• Sonuç bulunamadı

Akışkanlık ve Devinim

3.5 Yeni Bir Yer/Siberuzayda Yeni Mekansal Açılımlar

3.5.3 Sanaldan Gerçeğe Transfer Olan Mekânlar

3.5.3.5 Akışkanlık ve Devinim

Akışkanlık ve Devinim, özellikle 20. yüzyılın sonlarından itibaren günümüze kadar ulaşan süreçte, aynı zoomorfik formlara olan ilginin artmasında olduğu gibi, sanal imajlar bilgisayar grafikleri, video, animasyon... vs deneyimleri biçim yaratımında ve anlayışında, doğal öğelerin tasarımlarda kullanılmasını sağlaması ile önemli degişimlere yol açmış, yeni bir boyut getirmiştir. İzometrik ve perspektif izdüşümünden alanın tam deformasyonuna (distortion) ve patlamış aksonometriden alanın tam anlamıyla patlamasına, çeşitli balıkgözü perspektiflerin üst üste konmasından tam bükülmeye ve alanın eritilip birleştirilmesine gibi yapılan hareketler, gerçeküstücü operasyonlara benzer, sınır tanımayan mantıksızlık gibi gözükmektedir (Schumacher, 2004). Ancak, siberuzay sayesinde, karmaşık bir yapıdaki hareketlerin dinamik ve devingen

akışları, yapıdaki en amorf bölge bile olsa, çok rahat ve okunaklı bir şekilde

yapılabilmektedir. Siberuzay ve bilgisayar teknolojileri, genel yamuk deformasyonlar ve ortagonal olmayan alanlara cevap vermek için bir öneri yolu daha sunar; perspektif deformasyonlar ile çesitli fonksiyonel odak noktaları gibi unsurların yönelimine izin vermesiyle gerçekleşmektedir. Artık önceleri mantık hatası olan şey daha sonra uzamsal organizasyonun stratejik olarak planlanmış ayrıntılı bölümü ve anlatımı olmuştur (Çetinkaya, 2006).

Yapılarında siberuzayın imkânları kullanarak, amorf yüzeyleri işlevsel olarak çözüme ulaştıran, akışkanlık ve devingenliği, yapıları içerisinde çoklu perspektif izdüşümlerini, birbiri içinde eriterek, sürekliliği en etkin biçimde sağlayan tasarımcıların başında Zaha Hadid gelmektedir. Özellikle tasarıma dönük, siberuzayda grafiksel ortamı mekânlarını oluşturmada kullanan Hadid’i diğerlerinden ayıran en önemli özelliği, kaligrafik elinin, dinamizmini ve akıcılığını, doğrudan tektonik sisteme dönüştürmesi ve aktarmasıdır (Schumacher, 2004). Hadid çalışmalarında, hareketli uzay olarak da tanımlanabilen yeni çalışma ortamı yani siberuzayın oluşturduğu çalışma ortamında, aksonometrik ve perspektif izdüşümleri kullanmaktadır. Öncelikle bu izdüşümler, uygun fonksiyonlara ve temsil araçlarına göre geliştirilmekte, uzaylar ve perspektif

yaratımı uygulamasından; nesnelerin aşırı bozulmalarıyla etkilenen “kendi kendine hizmet eden”, on yedinci yüzyıldaki resimlerden farklı olmayan, anamorfik izdüşümler ortaya çıkmaktadır. Bu sayede dinamik materyaller ile birleşen çoğul perspektif uygulamaları ile resimsel boşluklar toplanmakta ve birleştirilmektedir (Çetinkaya, 2006).

Hadid’in akışkan ve devingen kavramları odaklı yaklaşımlarını mekâna eklemlemesinde, siberuzayı tasarımlarında kullanım şekli ile ilgili bilgi veren birçok tasarımı bulunmaktadır. Bunlar; Roma’daki Çağdaş Sanat Merkezi (1999), henüz yapım aşamasında olan Cagliari’deki Çağdaş Sanat Merkezi ve Tayvan’daki Geçici Guggenheim Müzesi’dir.

Şekil 3.35 Zaha Hadid, Çağdaş Sanat Merkezi, Maket Fotoğrafları, Cagliari, İtalya (www.arcspace.com)

Şekil 3.36 Zaha Hadid, Geçici Guggenheim Müzesi, Maket Fotoğrafları, Tayvan (www.architecture.about.com)

Hadid, Roma’daki Çağdaş Sanat Merkezi (1998–1999) yapısını, birçok formun kimliğinin değerini artıran esnek, akışkan ve gözenekli yapıya sahip, bir organizma fikrinden hareketle oluşturmuştur. Tasarımın genel olarak konsepti,

akıntı kavramından esinlenerek belirlenmiştir. Böylelikle, hem mimari motif

olarak, hem de müzeyi deneyimsel olarak idare etme yolunun eğilimi ortaya çıkmaktadır.

Kavramsal anlamda belirlenen konsept, formal ve işlevsel anlamda fikirsel uzantıların birbiriyle kompakt bir şekilde mekana yansımasını sağlamaktadır. Hadid, burada model ve yoğunluğun akışını yorumlamayı denemektedir. Mekânlar akıntı kavramının içeriğine benzer bir şekilde geçicidir ve duvarlar, her tür enstalasyona uyarlanabilen çok amaçlı ekipmanlardır. Mimar burada kategorik olarak, sunum mekanizmalarının kararlı yansızlığını kabul etmeksizin, esnek ve hareket edebilen ekranlar, opak ve şeffaf yüzeyler ile görüntülerin algılanması üzerinde farklılaşmalar öngörmektedir. Hadid, projesini küratörlerin kendi amaçları için kullanabilecekleri, değişebilir bir nesne ve yeni bir araç olarak görmektedir. Hadid için müze, beyaz bir kutu olmaktan ziyade, dinamik mekânların yer aldığı ve gelen ziyaretçileri yönlendiren akıcı bir komplekstir (Boyut Yayın Grubu, 2000).

Şekil 3.37 Zaha Hadid, Çağdaş Sanat Merkezi Perspektif Model, Roma, İtalya

Hadid’in ulaşmak istediği devingen ve akışkan mekânı sağlayacak olan, mimari adlandırmalarda, ayırıcılıktan başka bir görevi bulunmayan ve düşünülemeyen çok katı bir şekilde uygulanan “duvar” öğesidir. Yapıda, geleneksel “duvar” kodlamasına karşı, resimleri sunmak için, ayrıcalıklı ve değişmez dikey donanımlar, tanımlanabilir gizli alanlar inşa etme ve doğrusal anlatım, sergi etkisini sahnelemek için ise, duvarın çok yönlü bir makine olması, kritik bir serbestlik olarak önerilmiştir. Duvarın klasik kompozisyonundan

farklı olarak, kartezyen mekânda sadece düşey olan özellikleri dışına çıkılarak,

duvarların döşeme olduğu veya bükülerek tavan oldugu, ya da boş bırakılarak geniş pencere alanları olduğu alternatif kompozisyonal açılımlar ortaya çıkmaktadır. Sürekli olarak boyutluluğun ve geometrinin değişimi ile akışkanlık temelinde süreklilik sağlanmakla birlikte, devamlı işlevsel dönüşüm içerisindeki yapının devingen olma durumu da sağlanmaktadır (Çetinkaya, 2006). Bu aşamada önemli olan, yapıya yönelik konsept ve düşünceleri destekler şekilde, siberuzayda bilgisayar teknolojisi ile ilk başta iki boyutlu “spline”larla bütünleştirilen mekanların, üçüncü boyuta 3DS Max1 programı ile yükseltilerek meydana getirilmesidir (Çetinkaya, 2006).

Şekil 3.38 Zaha Hadid, Çağdaş Sanat Merkezi, Perspektif Model, Roma, İtalya (www.maxfordham.com)

Hadid’in çalışmalarındaki akışkanlık ve devinimin ağırlıklı olarak hissesidilmesinin yanısıra, son dönem projelerinden birisi olan Massimiliano Fuksas’ın Milano Fuar Merkezi (2006) de mekânsal organizasyonda akışkanlık ve devinimin ne şekilde etkili olabileceğine verilebilecek önemli bir örnektir. Bu konuyla ilgili olarak Fuksas 20 Şubat 2004 tarihli Radikal Gazetesi’nde

yayınlanan röportajında muhabir Evrim Altuğ’a, “Son beş yıldaki projelerime dikkat ederseniz, 'akışkanlık' olgusu üzerine eğildiğimi görebilirsiniz... Kuantum Fiziği'ni düşünün. Onda da düzensizlik, belirsizlik vardır. Kaos gibi görünse de, kanununu çözemediğimiz bir düzendir o. İşte bu akışkan düzeni, 'fluksus'u(akışkanlığı) düşünmeli ve pratiğe geçirmeliyiz” demektedir.

Şekil 3.39 M. Fuksas, Milano Fuar Merkezi

Dış Görünüş, Milano, İtalya, (www.arkitera.com)

Şekil 3.40 Fuksas, Milano Fuar Merkezi, İç Görünüşler, Milano, İtalya, (www.arkitera.com)

Bu düşüncelerle oluşan bu yapıda, Fuksas, dalgalanan ve tekrara düşmeyen, akışkan, devasa boyutlardaki çatıyla, 1990’lı yılların Expo çadırlarına ‘fütüristik’ bir yorum kazandırmıştır. Aynı zamanda Fuksas, fuar alanının en az kentin kendisi kadar canlı olması gerektiğini düşündüğü, yapının çatısının; her kıvrımıyla

deviniyor izlenimini taşımasını istemektedir. Kalıcı olmanın getirdiği etkiyle beraber ironik bir ifadeyle, kalıcılığın altında sürekli devinen, dahası Fuksas’ın da dediği gibi akışkan bir yön aranmaktadır. Tüm bu sıfatlar yeni fuar merkezini tanımlamak için de kullanılabilir. Örtü sisteminden, taşıyıcılarına, aydınlatmasına, iç mekân tasarımına kadar her haliyle bir bütün olan mekân, gözenekli, nefes alan, çok ayaklı bir kabuklu organizmayı da andırmaktadır. Yapının çatısı dışında, aks üzerine eklemlenen kütleler, boşluk alanlarda, adeta heykel gibi sergilenen kolonsu düşey çatı birleşimleri de akışkanlık etkisini arttırılmaktadır.

Şekil 3.41 Fuksas, Milano Fuar Merkezi, İç Görünüş, Milano, İtalya, (www.arkitera.com)

Anıtsallığı, hareketli ve akışkan mimarisiyle yapının yarattığı ilk intiba hayranlık olsa da 1300 m. uzunluk ve 32 m. en gibi boyutlarla yayıldığı alanın büyüklüğü düşünüldüğünde şaşkınlık duygusu etkisini göstermektedir. Tam da yapıyı çözdüğünüze inandığınız noktada karşınıza çıkan sürprizlerle yapının kişiye yaşattığı duygunun ‘şaşkınlık’ olabileceğini söylemek de mümkündür (Altuğ, E., 2004).

Milano Yeni Fuar Merkezi’nde boyuna oluşturulmuş bağlantı aksı, merkezin ana dinamosu olacak şekilde tasarlanmıştır. Bu aks, bütün kompleksin strüktürünü oluşturan bir omurgadır. “Merkezi aks” etkinlik alanlarını, bilgi merkezini, kesişimin ve aynı zamanda varoluşun mekânını temsil eder. Birçok işlevin etrafında toplandığı baskın nitelikte olan aksın, akışkan ve devingen etkiye sahip yapısıyla daha da belirgin hale getiren çatı örtüsünün formu tasarlanırken kraterler, dalgalar, kumullar, tepeler gibi doğadaki çeşitli yükseltilerden

esinlenilmiştir. Doğada da olduğu gibi burada da aynı biçim asla iki kere yinelenmemekte ve ziyaretçilere sürekli çeşitlenen bir perspektif sunulmaktadır (Fuksas, M., çev., 2005). Sonuç olarak, Fuksas, hareketlerden mimarlığı türettiği bu projede bilgisayar yardımıyla, organik olan bir formu yapay bir ortamdan somuta taşıyarak, yapaylık içinde serbest bırakmaktadır (Sullivan, C., C., 2006).

Şekil 3.42 Fuksas, Milano Fuar Merkezi, Bilgisayar Modeli, Milano, İtalya, (www.arkitera.com)

3.5.3.6 Non-Lineer (Lineer Olmayan) İlişkiler ve Bağlar (İç-Dış, Dolu-Boş