• Sonuç bulunamadı

B. Korunan Hukuksal Yararlar

4. Genel Ahlâk

Fücur suçu ile korunan hukuksal yararlardan birinin, genel ahlak olduğu ileri sürülmektedir491. Bu kavramın ne ifade ettiği hususunda ise bir birlik bulunmamakla beraber, tarihsel süreçteki “cinsiyet ahlakı” anlayışının etkilerinin halen sürdüğü kabul edilmektedir492.

19. yüzyılın ikinci yarısına kadar, neredeyse tüm toplumlarda, genel ahlak kavramı, cinsiyet ahlakı olarak algılanmış ve cinsel özgürlüğe karşı suçların bu kavram çerçevesinde cezalandırılması yoluna gidilmiş idi493. Cinsel özgürlüğe karşı suçlar ile cinsellikle ilgili diğer suçlar, esasen farklı hukuksal yararları korumaya yönelik olmalarına karşın aynı çatı altında toplanmış idi494.

24-29 Ağustos 1964 tarihlerinde La Haye’de toplanan Dokuzuncu Milletlerarası Ceza Hukuku Kongresi’nde, incelenen konulardan birini, “Aileye Karşı Suçlar ve Cinsiyet Ahlakı” oluşturmuş ve bu kongre sonunda, zikredilen suçlar ile ilgili olarak, modern ceza hukuku bakımından önemli bir takım gelişmeler kaydedilmiştir. Kongrede tartışılan en önemli hususlardan birini, ceza hukukunun cinsel davranışlara ne ölçüde müdahale edebileceği konusu oluşturmuştur. Çıkarılan sonuç ise, ceza hukukunda ahlak kavramına yer verilirken dikkatli davranmak

491 Alpsoy, s. 121.

492 Karst, s. 161. 493

Dönmezer, “Cinsiyet Ahlâkına Karşı Suçlar”, s. 451.

gerektiği, sırf ahlaki bir takım kaygılarla bir takım fiillerin cezalandırılmaması gerektiği yönünde olmuştur 495.

Kongrede alınan kararlardan bir diğeri ise, mevzuatlarında fücur suçuna yer vermiş bulunan devletlerin, suçun kapsamını daraltmasının gerektiği yönündedir. Fücur yasağını yedinci dereceye kadar öngören Habeşistan örnek gösterilerek, dini ve ırki bir takım gerekçelerle suçun muhafaza edilmesine olumlu yaklaşılıyor dahi olsa, kapsamının yalnızca altsoy, üstsoy ve kardeşler ile sınırlandırılması gerektiği belirtilmiştir496.

Alman Ceza Kanunu’nda yaşanan 4. Ceza Reformu hareketinden (4. StRG) önce, genel ahlaktan cinsiyet ahlakı anlaşılıyor idi, zira cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar “genel ahlaka karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiş idi. 4. Ceza Reformu (4. StRG) ile beraber cinsel suçlar, “Cinsel Özgürlüğe Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş, fücur suçunu düzenleyen § 173 StGB ise, “Kişisel Durum, Evlilik ve Aileye Karşı Suçlar” başlığı altına alınmıştır.

Benzer gelişmeler, hukukumuz bakımından da söz konusu olmuştur. 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda cinsel suçlar, “Genel Âdâba Karşı İşlenen Cürümler” başlığı altında düzenlenmekte idi. Türk Ceza Kanunu’nun 2002 tasarısında ise, cinsel suçlar, “Topluma Karşı Suçlar” kapsamında olup, bölüm başlığının “Cinsel Bütünlüğe ve Edep Törelerine Karşı Suçlar” olarak kaleme alınmış olması eleştirilmiş ve başlığın, cinsel özgürlük ile sınırlandırılması gerektiği belirtilmiştir497.

26.09. 2004 tarihli ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu (R.G. 12.10.2004) ile birlikte, cinsel suçlar, “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlığı altında toplanmıştır498. Böylece cinsel suçlar, birer ahlaki değer olmaktan çıkıp, özgürlük değeri olarak korunmaya başlanmıştır499

.

495 Kongre’de alınan kararlar ve bunlar hakkındaki değerlendirmeler bakımından ayrıntılı bilgi için

bkz. Dönmezer, “Cinsiyet Ahlâkına Karşı Suçlar”, s. 451 vd.

496 Dönmezer, “Cinsiyet Ahlâkına Karşı Suçlar”, s. 459: Yazar, fücurun aslında suç teşkil

etmemesinin daha yerinde olacağı kanaatindedir.

497 Ayşe Nuhoğlu, Türk Ceza Kanununda ve 2002 Tasarısında Cinsel Suçlar”, Prof. Dr. Çetin Özek

Armağanı, GSÜY: 32, İstanbul 2004, s. 609-613.

498 Her ne kadar başlıkta, cinsel özgürlüğün yalnızca negatif yönünü temsil eden cinsel dokunulmazlık

ifadesinin kullanılmış olması eleştirilmekte ise de (eleştirinin ayrıntıları bkz. Taner, “Cinsel

Sonuç olarak modern ceza hukuku anlayışının da etkisiyle, hukukumuzda, cinsel özgürlüğe karşı suçlar ile aile düzenine karşı suçlar ve genel ahlaka aykırı suçlar birbirinden farklı başlıklar altında düzenlenmiştir. Bu durum neredeyse tüm hukuk sistemleri bakımından geçerlidir.

Durum her ne kadar böyle olsa da, halen cinsel davranışların, ahlak kavramını çağrıştırdığı ileri sürülmektedir500. Ahlakın, manevi olan ve mantıksal olmayan değerler ile ilgili olduğu hususu açıktır. Tartışmalı olan husus ise, ahlaki bir değerin hukuksal bir yarar teşkil edip edemeyeceğidir.

Örneğin, Almanya’da 4. Ceza Kanunu Reformundan önce, StGB (Alman Ceza Kanunu)’nin 13. Bölümünde yer alan suçlar bakımından, genel ahlakın ortak bir hukuksal yarar olduğu kabul edilmekte idi. Ancak günümüzde, bu anlayıştan vazgeçildiğini yukarıda belirtmiştik.

Modern ceza hukukunda, genel ahlakın bir hukuksal yarar teşkil edemeyeceği savunulmaktadır501. Zira genel ahlak kavramının, toplum ve zamana bağlı olarak değişkenlik gösterdiği ve bu nedenle muğlak bir kavram olduğu belirtilmiştir. Jäger, genel ahlakın, değişkenlik ve görelilik özelliklerinden dolayı, hukuksal yarar vasfı taşıyamayacağını net bir ifade ile dile getirmiştir502. Ayrıca, bir davranış sırf ahlaki duyguları rahatsız ediyor diye ceza yaptırımına bağlanamaz. Zira, ceza kanunlarının görevi, yetişkin bireyler arasındaki ahlaki standartların sınırını belirlemek değildir. Aksine, toplumsal düzeni bozan veya buna ağır derecede zarar veren davranışlardan toplumu korumaktır.503

Marx’a göre, üçüncü şahısları rahatsız etmeden cinselliğini yaşayan ergin bir bireyin, “soyut ahlak”tan başka, herhangi bir hukuksal yararı çiğnediğinden söz edilemez. Bir hukuksal yararın ihlali söz konusu olmadıkça, korunması gereken bir

cinsel özgürlük olduğu kabul edilmektedir. Bkz. Tezcan/Erdem/Önok, s. 345; Özbek ve diğerleri, s. 317-318; Artuk/Gökcen/Yenidünya, “Ceza Hukuku Özel Hükümler”, s. 207; Taner, “Cinsel

Özgürlüğe Karşı Suçlar”, s. 62 vd.: (Ayrıca yazar, reşit olmayanla cinsel ilişki suçu ile korunan

hukuksal yararın farklı olduğunu belirtmektedir. a.g.e. s. 326 vd.).

499 Aydın, Öykü Didem, “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar”, s. 152. 500

Karst, s. 161.

501 Karst, s. 162; Taner, “Cinsel Özgürlüğe Karşı Suçlar”, s. 47.

502 Herbert Jäger , Strafgesetzgebung und Rechtsgüterschutz bei Sittlichkeitsdelikten, Eine

kriminalsoziologische Untersuchung in Beiträge zur Sexualforschung, 12. Heft (Stuttgart: 1957) s. 38

vd., Akt. Karst, s. 162.

haktan söz edilemeyecek ve bunun sonucu olarak, ceza hukukunun bu alana müdahale etme yetkisi de bulunmayacaktır504.

Özetle, modern ceza hukukunda genel ahlakın bir hukuksal değer olamayacağı ileri sürülmektedir505. Kanaatimizce, bu görüşe katılmak mümkün görünmemektedir. Zira TCK’da da, “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” başlığı günümüze kadar muhafaza edilmiştir. Bu başlık altında düzenlenen hayasızca hareketler, müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkan sağlama, dilencilik suçları bakımından, kanun koyucu tarafından, genel ahlakın, müşterek bir hukuksal yarar olarak kabul edildiği görülmektedir. Bundan hareketle, genel ahlak kavramının, hukukumuzda halen cinsiyet ahlakı kavramına yaklaştığını söylemek de yanlış olmayacaktır.

Cinsel suçlar ile cinsel özgürlük korunmakta iken, toplumun ortak edep duygularının, genel ahlak kavramından hareketle korunmaya çalışıldığı görülmektedir. TCK’da, toplumun edep töresine, bir başka ifadeyle ortak ar ve haya duygularına saldırı teşkil eden ve bunları zedeleyen davranışların cezalandırılması yoluna gidildiği görülmektedir. Genel ahlaka karşı suçlara ilişkin düzenlemeler, cinsel özgürlüğe karşı suçların dışında kalan, diğer rahatsız edici ve toplum düzenini bozucu nitelik taşıyan cinsel davranışlar bakımından geçerlidir. Buna karşılık, modern gelişmeler ışığında, cinsel suçların birer ahlak değeri olmaktan çıktığını yineleyelim.

Hangi fiillerin genel ahlaka karşı suçlar kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve nelerin cezai yaptırıma bağlanmasının uygun olacağı, hakkında karar vermesi zor bir husustur. Ahlak kurallarını hiçe sayan bir ceza hukukunun kabul görmesi mümkün olmayacaksa da, ahlak duygularını zedeleyen her davranışın ceza hukuku kaidelerine bağlanamayacağı da açıktır. Bu bakımdan ahlak ile ceza hukuku arasındaki sınırın aşılmaması hususunda kanun koyucunun titiz davranması gereklidir506. Söz konusu fiiller nedeniyle, toplumsal düzenin ciddi surette zarar

504

Michael Marx, Zur Definition des Begriffs Rechtsgut, Prolegomena einer materialen

Verbrechenslehre (Köln: 1972) s. 86, Akt. Karst, s. 162.

505 Karst, s. 161-162; Helmut Satzger, Wilhelm Schluckebier, Gunter Windmaier, StGB

Strafgesetzbuch Kommentar, 2. Aufl. (Köln: Carl Heymanns Verlag, 2014) Rn. 8.

506

Faruk Erem, Türk Ceza Kanunu Şerhi, Özel Hükümler, C. 2, (Ankara: Seçkin Yayınevi, 1993) s. 1844-1845.

görmüş olması gerekir ki, cinsiyet ahlakının, ceza yaptırımına bağlanması mümkün olsun507.

Sonuç olarak, genel ahlakın, değişken ve göreceli olma özelliklerini kabul etmekle birlikte, hiçbir surette hukuksal yarar vasfı taşımayacağı yönündeki görüşe katılmamaktayız. Bununla beraber, fücur suçunun da, bir genel ahlaka karşı suç vasfı taşımadığı kanaatindeyiz.

Fücurun suç teşkil ettiği devletlerde, bu suçu, her devlet kendi suç siyaseti çerçevesinde, farklı gerekçelerle cezalandırmaktadır. Örneğin, Alman Hukuku’nda § 173 StGB’de düzenlenen bu suç, kişisel durum, evlilik ve aile düzenine karşı bir suç olarak düzenlenmiştir. Kanun sistematiğindeki yerinden bağımsız olarak, doktrinde bazı yazarlarca, bu suç ile korunan hukuksal yararlardan birinin, genel ahlak olduğu savunulmaktadır508.

Avusturya’da fücur suçu, “Cinsel Bütünlüğe ve Cinsel Özgürlüğe Karşı Suçlar” başlığı altında yer almaktadır. İsviçre’de ise, “Evlilik ve Aileye Karşı Suçlar” kısmında, “Aileye Karşı Suçlar” başlığı kapsamında düzenlenmiştir509.

Kanaatimizce, Türk Hukuku’nda fücur suçuna ilişkin bir düzenleme yapılacaksa, bunun genel ahlaka karşı suçlar kapsamında değil, “Aile Düzenine Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmesi gerekir.