• Sonuç bulunamadı

A

lparslan, okuduðu kitaptan baþýný kaldýrýp düþüncelere dalmýþtý. Bilge Kaðan’ý düþünüyordu.

Düþmanlarýnýn hilelerini önceden fark eden, bý -raktýðý yazýlý öðütlerle hâlâ milletine ýþýk tutan Bilge Kaðan’a hayranlýk duyuyordu. Bunlarý dü -þünürken annesinin kendisine seslendiðini fark etti.

Ancak okuduðu kitabýn da verdiði yorgunlukla derin bir uykuya daldý.

Annesi yanýna gelerek uyurken bile hâlâ elinde tuttuðu kitabý Alparslan’ýn elinden aldý. Oðlunun yanaðýndan öperek üzerini örttü. Þimdi küçük Alparslan, Bilge Kaðan’ý rüyasýnda görüyordu...

Bilge Kaðan, otaðýn ortasýnda baðdaþ kurmuþ

“Oðuz Töresi ve Düþmanlarýn Hileleri” konusunda yine Türk beylerini uyarýyordu.

“Sakýn ha! Düþmanlarýn ipek kumaþýna, çil çil sarý altýnýna, ipek kumaþ gibi yumuþak ve tatlý söz-lerine, gönderdiði hediyelere kanmayýnýz.

Bunlara inanýrsanýz, güzel yurdunuz düþman eline geçer.

Türk Devleti yýkýlýr. Sizler de yok olursunuz.”

diyordu.

Yine Alparslan’ýn rüyasýnda: Çiçi Han, kaleyi teslim etme karþýlýðýnda serbest býrakýlma teklifini reddediyor, Çinlilerle ölümüne savaþmayý tercih ediyordu.

Kürþad, kendisiyle birlikte Çin sarayýný basan atlý arkadaþlarýyla Vey Irmaðý’nýn kenarýnda etrafýný saran binlerce düþman askerine karþý kahramanca kýlýç sallýyordu.

O heybetli duruþu ile atasý Selçuk Bey kendisi-ne dönüyor ve þöyle diyordu:

“Hey bre yiðit! Can Alparslan!

Anadolu’nun kapýlarýný sen açacaksýn.

Türk töresini sen sürdüreceksin.

Allah yolunda kutlu askerinle gazaya çýkacak sýn.

Korkma ve atýný gün batýmýna doðru sür.

Haydi yiðidim, bahtýn ve uðrun açýk olsun.

Yüreðin ve bileðin güçlü olsun.

Kýlýcýn keskin, gazan mübarek olsun.

Gün batýmýndaki topraklar sizlere yurt olsun.

Allah yar ve yardımcın olsun.”

Alparslan, gördüðü rüyanýn etkisiyle uyanýp gözlerini açtýðýnda, babasýnýn ellerini açmýþ dua etmekte olduðunu gördü. Belli ki gece namazýna kalkmýþtý babasý. Bir yandan da rüyasýnda rahmetli dedesi Selçuk Beyden duyduðu sözler hâlâ kulaðýnda yankýlanýyordu Alparslan’ýn. Diðer taraftan, babasý Çaðrý Beyin duasýna kulak verdi. Çaðrý Bey:

“Allah’ým, sana inanýyor ve sana güveniyoruz!

Allah’ým, bizleri düþmanlarýn þer ve belâsýndan koru!

Allah’ým, bizlere dinimizi, milletimizi, ailemizi, çocuklarýmýzý, namusumuzu koruma gücü ver!

Allah’ým, bizleri sýkýntýlarýmýzdan kurtar, bize yer yurt nasip et!

Allah’ým, Hak yolundaki mücadelemizde bizle-ri baþarýlý kýl, düşmana karşı muzaffer eyle.

Allah’ým, bizleri öðrendiklerini yaþayan mü’min kullarýndan eyle.” dedi ve Fatiha’yý okuyup ellerini yüzüne sürdü.

Vakit sabah ezanýna yakýndý. Duasýný biti-ren Çaðrý Bey, Alparslan’ýn uyanýk olduðunu gö rünce gülümseyerek yataðýna yaklaþtý. Saçlarýný okþayarak oðluna þöyle dedi:

“Can oðul, Allah’a kulluk þarttýr.

Namaz dinin direði, dua ise ruhun gýdasýdýr.

Kula kulluk yapýlmaz, kulluk yalnýz Allah’adýr.

Allah, kendisine inananlara daima yardýmcý olur. Zaten sen bunlarý hem annenden hem de Sarý Hoca’ndan öðreniyorsun.”

Çaðrý Bey oðluna þefkatle sarýldý. Alnýndan öptü. “Ölürsem gözüm arkada kalmayacak.” diye düþündü. Oðullarý Süleyman, Alparslan ve Kavurd birer kahramandýlar. Hele Alparslan’ýn üstün yete-nekleri ve liderlik vasýflarý bambaþkaydý.

Çaðrý Bey, gözlerini Alparslan’ýn gözlerine dikerek konuþmaya baþladý:

“Ey oðul! Þunu bilmelisin ki bir gün bu dün-yadan ayrýlacaðým. O zaman sana býrakacaðým en güzel hediye güzel ahlâkýn olacaktýr.

Ýnþaallah büyüyünce ço iyi bir lider olup ülkeni yöneteceksin. O gün geldiðinde adaletli davranmalý, çevrene danışmalı tehlikeleri önceden sezmeli ve hata yapmamalısın.

Alparslan, babasýnýn güzel duasýný ve öðüdünü düþündü. Sonra da rüyada gördüklerini hatýrladý, dudaklarýnda tatlý bir tebessüm belirdi.

Onun gülümser hâlini gören anasý Aycan Hatun, zaman kaybetmeden oðlunun sýrtýna kaf-tanýný geçirerek:

– Sakýn üþütmeyesin yiðidim, hava çok soðuk, dedi. Sonra da tebessüm etmesinin sebebini sordu.

Alparslan da anasýna dönerek:

– Saðol ana... Can ana! Rüyamda atalarým Bilge Kaðan’ý ve Selçuk dedemi gördüm.

Anasý gülümseyerek:

– Hayýrdýr inþallah evlât, dedi.

Alparslan, tam anlatacaktý ki dýþarýda yoðunla-þan koþuþturma ve ayak seslerinden sabah namazý vaktinin geldiðini anladý. Anasýndan müsade alýp, hýzla kalktý, abdest alarak üstünü giydi. Heyecanla koþup mescide yetiþerek Sarý Hocanýn ve büyükle-rinin ar kasýnda, arkadaþlarýyla birlikte namazýný kýldý.

Çaðrý Bey, mescidin çýkýþýnda çok sevdiði oðlu Alparslan’a sevgi ve ümitle baktý. Ýçten içe “Bir baþkalýk var bu çocukta!” diye düþündü. Bir an Alparslan’ýn þahsýnda kendi küçüklüðünü hatýrladý.

Bütün hâl, hareket ve tavýrlarý kendi çocukluðu gi -biydi. Gerçekten de Alparslan sýradan biri deðil, yiðit Çaðrý Beyin yiðit oðluydu ve kiþiliði aynen babasýna benziyordu. O baþka deðil, bambaþka olacaktý.

Gün aðarmaya baþladý. Annesi, her zaman olduðu gibi sabah çorbasýný hazýrladý. Alparslan alelacele bir tas çorba içti ve sofradan kalktý. Silâh eðitimi almak için acele ediyordu. Okunu, yayýný ve

kýlýcýný alarak herkesten önce eðitim alanýna koþtu.

Zaten, kuþanarak eðitim alanýna ilk giden hep o oluyordu. Hocasý uzaktan görününce, Alparslan’ýn arkadaþlarý da eðitim alanýna doðru koþmaya baþladý. Meydanýn tam ortasýnda Alparslan’ý gören hocasý gülümseyerek þöyle seslendi:

– Bre koç yiðit, bre Alparslan! Er meydanýna kýlýcýný kuþanýp senden önce gelen yok, bu ne hýz?

Alparslan çoktan, birkaç çocukla güreþe tutuþup eðitim için ýsýnmaya baþlamýþtý bile.

Çocuklara silâh eðitimini Sav Tekin Hoca veri-yordu. Sav Tekin, Çaðrý Beyin çok sevdiði, þehit olmuþ arkadaþlarýndan birinin oðluydu. Çok güzel silâh kullanýr, savaþ oyunlarýný çok iyi bilirdi. Bütün Türkmen gençleri silâh eðitimini ondan alýrdý.

O günkü eðitimde de yaþýtý olan çocuklar arasýnda en hýzlý koþup rakiplerini geride býrakan;

yayýný en fazla gerip, okunu en uzaða fýrlatan Alparslan’dý. Ayný anda yaþýtý iki kiþiyle güreþerek onlarý yenen; iri boynuzlu koçun sýrtýna binip de yere düþmeyen; koþarken av býçaðýný çekerek kütüðe en iyi isabet ettiren yine Alparslan oldu.

Alparslan’ýn aldýðý eðitim sadece bunlarla sýnýrlý deðildi. Yaþýtlarýyla yüzme yarýþlarý yapar, sýk sýk bilek güreþine tutuþurdu. Biraz daha büyüyünce, at yarýþlarýna ve cirit oyunlarýna da katýldý.

Benzer Belgeler