• Sonuç bulunamadı

3.7. Akran Çevresi ve Okul Durumu

3.7.1. Akran Çevresindeki Kötü Davranışların Taklidi

Çocukluk süreci arkadaş çevresinde bulunma ve akranlara her yönü ile uymaya gayret edildiği için dikkate değerdir. Çocukluk döneminde bireyler yeni bir

136 olgunlaşma sürecine girerken, sadece ailelerinden değil, hem okul yaşamından hem de arkadaş çevresinden önemli ölçüde etkilenmektedir. Aile, okul ve çevre gibi yapılar çocuk açısından kültürlenme mekanları olarak düşünülürse suça yönelmede de merkezi yapılar olduğu varsayılabilir. Akran suçluluğun özellikle çocuğun ilkokul dönemi sonlarına doğru ortaya çıkmasının bir nedeni, ailesel normların çocuk üzerinde etkisini yitirmeye, çocuğun gruba tamamen dahil olmaya başlaması ve grubun yapısını, değerlerini ve düşüncesini benimsemeye yani taklit etmeye başlamasıdır (Delikara, 1998: 152). Çocuk her yönü ile evden kopmakta ve gruba tamamen aidiyet beslemektedir. Bunun ailesel durumlarla ve diğer birtakım etmenlerle ilişkisi bulunmakta birlikte, ailenin sorunları, grubun yapısı, çocuğun ruhsal durumları gibi etmenlerin de etkisi vardır. Çocuğu sadece evde kalmaya başlaması ile ev yaşamının çocuk tarafından hapis olarak algılanması, ailesinin tavırlarının kendisine uygun olmaması ve onların yanlış düşündüğüne karşı geliştirilen inanç ile birlikte kendini bir arayış içine sokar. Bunun nedeni kendisini evde rahat hissedememesi ve başka bir rahatlama ortamına ihtiyaç duymasıdır.

Bağlar kopmaya başladıkça arkadaş çevresini taklit etme ve kötü davranışların denetlenememesi ile de suça yönelmeye başlar. Çocuk, yaptığı hareketleri sorgulamayan ve ona bu yolla destek veren gruba olumlu ya da olumsuz yönlerle dahil olur. Bu çocuk için bir yaşam alanı yani özgür bir habitattır. Bunu uygularken grubun yaptığı davranışları yapması ve bu davranışlara uyması beklenir. Bu bakımdan çocuğun grupla olan ilişkileri gruba karışma açısından önem arz eder.

Arkadaşlarının çocuğu kabul etmesi, onunla alay etmemeleri, onu benimsemeleri için çocuk taklide yönelmeyi arttırır. Grupta en beğenilen kişiyi taklit etme süreci de bu yolla gelişir. Çocuk yaptığı hareketleri ile gruba üye olmak istediğini ispatlar. Bu süreç insanlara atfedilmiş oldukça karmaşık bir süreçtir. Baskıcı aile tarafından yetiştirilen çocuk hem akran çevresinde hem de okulda başarısız olması muhtemeldir. Ancak arkadaş çevresinin olumsuz olması, bu başarısızlığı perçinlemekle kalmayacak, bu yüzden yalnızlık ve depresyon duygusu ergenlik dönemlerinde en çok yakınılan hastalıklar olarak görülecektir (Yörükoğlu, 1993:

152).

Çocuk suçluluğunun nedenleri karşılaştırıldığında, suçta akran çevresinin rolü özellikle yüksek bulunacaktır. Ailesi ya da yakın çevresi ile iletişimi zayıf olan çocuklar ya da bulunduğu durumdan memnun olmayan bireyler bir başkaldırı

137 gerçekleştirerek bir gruba dahil olabilirler. Bunun nedeni insanlar tarafından destek ve kabul görme arzusudur. Çocuk arkadaş çevresinden beğenilme ve kabul gördükçe gruba bağımlılığı artacaktır. Suç çeteleri bu durumda ortaya çıkar, ayrılmayan çocuklar kendi kurallarını oluşturarak kendi kötü yaşamsal dönemlerini farklı yollarla giderme ihtiyacı duyarlar. Suç işleyen çocukların bulundukları gruplarda genellikle suça yönelmiş ya da suça yatkın çocukların bulunması çalışmaların çoğunda görülmektedir. Özellikle çocukluktan çıkış ve ergenliğe geçiş süreci bir başkaldırma süreci, farklılıklar ve yaşamdan farklı amaçlar bekleme gibi özellikler ile açıklanırsa, çocuk da bu süreci atlatabilecek ya da o sürecin kendisini rahatsız etmeyecek bir duruma sokacak bir yer arayacak ve bu sayede taklit mekanizması da başlayacaktır. Onun gireceği gruplarda suçlu çocukların olması, suça normal bakmasına ve çocuğun suça sürüklenmesine neden olacaktır (Hancı, 1993: 5). Çocuk suçluluğu konusu ve bunun nedenleri üzerine çok çalışma yapılmış bulunmaktadır.

Bu çalışmalarda göç, ekonomi ve aile gibi nedenler vurgulansa da çocuk çevresi oldukça büyük paya sahiptir. Aile içerisindeki iletişim etkisi temel etken olsa da bunun sonucunda oluşacak suçlu çevre de bir o kadar çevrenin suçudur. Her insanda olduğu gibi çocuk her noktada kendini eksik bulur ve onu gidermek ister. Özellikle ailede bulunan bu eksiklikler nedeni ile çocuk bir akran çevresine bu süreci yönlendirir. Aile içinde taklit edilecek bireyin olmaması ya da çocuğun açısından bulunan bireylerin yeterli olmaması onu farklı bir taklit arayışına, kimlik bunalımında farklı bir insan arayışına sürecektir. Bu yüzden de çocuk olumsuz örnekler oluşturacak gruplara girebilmektedir. Her yaş döneminde çocuğun çevresinin çocuk açısından olumsuz örnekler bulunduracağı kaçınılmazdır. Olumsuz örnek oluşturabilecek her türlü grup denetlenmeye, aile tarafından çocuğun kontrol edilmesine, okul tarafından çocuğun ruhsal durumlarının ve çevresinin incelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü çocuklar içinde bulundukları çevrenin isteklerini sorgulamadan ve düşünmeden uygulayabilecek bir yapıya sahiptir. Bu nedenle eğer grup olumsuz özellikler içeriyorsa çocuk da gruptan uzaklaşmamak pahasına kendisine olumsuz dahi gelse suça yönelir (Oto, 1991: 67-72).

Arkadaş grupları ayrıca çocuğun iyiyi ve kötüyü ayırt etmesinde ve onun topluma yararlı bir birey olarak yetişmesinde de öncülük eder. Çocuğun bir gruba kendini kabul ettirmesi için yapamayacağı şey azdır. Bu nedenle çocuk grup içine davranışları uymasa da o davranışları değiştirerek girebilir. Arkadaş yaşamı çocuğun

138 durumunu olumsuz etkileyebileceği gibi olumlu taklit ile de çocuğun varsa kötü alışkanlıklarından arınmasına neden olabilir. Çocuğun ayrıca hangi arkadaş grubuna dahil olacağı da bulunduğu çevre ile alakalıdır. Bu nedenle çocuğun yaşadığı yerin durumu ve bu çevredeki akranların çocuğun davranışları üzerinde uygulayacağı akran baskısı karşılıklı pay sahibidir. Çocuğun toplumdan bağımsız bir yaşam geliştirmesi imkansızdır. Bağımsız bir benlik yapısına sahip olması bir çocuk için aile ile ilişkisine ve akran çevresindeki durumuna bağlıdır (Sarpdağ, 2005). Hood (1972), yaptığı çalışmalarda çocuklarda suçun gruplar halinde işlendiğimi, grubun liderinin ayrıca grubun diğer üyelerini her yönden etkileyebilecek bir durumda olduğunu ve lider ile grubun tüm normlarının da lidere göre şekillendiğini ortaya çıkarmıştır. Doğan (1995), arkadaş çevresi ile suç arasındaki ilişkiyi inceleyen bir çalışma uygulamış ve suçun akran çevresi yolu ile ilgili soru sormuş, bu soruya % 32,3’ü evet, yanıtı verirken, % 67,7’si hayır yanıtı vermiştir. Yavuz (2003), suç işleyen çocuğun durumu suçu işlerken arkadaşlarının yanında bulunma durumuna göre; incelemiş burada çocukların, % 64,8’i evet yanıtı verirken, % 35,2’si hayır yanıtı vermiş, arkadaş çevresinin suça olan etkisi araştırıldığında, % 69’unun arkadaşlarının suç işlemelerinde etkili olduğunu, % 31’i ise etkili olmadığını belirtmişlerdir (Aksoy, 2007: 354).