• Sonuç bulunamadı

1.11. Ç EVRE E TİĞİNİN T ARİHSEL G ELİŞİMİ VE K ENTSEL D ÖNÜŞÜME E TKİLERİ

2.1.20. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun

Afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevreleri oluşturmak amacıyla iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirleyen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun 31.05.2012 tarihinde yürürlüğe konulmuştur.

Öncelikle bu kanunda bazı kavramların tanımları yapılarak, kentsel dönüşüm literatürüne kazandırılmıştır. Bu kavramlar;

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere belirlenen alanlar “rezerv yapı alanı” olarak tanımlanmaktadır. Bu alanlar TOKİ’nin

170 veya ilgili yerel yönetimin talebine bağlı olarak veya resen, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenmektedir.

Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan alanlara “riskli alan” denilmektedir. Riskli alanlar Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya ilgili yerel yönetim tarafından belirlenmektedir. Belirlenen riskli alanlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca karara bağlanmaktadır.

Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmi ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapılar “riskli yapı” olarak tanımlanmaktadır. Kanunda riskli yapıların nasıl tespit edileceği açıklanmıştır. Riskli yapıların yapı sahipleri tarafından tespit ettirilmesi esası getirilmiştir. Yapı sahipleri tarafından tespit sonuçları Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veya ilgili yerel yönetime bildirildikten sonra bu idareler tarafından riskli yapılar, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilmek üzere, tapu müdürlüğüne bildirilecektir. Tapu kütüğüne işlenen belirtmeler hakkında, ilgili tapu müdürlüğünce yapı sahiplerine bilgi verilecektir. Eğer yapı sahipleri riskli yapı tespitini yaptırmazlar ise Bakanlık, riskli yapıların tespitini süre vererek yapı sahiplerinden isteyebilir. Verilen süre içinde riskli yapı tespiti yaptırılmadığı takdirde, tespitlerin Bakanlık veya ilgili yerel yönetim tarafından yaptırılacağı hüküm altına alınmıştır. Bakanlık bu tespitlerin yapılmasını ilgili yerel yönetimden de isteyebilir. Yaptırılan tespitlere itiraz olması durumunda, bu itirazlar ilgili meslek disiplini öğretim üyeleri ile bakanlık görevlilerinden oluşturulacak bir teknik heyete inceletilecektir. Tespit işlemine ilişkin masraflar ilgili idare tarafından tapu

171 müdürlüğüne bildirilerek tapu kaydındaki arsa payları üzerine masraf tutarında müşterek ipotek şerhi konulmak suretiyle yapı paydaşları payları oranında ortak sorumlu tutulmaktadır. Bu işlem sonucundan Tapu müdürlüğü ilgililere bilgi vermektedir.

Riskli alanlarda veya rezerv yapı alanlarında bulunan hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazların kullanım ve tahsis durumu ne olursa olsun ilgili idarelerin görüşü alınarak Maliye Bakanlığı tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığına tahsis edilmektedir. 189 sayılı Milli Savunma Bakanlığı İskân İhtiyaçları İçin Sarfiyat İcrası ve Bu Bakanlıkça Kullanılan Gayrimenkullerden Lüzumu Kalmayanların Satılmasına Salâhiyet Verilmesi Hakkında Kanun ve 18.12.1981 tarihli ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında bulunan yerler ise Milli Savunma Bakanlığının uygun görüşü alınarak, Maliye Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tahsis edilebilmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın talebi üzerine bu yerler TOKİ’ye ve/veya yerel yönetimlere bedelsiz olarak devredilebilir. Hazine dışındaki kamu idarelerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazlar, bu Kanunun amaçları çerçevesinde kullanılmak üzere ilgili kamu idarelerinin görüşü alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tahsis edilerek tasarrufuna bırakılır veya Bakanlığın talebi üzerine TOKİ’ye ve yerel yönetimlere bedelsiz olarak devredilebilir.

Bu Kanuna göre uygulamada bulunulan alanlarda yer alan tescil dışı alanlar, tapuda Hazine adına tescil edildikten sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tahsis edilerek tasarrufuna bırakılır veya Bakanlığın talebi üzerine TOKİ’ye ve/veya yerel

172 yönetimlere bedelsiz olarak devredilebilir. Riskli alanlarda ve riskli yapılarda yaşayanların nakledilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ihtiyaç duyulan meralar 4342 sayılı Mera Kanunu’na göre amaçları değiştirilip tapuda Hazine adına tescil edildikten sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığına tahsis edilmektedir.

Riskli alanlarda veya rezerv yapı alanlarında riskli olmayan diğer yapılar uygulama bütünlüğü bakımından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerekli görülenler riskli yapılar gibi uygulamaya tabi tutulabilecektir.

Bu Kanun uyarınca yapılacak uygulamalar, İmar Kanunu ve imara ilişkin hükümler içeren özel kanunların getirdiği kısıtlara tabi olmayacaktır. Örneğin, imar planlarında imar mevzuatına göre oluşturulması gereken açık ve yeşil alanlar, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi esnasında dikkate alınmayabilir. Diğer bir örnek ise, imar planları yapılırken çıkmaz sokak oluşturulamayacağına ilişkin kısıt, afet riski altındaki alanların yeniden imar edilmesi esnasında uygulanmayacaktır.

Özellikle site şeklinde yapılan yerleşmeler, kentin diğer alanlarından yüksek duvar ve dikenli tellerle ayrılmaktadır. Kentin geriye kalanıyla bağlantısız bir şekilde site içi cadde ve sokaklar oluşturulmaktadır. Güvenlikli tek bir kapıdan giriş ve çıkışlar sağlanmaktadır. Bu ise kent ve mahalle içi komşuluk ilişkilerini derinden etkileyen ve yeniden yapılandıran bir uygulamadır.

Kanunun uygulanması esnasında, meraları koruyan hükümler içeren Mera Kanunu, zeytinlikleri koruyan hükümler içeren Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, ormanları koruyan hükümler içeren Orman Kanunu, kültür ve tabiat varlıklarını koruyan hükümler içeren Kültür ve Tabiat Varlıklarını

173 Koruma Kanunu, tarım arazilerini koruyan hükümler içeren Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, kıyıları koruyan hükümler içeren Kıyı Kanunu, İstanbul Boğazı geri görünümünü koruyan hükmü bakımından Boğaziçi Kanunu, Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu ve diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmayacaktır. Çevresel değerleri koruyan bütün kanunlar bu Kanunun uygulanmasında hükümsüz kalmaktadır. Kanundaki bu düzenleme çevrenin tahrip edilebileceği şeklinde çıkarsama yapılmasını kendiliğinden doğurmaktadır. Bu durum ise beraberinde çevre etiği tartışmalarını getirmektedir. İnsanı merkeze koyan bir anlayışla çevrenin ve çevresel değerlerin korunması yasal düzeyden yönetsel düzeye indirgenmiş olmaktadır. Bu indirgeme insanlar için afete dayanıklı yerleşmeler üretmek amacıyla yapılmaktadır.

2.1.21. On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması

Benzer Belgeler