• Sonuç bulunamadı

Alan, Habitus ve Sermaye Kuramlarının Çeviri Alanına Yansıması:

1. BÖLÜM: TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL ALANLARIN YENİDEN İNŞASINDA

1.1. Toplumsal Dönüşüm ve Medeniyet Yolunda Çevirilerin Aracı Rolü

1.1.3. Alan, Habitus ve Sermaye Kuramlarının Çeviri Alanına Yansıması:

Çalışmanın amaçlarından biri olan husus da, Bourdieu Sosyolojisi ile disiplinler arası ve toplumsal bir bilim dalı olan Çeviribilim arasında nasıl bir köprü kurulduğuna ışık tutmaktır. Bu çerçevede Bogenç Demirel24, Çeviribilim alanındaki görüşlerin geçmişten günümüze nasıl evrildiğini şu cümlelerle ifade etmiştir: “Çeviribilim alanında ideoloji ve kültürü temel alan teoriler, göstergebilimsel ve dilbilimsel görüşler yerine daha fazla antropolojik ve sosyolojik yaklaşımlar tercih edilmeye başlanmıştır”. Bahsi geçen görüş üzerinden çeviribilimcilerin metinlerin doğasını sosyolojik, antropolojik ve kültürel verilerle açıklamaya çalışarak yeni bir perspektif geliştirdiği söylenebilir.

Çeviri; toplumsal uzamda yürütülen bir eylem olması sebebiyle disiplinler arası alanlarda kurduğu iletişim ve etkileşim, onun sosyolojik bir varlık olduğuna işaret eder. Çeviri kavramı salt dil ve metin(ler)25 üzerinden yürütülen süreçlerle sınırlı kalmamakta artık özne kavramı da gündeme gelmektedir. Öte yandan çevirinin sosyoloji alanında bir araştırma nesnesi olarak kabul görmesi; görev veren ve/ya işveren, süreç öncesi çeviri

22 Öztimur, s. 587-588.

23 Baran ve Özsöz, . 11.

24 Emine Bogenç Demirel, “Çevirinin Bourdieu Sosyolojisiyle Yapılan Yüzü, Çeviri Sosyolojisi”,

Cogito-Pierre Bourdieu Öze içinde. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, Sayı 76, Bahar 2014, ss. 403.

20

normları, çeviri süreci normları, çeviri politikası, çeviri alanı, çeviri piyasası, çeviri eylemini gerçekleştiren çevirmenin sosyal sermayesi gibi tüm sosyal durumları kapsamaktadır. Bunun yanı sıra çevirinin iletişim aracı olma misyonuyla sahip olduğu seçkin rolü; sosyoloji kuramları baz alınarak çeviriyle bağlantılarının kurulmasını mümkün kılmıştır. Zira sosyoloji (toplum bilim), birey ve içinde yer aldığı toplumdaki her türlü operasyonu ve/ya eylemi temel alan bilimsel alandır. Sosyoloji, bireylerle özellikle gözlenebilir davranışlarla ve kurumlarla ilgilenmektedir.

Sonuç olarak çeviri sosyolojisi adı altında yeni bir alan ortaya çıkmıştır. Çeviri sosyolojisi, çeviri eylemini ve çeviriye yönelik değerlendirmeleri daha bütüncül ve sosyal bir yaklaşımla değerlendirir. Çeviri olgusunu farklı boyutlarıyla ve çeviri sürecinin başlangıcı, sonucu ve etkileri gibi tüm toplumsal değişkenlerini en geniş haliyle ele almaktadır.

Çeviri sosyolojisi, çevirmenin bireysel pratiğinin ötesinde, çeviri alanındaki genel pratiğe yönelik durumlarla ilgilenip çeviriye yeni yaklaşımlar getirmektedir. Yani çevirmen pratiğinin nasıl işlediğinden çok, çevirmenlerin ve çevirilerin toplumsal yapı ile toplumsal işleyiş üzerindeki etkilerine odaklanarak bunları Çeviribilimin araştırma alanına dâhil etmiştir26.

Sosyolojik bakış açısı, çevirmeni kısıtlayan metin içi/metin dışı faktörler ile çevirinin üretildiği tarihsel ve kültürel şartların da incelenmesi gerekliliğine ışık tutar. Çünkü çeviri süreci toplumsal tabanlı bir eylemdir ve hiçbir zaman tarafsız bir eylem olamaz. Dolayısıyla çeviri yalnızca yeniden bir üretim olarak görülmez aksine bilinçli bir eylem ve belirli bir amaca hizmet ederek bir seçim ve yapılandırmanın kendisidir27.

Çeviri sosyolojisi; çeviriye ve çeviri sürecine sosyolojik bir olgu olarak bakmaktadır. Bu sürece katılan eyleyiciler ile bu eyleyicilerin çeviri ürününün ortaya çıkmasında yarattıkları hem bireysel hem toplumsal etkilerini temel almaktadır28. Ayrıca çeviri sürecine dâhil olan kurum ve eyleyicilerin analizini kapsayan aktarım süreci, çeviri

26 Kabukcik, s. 1.

27 Arı, s. 50.

21

sosyolojisinin odak noktasıdır. Çeviri olgusu ikinci plana atılarak çeviri alanı ya da çeviri sistemi ile diğer toplumsal alan ve sistemler arasındaki etkileşimi üzerinde durulmaktadır. Bourdieu’nün alan kuramına göre, çeviri alanındaki eyleyiciler yani -çevirmenler- ön plandadır. Kaindl’e göre, sosyolojik yaklaşım sayesinde, çevirmenler artık bu dünyanın bir parçası olarak toplumsal alanlarda yerini bulabileceklerdir29.

Bourdieu’nün anahtar kavramlarından biri olan habitus eyleyicinin kavradığı, değer biçtiği ve eylemlerde bulunduğu çevre sayesinde meydana gelen sürekli ve aktarılabilen profesyonel eğilimler bütünüdür. Dolayısıyla habitus, beden ve dış dünya arasındaki buluşma noktasıdır. Toplumsal düzende yer alan kültürel eyleyici, öğrendiklerini gelişim sürecinde kendi sosyal kimliğine katar. Bu anlamda eyleyicinin habitusu, toplumsal eylemleri yansıtmakta ve belirlemektedir. Gerek bireysel gerek toplumsal bir özellik olarak habitus, hem tek bir bireyde hem de toplumun tüm bireylerinde benzerdir. O benzerliklerin oluştuğu toplumsal sahanın adı da alandır. Kavram özelde çevirmen açısından değerlendirildiğinde de, çevirmenin habitusunun metnin işlevine etkisi olarak bakılabilir ve eyleyicilerin habituslarının ve kurdukları iletişimlerinin, çevirinin toplumsal işlevine etkisiyle özdeşleştirmek mümkündür.

Habitus, çeviri sosyolojisi yönünde düşünen Çeviribilim araştırmalarında da sıklıkla karşılaşılan bir kavramdır çünkü toplum ile çevirmen ve çeviriler arasında devamlı bir etkileşim hali vardır. Öyle ki çevirmenler ve çeviriler toplum tarafından, toplum da çevirmenler ve çeviriler tarafından devamlı yapılandırılmaktadır. Çeviriler her zaman sosyal uzamdaki yapılarla ilişki içindedir. Bourdieu'nün ifade ettiği üzere çeviri alanı, pratik bir alandır.

Çeviri ve toplum arasındaki bağ, her durumda sosyal alanlar üzerinden gerçekleşir ve bu sosyal alanların dönüştürücü özellikleri vardır. Çeviri, diğer kültürel operasyonlarda olduğu gibi aktörün alandaki konumundan ve sermaye dağılımından meydana gelen,

29 Klaus Kaindl. “Übersetzung als gesellschaftliches Phänomen: Soziologische Ansätze in der Übersetzungswissenschaft”, H. Kalverkämper ve L. Schippel (Ed.). Translation zwischen Text und

Welt-Translationswissenschaft als historische Disziplin zwischen Moderne und Zukunft içinde.

22

alana özgü stratejiler oluşturur böylece çevirinin alandaki güç mücadeleleri sonucunda ortaya çıkan bir ürün olduğu gözlenir30.

Bourdieu’nün habitus dışında sıklıkla başvurulan diğer bir önemli kavramı da sermayedir. Fransız sosyolog, çıkar yerine sermaye kelimesini tercih etmiştir. Alandaki maddi kaynakların dağılımını ifade eden kavram, sermayedir. Zira kaynaklar oldukça değerli olup alandaki mücadelenin hedefi haline gelmeleri suretiyle sosyal ilişkilerde güç şeklinde işledikleri zaman, sermaye halini alır31. Sermayeler alandaki şartlara göre ayrı ayrı öneme sahip olabilir dolayısıyla alanlara göre değişiklik gösteren farklı sermayelerden bahsedilmesi olasıdır32.

Ancak sermaye, alandaki maddi kaynakların dağılımını ifade eden anlamından sıyrılmış, çeviri alanına farklı şekilde aktarılarak kullanılmıştır. Bu sayede çevirmen habitusunun önemini de ortaya çıkmıştır. Bourdieu, çevirmenin ve çevirinin toplumsal/sosyal sermayelerini araştırma imkânı sunmuştur. Kültürel sermaye, toplumda yüksek olduğu düşünülen değerlere yönelik bilgi sahibi olmaktır. Sembolik sermaye, eyleyicinin bizzat kendinin davranış biçim(ler)i, dış görünüm, onur, saygınlık, duruş ve konuşma tarzı gibi tüm alışkanlıklarını temsil etmektedir. Bu bilgiler ışığında sermaye kavramı ile çeviri alanı arasındaki ilişkiyi Arı33, “Çevirmenlerin kültürel ve sembolik sermayelerinin, çevirinin ve çevirmenliğin toplumsal konumunu nasıl belirlediğinin araştırılmasında önemli katkılar sağlayacaktır” şeklinde ifade etmiştir.

Sosyo kültürel bağlamda gerçekleşen çeviri süreci, çeviri sosyolojisinin odak noktasıdır. Çünkü öncelikle çevirinin sosyal rolü; yani söz konusu dönemde sosyal ilişkilerin etkilenip etkilenmemesi, toplumda yerine getirdiği işlev ile meydana getirdiği etkiler, bu süreçte bilfiil yer alan/rol oynayan eyleyiciler ya da eyleyicilerin bizzat aktivitelerini açıklamak amacıyla çeviri ele alınır.

30 Kaindl, s. 161-162 aktaran Arı, s. 81. 31 Swartz, s. 186.

32 Görgün Baran ve Özsöz, s. 6. 33 Arı, s. 16.

23

Çeviri sosyolojisi, çeviri ürünün nasıl ortaya çıktığını ve perde arkasında kalan yapıların nasıl işlediğini ve eyleyicilerin ne/nasıl eylediklerini araştırmaktadır. Böylelikle, çeviri ürünü meydana getiren tüm aşamaları, dış koşulları ve ürünün ortaya çıkmasında etkisi olan tüm eyleyicileri34 incelemektedir. Sonuç olarak çeviriyi sosyal bir olgu olarak inceleyip sosyal alandaki iz düşümlerine bakarak, dış etkenlerin içi nasıl değiştir(me)diğini değerlendirmektedir35. Ayrıca görünmeyen birçok aşamadan geçerek erek kültürde varlık bulan çeviri ürün silinir, yok olur36.

P. Bourdieu’nün alan ve habitus kuramları sayesinde Çeviribilim metinsel dar alanından çıkabilmiş, çeviri alanındaki tüm faktörler ile çevirmenin aldığı kararlar sosyolojik açıdan değerlendirilme fırsatı bulmuştur. Zira çeviri alanındaki salt metin ve dil merkezli yaklaşımlardan çevirmen merkezli ve çeviri süreci merkezli yaklaşımlara geçişin, çevirilerin etki ve sonuçlarını açıklamada yetersiz kaldığı görülmüştür. (…)Çeviribilim, disiplinler arası çalışmalarla ihtiyaç duyduğu bütünsel bakış açısını sosyoloji kuramlarıyla bulabilmiştir. Bu anlamda çeviri pratiğinin kuramsallaştırılması, çevirmen davranışlarının pratiği ve çeviri alanının yapısını gözlemleme anlamında Bourdieu’nün alan kuramının Çeviribilim’de önemli bir paradigma değişimine yol açtığı gözlenmektedir37. Fransız bilim insanının öne sürdüğü alan kuramında, sınırları çizen ve toplumun etkinlik alanını oluşturan özerk alanlar bulunmaktadır38.

1.2. Pierre Bourdieu’nün Alan, Habitus ve Sermaye Kuramları