• Sonuç bulunamadı

1. Genel Olarak

Parlamenter sistem ve bu sistemin uygulanmasıyla yerleşen parlamenter gelenekler,

Đngiltere ve Fransa’da olduğunun aksine, Almanya’da köklü bir geçmişe sahip değildir. Almanya’nın parlamenter sistemi benimsemesi, ancak II. Dünya savaşından sonra gerçekleşmiş olup; bu sistemi tercihte, savaş sonrası oluşan kutuplaşmalarla, dış dinamiklerin (ABD, Đngiltere ve Fransa) etkili olduğu söylenebilir294. Dolayısıyla, Almanya’da uygulanan parlamenter sistemin, Đngiltere ve diğer parlamenter demokrasilerden farklı koşullarda oluşarak uygulandığını söylemek mümkündür.

Almanya, tarihten gelen iki önemli özelliğe sahiptir. Bu özelliklerden ilki, federal bir yapıya sahip olması ve bu tür bir yapılanmanın çok yakın bir tarihte (1871) gerçekleşmiş olmasıdır. Diğeri de, hukuk devleti (Rechtsstaat) niteliğine sahip olmasıdır295. Almanya, bu özellikleri nedeniyle de diğer parlamenter sistemlerden ayrılmaktadır.

II. Dünya Savaşı sonunda kabul edilen Bonn Anayasası (1949) ile kurulan Almanya tarihini üç dönem halinde incelemek, tarihçiler arasında genel kabul gören bir uygulama olmuştur296. Gerçekten de, bu süreç içinde Almanya’da üç farklı rejim uygulanmıştır: 1871-1918 döneminde imparatorluk rejimi; 1919-1933 yılları arasında parlamenter rejim denemesi olarak nitelendirilen “Weimar Cumhuriyeti” ve nihayet, 1933- 1945 yıllarını kapsayan Nazi rejiminin uygulandığını görmekteyiz. Her üç dönemin ortak özelliği, Alman ulusal birliğinin sağlanmasının temel amaç olarak görülmesidir. Nitekim i bu amaç, 1990 yılında iki Almanya’nın birleşmesi ile gerçekleşmiştir297.

294 Buse, Volker: Bundeskanzleramt und Bundesregierung, 3. Auflage, Heidelberg, Hüthig 2001, s. 11-23;

Ayrıca bkz. Ismayr, Wolfgang: “Das Politische System Deutschlands”; Die Politischen Systeme West-

europas, 3. Auflage, Leske + Budrich, Opladen 2003, s. 445-486; Rudzio, Wolfgang: Das Politische System der Bundesrepublik Deutschland, Opladen 2000; Sontheimer, Kurt / Bleek, Wilhelm: Grund- züge des Politischen Systems der Bundesrepublik Deutschland, München 1999; Westphalen, Graf

von: Deutsches Regierungssystem, München/Wien 2001; Çam, s. 275-276.

295 Çam, s. 276; Federal Almanya tarihi için bkz. Grosser, Alfred :Geschichte Deutschlands Seit 1945: Ein

Bilanz, Maschenbuch Verlag, München 1987; Grosser, Alfred: Deutscher Bundestag, Fragen an die Deutsche Geschichte, Bonn 1988.

296 Ismayr, s. 446; Çam, s. 276.

297 Bkz., Ellwein, Thomas und Hesse, Joachim Jens: Das Regierungssystem Der Bundesrepublik Deutsch-

Đlk Alman Anayasası, Kuzey Almanya Federasyonu (Norddeutscher Bund) tarafından 16 Nisan 1867 tarihinde kabul edilmiştir. Bu anayasa ile, Prusya ve diğer Alman prenslikleri birleşerek, bir federal devlet oluşturulmuştur. Prusya Başbakanı ve Dışişleri Bakanı olan Otto von Bismark, bu devletin Federal Başbakanlık (der Bundeskanzler) görevini üstlenerek, Alman birliğinin sağlanması konusunda çok önemli çalışmalar yapmıştır298.

Çok sayıda Alman Prensliğinin Bismark tarafından, 1871 yılında bir araya getirilmesiyle Đmparatorluk dönemi (Deutsches Reich) başlamış olup; bu dönem, II. Reich olarak adlandırılmaktadır. 16 Nisan 1872 Anayasasına (Bismarkische Reichsverfassung) dayanan bu rejim, “meşruti monarşi” niteliğindeydi299. Bu dönemin önemli özelliklerinden biri, federasyon şeklinde örgütlenen devlet içinde eyaletlerin geniş yetkilere sahip olmasıdır300. Bu dönemdeki federalizm uygulaması olağan federalizmden farklıydı. Zira, egemenliğin kaynağı halka değil de federasyon üyesi prenslere aitti. Bu eyaletlerden en önemlisi Prusya olduğundan, Prusya Kralı aynı zamanda Alman Đmparatoru (Deutscher Kaiser); aynı şekilde Prusya Başbakanı da Alman Şansölyesi (Reichskanzler) idi301.

I. Dünya Savaşı sonrasına kadar (1918) süren bu dönemde, ulusal birliği Đmparator (Kaiser) temsil ederdi. Đmparator, Federal Konsey (der Bundesrat) ve Federal Meclis (der Reichstag) tarafından denetlenirdi. Đmparatorun siyasal sorumluluğu yoktu; imparatorluğun sorumlulukları Şansölyeye devredilmişti302.

I. Dünya Savaşı sonunda mağluplar safında yer alan Alman Đmparatorluğu dağıldı. Savaştan hemen sonra, Sosyalist liderler tarafından Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet, Weimar şehrinde kurulduğundan, “Weimar Cumhuriyeti” olarak anılmaktadır303.

1919 yılında kabul edilen Weimar Anayasası’nın yürürlükte olduğu dönem, “Weimar Cumhuriyeti” olarak ifade edilmektedir. Bu Anayasa, o dönemde mevcut diğer ülkelerin anayasalarından yararlanılarak yapıldığından, Almanya’nın ihtiyaçlarına ve

298 Busse, s. 11-12; Ismayr, s. 445. 299

Busse, s. 13; Ismayr, s. 446.

300 Busse, s.13;Ismayr, s. 445.

301 Busse, s. 13-17; Çam, s. 277; Ismayr, s. 446. 302 Busse, s. 15; Ismayr, s. 447.

303

toplum yapısına pek uymamaktaydı304. Bir de, hemen savaş sonrasının sorunlu ve bunalımlı bir döneminde kabul edildiğinden, sorunları çözmede yetersiz kalmıştır.

Weimar anayasasının kurduğu rejim, parlamenter rejimdir305. Ancak, gerek ülkenin yerleşik demokratik geleneklerden yoksun olması, gerekse sosyal ve ekonomik yapı nedeniyledir ki, bu rejimin kurumları (Örneğin, Anayasanın Cumhurbaşkanına tanıdığı olağanüstü hal yetkileri) farklı amaçlar için kullanıldığından, siyasal istikrarsızlığın daha da artmasına yol açmıştır.

Savaş sonrası koşullarının olumsuz etkileri ve ekonomik krizin baş göstermesi sonucu, Weimar Cumhuriyeti işlemez hale gelmiştir. Özellikle 1924- 1932 yılları arasında altı kez meclis seçimleri yapılmış306, ancak bu seçimlerde istikrarlı hükümetlerin kurulmasını sağlayacak çoğunluk sağlanamadığından, özellikle yasama yetkileri yürütmeye geçerek devlet, kararnamelerle idare edilir hale gelmiştir.

Bunalımlı dönemlerde bir kurtarıcı arayışına giren tüm toplumlarda olduğu gibi, Alman halkı da, sonunda Hitler’e davetiye çıkarmıştır. Hitler’in iktidarı alışı, Weimar Anayasasına uygun olarak ve tamamen yasal bir zeminde gerçekleşmiştir. Adolf Hitler’in önce Başbakanlığa ve daha sonra da Devlet Başkanlığına gelmesini sağlayan koşullar, bu Anayasanın kurduğu sistem sayesinde oluşmuştur. Bu dönem, “Reichskanzlei” olarak ifade edilmektedir307. “Tam yetkilendirme yasası” ile bütün iktidar yetkilerini elinde toplayan Hitler, 1933 yılında Cumhurbaşkanı olmuştur. 1934 yılında tüm siyasi partiler kapatılmış ve siyasal faaliyette bulunma hakkı sadece Nazi Partisi’ne (Alman Nasyonal Sosyalist Đşçi Partisi NSDAP) tanınmıştır308.

Nazilerin iktidarı ele geçirmesinden sonra, bütün eyaletler arasında eşgüdüm sağlanmış, eyalet yönetimleri doğrudan merkeze bağlanmış, seçimle oluşan tüm kurumlar kaldırılmış, sendikalar kapatılmış, parlamentoda temsil edilenler de dahil olmak üzere tüm siyasi partiler kapatılmış, parti içindeki farklı hizipler tasfiye edilmiş; alınan radikal önlemlerle halk sindirilmiştir. Kilise ve ordu da Nazilerin saflarına katılmış; kısaca, baskı

304

Busse, s. 17-19; Ismayr, s. 445.

305 Lijphart, Arend: Çağdaş Demokrasiler, (Çev. Ergun Özbudun), Yetkin Yay., Ankara 1986, s. 61-62. 306 Busse, s. 20.

307 Busse, s. 21; Ismayr, s. 446. 308

kurumsallaştırılmıştır309. Nihayet, Nazilerin iktidarı, Almanya’nın II. Dünya Savaşı’nda yenilmesiyle sona ermiştir.

II. Dünya Savaşı sonrasında Almanya toprakları, savaşın galip devletleri olan

Đngiltere, Fransa, ABD ve Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmiştir. Bu gelişmeler sonucunda 1949 yılında iki ayrı Alman devleti kurulmuştur. Sovyetler Birliği’nin işgal ettiği bölgede Demokratik Alman Cumhuriyeti (Doğu Almanya); diğer devletlerin işgal ettiği bölgelerde ise, Federal Almanya Cumhuriyeti (Batı Almanya) kurdurulmuştur. Daha sonraki süreçte ise, 1949 yılında Bonn Anayasası kabul edilmiş310; 1955 yılında yapılan anlaşmalarla (Londra ve Paris Anlaşmaları) da Federal Almanya tam bağımsızlığına kavuşmuştur. Nihayet 1990 yılında, iki Almanya’nın birleşmesiyle de bu günkü halini almıştır.

1949 Bonn Anayasası (Grundgesetzt), devletin siyasi rejimini dört temel ilkeyi esas alarak yapılandırmıştır. Bu ilkeler; hukuk devleti, demokrasi, sosyal devlet ve federalizmdir. Bu ilkelerden sonuncusu olan federalizm, tarihsel gelişmenin doğal sonucu olarak yerleşmiş ise de, Hitler döneminde yaşanan olumsuzlukların tekrarını önlemek için, özel bir önem taşımaktadır311. Anayasa da, devletin tüm yetkilerinin tek elde toplanıp kötüye kullanılmasını önlemek için, federalizme dayanarak, devlet yetkilerini Federal Devlet ile eyaletler arasında paylaştırmıştır.

2. Yürütme Organının Yapısı

Bonn Anayasası, devletin federal yapısına uygun olarak işleyen bir parlamenter hükümet sistemi kurmuştur312. Parlamenter sistemin işleyişinde, federalizmin korunmasına özel bir önem verilmiştir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Almanya, belli konularda özerkliğe sahip eyaletlerden oluşan federal bir devlettir. Federasyonu oluşturan eyalet hükümetleri (Regierungen der Bundesländer), adeta bağımsız birer devletmiş gibi çalışmaktadırlar. Her

309

Busse, s. 21; Çam, s. 284.

310 Busse, s. 23; Karaer, Tacettin: “Federal Almanya’da Siyasal ve Yönetsel Yapının Genel Görünümü; AĐD,

C. 22, S. 3, Eylül 1989, s. 17.

311 Karaer, Federal Almanya, s. 19. 312

eyalet hükümeti, kendi sınırları içinde eğitim, kültür, iç güvenlik, çevre ve alt yapı hizmetlerini yerine getirmektedir313. Ancak dış politika, savunma, gümrük ve maliye konularındaki kamu hizmetleri Federal Hükümet tarafından yerine getirilmektedir. Federal Hükümetle eyalet hükümetleri arasındaki eşgüdüm, Federal Konsey (der Bundesrat) tarafından sağlanmakta; yetki ihtilafları ile diğer hukuksal sorunlar, Federal Anayasa Mahkemesi (das Bundesverfassungsgericht) tarafından giderilmektedir.

Almanya’da uygulanan parlamenter sistem, her ne kadar Đngiliz sisteminden etkilenmişse de, Almanya’nın toplumsal ve siyasal yapısına uydurulduğundan, bazı noktalarda farklılık göstermektedir. Bilindiği gibi, Alman siyasal yapısının temel ilkelerinden en önemlisi federalizm’dir. Federalizmin önemi, tarihsel olgulardan kaynaklanmaktadır. Zira, Almanya, siyasal birliğini federalizm sayesinde oluşturabilmiştir314. Đşte bu nedenle yürütme organının yapılanması, merkeziyetçi Đngiliz rejiminin aksine, federalizm ilkelerine uygun olarak gerçekleştirilmiştir.

Bonn Anayasasına göre Federal Hükümet, en önemli yürütme organdır315. Alman siyasal sisteminde yasama ile yürütme, kesin olarak birbirinden ayrılmamıştır; ancak, bu iki organ arasındaki ilişki, birçok konuda parlamenter sistem ilkelerinden farklı işlemektedir. Bu sonucu doğuran en önemli etken, Anayasasının, iktidarı düzenleyen kurallardan çok, iktidarı sınırlayan kurallara yer vermesidir316. Böyle bir düzenlemeye gidilmesindeki temel amacın, Weimar Anayasası döneminde görülen olumsuzlukların tekrarına izin verilmemesi kaygısı olduğunu düşünmekteyiz.

1949 Anayasasının kurduğu hükümet, diğer parlamenter sistemlerde olduğu gibi, iki başlılık esasına dayanmaktadır. Bu başlardan ilki, siyasal sorumluluğu olmayan Federal Cumhurbaşkanı (der Bundespräsident), diğeri de Federal Başbakandır (der Bundeskanzler).

313

Arslan, Siyasi Model, s. 55; Karaer, Federal Almanya, s. 18.

314 Laufer, Heinz: Das Föderative System der Bundesrepublik Deutschland, 6. Auflage, München 1991, s.

45-60; Eroğul, s. 216.

315 Busse, s. 40. 316

a. Cumhurbaşkanı

Almanya’da devlet başkanı, Federal Cumhurbaşkanı (der Bundespräsident) olup, devletin siyasal birliğini temsil eder. Federal Cumhurbaşkanının nitelikleri, seçimi, görev ve yetkilerine ilişkin hükümleri Anayasanın 54-61. maddelerinde yer almaktadır.

(1) Cumhurbaşkanının Seçilmesi

Federal Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıl olup, bir kişi en fazla iki dönem üst üste seçilebilir. Kırk yaşını dolduran ve seçme hakkına sahip olan her Alman vatandaşı Cumhurbaşkanlığına aday olabilir. Ancak adaylar, Federal Meclis’te (der Bundestag) temsil edilen partiler tarafından belirlenmektedir. Federal Cumhurbaşkanı, yarısı Federal Meclis (Bundestag) üyelerinden ve diğer yarısı da Eyalet Meclisleri tarafından nispi temsil kurallarına göre seçilen aynı sayıda kişiden oluşan Federal Asamble (der Bundesversammlung) tarafından seçilir. Seçimde, ilk iki turda salt çoğunluk aranmakta; üçüncü turda ise, basit çoğunlukla yetinilmektedir317.

Federal Cumhurbaşkanına tam bir tarafsızlık sağlanmıştır. Şöyle ki, Cumhurbaşkanlığı görevi Federal Meclis üyeliği ya da Eyalet Meclisleri üyeliği ile bağdaşmadığı gibi, resmi ya da özel başka bir görev kabul edememektedir. Bununla birlikte Federal Cumhurbaşkanı, tarafsız olması nedeniyle günlük siyasal mücadeleler üzerinde kişisel bir otorite ve saygınlık kazabilecek konumdadır318.

(2) Cumhurbaşkanının Görev ve Yetkileri

Federal Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri, parlamenter sistemin temel ilkelerine uygun olarak düzenlenmiştir. Yürütmenin gücü ve sorumluluğu Federal Hükümete ve dolayısıyla Federal Başbakana verilmiştir. Federal Cumhurbaşkanının yürütme içindeki rolü oldukça zayıflatılmış olup, sembolik bazı yetkileri kullanabilmektedir319. Dolayısıyla

317 Bkz. http://www.bundespraesident.de/artikel-2.600339/Verfassungsrechtliche-Grundlag.htm. (25.1.2005);

Ayrıca bkz. Ismayr, s. 448; Çam, s. 295.

318 Đşte Almanya, Federal Hükümet Basın ve Enformasyon Dairesi Yayını, (Çev. Belma Emircan), Societäts

Verlag, Frankfurt 2000, s. 150.

319 Hesse, Joachim Jens – Ellwein, Thomas: Das Regierungssystem der Bundesrepublik Deutschland, 9.

federal Cumhurbaşkanı, klasik parlamenter sistemlerdeki yetkisiz ve sorumsuz devlet başkanı gibi yapılandırılmıştır.

Federal Cumhurbaşkanının, tek başına yapacağı işlemler dışında kalan tüm işlemlerini karşı-imza kuralına göre yapması zorunludur (GG m. 58). Anayasanın 58. maddesi şu şekildedir: “Federal Cumhurbaşkanının karar ve işlemlerinin geçerli olabilmesi için, Federal Başbakan ya da yetkili Federal Bakanca imzalanması gerekir. Federal Başbakanın tayin ve azli, 63. maddeye göre Federal Meclis’in feshi ve 69. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen talep bunun dışındadır.”

Anayasanın 58. maddesinde açıkça görüldüğü gibi, Federal Cumhurbaşkanının işlemleri kural olarak karşı-imza kuralına tabidir. Tek başına yapabileceği işlemleri istisnai olup, Anayasa bunları tek tek saymıştır. Buna göre, Federal Cumhurbaşkanının tek başına yapabileceği işlemleri şunlardır:

- Federal Başbakanı atamak ve görevden almak (GG m. 63), - Federal Meclis’i feshetmek (GG m. 63) ve

- Görevden ayrılan Federal Başbakandan ya da bir federal bakandan, yenisi göreve başlayıncaya kadar görevini sürdürmesini istemektir.

Federal Cumhurbaşkanı, Anayasada sayılanlar dışındaki yetkilerini karşı-imza kuralına göre kullanabilecektir. Federal Cumhurbaşkanının sahip olduğu bu yetkilerini de

şu başlıklar altında toplayabiliriz320:

- Kanunları imzalamak ve Resmi Gazetede (Bundesgesetzblatt) yayımlatmak, - Federal Başbakanı atamak ve görevden almak,

- Federal Başbakanın teklifi üzerine federal bakanları atamak ve görevden almak, - Andlaşmaları imzalamak321,

- Yabancı ülkelerin büyükelçilerini kabul ve akredite etmek,

- Yüksek memurları, federal yargıçları atamak ve işten el çektirmek, - Federal Başbakanın önerisi üzerine Federal Meclis’i feshetmek ve - Bazı suçlardan hüküm giyenleri affetmek.

320 Ismayr, s. 449; Çam, s. 295.

321 Dış politika konusunda Federal Cumhurbaşkanının hiçbir yetkisi olmayıp, bu konudaki yetkiler sadece Fe-

Federal Cumhurbaşkanı, kanunları imzalamadan önce, bunların Anayasaya uygun olup olmadıklarını (hukukilik denetimi) yapabilir322. Bununla birlikte, yerindelik denetimi yapamadığı gibi, kanunları bir daha görüşülmek üzere geri gönderme yetkisi de yoktur. Aynı şekilde, Federal Anayasa Mahkemesi’ne başvurma yetkisi de bulunmamaktadır.

Federal Cumhurbaşkanı, Federal Meclis’teki (der Bundestag) çoğunluğu dikkate alarak, Federal Başbakan olarak atayacağı bir adayı Federal Meclis’e sunar. Federal Meclis üyelerinin çoğunluğunun oyunu alan bu aday, federal Cumhurbaşkanı tarafından Federal Başbakan olarak atanır (GG m. 63). Görüldüğü gibi Federal Başbakan, Đngiltere, Fransa,

Đtalya, Belçika ve bizdeki uygulamadan farklı olarak, doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilmemekte; bilakis Federal Meclis tarafından seçilmektedir. Bu konuyu, aşağıda daha ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz.

Federal Cumhurbaşkanının tek başına kullanabileceği yetkiler, kendisine herhangi bir siyasal güç vermekten çok prosedürel nitelikli, sembolik yetkilerdir. Federal Cumhurbaşkanı, parlamenter devlet başkanlarının klasik yetkilerinden çoğuna sahip olmakla birlikte, özellikle iki konuda herhangi bir yetkiye sahip kılınmamıştır. Bu yetkilerden ilki, silahlı kuvvetlerin başkomutanlığını yapmak; diğeri de kabineye başkanlık etmektir323.

Yetkileri bakımından güçsüz bırakılan Federal Cumhurbaşkanının, siyasal sorumluluğu yoktur. Ancak, cezai sorumluluk bakımından aynı şeyi söylemek mümkün değildir; zira Cumhurbaşkanının, her iki meclisin kararıyla işletilebilecek bir cezai sorumluluğu mevcuttur. Her iki meclisten birinin üye tamsayısının dörtte birinin önerisi ve üçte ikisinin kabulüyle Cumhurbaşkanı, gerek anayasayı ve gerekse herhangi bir federal yasayı ihlal nedeniyle yüce divana gönderilebilmektedir324. Yüce divan görevi, Federal Anayasa Mahkemesi tarafından yerine getirilmektedir. Cumhurbaşkanının görevi dışında işlediği suçlarla ilgili cezai sorumluluğu, milletvekilleri gibi, Federal Meclis’in izni ile işletilebilmektedir.

322 Đşte Almanya, s. 150.

323 Ismayr, s. 449; Çam, s. 296; Đşte Almanya, s. 150.

324 Eroğul, s. 229; Ayrıca bkz. http://www.bundesregierung.de/Bundesregierung/Regierung-und-Verfassung-,

b. Federal Hükümet

(1) Federal Hükümetin Yapısı

Federal Hükümet, anayasal bir kurum olup, yürütme içinde en yüksek federal organdır325. Federal Hükümete ilişkin hükümler, Anayasanın 62-69. maddeleri arasında yer almaktadır. Buna göre Federal Hükümet, Federal Başbakan (der Bundeskanzler) ve federal bakanlardan (der Bundesminister) oluşmaktadır. (GG m. 62)

Federal Hükümet içinde Federal Başbakanın özel bir ayrıcalığı ve üstünlüğü vardır326. Federal Başbakana üstünlük ve ayrıcalık sağlayan yetki, Federal Hükümet politikalarının ilkelerini belirleme yetkisidir. (GG m. 65) Bunun dışında hükümet işlerini yönetmek, federal bakanların sayısını ve görev alanlarını belirlemek, federal bakanların atanmasını ve görevden alınmasını Federal Cumhurbaşkanına önermek (GG m. 64) gibi önemli ve ayrıcalıklı yetkiler, Federal Başbakanın sahip olduğu diğer yetkilerdir.

Federal Başbakan, sahip olduğu bu önemli yetkilerini, koalisyon hükümetleri döneminde de geniş bir hareket serbestisine sahip olarak kullanamamaktadır. Hükümetin kurulmasında ve siyasal uygulamalarında koalisyonu oluşturan diğer partilerle yapılan anlaşmaları da dikkate almak zorunda kalmaktadır. Başka bir anlatımla, Federal Başbakan, tek parti iktidarı söz konusu olduğunda, Anayasaya ve Federal Hükümet Đçtüzüğüne uygun olmak kaydıyla, kendi ilkelerine göre hükümeti yönetmekte; koalisyon hükümetlerinde ise, Anayasa ve Đçtüzük hükümleri yanında, ayrıca koalisyon protokolüne de uymak zorundadır.

Federal Başbakan, Federal Cumhurbaşkanının önerisi üzerine, Federal Meclis üyelerinin çoğunluğunun oyu ile seçilir. Dolayısıyla Federal Başbakan, Federal Meclis tarafından seçilen kişidir. Görüldüğü gibi Federal Başbakan Đngiltere, Fransa, Đtalya, Belçika ve Türkiye’de olduğundan farklı bir usulle seçilmektedir. Ancak bu devletlerin hepsinde ortak olan nokta, başbakanın devlet başkanı tarafından atanmasıdır.

325 Ismayr, s. 456; Busse, s. 40.

326 Ismayr, s. 457; Mongoldt, Hermann Von–Klein, Friedrich: Das Bonner Grundgesetz, Art. 62, Frankfurt

Federal Başbakanın, Federal Meclis tarafından seçilmesi yanında, hükümetin siyasal sorumluluğunu da tek başına üstlenmesi, onun diğer başbakanlardan ayrılan bir özelliğidir. Yani, Federal Meclis’e karşı federal hükümet kollektif olarak sorumlu olmayıp, sadece Federal Başbakan sorumludur. Đşte bu nedenle Alman hükümet sistemine “başbakan demokrasisi” (Kanzlerdemokratie) de denmektedir327.

Federal Bakanlar, Federal Başbakanın teklifi üzerine Federal Cumhurbaşkanı tarafından atanırlar. Görevden alınmaları da aynı yöntemle olur. Federal bakanların hukuki statüleri birbirine eşit değildir328. Bunlardan Federal Đçişleri Bakanlığı, Federal Adalet Bakanlığı ve Federal Maliye Bakanlığı özel öneme ve statüye sahip bakanlıklardır329. Bu bakanlıklar, Anayasada yer alan bakanlıklardır ve her hükümette kurulması zorunludur.

Almanya Hükümetinin işleyişinde, parlamenter sistemlerde yer almayan bir kural da “yapıcı güvensizlik oyu” (konstruktiv vertrauensvotum) kuralıdır. Bu kurala göre, Federal Başbakana güvensizlik oyu vermek isteyen Federal Meclis’in, yeni bir başbakan adayı göstermesi ve bunu oy çokluğu ile seçmesi gereklidir. Bu yapılmadığı takdirde Federal Meclis, Federal Başbakanın önerisi ile Federal Cumhurbaşkanı tarafından feshedilebilmektedir. Yapıcı güvensizlik oyunun temel amacının, Weimar Anayasası döneminde yaşanan hükümet istikrarsızlıklarının önlemesi olduğu ileri sürülmektedir330. Gerçekten de, yapıcı güvensizlik oyu ile, hükümeti düşürmek isteyen muhalefetin, alternatif bir hükümet ve program konusunda birleşmesi sağlanmakta, aksi halde var olan hükümetin düşürülmesi engellenmektedir.

Yapıcı güvensizlik oyu ile, şimdiye kadar sadece bir Federal Başbakan düşürülmüştür331. 1982 yılında Helmut Schmidt güvensizlik oyu ile düşürülerek, yerine Helmut Kohl seçilmiştir. Şunu da belirtmek gerekir ki, yapıcı güvensizlik oyu, sadece Federal Başbakan için işletilebilmekte; federal bakanlar için bu yola başvurulamamaktadır.

327

Bu konuda bkz. Niclauss, K.: Kanzlerdemokratie: Bonner Regierungspraxis von Konrad Adenauer

bis Helmut Kohl, Stuttgart 1988; Đşte Almanya, s. 156.

328 Ismayr, s. 457; Mongoldt-Klein, Artikel 64 ; Özer, Batı Demokrasileri, s. 100. 329

Ismayr, s. 458; Đşte Almanya, s. 155.

330 Bu konuda bkz. Beyme, Klaus Von: Das Politische System der Bundesrepublik Deutschland nach der

Vereinigung, München 1993, s. 273; Turhan, Hükümet Sistemleri, s. 67-68; Hesse-Ellwein, s. 300;

Đşte Almanya, s. 156.

331

(a) Federal Başbakan

Federal Başbakana “Şansölye” de denmektedir332. Bonn Anayasası, Federal Başbakanın seçimini, federal hükümetin sorumluluğunu ve Federal Başbakanın görev ve yetkilerini diğer parlamenter sistemlerden farklı bir şekilde düzenlemiştir.

Bir kere Federal Başbakan, diğer parlamenter sistemlerde olduğu gibi devlet başkanı tarafından değil de, parlamento tarafından seçilmektedir. Aynı şekilde, federal hükümetin sorumluluğu da kollektif olarak Bakanlar Kuruluna değil de, Federal Başbakana yüklenmiştir. Nihayet, Federal Başbakan güçlü yetkilerle donatılmış olup, bu yetkilerden en önemlisi, hükümet politikalarının ilkelerini belirleme yetkisidir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, Anayasa her ne kadar bu yetkiyi düzenlemiş ise de, bu düzenleme, siyasi öneminden çok Federal Başbakanın yetkilerinin sınırını gösterme işlevi görmekten öte gidememektedir.

(aa) Federal Başbakanın Seçilmesi ve Atanması

Federal Başbakan, federal hükümetin başı olup, Federal Meclis tarafından seçilir333. Weimar Anayasası döneminde devlet başkanı tarafından seçilen Federal Başbakanın seçim yöntemi, Bonn Anayasası ile değiştirilmiştir. Buna göre Federal Başbakan, Federal Cumhurbaşkanının teklifi üzerine, Federal Meclis (der Bundestag) tarafından seçilmektedir334. (GG m. 63) Federal Cumhurbaşkanı, ya kendi istediği bir kişiyi, ya da