýn dozajý konusunda çok dikkatli olunmasý ve bunlarýn mutlaka her kedinin aðýrlýðýna orantýlý olarak ayarlanmasý gerektiði konusunda, kedi sahiplerini uyarýyor.

SEVGÝ DÜNYASI

Amelia Kinkade'den nakledeceðimiz son olay, bir kaybolma hikâyesi. Hemþire Ýrin'in evden dýþarý çýkmayan kedisi Tabitha, eve mobilya getiren taþýyýcýlar-dan korkarak bahçeye kaçýyor ve bir daha geri dönmüyor. Kinkade, Tabitha ile iletiþime geçerek, onun nerede olduðunu anlamaya çalýþýyor:

"Yaralý mýsýn" diye sordum. Cevabý "Hayýr ama her tarafým aðrýyor" oldu. "Dövüþtün mü?" "Evet" O anda, kafam-da Tabitha'yý kovalayan iri siyah bir ke-dinin görüntüsü belirdi. "Olduðun yerden ne görüyorsun?" Tabitha'nýn gördüðü mavi beyaz boyalý bir ev belirdi gözler-imin önünde." "Eve dönemiyor musun?" "Hayýr, o beni býrakmýyor, çýkamýyorum." "Kim?" Gözlerimin önünde tekrar o iri siyah kedi beliriyor. Tabitha'nýn müthiþ korkusunu içimde hissediyorum. "Sahibim gelip beni alamaz mý? Çok açým, eve dönmek istiyorum." "Sahibini göndereceðim, sakýn oradan ayrýlma."

Kinkade sorduðu çeþitli sorularla, kedinin o anda bir evin altýndaki boþlukta saklandýðýný ve hangi yollardan geçerek o eve ulaþtýðýný öðreniyor. Tabitha'ya sahibi geldiðinde miyavlayarak yerini belli etmesini tembihliyor. Kedisini bul-mak üzere akþam oraya giden Ýrin, baþarýsýz bir denemeden sonra nihayet ikinci günde, Tabitha'nýn saklandýðý yeri buluyor ve ismini çaðýrmasý üzerine, korkudan titreyen Tabitha saklandýðý tah-talarýn altýndan fýrlayýp, var gücüyle miyavlayarak Ýrin'in kollarýna koþuyor.

Bu yazý dizisinde, bu ana kadar, hay-vanlarla telepatik yoldan iletiþim kurma konusunda genel bazý bilgiler vermeye

çalýþtýk. Burada anlattýklarýmýz, bu ko-nuyla ilgili çalýþmalar yapanlarýn geniþ deneyimlerinden derlenmiþ kýsacýk bir özet olduðundan, sözü edilen þeylerin, konuya dikkat çekme ve giriþ olarak algý-lanmasýnýn doðru olacaðý kanýsýndayýz.

Bu konuya gerçekten ilgi duyan ve bu yöntemleri bizzat tatbik etmek isteyen-lerin yapacaklarý ise, hayvan iletiþimci-lerinin kitaplarýný- Türkçe'ye tercümeleri henüz bulunmadýðýndan orijinallerinden-bizzat okumalarý ve daha iyisi, iletiþim-cilerle temasa geçerek, tertiplenen kurs-lara ve seminerlere gitmeleri olacaktýr. Ruhsal konularýn salon eðlencesi olma-dýðý bir kere daha önemle belirtilmelidir.

Alýntýlar:

Gespraeche mit Tieren (Penelope Smith)

Tierisch Gute Gespraeche (Amelia Kinkade)

Ayþegül Çelikkol- Sanat yönetmeni, oyuncu, rejisör, yazar, çevirmen ve tiya-tro eðitmeni olarak anýlýyorsunuz. Oyun-culuk,yönetmenlik ve yazarlýk dallarýnda ödülleriniz de mevcut. Baþarýyla yürüttü-ðünüz bu farklý gibi görünen ancak özün-de tiyatroya hizmet ettiðiniz mevkilerözün-den hangisi sizin için daha önemlidir? Bunlar arasýnda sizi ifade eden hangisidir?

Nesrin Kazankaya- Hepsinin üst baþlýðý tiyatrocu kimliðim olmakla birlik-te, özünde oyunculuk yatýyor. Çok küçük yaþtan beri, inanç ve tutkuyla seçtiðim oyunculuk, tiyatro sanatýný, tiyatro

ede-biyatýný çaðlar boyu taþýyan ve yaþatan asal ögedir. Herkesin bildiði olaylarý, insana dair dertleri, tiyatro metinlerini ve figürlerini, hep yeniden ve yeniymiþ gibi izlettiren, yaþatan oyuncu ve yorumdur. Burada, ikinci adýmda yönetmen kim-liðinin önemi ortaya çýkýyor. Kendimi öncelikle oyuncu ve yönetmen olarak görüyorum. Tiyatronun diðer dallarýndaki çabalarým, oyunculuk ve yönetmenliðim-den kaynaklanýp besleniyor.

Ayþegül Çelikkol -2000 yýlýnda kuru-lan Tiyatro Pera Okulu hakkýnda bilgi alabilir miyiz? Bu konuda ilk oluþunun özelliði nedir?

Iþýklý akli ve yüreði ile