• Sonuç bulunamadı

E. Örfün Diğer ġer’i Delillerle ÇatıĢmaması

I- Aile

Kazak aile kavramı, genel geçerliliği olan ve sosyal grup ile aile fertleri arasındaki ilişkileri içeren, aynı zamanda kendine özgü âdetleri, örfleri, görenekleri ile gelenekleri bulunan ve de bir sosyal kurum olan, kültür unsurlarını içinde taşıyan bir birimdir.

Kazak ailelerini geniş ve çekirdek aile tipleri olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bazı ailelerde büyük baba, büyük anne, amca, hala gibi yakın akrabalar da bulunur. Böyle ailelere geniş aile denir. Bu tip aileler kalabalık ailelerdir. Çekirdek ailede ise anne ve babalarla, evlenmemiş çocuklar bir aradadır. Bu aileler kalabalık değildir.

İlk eğitim yuvası, ocağı ailedir. Çocuklar gözlerini açtıkları aile ortamında büyürler ve ilk bilgilerini aile bireylerinden alırlar. Aile çocuklara örnek oluşturur.

Çocuğun doğumuyla birlikte eğitim de başlar. Bu eğitim baba ve anne tarafından yerine getirilir. Çocukların iyi ve kötü alışkanlıklar kazanması hep bu döneme rastlar. Çünkü çocuk anne-babasını taklit ederek öğrenir.

Çocuklar kişiliklerini, manevi duygu ve düşüncelerini ilk olarak ailelerinden kazanırlar. Kültürün ve manevi değerlerin kuşaktan kuşağa taşıyıcısı ailedir.

Ailede herkesin yapacağı bir iş vardır. İşlerin aksamadan yürütülmesi, ailenin mutlu olmasını sağlar. Kazak toplumunda baba ailenin dışarıyla olan ilişkisini sürdürür. Ailenin başkanı olması nedeniyle sorumlulukları büyüktür. Ailenin barınabileceği, refah ve mutluluk içinde yaşayabileceği bir konutu sağlamak babanın en önemli görevleri arasındadır. Ailenin geçimini sağlamaktan birinci derecede baba sorumludur. Para kazanmak, aile bireylerinin sosyal ihtiyaçlarını karşılamak babanın görevidir.

Annenin görevi de babanın görevi kadar ağırdır. Babanın yardımcısı, onun dert ortağı, kısaca “evin direği”dir. Çocuklarının yetişmesinde, kişilik kazanmasında annenin rolü çok büyüktür. Çocuk ilk kez sevgi ve şefkati anne kucağında yaşar. Evin temizliği, yemeklerin yapılması, çamaşırın yıkanması annenin fedakârlıkla yaptığı işler arasındadır.84

Bu uygulama Kuran-ı Kerim‟in Nisa süresinin 34.âyetinde“Erkekler, kadın üzerine

idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden

84Zeyneş, İsmail, Kazak Türkleri, s. 170.

25

üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkâr olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.” belirlediği rol paylaşımına uygun düşmektedir.

Kazaklarda pek çok ailede, babayla birlikte annenin de çalıştığı görülür. Anne de para kazanmakta ve ailenin geçimine yardımcı olmaktadır. Kadınların pek çoğunun öğretmenlik, doktorluk, avukatlık, milletvekilliği, polislik, hemşirelik vb. görevlerde bulunduklarını görüyoruz. Böylece anne ev işlerinin yanında, çalıştığı iş yerindeki görevini de yapmak zorundadır.

İslâm açısından bakıldığında ailede geçimi sağlamak babaya yani erkeğe aittir, çocuklara bakma ve onları büyütüp terbiye etme işleri anneye aittir.

Annenin rolü kocadan ayrılık durumunda da devam eden bir özelliğe sahiptir. Ayrılık halinde çocuğun terbiyesinde asıl olan, anne veya onun yerini tutabilecek bir kadın akrabadır. Şayet şartlara uygun bir kadın olmazsa, o zaman terbiye görevi erkeklere geçer. Zira kadınlar, fıtraten şefkatli ve bu işe oldukça ehildirler. Diğer taraftan çocuk, annenin bir parçasıdır. Baba ise ticarete ve malı muhafazaya daha kudretli olduğundan, çocuğun malının muhafazası da ona bırakılmıştır. Bu bakımdan çocuğun terbiye hakkı öncelikle kadınlarındır. Ancak bu işi yapacak ehil bir kadın bulunmadığında, sorumluluk erkeklere intikal eder.85

Hz. Peygamber ve ona bağlı olarak Sahabe uygulaması da bu yöndedir.

Abdullah b. Amr‟dan rivayet edilen bir hadiste, kocasından boĢanan bir kadın Rasulullah‟a (s.a.v.) gelerek; “Ya Rasulullah (s.a.v.) Ģüphesiz Ģu oğlum için karnım bir kap, göğsüm su tulumu, sinem de mahfaza idi. ġimdi babası beni boĢadı ve onu benden çekip almak istedi” diye Ģikâyette bulundu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) “Sen kocaya varmadıkça çocuğu almaya daha layıksın”86

buyurmuşlardır.

Bu husustaki diğer bir rivayet de şöyledir: Ömer (r.a.) karısını boşar. Boşadığı karısından olan oğlunun kimin yanında kalacağı hususunda anlaşamazlar. Ebû Bekir‟in (r.a.) huzuruna çıkarlar. Ebû Bekr (r.a.) çocuğu annesine teslim eder ve Ömer‟e (r.a.) de, “Bu çocuk için annesinin tükrüğü, senin yanında yiyeceği oğul balından daha hayırlıdır, ya Ömer”, der.

85Kâsânî, Bedai'u's-Sanai, IV, 41.

26 Ebû Bekr (r.a.) bu sözü birçok sahabenin huzurunda söylemiştir. Diğer bir rivayete göre de, Ebû Bekir (r.a.), Ömer‟e (r.a.) “Annenin kokusu, döşeği ve sıcaklığı çocuk için, büyüyüp de başının çaresine bakıncaya kadar senden daha hayırlıdır.” demiştir.87

Ebû Bekir‟in izahından da anlaşılacağı üzere, çocukların terbiyesini en iyi şekilde yapacak annedir. Çocukların sıkıntılarına katlanmada, kadınlar erkeklerden daha sabırlıdırlar. Diğer taraftan kadınların çocuklarına ayıracakları vakitleri daha fazladır. Bunun için de çocuğun terbiyesinde kadınlar erkeklerden önce gelir.88

Ancak çocuğun annesi bulunmaz veya herhangi bir sebeple çocuğun terbiye hakkını kaybederse, sırasıyla diğer yakını olan kadınlara geçer. Şayet hiç kadın kalmazsa, o zaman asabe denilen erkek akrabalara, daha sonra da zevilerham ismi verilen kadın cihetinden olan erkek akrabalara intikal eder.

Burada söylemek istediğimiz şu ki, aile fertlerinde anne çalışacak durumda olursa, çocuk terbiyesini etkileyecek olumsuzlukları ortadan kaldıracak önlemleri almak gerekecektir.

Çocuklar ailede anne ve babanın yardımcılarıdır. Onların yapılmasını istedikleri işleri seve seve yaparlar. Çocukların aile içindeki önemli görevlerinden biri de çalışkan ve başarılı birer öğrenci olmalarıdır. Onların başarıları, iyi insan olarak yetişmeleri, yurduna ve milletine yararlı kişiler olmaları aileyi mutlu kılar.

Kazak geleneğinde aile kutsal sayılır. Ona saygı gösterilir. Ailenin devamlılığı için aile bireyleri arasında sevgi ve saygının kuvvetlenmesine önem verilir.

Kazaklarda akrabalar arası ilişkiler çok samimi, uyumlu, birbirine çok bağlıdır. Her zaman birbirlerini sayıp, birbirlerine yardım ederler. Acılarını, sevinçlerini kendi aralarında paylaşırlar.

Kazak geleneğine göre bir adamın üç yurdu olur. Öz jurtı (kendi yurdu), nağaşı jurtı (annenin akraba tarafı) ve kaıyn jurtı (karısının akraba tarafı). Bu üçü de yakın akrabalardır.89

Benzer Belgeler