• Sonuç bulunamadı

A- Tutum ve Davranış Arasındaki Đlişkinin Kuramsal Açıdan

3. Tutum ve Davranış Oluşumunu Açıklayan Kuramlar

3.3. Albert Bandura Sosyal Öğrenme Kuramı

Sosyal öğrenme kuramında Bandura (1986), insanın uyum ve değişim sürecinde bilişsel, hayal gücü, özgüven, öz-yeterlik oluşturmanın merkezinde rol oynayan insan fonksiyonlarına, ileri düzeyde bir bakış açısı sunar. Başka bir deyişle, insanların öz yapıları üzerinde durulur. Đnsanların kendi kendilerini organize etme, öz yeterlilik becerilerinin, çevresel etmenler ve bireyde var olan gizil güçler tarafından yönlendirildiğini söyler. Bu teorinin bakış açısına göre, insan davranışlarının, kişisel ve çevresel etmenlerin bir ürünü olduğu görülmektedir. (Akt. Pajares, 2002).

3.3.1. Sosyal Bilişsel Kuramın Dayandığı Temel Đlkeler:

Bandura, teorisindeki sosyal öğrenmeyi, “sosyal biliş” kavramıyla bir arada açıklayarak, günümüzde yaygın olarak kullanılan sosyal öğrenme teorilerini geride bırakmıştır. Ayrıca, bilişin, insanlardaki kapasitelerin, gerçekçiliğin, öz- yeterliliğin ve davranış performansının oluşumunda kritik bir rol oynadığının üzerinde durmuştur (Pajares, 2002).

a) Karşılıklı Belirleyicilik (Karşılıklı Determinizm): Bireyin çevresi ve davranışlarının birbirini etkilemesiyle oluşan kişisel faktörler, bireyde gözlenecek bir sonraki davranışı etkilemektedir (Pajares, 2002). Bandura (1986)’nın kuramının temeli, “karşılıklı determinizm (karşılıklı belirleyicilik)” anlayışına dayanır. Bu görüşe göre karşılıklı determinizm, öğrenmenin birçok etkileşimli değişkenlerden oluştuğunu belirtir. Bu değişkeler ya da etmenler, biyolojik ve bilişsel etmenlerden meydana gelen kişisel özellikler (öğrenmeyi etkileyen inançlar ve tutumlar), davranışsal etmenler (karşılaşılan bir duruma verilen cevaplar veya tepkiler) ve çevresel etmenlerdir (Akt. Pajares, 2002).

Bandura (1986)’ya göre, karşılıklı determinizm, davranışlardan, bilişsel becerilerden, kişisel faktörlerden ve çevresel etmenlerden etkilenir. Davranış, kişisel faktörler ve çevresel etmenlerin oluşturduğu üçgende, her birinin birbiriyle etkileşimi söz konusudur. Bu etkileşimleri etkileyen faktörler göreceli ve özel durumlara göre değişkelik gösterebilir (Gibson, 2004: s.198).

b) Sembolleştirme Kapasitesi: Bandura, bireylerin dünyayı algılama şekillerinin dünyanın sembolik, bilişsel temsilcilerinden meydana geldiğini söyler. Đnsan düşünebilen ve dilini kullanabilen bir varlık olduğu için geçmiş yaşantılarını saklayabilmekte ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunabilmektedir. Birey zihninde herhangi bir durumla ilgili gelecekte oluşturabileceği davranışlarına ilişkin bilişsel bir süreç oluşturabilir. Gelecekteki muhtemel davranışlar, zihinde önce sembolikleştirilir, merak yoluyla test edilir. Bu geçmiş ve gelecek yaşantılara ilişkin zihinde oluşturulan semboller, ilerideki yaşamında bireyin davranışlarını etkileyecek unsurlar olarak ortaya çıkar (Pajares, 2002).

c) Öngörü Kapasitesi: Birey, geçmiş yaşantılarında onu etkileyen durumları zihninde sembolikleştirerek, geleceğe yönelik davranışlarını planlar. Đleride çevresindeki kişilerden görebileceği davranışlara karşı sergileyeceği tutum ve davranışlarla ilgili ön hazırlık yapar. Başka bir deyişle, düşünce, davranıştan önce gelir (Bandura, 1989: s.40).

d) Öz Düzenleme Kapasitesi: Bandura’ya göre ailenin bireye gösterdiği rehberlik ve yaptırımlar, bireyin sosyalleşmesinde etkilidir. Yetişkinlerin bireyin yaşamında devamlı yol gösterici durumunda olmaları beklenemez. Bu noktada bireyin kendisi hakkındaki fikirleri ve düşüncelerini ortaya koyması gerekir. Bu fikirler doğrultusunda hareket ederek, sonuçları görmelidir. Bu kararlardaki bütün sorumluluk bireye aittir Birey kendi hayatını yönlendirebilir, kontrol altında tutabilir, düzenleyebilir. Bireyin yaşam tarzını oluştururken kendi seçimleri doğrultusunda yeme düzenini, meslek seçimini, iş ortamını, boş zamanlarını değerlendirme şekilleri gibi pek çok durumu düzenleyebilir. Kendi bilişsel

kapasiteleri doğrultusunda, hayat anlayışlarına göre yaşamlarına standartlar getirebilirler. (Bandura, 1989: s.46, 47).

e) Öz Yargılama Kapasitesi: Bireyin öz yargılama kapasitesi, geçmiş deneyimlerin analiz etmek için düşünce süreci oluşturmasını sağlar. Birey, çeşitli deneyimleri hakkında ne öğrendiğinin birer yansıması olarak, kendisi ve çevresindeki dünya hakkında genel bir bilgi elde eder. Kişi karşılaştığı olayların sonuçlarını değerlendirerek kendisini değerlendirir. Birey kendi düşüncelerine sahiptir; ortaya çıkan sonuçlara göre değiştirebilir (Bandura, 1989: s.58).

3.3.2. Gözlem Yoluyla Öğrenme:

Bandura, Sosyal Öğrenme Kuramı’nda bir başka boyut olarak gözlem yoluyla öğrenme üzerinde de durmuştur. Model alınan şey bir olaydaki gerçek kişi veya kitap ya da televizyondaki dizi veya film karakterinin oluşturulduğu sembolik bir kişi olabilir. Bandura (1977, 1986)’ya göre sosyal öğrenme birbiriyle uyumlu bir performans içinde bulunan dört süreçten meydana gelmektedir: Dikkat, akılda tutma, davranışı meydana getirme, güdülenme. (Hergenhahn ve Olson, 1997; Lefrancois, 1999). Gözlem yoluyla öğrenme işlemleri aşağıda verilmiştir:

Dikkat Etme Süreci: Đnsanların gözlem yoluyla öğrenebilmeleri için öncelikle model alınan davranışın önemli bileşenlerine katılmak gerekir. Başka bir deyişle, modelin yaptıklarının iyi izlenip, doğru algılanması gerekir. Dikkat, kişinin duyusal kapasiteleri etkisinde şekillenmiştir. Bireyin geçmişinde modellenen durumlar, modellenen bireylerle kişi arasındaki etkileşimler ve davranışın öz nitelikleri dikkatin oluşmasında etkilidir

Akılda Tutma: Bireyin gözlemlediği ve model aldığı davranışın bireye faydalı olabilmesi için hatırlanması gerekir. Bu nedenle kişi, belleğinde modellediği kişinin sembolik formunu, temsilini oluşturur. Model oluşturulan davranışın temsilinin doğru kodlanması hatırlamayı sağlar. Modele ilişkin çağrışımlarla bellekten yanıt alınabilmesi için sembolik kalıbın sözel olarak ifade edilmesi gerekir. Bu hayali, sembolik kalıp; davranışın resimleri, geçmiş

deneyimlerin zihinsel görüntüleri olarak saklanabilir. Bandura, bu kavramların temsilcilerini, genellikle zihindeki fotoğrafların ve sözlü sembollerin oluşturduğunu işaret eder. Beleğe alınan bilgi gizlice prova edilebilir. Böylece gözlemsel öğrenme güçlendirilmiş olur.

Davranışı Meydana Getirme: Bu süreç, gözlem yoluyla gerçekleşen öğrenmenin performansa çevrilmesidir. Başka bir deyişle, davranışın oluşturulmasıdır. Birey, yeterli fiziksel ve bilişsel kapasiteye sahipse, modellenen davranışın saklandığı deneyimleri karşılaştırarak bir provadan geçirir. Yanlış olanları eleyerek, kabul edilebilir olan, istenilen davranışları gösterir.

Güdülenme: Birey her gözlemlediği davranışı modellemez. Bir davranışın modellenebilmesi için o davranışın çevre tarafından olumlu bir davranış olarak kabul edilmesi önemlidir. Đnsanlar çevre tarafından ödüllendirilen ve olumlu olarak kabul edilen davranışları yapmaya gayret ederler. Davranış ve çevre etkileşimi bireyin bir sonraki davranışını her zaman aynı şekilde belirlemeyebilir. Başka bir deyişle, bireyin bir sonraki davranışları, çevreden, bireysel özelliklerden ve davranışlarından etkilenerek oluşur (Bandura, 1977, 1986; Akt. Hergenhahn ve Olson, 1997). Model alma süreçlerini Şekil 2’deki gibi özetlemek gerekirse;

MODEL ALINAN OLAYLAR

DĐKKAT SÜRECĐ (ATTENTION)

• Basitlik

• Çekicilik

• Uygunluk

• Đşlevsel değeri olan

• Kavrama özelliği

• Hazır bulunuşluk, bir olaya yatkınlık

• Tercih etme

• Duyuşsal seviye

HATIRDA TUTMA SÜRECĐ (RETENTION)

• Sembollerle kodlama

• Organize etme

• Zihinsel tekrarlar

• Bilişsel beceriler

• Bilişsel yapılar

UYGULAMA VEYA DAVRANIŞI MEYDANA GETĐRME SÜRECĐ (MOTOR REPRODUCTION)

• Zihinsel temsil etme, betimleme

• Gözlemleme

• Dönüt verme

• Fiziksel yeterlik

GÜDÜLENME SÜRECĐ (MOTIVATION)

• Harekete geçiriciler, ödüller veya

cezalar

• Tercihler

• Değerler

• Eğilimler

• Đçsel standartlar

MODELDEN GÖZLEMLEDĐĞĐ DAVRANIŞA UYGUN DAVRANIŞTA BULUNMA Şekil 2 Model Alma Süreçleri (Bandura, 1986; Akt. Demirbaş ve Yağbasan, 2006: s.117).

Bandura’ya göre gözlemci, modelden beş şey öğrenmektedir;

1. Đnsan başkalarını gözlemleyerek, izleyerek etkili okuma, problem çözme, bir oyun oynama gibi becerileri öğrenebilir.

2. Birey model aldığı kişiyi gözlemleyerek önceki öğrenmiş olduğu yasaklar ya güçlenir yada zayıflar.

3. Gözlemci yeni değerler, inançlar kazanabilir.

4. Gözlemci modelden çevrenin ve eşyanın nasıl kullanılacağını da öğrenir.

5. Gözlemci modelin duygularını açıklama biçimini gözlemleyerek kendi benzer duygularını da benzer biçimde açıklar. Özellikle çocuklar pek çok duyguyu açıklama biçimini bu yolla öğrenirler (Senemoğlu, 2005: s.229, 230)

Sosyal öğrenme kuramında, anne babanın çocuk yetiştirme tutumları ve çocuğa uyguladıkları disiplin, çocuğun bu kontrolleri algılama şeklinde önemli bir yer tutar. Eğer ana-babalar, çocuğun sergilediği davranışı niçin onayladıklarını ya da onaylamadıklarını açıklarlarsa, çocuk, ana-babanın ne istediğini anlayacak, böylece kendi davranışının sonucu tahmin edebilecektir (Arı, Seçer, 2002: s.107).

Benzer Belgeler