• Sonuç bulunamadı

EVLĠLĠKLERĠ

2.1.3. Aile Türleri

Barındırdığı üye sayısına göre aileler, geniş ve çekirdek aile olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Çekirdek aile, “kendi çocuklarıyla ya da evlat edindikleri çocuklarla birlikte bir evde yaşayan iki erişkin insanın oluşturduğu aile” türüdür. Geniş aile ise, “evli çiftler ve çocukları dışında onların büyükanneleri, büyükbabaları, erkek kardeşler ve eşleri, kış kardeşler ve eşleri, halaları, yeğenleri gibi yakın akrabalık bağları olan kişilerle aynı evde yaşayan ailedir”. Geniş aile genelde geleneksel toplumlarda görülürken, çekirdek aile ise çoğunlukla modernleşmiş toplumlarda görülmektedir. Örneğin, Asyalı ve siyahî toplumların çoğunluğunda geniş aile tipiyle karşılaşılmaktadır. Bu genel yargının dışında aynı toplumda farklı aile türlerinin de yaşadığı görülmektedir. Sözgelimi, İngiltere‟nin dörtte üçünü çekirdek aile oluştururken, geriye kalan dörtte birini geniş aile oluşturmaktadır (Giddens, 2005:173).

56

Modern toplumlarda artık gelenekselleşmiş kabul edilen geniş ve çekirdek aile tiplerinin yanı sıra ayrıca yeni aile türleri ve aileye alternatif olarak görülen yaşam biçimleri ortaya çıkmıştır. Evrimsel bir çizgi içerisinde gösterecek olursak, geniş aile zaman içerisinde bir çözülmeye giderek, çekirdek aileyi oluşturmuş; çekirdek aile de yine zamanla çözülmüş ve aileye alternatif yaşam biçimlerini meydana getirmiştir. Bu yeni aile formaları genelde dört başlık altında toplanabilir: tek ebeveynli aile, babasız aile, üvey aileler ve birlikte yaşama tarzında ortaya çıkan yeni aileler (Canatan ve Yıldırım, 2009: 98).

Tek Ebeveynli Aile: Maddi veya manevi açıdan evlilik için hazır olmayan veya evliliğin

getirdiği birtakım sorumluluklardan kaçmak isteyen çiftler, birbirinden ayrı yaşamayı tercih ederek tek anneli veya tek babalı bir aile türünün ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar. Evlilik dışı gebelik ve doğum yapma oranındaki artışlar da, bu tür aile türlerinin çoğalmasına yol açmaktadır. ”Bu tip ailenin önemlice bir kısmında ailede bulunan ebeveyn kadındır. Çalışmalar, Amerika Birleşik Devletleri‟nde aileler arasında erkeğin tek ebeveyn olarak bulunduğu ailelerin oranı %5‟in altında olduğunu göstermektedir” (Eşsizoğlu, 2012:12).

“Yalnız anne” sayısının geçmişe oranla günümüzde daha çok artış gösterdiği görülmektedir. Böyle bir durumun ortaya çıkmasında ölümlerin yanı sıra boşanmalar ve “tek başına anne” olma oranlarının çoğalması etkili olmaktadır. Böyle bir akım, gelişmiş toplumların çoğunda görülen bir fenomen haline gelmekte ve birçok kişi bu durumu “gayri meşru” olarak değerlendirmemektedir. Bunun yanı sıra, tek başına çocuk büyüten kadınların sayısında da bir artış gözükmektedir. Parçalanmış birlikteliğin ürünü olan çocuklar, ya yasal yollarla, ya da çiftlerin anlaşması sonucunda, çoğunlukla annenin ebeveynliğine bırakılmaktadır (Goody, 2004: 202-203).

Kanaatimizce Batıda‟ki evlilik dışı gebelik ve doğum sayısındaki artış, evlilik öncesi cinsel özgürlük temelinde, üç grup altında açıklanabilir: Birinci grubu, evlilik öncesi cinsel birliktelik yaşayan ve bu ilişkiden meydana gelebilecek çocuk hakkında kaygı taşımadığından dolayı, cinsel korunma yollarına başvurmayan çiftler oluşturmaktadır. Yani sürecin bilinçsizce, spontane ve plansız bir şekilde ilerlediğini söyleyebiliriz. İkinci grupta ise, evliliğin maddi ve manevi bazı sorumluluklarından (ev hayatı, birlikte

57

yaşama zorunluluğunun getirdiği bağlayıcılık ve boşanmanın psikoloji yönü ve ekonomik yaptırımları vs.) kaçınmak ve bununla birlikte çocuk sahibi olmak isteyen çiftler yer almaktadır. İkinci grubun ilk gruba göre daha planlı ve bilinçli bir şekilde çocuk yapma eğiliminde olduğu söylenebilir. Üçüncü grupta ise, yasaların kendilerine verdiği haklardan yararlanmak adına, evlilik öncesi çocuk sahibi olmaya çalışan çiftler bulunmaktadır. Alman yasalarına göre, evli olsa da olmasa da çocuk sahibi olan çiftler evliyse boşandığında, birlikte yaşıyorlarsa ayrıldıklarında, çocuğun bakımı için karşı taraftan nafaka alma hakkına sahip olmaktadır. Mahkeme tarafından çocuğun velayeti kendisine verilen partner, eğer kendisine ve çocuğuna bakacak düzeyde ekonomik yetersizliğe sahipse, diğer partner mahkeme tarafından belirlenmiş miktardaki nafakayı, her ay kendisine vermek zorundadır. Çocuğun çoğunlukla annenin velayetine verilmesinden dolayı, nafakayı erkek tarafının vermesini fırsata çevirmek isteyen bazı kızlar, erkek tarafından çocuk edinme çabaları içerisine girip, çocuk sahibi olmaktadır. Böyle bir ilişki türü, onların bir nevi “kazanç kapısı” olarak nitelendirilebilir. Alman ulusal kanallarından RTL II‟de evlilik öncesi çocuk sahibi olan ve onunla birlikte yaşayan annelerin yaşam öykülerini konu edinen “Teenie-Mütter (13-19 yaş aralığındaki Anneler)” adlı bir programı her hafta yayınlamaktadır.

Batı ve Alman toplumunda evlilik öncesi birlikte yaşama veya çocuk doğurma, toplum tarafından gayri meşru bir eylem olarak görülmemektedir. Bundan dolayı ilk iki kategorideki sıraladığımız ebeveyn türleri, toplum tarafından menfi bir şekilde karşılanmamaktadır. Ama son kategorideki ebeveyn türü, maddi kazanç elde etmek için çocuk sahibi olmayı istediğinden dolayı, toplum tarafından eleştirilmektedir.

Babasız Aile: İkinci Dünya savaşı sırasında birçok baba, savaşta olmasından dolayı,

çocuklarını nadiren görmekteydi. Savaşın ilerleyen dönemlerinde, ailelerin büyük çoğunluğunda kadınlar ücretli olarak bir yerlerde çalışmakta ve evde çocuklarına bakmaktaydı. Daha sonraki dönemlerde, boşanma oranlarının ve tek ebeveynli evlerin sayısının artması, “babasız aile” kavramının yeni bir anlam kazanmasına neden oldu. Ayrılma ya da boşanma sonucunda, çocuklarıyla seyrek olarak görüşen ya da onlarla ilişkisini tümüyle yitiren babaları belirtir oldu (Giddens, 2005:185).

58

Üvey Aile: Modern çağda, boşanmanın artışıyla birlikte, eşinden ayrılan kişiler, başka

birisiyle tekrardan evlenmeye devam ettiler. Bu şekilde oluşan ailelere “üvey aile” denilmektedir. Bazı araştırmacılar bu aile tipine “çoklu modern çekirdek aile” de demektedirler. Uzmanlar, üvey ailelerde yetişen bu çocukların birçoğunun bir takım sosyo-psikolojik sorunlar yaşadıkları ifade etmektedirler (Eşsizoğlu, 2012:12).

Birlikte Yaşama: Batı toplumlarının çoğunluğunda, “evlilik akdi yapmadan, cinsel ilişki

içerisinde birlikte yaşama” giderek yaygınlaşmıştır. Önceki dönemlerde, iki kişinin birlikteliği ancak evlilik olarak tanımlanırken, günümüzde bu olgu "birlikte yaşama" ile de açıklanmaya başlanmıştır. Uzun süreli bağlılık ilişkisi yaşayan çiftlerin bir bölümü evlenmemeyi seçmekte ve beraber aynı hanede ikamet edip çocuk yetiştirmeye başlamışlardır (Giddens, 2005:190).