• Sonuç bulunamadı

Altın Piyasası

Belgede YILLIK RAPOR 1995 (sayfa 94-106)

1995 yılında sözkonusu tarımsal kredilerin TCMB toplam iç kredileri içindeki payı bir önceki yıla göre önemli ölçüde azalarak yüzde 23’den yüzde

III.3.2. Altın Piyasası

1995 yılında altın piyasaları açısından en önemli gelişmelerden biri, 26 Temmuz da İstanbul Altın Borsasf nın faaliyete geçmesi vc yine aynı tarihte Merkez Bankası bünyesinde 28 Mart 1989’dan beri faaliyet gösteren döviz karşılığı altın piyasasının faaliyetini durdurmasıdır.

Piyasanın Merkez Bankası bünyesinde faaliyet gösterdiği yaklaşık 6,5 yıl süresince Merkez Bankası aracılığıyla 8,6 milyar ABD doları karşılığı 734,7 ton altın satışı, 109,2 milyon ABD doları karşılığı 8,9 ton altın alışı yapılmıştır. Yıllar itibariyle en fazla net altın satışı 1990 yılında, en az net altın satışı 1994 yılında gerçekleşmiştir. Sözkonusu dönemde piyasada 31 yetkili müessese ve 41 banka olmak üzere 72 kuruluş işlem yapmıştır. Toplam işlem hacminin yüzde 40,6'sı bankalarca, yüzde 59,4’ü yetkili müesseselerce gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde işlem hacminin yurtdışı kuruluşlara göre dağılımı incelenirse, en fazla işlem yüzde 22,8 payla UBS-Zürih ile yapılmıştır. Bunu yüzde 18,9 payla Credit Suisse-Zürih ve yüzde 18,2 payla SBC-Zürih izlemiştir.

Döviz karşılığı altın piyasasındaki yılın ilk yedi ayındaki işlemler incelendiğinde, tüm aylarda Merkez Bankası’nın net satıcı olduğu görülmektedir. Merkez Bankası’nın döviz karşılığı altın piyasasındaki net altın satışı 1995 yılında bir önceki yılın ilk yedi ayına oranla 9 kat artarak, 581,4 milyon ABD doları karşılığı 47,2 ton olarak gerçekleşmiştir (Tablo 111.3.2). Genellikle yaz aylarında görülen altın talebi artışı, işçi dövizi girişlerindeki artışın da etkisiyle 1995 yılının yaz aylarında oldukça yüksek düzeylerde gerçekleşmiştir. Şubat ayında düşen altın fiyatları, Mart ve Nisan aylarında artmış, Mayıs ayında tekrar düşmüş ve Haziran ayında ise tekrar yükselmiştir (Tablo 111.3.2).

TABLO UI.3.2 ALTIN PİYASASI Ortalama N et Satış $ Fiyatı(Oııs) Kg Milyon S Ocak 378,67 2 707,70 32,68 Şubat 377,04 2 841,80 34,28 Mart 381,99 5 452,00 66,62 N isan 390,97 2 570,08 32,07 M ayıs 385,99 8 4 1 6 ,1 0 103,62 Haziran 387,82 9 641,00 119,71 Temmuz 386,74 15 552,10 192,43 Toplam 384,20(D 47 180,78 581,41 Kaynak: TCMB

( 1 ) 7 aylık aritmetik ortalamadır.

III.3.2.A. Altın Piyasasına İlişkin Düzenlemeler

29 Haziran 1995 tarih ve 22 328 sayılı Resmi Gazete'de SPK tarafından yayımlanan bir tebliğ ile İstanbul Altın Borsası yönetmeliğinin bazı maddelerinde değişiklik yapılmıştır. Buna göre; borsada işlem yapma yetkisi yalnızca Altın Borsası üyelik belgesi olan kıymetli madenler aracı kuruluşlarına verilmiştir. 20 Temmuz 1995 tarihli Resmi Gazete’de Hazine Müsteşarlığı İstanbul Altın Borsası’nın 26 Temmuz 1995 tarihinde faaliyete başlayacağına ilişkin tebliği yayımlamıştır.

111.4. MENKUL KIYM ET PİYASALARI

1995 yılında ihraç edilen toplam menkul kıymet tutarı 1 847 trilyon Türk lirasıdır. Bunun yüzde 90,5’i kamu kesimi, yüzde 9,5'i özel sektör menkul kıymet ihraçlarıdır. Kamu kesimi ihraçları bir önceki seneye göre yüzde 83,6 özel sektör ihraçları ise yüzde 106 oranında artmıştır. Toplam ihraçlar GSMH'nm yüzde 24,2’sine ulaşmıştır.

III.4.1. Birincil Piyasalar II 1.4.1.A. Kamu Kesimi

1995 yılında Kamu sektöründe 1 672 trilyon Türk liralık menkul kıymet ihracı yapılmıştır. Bunun 367 trilyon Türk liralık bölümünü devlet tahvili, 1 299 trilyon Türk liralık kısmını ise hazine bonosu ihraçları oluşturmaktadır.Toplam ihraçlar içindeki payları sırasıyla yüzde 19,9 ve yüzde 70,3 dür. 1995 yılında 6,5 trilyon Türk liralık gelir ortaklığı senedi ihraç edilmiştir. Dövize indeksli senet ihracı yapılmamıştır.

1995 yılında gerçekleştirilen özelleştirme işlemleri 31 Aralık 1995 itibariyle 515 milyon ABD dolarıdır. 1986-1995 döneminde yapılan özelleştirme tutarı ise 2,8 milyar ABD dolarıdır.

Türkiye’de özelleştirme çalışmaları 1994 yılında olduğu gibi 1995 yılında da Avrupa ülkelerinin alt sıralarında yer almaktadır (Tablo III.4.1).

TABLO ID.4.1

TÜRKİYE'DE VE AVRUPA'DA ÖZELLEŞTİRME (Milyar S) 1993 1994 1995 Avusturya 0,6 1,5 1,9 Belçika 1,1 1,5 0,5 Danimarka 0,2 5,7 0,3 Finlandiya 0,2 0,9 0,2 Fransa 8,1 10,7 9,9 Almanya 0,5 1,1 4,7 Yunanistan 0,0 0,2 0,0 İtalya 2,3 9,0 6,5 Hollanda 0,8 3,9 1,7 Norveç 0,2 0,2 0,2 Portekiz 0,5 1,1 1,9 İspanya 3,0 3,2 2,3 İsveç 0,8 3,4 2,0 İngiltere 8,0 ı / " 8,5 8,5 Türkiye 0,4 0,5 Toplam Avrupa 25,8 50,8 40,5

Kaynak : -OECD, Financial Market Trends No: 60 Feb. 1995 ve TC Başbakanlık Ö zelleştirm e İdaresi Başkanlığı, Türkiye'de özelleştirme, 1995.

(* ) D iğer ülkeler Şubat 1995, Türkiye 31 Aralık 1995 itibariyledir. (* * ) 1986-1993 dönemi toplam değeridir.

111.4.1.B. ö zel Kesim

1995 yılında toplam özel kesim menkul kıymet ihracı 175 trilyon Türk lirasıdır. Bunun yüzde 29’u hisse senedi, yüzde 65’i VDMK, yüzde 2'si menkul kıymet yatırım fonu katılma belgesi (MKYF-KB), yüzde 3’ü ise tahvil, finansman

bonosu, banka bonusu ve kar-zarar ortaklığı belgelerinden oluşmaktadır.

Finansman bonosu ihracı 9 katı, VDMK ihracı yüzde 169 artarken, banka bonosu ihracı yüzde 36 oranında azalma göstermiştir. 1995 yılında 300 milyon Türk liralık kar- zarar ortaklığı belgesi ihraç edilmiştir.

111.4.2. İkincil P iyasalar

1995 yılında ikincil piyasa toplam işlem hacmi 21 143 trilyon Türk lirası olmuştur. 1994 yılına göre 2,4 kat artış göstermiştir (Tablo III.4.2).

Özel sektör kağıtlarının satışlarında geçen yıla göre 2,3 kat, kamu sektörü kağıtları satışlarında ise 2,4 kat artış gözlenmektedir.

İkincil piyasa işlemleri aracı kuruluş bazında yüzde 85 oranında bankalar ve yüzde 15 oranında banka dışı diğer aracı kurumlarca gerçekleştirilmiştir. Bu oranlar geçen yıl sırasıyla yüzde 86 ve yüzde 14 idi. Banka dışı aracı kuramların etkinlikleri 1995 yılında artmaya devam etmiştir.

TABLO ID.4.2

İKİNCİL PİYASA İŞLEM HACMİNDEKİ GELİŞMELER (Trilyon TL) Toplam İç. 1994 1995 Yüzde D eğişm e Yüzde Pay 1994 1995 ÖZEL SEKTÖR 799 2649 231,5 13,0 12,5 1 lısse Senedi 653 2375 263,7 10,6 11,2 Tahvil 9 43 377,8 0,1 0,2 Banka Bonosu 33 91 175,8 0,5 0,4 Finansman Bonosu 0,7 0,01 -98,6 0,01 0,0 VDMK 104 140 34,6 1,7 0,7 KAMU SEKTÖRÜ 5364 18494 244,8 87,0 87,5 Devlet Tahvili 1679 4173 148,5 27 2 19,7 Mazine Bonosu 3478 14170 307,4 56,4 67,0 GOS - - - - -Döv. End. Sen. 206 151 -26,7 3,3 0,7 Konut Sertifikası 0,5 0,0 -99,9 0,0 0,0 TOPLAM 6163 21143 243,0 100,0 100,0

Kaynak: SPK Kasım 1995 Aylık Bülteni

III.4.3. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)

1995 yılı sonunda İMKB bileşik indeksi bir önceki yıla göre Türk lirası bazında nominal yüzde 47 artışla 40 024 seviyesine ulaşmıştır (Tablo III.4.3). Mali indeks yüzde 31 ve sınai indeks de yüzde 52 artmıştır. Bileşik indeks, mali indeks ve sınai indeks ABD dolan bazında sırasıyla yüzde 7, yüzde 18 ve yüzde 4 düşüş göstermiştir.

1995 yılında hisse senedi fiyatları Ocak ayındaki düşüşten sonra genel olarak yükselmiş ve Şubat-Temmuz döneminde bileşik indeks Türk lirası ve ABD dolan bazında sırasıyla yüzde 106 ve yüzde 86 artış göstermiştir. En yüksek artış oranlan Mart ve Nisan aylannda gözlenmiştir. Bu dönemden sonra hisse senedi fiyatlan büyük bölümü Ağustos ayında olmak üzere Eylül ayı sonuna

kadar bir düşüş trendine girmiştir. Ekim ayında bir miktar yükselen hisse senedi fiyatları yılın son iki ayında yeniden düşmüştür.

TABLO ILI.4.3 î m k b İn d e k s l e r i

B ileşik Mali Sınai

1986 1 7 , ( a ) 132tb) 1987 673 385 1988 374 120 1989 2 218 561 1990 3 256 3 256 3 256 643 643 643 1991 4 369 3 355 4 963 502 385 570 1992 4 004 2 434 4 915 273 166 335 1993 20 683 19 190 22 288 833 773 898 1994 27 257 22 964 30 474 413 348 462 1995 40 024 30 004 46 247 383 287 442

(a) Kapanış fiyatlarına göre ve Türk lirası bazında; (b) Kapanış fiyatlarına göre ve A B D dolan bazında. B ileşik indeks Ocak 1986 = 100. Tüm veriler yıl sonuna aittir.

Kaynak: IMKB Aylık Bültenleri.

1995 yılı sonunda toplam işlem hacmi, bir önceki yıla göre yüzde 265 artarak, 2 400 trilyon Türk lirasına ulaşmıştır. ABD doları bazında yüzde 126 artan işlem hacmi 52,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Hisse senetleri Borsa'da işlem gören 193 şirketin toplam piyasa değeri yıl sonunda Türk lirası ve ABD dolan bazında sırasıyla 1 300 trilyon ve 20,8 milyardır (Tablo III.4.4).

T AHİ.O 111.4.4 tMKB VHRtLHRt İşlem Hacmi111 l’ivasa Değeri"” Şirket Savısılcl Fiyat/Kazanç O ranı(d) Tem ettü V erim i<e) 1986 9 709 80 5,1 9,2 13 938 3,7 13,1 1987 105 3 182 82 15,9 2,8 1 18 3 125 13,4 4,9 19X8 149 2 048 79 5,0 10,5 115 1 128 6,4 8,4 1989 1 71(> 15 553 76 15,7 3,4 773 6 756 6,6 10,8 1990 15 31 3 55 238 1 10 24,0 2,6 5 854 18 737 23,3 2,6 1991 35 487 78 907 134 15,9 4,0 8 502 15 564 13,6 4,7 1992 56 339 84 809 145 1 1,4 6,4 8 567 9 922 10,7 5,8 1993 255 222 546 316 160 25,8 1,7 21 770 37 824 15,4 4,2 1994 650 864 836 1 18 176 24,8 2,8 23 203 21 875 18,2 4,3 1995 2 374 055 1 264 998 193 9,2 3,6 52 357 20 782 13,1 3,6

(a) Toplanı işlem hacmi Ü stteki rakam m ilyar T ürk lirası bazında, alttaki rakam milyon ABD doları bazındadır, (b) Misse senetleri Borsa'da işlem gören şirketlerin toplam piyasa değeri Üstteki rakam m ilyar Türk lirası bazında, alttaki rakam milyon A BD doları bazındadır, (c) Misse senetleri Borsa'da işlem gören şirketlerin sayısı (yıl sonu).

(d) Fiyat/kazanç oranı I Jstteki rakam yıl sonu değerini, alttaki rakam aylık ortalam a değeri gösterir (e) Tem ettü verimi oram (%). D stteki rakam yıl sonu değerini, alttaki rakam aylık ortalam a değeri gösterir.

Kaynak: İM KB Aylık Bültenleri.

Yılın ilk yarısında düzenli olarak yükselen fıyat/kazanç oranı, yılın ikinci yarısında sürekli olarak düşmüştür. 1995 yılı ortalama fıyat/kazanç oranı bir önceki yıla göre yaklaşık dörtte bir daha azdır. Ortalama temettü verimi de beşte bir daha düşüktür (Tablo III 4.4).

III.4.4. Borsa G etirilerini Etkileyen Bazı Faktörler

1995 yılında yapılan bir çalışmada borsa indeksindeki değişimler ile

bankalararası para piyasasında gecelik faiz oranlan, serbest piyasa döviz kurları ve bazı parasal büyüklüklerdeki değişimler arasındaki ilişkiler incelenmiştir.

Sözkonusu çalışmaya göre Ocak 1988-Tcmnnız 1995 döneminde, gccelik faiz oranlarında hem öngörülen hem de öngörülemeyen değişimler, borsa getirilerini ters yönde etkilemektedir. Öngörülen kısmın altıncı gecikme değeri ile öngörülemeyen kısmın yedinci gecikme değerinin borsa getirilerini ters yönde etkilemesindeki nedenlerden biri, yatırımcıların bir kısım yatırımlarını haftalık repo yaparak değerlendirmesi olabilir.

1 ABD doları ile 1,5 Alman markından oluşan döviz sepetindeki öngörülemeyen değişimlerin birinci ve ikinci gecikme değerleri borsa üzerinde pozitif etkiye sahiptir. Bunun nedeni, kurlarda beklenmeyen bir artış olduğunda, yatırımcıların, bu artışın sürekli olmayacağını düşünerek, döviz portföylerini yüksek kurdan Türk lirasına çevirip hisse senedi taleplerini artırmaları olabilir. Benzer şekilde, döviz sepetindeki öngörülen değişimlerin dokuzuncu gecikme değeri de borsa getirilerini aynı yönde etkilemektedir.

ABD doları ve Alman markındaki değişimlerin borsa üzerindeki etkileri, yön bakımından aynı olmakla birlikte, öngörülen ve öngörülemeyen kısımlar ile gecikme değerleri açısıdan değişiklik göstermektedir. Alman markındaki öngörülemeyen değişimlerin birinci ve ikinci gecikme değerleri ile ABD dolarındaki öngörülen değişimlerin dokuzuncu gecikme değeri borsa getirilerini pozitif olarak etkilemektedir. Alman markındaki değişimlerin borsayı ABD dolarındaki değişimlere göre daha fazla etkilediği söylenebilir. Bunun temel nedeni, son on yılda Alman markının ABD dolarına karşı değer kazanmasıyla, karar alıcıların portföylerinde göreceli olarak daha fazla Alman markı bulundurma eğilimi olabilir. Dönemler itibariyle Alman markının ve ABD dolarının Döviz Tevdiat Hesaplan içindeki payları değişse de. Alman markının payının her zaman ABD dolarının payından fazla olması yukarıdaki görüşü destekler niteliktedir.

Çalışmada kullanılan parasal büyüklükler (bankalar serbest imkanı, Mİ ve M2 para arzı tanımları, rezerv' para, parasal taban, merkez bankası parası) arasında, emisyonun, borsa üzerinde en düşük gecikme değeri ile, hatta öngörülen kısmının eşanlı olarak etkili olması nedeniyle, bu büyüklüğün yatırımcılar için önemli bir bilgi kaynağı olduğu söylenebilir. Emisyon verilerinin diğer parasal büyüklüklere göre daha kolay elde edilebilmesi, günlük likidite durumunun yatınmcılar tarafından doğrudan ve kolaylıkla izlenebilmesini sağlamaktadır. Bu bilgi ışığında, yatırımcılar portföy yapılarını likidite beklentilerine göre ayarlayabi lmektedi r.

1995 yılında yapılan bir başka çalışmada da borsa, döviz kurları, gecelik faiz

oranları ve emisyon arasındaki nedensellik ilişkileri araştırılmıştır. Ocak

Temmuz 1995 dönemine ait verilerin kullanıldığı sözkonusu çalışmanın sonuçlarına göre; emisyondan gecelik faiz oranlarına, döviz kurlarına ve borsaya doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi vardır. Gccikme değerlerinin işaretleri incelendiğinde, emisyondaki değişimlerin, kurları a>nı yönde, gecelik faizleri ise ters yönde etkilediği söylenebilir.

Gecelik faiz oranlan ve döviz kurları arasında iki yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Benzer şekilde, döviz kurları ile borsa arasında ve gecelik faiz oranları ile borsa arasında da iki yönlü nedensellik ilişkisi vardır. Çalışmada, borsadan gecelik faiz oranlarına ve döviz kurlarına doğru bir nedensellik ilişkisinin varlığı, gelişen bir piyasa için ilginç bir bulgu olarak değerlendirilmektedir. Çünkü hisse senedi piyasasının sığ olduğu bir ülkede borsa getirilerinin göreceli olarak daha derin olan para ve döviz piyasalarını etkilemesi beklenmemektedir. Günlük deneyimlerde öne sürülen açıklamalara dikkat edildiğinde, borsanın para ve döviz piyasalarındaki gelişmelerden etkilendiği dile getirilmekte; fakat, borsanın anılan piyasalar üzerinde herhangi bir etkisinden söz edilmemektedir. Borsa, gecelik faiz oranları ve döviz kurları arasında karşılıklı nedensellik ilişkilerinin en önemli nedeninin yatırımcıların çok kısa dönemli işlem yapmaları ve portföy yapılarını piyasa koşullarına göre hızla değiştirmeleri olduğu söylenebilir. Gecelik faiz oranlarındaki değişimlerin repo piyasasındaki faiz oranları ile yakından ilişkili olduğu düşünülürse; repo, hisse senedi ve dövizin kısa vadeli fon aktarımı açısından birbirlerine alternatif yatırım araçları olması beklenmektedir.

III.4.5. İM KB ve Uluslararası B orsalar

1995 yılında yapılan bir çalışmada İMKB ve 28 ülke borsası arasındaki

ilişkiler incelenmiştir. Ocak 1986-Aralık 1993 dönemine ait ve her ülkenin kendi para birimi bazında aylık borsa indekslerinin kullanıldığı sözkonusu çalışmada; Avrupa Topluluğu ülkeleri arasında, birim getiri başına risk, İngiltere’de en düşük, Almanya da en yüksek bulunmuştur. NAFTA üyesi ülkeler arasında, gelişen bir piyasa olarak, Meksika yüksek riski ile dikkat çekmektedir. Ancak, bu ülkeler arasında, birim getiri başına riskin en düşük olduğu ülke, yine Meksika'dır. İncelenen ülke gruplan arasında, birim getiri başına riskin en düşük olduğu grup, gelişen piyasalardır.

Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerin borsaları arasında pozitif ve güçlü bir ilişki vardır. Aynı ilişki, biraz daha zayıf olarak diğer Avrupa ülkeleri için de gözlenmiştir. NAFTA üyesi ülke borsaları arasındaki ilişki de pozitif ve önemlidir. Avustralya ve Japonya gelişmiş piyasalarla pozitif ilişkiye sahiptir.

Gelişen piyasalar arasında Güney Afrika Cumhuriyeti nin durumu ilgi çekicidir. Bu ülke borsası; Hindistan, Kolombiya ve Venczucla hariç, diğer ülke borsaları ile, genel olarak, pozitif ve anlamlı ilişkilere sahiptir. Bunun nedeni, bu ülkenin, kıymetli maden üretiminde önemli bir yere sahip olması olabilir. Gelişen piyasalar arasında, diğer ülke borsaları ile, genel olarak pozitif ilişkiye sahip ülkeler; Güney Kore, İsrail, Meksika, Filipinlcr ve Şili’dir. Hindistan ve Venezuela diğer ülkelerle genel olarak negatif ilişkiye sahiptir. Kolombiya, hiç bir ülke ile anlamlı bir ilişkiye sahip görünmemektedir.

Türkiye’nin anlamlı ilişkiye sahip olduğu ülkeler yalnızca Avustralya, Avusturya ve Meksika’dır. Bu sonuç, sözkonusu çalışmada tesadüfi olarak değerlendirilmektedir.

111.4.6. İM K B ’de Dalgalanma

Gelişen piyasaların önemli bir özelliği yüksek dalgalanmaya sahip olmalarıdır. 1995 yılında yapılan bir çalışmada, yalnızca risk dikkate alındığında 28 ülke borsası arasında İMKB’nin en yüksek dalgalanmaya sahip olduğu bulunmuştur. Risk ve getiri birlikte incelendiğinde, yüksek dalgalanma oranlarının yüksek getiri oranları ile tazmin edildiği görülmektedir.

1995 yılındaki ikinci bir çalışmaya göre, İMKB’de riskin veya dalgalanmanın

vade yapısı, uzun dönemli yatırımların kısa dönemli yatırımlara göre daha az riskli olduğunu göstermektedir. Aynı çalışmada İMKB’nin bilgiye dayalı etkin olmadığı sonucuna da ulaşılmıştır.

1995 yılında yapılan son bir çalışma, İMKB’de dalgalanma oranlarının

geçmiş dalgalanma oranlan ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca, dalgalanma, Ocak ayında diğer aylara göre artmaktadır.

111.4.7. Menkul Kıymet Y atırım Fonları ve O rtaklıkları

Toplam 99 menkul kıymet yatırım fonunun 39'u A tipi yatırım fonu, 60'ı diğer tip yatırım fonudur. A tipi yatırım fonlarının portföylerinin ortalama olarak yüzde 36'sı hisse senetlerinden, yüzde 55'i hazine bonosundan ve kalan yüzde 9’u diğer yerli ve yabancı fınansal varlıklardan oluşmaktadır. Diğer tip yatırım fonlannın portföylerinin ortalama olarak yüzde 87'si hazine bonosundan, yüzde 6'sı devlet tahvilinden, yüzde 3'ü varlığa dayalı menkul kıymetlerden ve kalan yüzde 4 ’ü diğer yerli ve yabancı fınansal araçlardan oluşmaktadır.

A tipi yatırım ortaklıklarının sayısı 9 olup, yıl sonu itibariyle toplam net aktifleri 1,6 trilyon Türk lirası, toplam piyasa değeri 1,1 trilyon Türk lirasıdır. Yıl

sonu itibariyle sözkonusu ortaklıkların portföylerinin yüzde 75 i hisse

senetlerinden, yüzde 15'i hazine bonosundan, yüzde l'i devlet tahvilinden ve kalan yüzde 9’u diğer fınansal araçlardan oluşmaktadır.

III.4.8. Diğer Gelişmeler ve Beklentiler

İMKB ile ilgili olarak bugüne kadar yapılan çalışmalar, genel olarak, hisse senedi fiyatlarının kamuya açıklanmış bilgileri tam olarak yansıtmadığını ve sözkonusu bilgilerin kullanılarak normal-üstü karlar elde edilebileceğini göstermektedir. Bu durumda, hisse senedi piyasasında bilgiye dayalı etkinliğin ve dolayısıyla ekonomide kıt kaynakların etkin dağıtımının henüz tam olarak gerçekleştirilemediği söylenebilir.

Finansal piyasalarda bilgiye dayalı etkinliğin gerçekleşmesi, ekonomide kaynakların etkin dağıtımının sağlanmasına yönelik önemli bir adımdır. Bu nedenle, fınansal piyasalarda politika belirleyici ve düzenleyici kurumlarm işlevlerinden biri de bilgiye dayalı etkinliği gerçekleştirmek olmalıdır. Bu amaca ulaşılabilmesi için, piyasa katılımcılarının fınansal varlık fiyatlarını etkilediği düşünülen tüm bilgileri eşit koşullar altında, mümkün olan en az maliyetle ve zamanında elde edebilmeleri gerekir. O halde, kamu duyurularının (sözlü, yazılı, elektronik, vb.) piyasa katılımcılarına yukarıdaki koşullar altında ulaştırılması büyük önem taşır. Bu bağlamda, Merkez Bankası'nın 1995 yılında uygulamaya koyduğu Elektronik Veri Dağıtım Sistemi'nin bilgiye dayalı etkinlik amacının gerçekleştirilmesine yönelik önemli bir adım olduğu düşünülebilir. Benzer şekilde, İMKB ve Sermaye Piyasası Kurulu da, araştırmacıların isteği üzerine elektronik ortamda veri sağlayabilmektedir. İMKB'nin ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun da, kamuya açıklanmasında sakınca olmayan veriler için Merkez Bankası Elektronik Veri Dağıtım Sistemi'ne benzer bir sistem geliştirmesinin özellikle uzun dönemli hedefler açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.

Mayıs 1995’te İMKB’nin teknik ve altyapı olanakları bakımından uluslararası standartlardaki yeni binasına taşınması, İMKB’nin operasyonel etkinliğine de olumlu katkıda bulunmuştur.

Gümrük Birliği Anlaşması’nın Avrupa Topluluğu üyesi ülkeler ile Türkiye arasında ekonomik ve fınansal bütünleşmeyi artırması beklenmektedir. Bu durumda, uzun dönemde, Türkiye’de satılabilir hisse senedi portföyünün yaklaşık yüzde 25 ine sahip olan yabancı yatırımcıların uluslararası portföy çeşitlendirmesi yoluyla risk dağıtım olanaklarından daha az yararlanabilecekleri düşünülmektedir.

Öte yandan, yerli yatırımcıların birim piyasa riski başına ödedikleri maliyetin düşmesi ve bunun Avrupa Topluluğu ortalamasına yaklaşması öngörülmektedir Avrupa Topluluğu ortalamasına yaklaşacak maliyet öngörüleri, portföy yatırımları üzerinde yapacağı etkilerle piyasaları yönlendirme açısından çok önemli olacaktır.

İMKB ile ilgili bir çalışmaya göre, yabancı yatırımcılar için kur riskinden korunmanın gerekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Merkez Bankası'nın 1995 Kasım ayında başlattığı vadeli döviz işlemleri, kur garantisi niteliği taşıdığından özellikle yabancı yatırımcıların kısa dönemli portföy yatırımları üzerinde etkili olabilecektir. Bu açıdan, dövize dayalı türev piyasalarının oluşturulmasında

izlenecek politikaların portföy yatırımları üzerindeki olası etkilerinin

değerlendirilmesi gerekli görülmektedir.

İMKB Uluslararası Menkul Kıymetler Serbest Bölgesi nin kuruluşuna ilişkin düzenlemeler büyük ölçüde tamamlanmıştır. İşlemlerin ABD doları bazında yapılacağı ve yatırımcıların kur riskinden korunma ve vergi avantajına sahip olacağı sözkonusu borsanın yakın bir gelecekte faaliyete geçmesi beklenmektedir. Anılan borsanın kara para aklama faaliyetlerine yol açmasının önlenebilmesi için gözetim ve denetim faaliyetlerinin bu konudaki uluslararası uygulamaların da dikkate alınarak artırılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.

İM KB’nin Türkiye’de türev piyasaların kurulmasına ilişkin çalışmaları devam etmektedir. Belirli hisse senetlerine ve İMKB indekslerine dayalı vadeli işlem ve opsiyon piyasalarının yakın bir gelecekte kurulması beklenmektedir. Türev araçlar yoluyla fınansal piyasada sistemik riskin artmasını önleyebilmek amacıyla düzenleyici kuramların ortak çabaları gerekli görülmektedir. Özellikle türev piyasaların kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin kurumlar arası yetki belirsizliğine yol açabilecek düzenlemelerden kaçınılmalıdır.

Sermaye Piyasası Kurulu, yerel borsalann kurulmasına ilişkin çalışmalarını ve düzenlemelerini sürdürmektedir. İMKB’ye göre daha esnek kotasyon kurallarının geçerli olması beklenen sözkonusu borsalann yakın bir gelecekte faaliyete geçmesi beklenmektedir. Anılan borsalarda ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli işletmelerin hisse senetlerinin işlem görecek olması, bu grup işletmelerin fınansal piyasada asimetrik bilgi nedeniyle karşılaştılaşlıkları finansman zorluklarını aşmada olumlu bir adım olarak değerlendirilmektedir.

İzmir’de Pamuk Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası’nm kurulmasına ilişkin çalışma ve düzenlemeler Sermaye Piyasası Kurulu öncülüğünde ilgili kuruluşlarca ortaklaşa sürdürülmektedir. Yakın bir gelecekte faaliyete geçmesi beklenen

Belgede YILLIK RAPOR 1995 (sayfa 94-106)

Benzer Belgeler