• Sonuç bulunamadı

Aile Destek Mekanizmalarının ve Kadınların Çalışmalarına Yönelik

2. Kuramsal Tartışma

4.2. Çalışma Hayatı ve Geçim Düzeyi ile İlgili Analizler

4.2.1. Pazarda Satış Yapmaya Başlama Süreci

4.2.1.2. Aile Destek Mekanizmalarının ve Kadınların Çalışmalarına Yönelik

Diğer görüşmeci kadınlar pazarcılıkta “el bolluğu” olmasına rağmen “kını kınına”

geçindiklerini belirtirken, sadece Yeşim düzenli bir iş ile değil de pazarcılık yaparak çocuklarını özel okullarda okutup, birikim ve yatırım yapabileceğini dile getirmiştir.

Sadece Yeşim’in gelirinin diğer görüşmecilerin standart harcamalarının üzerinde olması başka bir yerden ek gelir sahibi olup olmadığı konusunda şüphe yaratmaktadır.

Düzenli bir işte çalışmayı tercih eden 6 görüşmeci ise pazarda çalışma şartlarının zor olması ve düzenli bir işte çalışmanın getireceği sosyal güvence ile belirli çalışma saatlerinin olması dolayısıyla düzenli işin, pazarcılıktan daha iyi olduğunu belirtmişlerdir. Hayvancılık ve çiftçilik ile beraber ürettiklerini pazarda satmaya getiren Neşe düzenli bir işte çalışma isteğini şu cümlelerle anlatmıştır:

“Evet isterdim tabi. Bu işler çok zor ablam. Biz bunu küçüklüğümüzde yapmasaydık, öyle yetiştik biz. Ama keşke o zaman okusaydım. Kızım hemşirelik okuyor, sabah dedim ona işinin kıymetini bil, bak soğuk görmüyon sıcak görmüyon dedim. Tamam kafan yoruluyor beynin yoruluyor ama rezil değil dedim. Bak ben arkamda ta nerden nereye yük taşıyorum dedim. Keşke daha iyi bir yerde olsaydım bir amir bir memur olsaydım daha iyiydi.”

Küçük yaşlardan itibaren pazarcılığın içerisinde bulunan ve bu işin zorluklarını yaşayan görüşmeci kadın, eğitim düzeyinin düşük olmasından dolayı düzenli bir işe girme fırsatı yakalayamamış, ailesinin yaptığı pazarcılık işini devam ettirmiştir. Bireyin yetiştiği ailenin pazarcılık yapmasının, eğitimde ilerleme fırsatını yakalayamayan bireyleri bu işin içine çeken en önemli etken olduğu saptanmıştır.

4.2.1.2. Aile Destek Mekanizmalarının ve Kadınların Çalışmalarına Yönelik

“Annem çok destekledi. Hani 3 tane çocuğun var onların isteklerini karşılayamayacaksın olmaz böyle. Bi adamın çalışmasıyla olmaz dedi. Sonra gel pazarcılık yap dedi o çok destek çıktı sağolsun.”

Sema’nın sözlerinden anlaşılacağı üzere çocuklarının ihtiyaçlarını daha rahat karşılayabilmek amacıyla annesinin teşvikiyle bu işi yapmaya başlamıştır. Denizli’deki görüşmecilere bu soru yöneltildiğinde kendilerini destekleyen olmadığını belirtenler çoğunluktadır. Kadın görüşmecilerin çalışmaları hakkında eşlerinin ne düşündüğü sorulduğunda 31 görüşmeciden 22’si eşlerinin bu durumdan memnun olduğunu belirtmiştir. Eşlerin memnun olma sebepleri incelendiğinde ise eşleriyle birlikte bu işi yapanların kendilerine yardımcı olmalarından dolayı, kendi başına bu işi yapan kadınların eşleri ise maddi anlamda katkıda bulundukları için kadınların pazarcılık yapmalarından hoşnut durumda oldukları tespit edilmiştir. Daha önceden Denizli’de tekstil işinde çalışan ve bu işi bırakıp eşine yardıma gelen daha sonra yine tekstilde çalışmaya döndüğü zaman kendi başına pazarcılık yapan eşinin, kendisinin yokluğunda neredeyse işi batırdığını belirten Nazlı, eşinin görüşünü şu sözlerle anlatmıştır;

“Ooo ona kalsa... Onun kendisinin bensiz yapabileceğine inanmıyor. Benle yapabileceğini inanıyo… Bensiz olmayacağını söyledi çünkü buranın bi kadın hakimiyetine gerçekten ihtiyaç var.

Çünkü bayanlardan yana biraz daha gelen müşterilerle konuşma falan derken.”

Bu görüşmeden kadınların pazarcılık işinde müşterilerle iletişiminin erkeklerden daha etkili olduğu sonucuna varılmaktadır. Denizli’de pazarcılık yapan İnci ise eşinin düşüncesinin ne olduğu sorusunu eşine yönelterek ondan cevap alınmasını istemiş ve daha sonra kendi yorumunu yapmıştır;

“Onu eşime sormalı. Eşi cevap veriyor: Memnunum çalışmasından. Kadın: ‘Altın yumurtlayan tavuk’ gibiyim. Kadın oldu mu pazarda daha bi farklı oluyor tabi, müşteriler daha esnek oluyor yumuşak oluyor. Tatlı dil iyi geliyor millete.”

Kadının kendisine ‘altın yumurtlayan tavuk’ benzetmesi yapmasından kendisine yabancılaştığının yanı sıra kadınların müşteri ilişkilerinde daha etkili olduğu ve bu

sayede çok daha fazla kazanç sağladıkları ve kadının pazarcılıkta önemli bir konumu olduğu anlaşılmaktadır.

Eşiyle birlikte pazarda satış yapan ancak daha sonradan eşinin rahatsızlanması sonucu kendi başına Bodrum pazarlarında satış yapmaya devam eden Nurgül eşinin düşüncesini şu şekilde aktarmıştır;

“Eşim rahatsızlanınca o bana tavsiye etmedi. Yapma dedi, rahatsız olursun kadın halinle bayan olduğun için zorluk çekersin dedi. O istemedi ben yine de mücadele ettim. Eşim yalnız başıma yaptığım zamana bakarsak şimdi hep birlikte yaptığımız için daha rahatız o yüzden daha olumlu bakıyor yani.”

Nurgül’ün anlatımına bakıldığında, “kadın” olması sebebiyle zorlanacağını söyleyen eşi, kadının bu işi tek başına yapamayacağını düşünmektedir. Kadının, ailesine maddi manevi sıkıntılar yaşatmamak ve çocuklarını okutmak için erkek egemen bu düşünceye karşı çıkması gerekmiştir. Kadın azmiyle ve çabasıyla, eşine rağmen ailesine yardımcı olmuş ve daha sonra eşi iyileşince bu işe devam etmelerini sağlamış hep birlikte bu işi yaptıkları için eşinin desteğini de kazanmıştır.

Pazarda çalışan kadın görüşmecilerden yalnızca 5’inin eşi, kadınların çalışmasını istememektedir. Bu 5 görüşmeciden bir tanesi Bodrum’da diğer dört görüşmeci de Denizli’de pazarcılık yapmaktadır. Bodrum’daki görüşmecinin eşi bu işi yalnız başına yapmak istese de müşterilere yetişememesi ve iş yükünün ağır olması sebepleriyle ve görüşmeci kadının deyimiyle pazarcılığın “yalnız işi” olmamasından dolayı kadının eşiyle çalışmasının ona yararı olduğunun da farkındadır. Denizli’deki kadın görüşmecilerin 2’sinin eşi ise “evde otursun” diyerek çalışmalarını istemedikleri tespit edilmiş, bir diğer görüşmeci kadının yaşının ilerlemesinden dolayı eşinin çalışmayı bırakmasını istediği sonucuna varılmıştır. “Evde otursun” sözü ile kadınların pazarcılık yapmalarının istenmeyişi mekânsal açıdan evin “özel alan” olması ve kadının bulunması gereken alanın ev olması gerektiği anlayışından kaynaklanmaktadır. Kendi başına çalışan, ürünleri getirirken şoförlüğü de kendisi yapan Denizli pazarındaki Cansel, eşinin çalışmasından memnun olmadığını şu cümlelerle aktarmıştır;

“Memnun değil eşim. Neden değil? Biraz eski kafalı benim eşim. Tabi öyle olunca annelerimiz gibi olmamı istiyo. İşte onun git dediği yere gitcen gitme dediği yere gitmicen. İnsanın hani özgürlüğü

oluyo ya çalışınca, bide şoförlük olunca onun için istemiyor. Ben yine de çalışıyom, çalışmayı çok seviyom, ben işime aşığım.”

Eşinin düşünce yapısının eski olduğunu vurgulayarak, eskiden daha baskın olan ataerkil anlayış sebebiyle görüşmecinin “annesi gibi” erkeğin sözünü dinlemesi ve kendi kararlarına göre hareket etmemesi gerektiğini söyleyen eşine ve ataerkil anlayışa karşı güçlü bir şekilde durup sevdiği işi yaparak kendi özgürlüğünü elde ettiği görülmektedir.