• Sonuç bulunamadı

Aile Arabuluculuğunun Tanımı

BÖLÜM II. AİLE ARABULUCULUĞU

2.1. Genel Olarak Arabuluculuk

2.1.4. Aile Arabuluculuğunun Genel Esasları

2.1.4.1. Aile Arabuluculuğunun Tanımı

Aile arabuluculuğu, tarafsız bir kişinin bir kriz hakkında yapıcı bir şekilde konuştuğu ve bu krizi çözmek için yapılandırılmış bir süreçtir. Bunun amacı, iletişim aracılığıyla çatışmayı yatıştırmak ve bu çatışmadan etkilenen tüm aile fertlerine çözüm bulmak amacıyla ebeveynlerin çocuklarına nasıl anne-babalık yapmaya devam edeceğini tartışmaktır. Uluslararası aile arabuluculuğu alanında, en az iki ülkeyi içeren bir aile çatışmasını çözmek için çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin ebeveynlerden birisi ayrılarak

199 Tutumlu, Teorik ve Pratik Boşanma Yargılaması Hukuku, s. 751.

200 Özbek, Aile Arabuluculuğu s. 76, Özbek, Arabuluculuk Yönergesi s. 210, 215. 201 Tercan, s. 29.

57 başka bir ülkeye taşınabilir ve aile uyuşmazlığı uluslararası unsurlu hale gelebilir. Uluslararası aile arabuluculuğu, çocukların ihtiyaçlarını sürecin merkezine yerleştirmektedir. Amaç, Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin sağladığı haklarla uyumlu bir şekilde, çocukların refahını sağlayabilecek çözümler araştırmaktır.

Aile arabuluculuğunun temel esaslarını belirleyen, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin “Aile Arabuluculuğu” Konulu R (98) 1 sayılı Tavsiye Kararının 8. ilkesinde üye devletlerin, çocuklarla ilgili milletlerarası unsur taşıyan uyuşmazlıklarda, özellikle çocukların velâyeti ve çocuklarla kişisel ilişki kurulmasıyla ilgili hususlarda, arabuluculuğa başvurulmasını öngören düzenlemeler yapmaları önerilmiştir202.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (98) 1 sayılı Tavsiye Kararı ile 25.10.1980 tarihli, Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Veçhelerine Dair Sözleşme uyarınca, 5717 sayılı “Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Yön ve Kapsamına Dair Kanun” yürürlüğe girmiştir203. 5717 sayılı Kanunda, velâyet hakkı ihlâl edilerek Sözleşmeye taraf bir ülkeden diğer bir taraf ülkeye götürülen veya alıkonulan çocuğun mutat meskeninin bulunduğu ülkeye iadesine veya şahsî ilişki kurma hakkının kullanılmasına dair usûl ve esaslar düzenlenmiştir.

Hem doktrin hem de resmi kaynaklar tarafından yapılan çeşitli aile arabuluculuğu tanımları vardır. Ancak kısa ve öz bir tanım Birleşik Krallık Hükümeti tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre aile arabuluculuğu, üçüncü bir şahıs tarafından yönetilen, bu üçüncü şahsın, ayrılma veya boşanmayı düşünen eşlere yardım ettiği ve gelecek için aralarında anlaşmaların olmasını hedeflediği bir süreçtir.

Dünyanın birçok ülkesinde aile arabuluculuğu gönüllü katılımla gerçekleştirilen bir süreçtir ve bu süreçte arabulucu, tarafların anlaşmazlıklarını sona erdirip, anlaşmaya varmaları için taraflara yardım etmektedir. Arabulucu, sürecin başarılı olması için tarafsızlığını korumalıdır. Arabulucu, mevcut sorunların çözülmesinde güçlük yaşayan taraflara, sorunların karşılıklı anlayış ve iyi bir iletişimle çözülebileceğini göstermektedir. Bu da tarafların ortak bir zeminde buluşmasına ve sorunları aşmalarında aşama kaydetmelerine yardımcı olmaktadır. En önemlisi de, arabulucu hiçbir taraf için herhangi bir karar almamaktadır. Çünkü arabuluculuk, katılımcıların hayatlarını etkileyecek

202 Council of Europe: Family Mediation, Recommendation No. R (98) 1, and explanatory

memorandum, Strasbourg, September 1998, s. 9; Özbek-Aile Arabuluculuğu s. 77. Ayrıca bkz.

Köseoğlu, Bilâl: Uluslararası Çocuk İadesi ve Uluslararası Nafaka Alacakları Davaları, Ankara 2007.

58 kararlardan sorumlu olduğu bir süreçtir. Bu nedenle de kendi kendini güçlendiren bir süreç olarak değerlendirilmektedir.

Arabuluculuk eskiden beri uygulanan bir süreç olup çok uzun bir geçmişe sahiptir. Bazı yorumlara göre arabuluculuk doğu ülkeleri kökenli olup, Konfüçyüsçülük etkisi altında Çin, Japonya, Kore ve Sri Lanka gibi ülkelerde en az iki bin yıldır uygulanmaktadır. Ayrıca Yahudiliğe de köklerinin uzandığı, erken Quakerizm sayesinde kanıtlanmıştır. Kuzey Amerika'da, 1960’ların sonlarına doğru başlayarak Vietnam Savaşı protestoları kapsamında uyuşmazlık çözümünde için alternatif yöntemlere yönelik artan bir ilgi ortaya çıkmıştır. Sivil haklar mücadeleleri, öğrenci huzursuzlukları, artan tüketici bilinci, feminizmin yükselişi bu durumun yükselmesine neden olan olaylar, bunun sebepleri arasında gösterilebilir204.

Aile arabuluculuğunun altında yatan, bu süreci tanımaya yardımcı olması ve uygun bir strateji olup olmadığına karar verilebilmesi için önemli olan birçok varsayım bulunmaktadır. İlk varsayım, sistem içi bir çatışma olup olmadığı ve bunun olumsuz bir olgu olmadığı şeklindedir. Çatışma, hayatın normal akışında gerçekleşen, oldukça sıradan bir parça olarak görülmektedir. Deutsch, çatışmayı uyumsuz aktivitelerin ortaya çıkması olarak tanımlamaktadır205. Çatışma ve anlaşmazlıklar her zaman ortaya çıkabilir; çünkü insanlar her zaman benzer ilgilere, ihtiyaçlara, değerlere, anlayışlara ve kaynaklara sahip değillerdir. Çatışma eğer karar verme ve sistemin işleyişini bozuyorsa, yıkıcı olabilir. İhtilaflı taraflar arasındaki yapıcı karşı karşıya gelme eylemi daha olumlu bir sistem işleyişine neden olurken, yaratıcı çözümlerin ortaya çıkmasına da yol açabilir.

İkincisi, arabuluculuk insanların gerçekleri, sorunları, duyguları ve yaklaşımları algılama kapasitelerine bağlı olarak tarafların kendi rasyonel seçimlerini, tarafız, üçüncü bir kişi tarafından yardım alarak ortay koymalarına olanak sağlamaktadır. Adalet, karşılıklı saygı ve beklentilerin karşılıklı olarak sunulması, arabuluculuk uygulamalarının temelinde yatan unsurlardır. Arabuluculuk insanların kendi koşulları altında, anlaşmazlıklarını sona erdirmelerini sağlayan bir alan sunmaktadır. Arabulucular bu süreçten, taraflar ise ortaya çıkan sonuçlardan sorumludur206.

Üçüncü olarak, tarafların gelecek ilişkilerinde herhangi bir anlaşmazlığa düşmeleri durumunda arabuluculuk yaklaşımlarının önemli bir tercih olduğu kabul edilmektedir. Çatışmaların karşılıklı çözümü yalnızca çatışmayı yatıştırmakla kalmaz, gelecekteki

204 Herring, s. 114. 205 Hrastnik, s. 78.

59 ilişkinin de daha sağlıklı olmasını sağlar. Bu sonucun önemli olduğu, özellikle çocuklarla ilgili aile çatışmaları durumunda fark edilmektedir.

Dördüncü olarak arabuluculuk, ihtiyaçlar veya ilgiler üzerine ortak karar verme amacı taşır ve kişilik yahut davranış değişikliği kaygısı gütmez. Haynes'e göre "İnsanları arabulucuya getiren sorunlar tedavi edilmeyi gerektirmez, o insanlar sorunlarına çözüm aramaktadırlar"207. Taraflar, duygularını, davranışlarını veya tutumlarını değiştirebilirler ancak bu anlaşmaya varmakta aracı bir olgu olarak görülmektedir.

Beşinci olarak arabuluculuk; anlaşmazlık, sürtüşme ve rekabet duygularının aksine, uyum ve uzlaşma yönünde bir toplumsal azmi temsil etmektedir208. Aile arabuluculuğu aileler arasındaki (örneğin biyolojik anne ve üvey anne-baba arasındaki anlaşmazlıklar, ergenler ve ebeveynler arasındaki anlaşmazlıklar gibi) anlaşmazlıkları çözmek için yararlanılan bir süreçtir.