• Sonuç bulunamadı

DSM-V’e Göre Alkol Kullanım Bozukluğunun Tanı Kriterleri şunlardır:

On iki aylık bir süre içinde, aşağıdakilerden en az ikisi ile kendini gösteren, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da işlevsellikte düşmeye yol açan, sorunlu bir alkol kullanım örüntüsü:

1) Çoğu kez, istendiğinden daha büyük ölçüde ya da daha uzun süreli olarak alkol alınır.

2) Alkol kullanmayı bırakmak ya da denetim altında tutmak için sürekli bir istek ya da bir sonuç vermeyen çabalar vardır.

3) Alkol elde etmek, alkol kullanmak ya da yarattığı etkilerden kurtulmak için gerekli etkinliklere çok zaman ayrılır.

4) Alkol kullanmaya içinin gitmesi ya da alkol kullanmak için çok büyük bir istek duyma ya da kendini zorlanmış hissetme.

5) İşte, okulda ya da evdeki konumunun gereği olan başlıca yükümlülüklerini yerine getirememe ile sonuçlanan, yineleyici alkol kullanımı.

6) Alkolün etkilerinin neden olduğu ya da alevlendirdiği, sürekli ya da yineleyici toplumsal ya da kişilerarası sorunlar olmasına karşın alkol kullanımını sürdürme.

7) Alkol kullanımından ötürü önemli birtakım toplumsal, işle ilgili etkinliklerin ya da eğlenme, dinlenme etkinliklerinin bırakılması ya da azaltılması.

8) Yineleyici bir biçimde, tehlikeli olabilecek durumlarda alkol kullanma.

192 John Hughes vd., “Practice Guideline for the Treatment of Patients With Nicotine Dependence”, Am

J Psychiatry, 1996, 153(10), s.1-2.

193Tian Oei ve Anthony Burton, “Attitudes to Ward Smoking in 7 to 9 Year Old Children”, Int. J

Addict,1990,25(1), 43-52, s.43.

194 Ana Azevedo vd., “Tobacco Smoking Among Portuguese High-School Students”, Bull WHO, 1999,

77, 509-514, s.509.

195 David Buller vd., “Understanding Factors That Influence Smoking Uptake”, Tob Control, 2003, 12(4),

16-25, s.16.

196 Bettina Piko vd., “A Culture-Based Study of Personal and Social Influences Of Adolescent Smoking”,

41

9) Büyük bir olasılıkla alkolün neden olduğu ya da alevlendirdiği, sürekli ya da yineleyici bedensel ya da ruhsal bir sorunu olduğu bilgisine karşın alkol kullanımı sürdürülür.

10) Aşağıdakilerden biriyle tanımlandığı üzere, dayanıklılık (tolerans) gelişmiş olması:

a) Esrikliği ya da istenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artan ölçülerde alkol kullanma gereksinimi.

b) Aynı ölçüde alkol kullanımının sürdürülmesine karşın belirgin olarak daha az etki sağlanması.

11) Aşağıdakilerden biriyle tanımlandığı üzere, yoksunluk gelişmiş olması: a) Alkole özgü yoksunluk sendromu

b) Yoksunluk belirtilerinden kurtulmak ya da kaçınmak için alkol (ya da benzodiazepin gibi yakından ilişkili bir madde) alınır.

Varsa belirtiniz:

Erken Yatışma Evresinde: Daha önce alkol kullanım bozukluğu için tanı ölçütleri tam karşılandıktan sonra, alkol kullanım bozukluğunun hiçbir tanı ölçütü (A4 tanı ölçütü dışında) 12 aydan daha kısa süreli olmak üzere en az 3 aydır karşılanmamaktadır.

Sürekli Yatışma ile Giden: Daha önce alkol kullanım bozukluğu için tanı ölçütleri tam karşılandıktan sonra, alkol kullanım bozukluğunun hiçbir tanı ölçütü (A4 tanı ölçütü dışında ) 12 ay ya da daha uzun bir süredir, hiçbir zaman karşılanmamıştır.

Varsa Belirtiniz:

Denetimli çevrede: Kişi alkole ulaşmasının kıstlandığı bir çevrede ise bu ek belirleyici kullanılır.

O sıradaki ağırlığına göre kodlayınız: Ağır olmayan: İki-üç belirtinin olması. Orta derecede: Dört-beş belirtinin olması. Ağır: Altı ya da daha çok belirtinin olması.197

Alkol kullanımı zaman içerisinde bir hastalık olarak ifade edilmeye başlanmıştır. Birçok ülkede alkolikler için çeşitli bakım merkezleri kurulmuştur. Son zamanlarda alkol kullanım oranlarının artmasıyla sadece alkol kullananların tedavisi üzerinde durulmamış, aksine daha geniş kitlere hitap eden yeni arayışlara girilmiştir. Alkol kullanımının süreklilik göstermesi ve ertelenemeyen alkol alma isteği bağımlılık olarak nitelendirilmiştir. Ülkemizde olduğu gibi dünya genelinde de alkol bağımlılığı büyük bir kesime hitap eden bir sorun olarak ele alınmaktadır. Amerika’da yapılan bir

42

araştırmada hastaneye yatan bireylerin üçte birinin alkole bağlı problemleri olduğu, trafik kazalarında da alkolün büyük bir etkisi olduğu ve trafik kazalarına bağlı ölümlerde alkolün etkisinin üçüncü sırada olduğu bildirilmiştir.198,199

Alkollü içkinin tüketiminde, piyasaya sürülen alkol miktarı baz alınmaktadır. Ülkemizde, 2004 ile 2015 yılları arasında en düşük alkol tüketimi 2005 yılında gerçekleşmiştir. 2005 yılında toplamda 67,3 milyon litre saf alkol tüketimi gerçekleşmiştir. En yüksek tüketim ise 87,8 milyon litre ile 2012 yılında olmuştur. 2015 yılında ise 83,4 milyon litre saf alkol tüketimi gerçekleşmiştir. Ülkemizde alkol tüketiminin belirli bir çizgide gitmediği, zaman zaman dalgalanmaların olduğu görülmektedir. 2007’den 2008’e geçerken artma olurken; 2012’den 2013’e geçerken ise azalma olduğu görülmektedir. 2013 yılında azalmanın sebebi olarak ise alkol yasakları şeklinde ifade edilen, mevzuatın değişikliği gösterilmektedir.2002016 yılını

kapsayan bir çalışmanın henüz olmadığı görülmektedir.

Avrupa, dünyada en fazla alkol tüketilen kıtadır. Avrupa ülkelerinde alkol tüketim oranı çok fazla olmakla birlikte, genel nüfusun %15’inin hiç alkol almadığı bilinmektedir.201

Alkol ve sigara kullananların oral döneme sağlanıp kaldığı ifade edilmektedir. Aşırı baskıcı süper egoya sahip kişilerin, madde kullanarak oral doyum sağladıkları belirtilmiştir. Özellikle alkolün, yaşanılan kaygı ve sıkıntıları azalttığı, olumsuz deneyimleri ortadan kaldırdığı ve güçlülük duygusunu hissettiren etkisi olduğu ifade edilmektedir.202

Ülkemizdeki alkol tüketimini artıran unsurlardan bir tanesi de ülkemize gelen yabancı turistlerdir. Yabancı turistlerin alkol tüketim oranını artırdığı bilinmektedir. Ülkemiz için yapılan çalışmalarda yabancı turistlerin, alkol tüketim oranlarının ayrı hesaplanması, daha gerçekçi sonuçlar elde edilmesine olanak sağlayacaktır.203

Alkol kullanımının yaşa bağlı olarak arttığı bildirilmektedir. Ayrıca erkeklerin, kadınlara oranla daha fazla alkol tükettiği belirlenmiştir.204

198 Güzin Korkmaz vd., “Alkol Bağımlısı Erkeklerin Eşlerinin Yaşadıkları Güçlükler ve Başetme”,

Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 2003, s. 21-24

199 Beyhan Özyurt ve Gönül Dinç, “Manisa’ da Okul Çağı Çocuklarda Alkol Kullanım Sıklığı ve Alkol

Kullanımına İlişkin Faktörler”, TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 5(2), 2006, s.61-71.

200 Sencer Buzrul, “Türkiye’de Alkollü İçki Tüketimi”, Journal of Food and Health Science, 2016, 2(3),

112-122, s.114-116.

201Peter Anderson ve Ben Baumberg, Avrupa’da Alkol Kullanımı. Avrupa Komisyonu İçin Rapor,

Alkol Araştırmaları Enstitüsü, İngiltere, 2006, s.5.

202 Ömer A. Kalyoncu, Plastik Düşler, Kapital Medya Hizmetleri, İstanbul, 2001, s.80

203 Sencer Buzrul, “Türkiye’de Alkollü İçki Tüketimi”, Journal of Food and Health Science, 2016, 2(3),

112-122, s.118.

204 Yılmaz Palancı ve Günay Saka, Diyarbakır İl Merkezindeki İlköğretim 6,7,8 Sınıfları ile Lise

Öğrencilerinde Sigara, Alkol ve Madde Kullanımı ve Etkileyen Faktörler, 9.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Kitabı, Ankara, 2004, s.411.

43

Ülkemizde erkeklerin, kadınlardan daha fazla alkol tükettiği belirlenmiştir. Bunun sebebi olarak ise kadınların sosyal hayata daha az katılması ve kültürel etkiler olarak gösterilmiştir.205

Yetişkinlerde ve gençlerdeki alkol alma davranışının; ekonomik durum, dini inanç, kültür ve yaşanılan yer değişkenlerine göre farklılık gösterebileceği bildirilmiştir.206

Alkol almak için, birçok sebep olabilmektedir. Herhangi küçücük bir sebep bile alkol alımına sebep olabilmekte ve ilerleyen zamanlarda bağımlılık geliştirilmesine neden olabilmektedir. Alkol kullanımını etkileyen kültürel ve psikolojik etkiler bulunmakla birlikte, batı ülkelerinde alkol kullanımı oldukça normal karşılanmaktadır. Alkol alımına sebep olan bazı durumlar, bazen alkol bağımlılığına yol açabilmektedir. Bu yüzden çocukluk döneminden itibaren ailelerin çocuklarına rol model olmaları ve olumlu davranışlarla bağımlılığa sebep olabilecek etmenleri en aza indirip, ortadan kaldırmaları gerekmektedir. Alkol kullanımının sebeplerine bakıldığında tek bir sebepten söz edilemez, genel anlamda biyolojik, kültürel ve psikolojik etmenler şeklinde başlıklar altında toplanabilir.207

Erkeklerin alkol alması normal karşılanırken, kadınların alkol tüketimi ise hoş karşılanmamaktadır. Kadınlar hemen etiketlenmekte ve toplum tarafından baskı altına alınmaktadır. Konu ile ilgili çok çeşitli araştırmalar yapılmamakla birlikte erkeklerin daha fazla alkol tükettiği fakat kadınlarında alkol tüketiminde çok hızlı bir artış olduğu saptanmıştır.208

Konya’da yapılan bir araştırmada bireylerin gelir düzeyine göre alkol kullanım oranlarında farklılık tespit edilmiştir. Gelir düzeyi yüksek olanların, olmayanlara göre alkol tüketimini daha fazla gerçekleştirdiği belirlenmiştir.209

Belirtilenin aksine sosyoekonomik durumun düşük olmasının, alkol kullanımını tetiklediğini belirten çalışmalar da mevcuttur.210,211

Yapılan araştırmada ebeveyni alkol kullanmayan bireylerin yarısından fazlasının alkol kullanmadığı belirlenmiştir. Anne ve babası alkol kullananların ise tamamının alkol aldığı belirlenmiştir. Aile üyelerinin alkol kullanımının olmasının,

205 Nazmiye Kaya ve Ali S. Çilli, “Üniversite Öğrencilerinde Nikotin Alkol ve Madde Bağımlılığının 12 Aylık

Yaygınlığı”, Bağımlılık Dergisi, 2002, 3, 91-97, s.96.

206 İlkay Kasatura, Alkol ve Arkadaşları, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 1995, 42-45. 207 Kalyoncu, a.g.e., s.64.

208Ege Altıntoprak vd., “Kadınlarda Alkol Kullanımı ve Buna Bağlı Sorunlar”, Türk Psikiyatri Dergisi,

2008, 19(2), s.197.

209 Hasan Herken, “Öğrencilerde Alkol Kullanım Sıklığı ve Sosyal Öğrenme ile ilişkisi”, Düşünen Adam

Dergisi, 2000, 13(2), 87-91, s.87.

210Villalbi R. Joan vd., “Prevelence and Determinants of Alcohol Consumption amongs Children in

Barcelona”, J SchHealth, 1991, 61(3), 123-126, s.123.

211 Eva Persson vd., “Alcohol Habits Among Teenagers in Sweden, Faktors of Importens”, J Study

44

çocuklarının alkol alımını anlamlı derecede etkilediği belirlenmiştir. Ayrıca babası alkol alan kişilerin ise alkol kullanım oranlarının anneleri alkol alanlardan daha yüksek olduğu belirtilmiştir.212

Anne ve babanın, çocuklarıyla olan iletişimlerini engelleyen en büyük etkenlerden biriside alkol kullanımının olmasıdır.213,214

Alkol kullanımı ve anksiyete bozukluklarının ilişkisini belirlemeye yönelik yapılan araştırmada, anksiyete bozukluğu tanısı alan ve alkol kullanmaya başlayan kişilerin ilk ve 4. yılda alkol bağımlısı olma riskinin 4 kat fazla olduğu belirlenmiştir.215