• Sonuç bulunamadı

Eğer yer ismi üç harekeli bir isim ise ve müennes olup kelamda hafifse ya da tıpkı

ُنامع

kelimesi gibi çoğunluğun müennes olarak gördüğü bir isim ise o, yani bu yer ismi

ُسْمشُ,ُردق

دْعدُ ,

ile aynı görülür/kabul edilir. Bazı tefsir âlimlerinden bizlere

َُرْصمُ اوطبها

ayeti kelimesinde geçen

ُرصم

ismi bizzat bu ülke/ismin kastedildiği bilgisi ulaşmıştır.

ُرصم

ismi ile, bizzat bu ülke kastedilmiş ve bu sebeple bu isim gayr-i munsarif olarak kabul edilmiştir. Eğer bir isi üç harfli olup u’cem ise ve eğer kelamda hafif ise gayr-i munsariftir ki 3 harfli, müennes ve hafif olan isimler eğer a’cem ise dört harf ve üzeri olan müennes isimler yerinde kabul edilir. Eğer kelamda hafif olan müennes bir isim, müzekker bir isim ile adlandırılırsa, onun gayr-i munsarif olduğunu görmez misin? Tıpkı müzekker ismin

ُقانع

ve benzerleri gibi çoğunlukla müennese alem olan isimlerden biriyle adlanırıldığını, o kelimenin de gayr- i munsarif olması gibi/olduğu gibi.

A’cemî kelimelerden/isimlerden olan;

ُ صْم ِح

,

هامُ,ُروج

isimlerinden biriyle

ُةارما

gibi bir müennes ismi adlandırırsan, onu sarf etme, tıpkı bir müzekker ismi ,

ُسراف

ve

ُقشمد

gibi çoğunlukla müennes kabul edilen isimlerden biriyle adlandırıldığında, isimlendirilmiş olanı

fikir birliğine vardığı bir durumdur.

ُطساو

ile müzekker bir isim adlandırılır; çünkü o Basra ve Kûfe’de bir yerin ortası anlamındadır. Bununla müennes bir isme alem yapılmak istenirse,

ُةطساو

şeklinde olur. Araplardan onu, yer ismi yapıp sarf etmeyenleri de vardır.

قباد

isminin munsarif olduğu durumlarda müzekker formu da mevcuttur. Galeyânî, recez bahrinde yazdığı bir şiirinde şöyle der:

ُ قبادُى نِمُُنيأُوُ قباد

ُ

Burada onu, müennes yaptığı için sarf etmemiş olabilir.

ُىَن ِم

‘da bunun gibidir munsarif hali ve müzekker formu sözde mevcuttur. Onunla müennes yapmak istersek bu kelimeyi sarf etmememiz gerekir.

ُرجه

‘de bunun gibidir, müennes de yapılabilir müzekker de. Ferazdak bir şiirinde şöyle demiştir:

ُارجحُنمُمايلأاُوُ,ُسرافُمايأ

ُتفر عُدقُُ قدصُ مايأُنهنم

اهب

ُ

Ancak

ُةماميلاُ رَجَح

dendiğinde yani

ُ رجح

kelimesi muzaf olarak geldiğinde, doğrudan ismin kendisini kast etmediğinde müzekker ve munsariftir. Araplardan bazıları da bunu müennes yaparlar, bu durumu da

و رْمع

ile isimlendirilen,

ُةارما

müennes isminin durumu gibi olur. Çünkü

ُارجح

müzekker bir isimdir ve onun tıpkı kendisi gibi müzekker bir isimle adlandırılması daha uygundur. Yer isimlerinden, müennes olanları da vardır, müzekker olanları da. Bunlardan yalnız müennes olup başka bir hal üzerine olmayanları da vardır:

ُبارإُ,ُبازلاُ,ُنامع

gibi. Aynı şekilde bunlardan yalnızca müzekker olup, başka bir hal üzere olmayanları da vardır,

ُ جْلَف

ismi gibi.

طساو

kelimesi gibi önce sıfat olup sonra

ديز

ve

ُ

ورمع

gibi özel biryeri/şahsı gösteren kelimler, artık belli/muayyen bir manaya delalet etmektedirler..Bir.şairin..şu..sözleri..örnek..olarak..gösterilebilir:

ُُهتيبُلمرلابُُُّىدعجلاُةغبان

ُُُُُُ

ُُُُُُ

ُُُُُُُُ

حيفصُنمُ ٌبارتُهيلع

عضومو

ُ

Burada, başında lâm-ı tarif olan en-Nâbiğa isminden lâm-ı tarifi çıkarıp

طساو

gibi yapılmıştır.

ُُءاب ق

ve

ُءارح

kelimelerine gelince, bu ikisinde Araplar ihtilafa düşmüşlerdir. Bazıları bu kelimeleri müzekker ve munsarif yapmışlar ve bunun gibi bu iki kelimeyi iki mekân ismi olarak kullanmışlardır. Tıpkı

ُ اطساو

kelimesini bir yer yahut ülke olarak

kullandıkları gibi. Diğerleri ise, bu kelimeleri müennes ve gayr-i munsarif yapıp iki yer ismi adlandırmada kullanmışlardır. Şair Cerîr der ki:

ارانُءارحُُنطببُانمطعأُوُُُُُُُاميدقُريخُانيأُملعتس

Tıpkı

خاضأ

kelimesi gibi ki bunu kimi müennes, kimi de müzekker addetmiştir. El-Halîl'e

ُ ءابقُهذه

'mu denir yoksa burada

اذه

'mı kullanılır, bununla isimlendirilen bir kişi'nin, yani bu musemma kelimenin hükmü ne olur diyerek sordum. Dedi ki: “Onu sarf et, onun sarf edilmemesi hata olur.” Çünkü bu ifade kelamda, müennes olarak bilinmez o,

ُ سل ج

gibi müştaktır.

بنيز

ve

داع س

gibi Araplar nezdinde çoğunlukla müennes olarak bilinen bir isim değildir. Fakat o, müzekker yapıda bulunan müştak bir kelimedir. Müennes olduğu durumlarda gayr-i munsarif olur.

ُ رجه

ve

طساو

gibi. Görmez misin ki, araplar bunu,

اطساو

ismini müzekkere alem yaptıklarında onu sarf ederler. Eğer bu kelime

قانع

gibi müennes bir isme alem olarak gelirse gayr-i munsarif olur onu sarf etmezler ya da çoğunluğun üzerinde müennes olduğu yönünde görüş birliğine vardığı bir isim ise müzekkerde (müzekker olduğu durumlarda) onu sarf etme, ama o ,

بارغ

gibi bir isimse onu müzekkerde sarf et ancak müenneste sarf etme. Onunla bir kişiyi isimlendirirsen, o mekân ismi yerinde olur.

Dedim ki; eğer onu

ناسل

ile isimlendirirsem, yani

ناسل

ismi ile tesmiyye yaparsam, dilde

ُيه

ُ ناسللا

diyenler vardır, onu sarf etmem öncelikle

ُ ناسللا

Arapların nezdinde kendisiyle ism-i tasgir yapılmış bir isimdir ve marife bir isim olmadan önce

قانع

kelimesi yerindedir. Ancak

ُ ءاب ق

ve

ُ ءارح

böyle değildir. Kelamda müzekker ve müennes isim için, müştak ve müştak olmayan isimler için alem olarak kullanılır. Bu ikisi genellikle müennes bir şeye alem olarak gelirler, yahut müennesliği üzerine çoğunluğun fikir birliğine vardığı bir isme alem olarak gelirler. Eğer bu ikisi imüzekker olarak görülüp müennese alem olurlarsa gayr-i munsarif olurlar.

ُ ناسللاُ

kelimesine gelince o, bu iki müzekker ve bu iki müennes ismi ile aynı muameleye tabii tutulur.

8.3..KabileveBoyAdlarıileAna-BabayaNisbetEdilenİsimler

Başlarına

لأا

ve

لأا

alan boy isimlerine gelince bunlara örnek olarak ;

ُ لولسُونبُهذهُ,ُ ميمتُونبُ

هذه

sözlerin ve bu sözlerinin benzerleri verilebilir. Eğer

ٌُلولسُهذهُ,ٌُدسأُهذهُ,ٌُميمتُهذه

dersen ve bu kelimelerle bizzat boyun adını kastetmiş olursun. Eğer muzafı silersen burada onu kelamda hafif yaparsın tıpkı Allah’ın

قيرطلاُ مهؤطيُ وُ ةيرقلاُ لأساو

ayet-i kerimesinde buyurduğu gibi burada “köy ehli ve yol ehli” manası verilmek istenmiştir. Bu kullanım, Arapların kelamında da oldukça yaygındır. Eğer muzaf-ı ileyh’in bağlı bulunduğu muzafı silersen, muzaf-ı ileyh, muzaf konumunda olur ve muzaf hangi muameleye tabii tutuluyor ise o da aynı muameleye tabii tutulur. Burada da

اميمت

ve

ادسأ

isimlerini sarf etmen gerekir; çünkü sen, onlardan herhangi birini kabile ismi olarak kullanmadın, böylelikle bunların durumları da muzaf silinmeden evvelki munsarif halleri gibi oldu.

ُُاطساوُلأسا

şeklinde bir ifade kullanırsan bunun bulunduğu hal munsariftir ve yine sen bu ifadeyi ,

ُ طساولهأ

şeklinde ifade edersen anlamını, muzafı silmediğin sürece değiştirmiş olmazsın.

Eğer,

ٌُدَسأُوٌُميمتُ

ءلاؤه

demek istersen ki bununla

ُ ميمتُونبُ

,

ُ دسأُونبُ

ءلاؤه

demiş olursun. Bu iki cümle ile

ٌُدسأُ,ٌُميمتُُهذه

örnek cümlesindeki gibi müennesliği ve bunun yanı sıra topluluk anlamını ifade etmiş olursun. Araplar neden

ٌُميمتُ

اذه

demiyorlar? Böylece lafız bütünü karşılar. Yani, tamlama yapmayıp

ةيرقلاُ تءاج

(Köy geldi) dediğinde “Köy halkı geldi” demek istediğin gibi bir durum karşısında açıklama şöyle olur: Konuşanlar, karışıklık olmasın diye, izafet yapmaktan kaçındılar.

Tıpkı bu,

ُ موق

örneğindeki gibi, lafzen müfrettir ancak sıfatı cümle içinde kullanıldığı içeriğe göre değişir. Örneğin;

ُ ٌبهاذُ

ُ موقلا

diyemezsin. Dişilliği, bundan daha uzak/imkânsız kelimelere de dâhil etmişlerdir. Öyle ki, kelime müzekker kılındığında, anlamda bir değişiklik olmayacaktır.

ُْتبهذُ ِهعباصأُ ضْعب

(Bazı parmakları yok oldu),

ُكَتَجاحُتءاج

ام

(İhtiyacını görmedi) örneklerinde olduğu gibi. İlgili bahiste, benzeri örnekler verilmişti. Eğer

امِيمت

ve

ادَسأ

isimlerini, topluluk ifade etmek için kabile ismi olarak kullanırsan bu ikisini..sarf..etme..Bunun..delili..ise..şairin..şu..dizeleridir:

ُ فراطملاَُماذ جُنمُاجيجعُُ ْت جعو

ُُُُُُُُُُُُُُُُُُُ

ُ

Araplardan bazılarının Şair el-Ahtal için şunları söylediğini duymuştuk:

ُُُ لوبقُُُةبِ يَطُُُحيرلاَُُّنإف

ُُُُُ

ُُُُُُُُُُُُُُُُُُُ

ُاهيَمَه ْرِدبُُُ س ودَسُْلَخْبت

ُُُُُُُ

ُ

Eğer

ُ ٌسودَسُ

دَلو

ya da

ٌُماذ جَُدلو

şeklinde bir ifade kullanırsan onu sarf et. Bunun böyle bir hükme tabii tutulması yusuf bin habib'in iddiası bunun doğruluğunun (güçlü) bir ispatıdır. O, bazı Arapların,

ُ ر مُ تنبُ مِيمتُهذه

dediğini nakletmiştir ve ekleyerek biz Araplardan

ُ مِيمَتُ

بحاص

ُ ة

,

ُ

َنلْيَعُ

تنبُ

ُ سيَق

ve benzeri ifadelerini söylediklerini duyduk.(kullandıklarını)demiştir.

Dedi ki: kendisiyle bir kabile ifade edilmek istenirse, muzafı

تْنِب

ile olur. Bunun benzerlerine Arapların sözlerinde karşılaşırız;

ُُ َر صْعأُ نبُُ ةلهاب

ve

ٌُُةأرماُُ ةَلِهاب

gibi. Fakat burada

ُ ةَلِهاب

ismi “oymak” manasında kullanılmıştır. Dolayısıyla

نْبا

kelimesinin kullanılması caizdir.

ُ لئاوُ ةنباُ بِلغَت

buna güzel bir örnektir. Bunun dışında, Arapların kelamında yaygın olarak rastlanılan ve kullanılan bir diğer ifade ise

ًُابا

'dır. Bu ifade de genellikle kabile ismini ifade için gelir. Caiz ve uygun olan herşey güzledir.

ُ سودَسُهذه

dediğinde bunun gayr-i munsarif olduğunu görürsün çünkü Arapların çoğu bu kelimeyi kabile ismi olarak kullanılırlar. Eğer

ٌُميمَت

هذه

şeklinde bir ifade kullanırsan

ٌُميمَت

kelimesini munsarif yaparsın çünkü Arapların çoğu, bunu

ُْبلأا

ve

ُْملأا

isimleri ile kullanılan boy ismi olarak kullanmışlardır.

هِذهُ ماذ ج

dersen bu,

سودَس

ile aynı olur.

ُ سودَسُىنبُنم

şeklinde bir ifade kullanırsan

سودَس

kelimesini sarf etmen gerekir, zira sen bu cümle ile boy ismini ifade ettin. Oymak isimlerine gelince bunlara örnek olarak

ُ فيقَثُ,ُ شْي َر قُ,ُ دَعَم

isimleri verilebilir. Herşeyi yani bütün isimleri

ُ ونبُ ءلاؤهُ ,ُ ىنبُ

ُْن ِم

şeklinde ifade etmen doğru değildir. “Peki o halde neden

فيقثُهذه

diyorlar?” diye sorduğunda, bunun cevabı, “

ُةعامجُهذه

فيقثُ نمُ ةعامجُ وأُ فيقث

demek istemişlerdir. Temîm isminde olduğu burada da muzafı hazfetmişleridir. Araplar bunu ağır kelimeler topluluğu gibi ya da ağır kelimelerden bir topluluk ismidir sonra

ٌُميمَت

da muzafı sildikleri gibi bunlar da da muzafı sildiler. Bu tanımlar için

ُِءلاؤهُفيقثُ ةَعامَجُ

diyenler de vardır.

Araplar,

ُ فيقثُ ةعامجُءلاؤه

dediklerinde

ُفيقثُءلاؤَهُ

demek isterler. Böyle olduğunda, boy ismi

موقلا

yerinde olur ve bu tarz şeyler genellikle boy isimlerini ifade için bir araya gelir/terkip edilir.

ٌُميمَت

ismi boy ismi olarak kullanılabilir. Eğer o kabile ismi olarak kullanılırsa, uygun ve.güzel.olur. Bir şair.der.ki:

يلولاَُحيمَاسملاُبلغ

ًُُةحامسُُ د

ُُُُُُُُُ

ُُُُُُُُُُُُُ

و

اهداسوُُِتل ِضع ملاُُ َشي َر قُىفك

Bir başka şiirde de şöyle.denir:

ُاهريغُوَُّدعمُنمُ لئابقلاَُُمِلَع

ُُُُُُُُُ

ُُُُُُ

ُُُُُُُُ

ُِد ِراطعُ نبُ دَّمح مَُُداوجلاَُّنأ

ُ

Bir başka örnekte:

ُ

ُُُُُُ ة لِقأبَُُُُىصَحلاَُُّدَعُُاذإُُُانْسَل

ُُُ

ُُُُُُُُ

ُُُُُ

و

ُاه ليلَذُُُ د ومَُُُُُم ْوَيلاَُُُُّدَعمَُُّنإ

ُ

Bir diğer şiir:

و

ُُُُُُُُُُ مِهيفُُُُكِموقُُُريخُُُنمٌُُُؤ رْم اُُتنأ

ُُُُُُُُُُ

ُُُُُُُُُُ

ُُُُُُُُُ

و

أ

َُُُّدعمُُيفُُْمهاوِسُُ َتن

ُُُ رَّيَخ م

ُ

Zuheyr b. Ebî Sulmâ der ki:

ُُُُ ل مْشأُُوُُُُ نيمَيُُنمُْمهيلعُُُّد مَن

ُُُُُُُُُُُُُُُُُُُ

ُ

ُوَُُُداعُُُُِدْهَعُُُنِمُُُُهلُُُ ٌروح ب

ُُ

َُاعَّب ت

Bir başka beyitte de şöyle denir:

ُُِداعُُ ِنامزُُيفَُُداعَُُُدْهَشُُول

ُُُُُُ

ُُُُُُُُُُُُُُُ

ُُ

ُُُُُُُُُُُُُ

ُِدل ِجلاُُُ َك ِرَابمُُُاه َّزَتْبُُلا

ُ

Araplar,

ُ ىِسَقُ نبُ فيقثُءلاؤه

derler ve onu yani

ُ فيقث

kelimesini boy ismi yaparlar ve

نبا

kelimesini de vasf. Tıpkı

ُ ل كُ ٌبهاذُ ُ

ve

ٌُضعبُ ٌبهاذُ

dedikleri gibi. Bu şeyler

يهٌءابآُ

cümlesindeki gibi sayıldığından aynı muameleye tabii turulur ve eğer bir kavim yani bir topluluk adı olarak kullanıldığı takdirde

ُ َشي َر ق

hükümleri de bunlar için geçerlidir. Şair, aşağıdaki şiirinde kendisi bir boy ismi olarak kullanılıp topluluk manası içermeyen isimlerden bazılarını kullanmıştır:

ُاعِدانجُُ مائللاُناكُُاذأُُ عيمجٌُُُُُُُُُُُةَباهَمُهيلعُ ىرْيَم نُ ىَحب

ُ

ُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُ

ُ

Ayrıca şöyle.der:

ُوَُُُُدلبلاُُاوداس

ُُُُيفُُا وحَبْصأ

ُ مدآ

ُُُُُُُُُُُُُُُُُُُُ

َُلاوح فُُُِه وجولاُُُ َضيبُُُاهبُُُاو غَلب

Bunu da, kabile ve boy olarak görürler/kabul ederler. Bazıları der ki ;

ُسيقلاُدبعُُ ونب

çünkü o ,

بأ

'dir.

دومث

ve

أَبَس

kelimelerine gelince, bu ikisinden biri bir kabileyi isimlendirmede diğeri ise boyu isimlendirmede kullanılır. Topluluk adı olarak birlikte kullanılırlar; nitekim bir ayet, bu anlamda kullanıldığına dair örnek gösterilebilir:

ًُادو مَث َوًُاداَع َو

Bunun gibi ;

ًُُادومثُ

ُمهَّبرُاورفكَُّنإ

ve

مهنكاسمُيفُ أَبسِلُناكُدقل

,

ُُُْم هُانْيَدَهفُُُ د ومثُُاَّمأُُوُ

,

ُُُا ورفكًُُادومثُُ َّنإُُلاأُ

ُ مْهَّب َر

,

ًُة َر ِصْب مُةقاَّنلاَُدومثُانيتآ

,

ُ أَبسُُْنِم

cümleleri de bahsi geçen mevzuya örnektir. Ebû Amr,

أَبَس

ismini kabile isme yapıp onu sarf etmiyordu. Bir şair şöyle demiştir:

ُ

ُنامرعلاُهلْيَسُِنودُ ْنِمُنونبيُُُُُُْذإُ َب ِرْأمَُنير ِضَاحلاَُابَسُ ْنِم

ُ