• Sonuç bulunamadı

17 YÜZYIL OSMANLI-FRANSA İLİŞKİLERİ 2.1 17 Yüzyıl Siyasi İlişkiler

2.2. Osmanlı Ülkesinde Fransız Elçiler

2.2.3. Achille Harlay de Sancy (1611-1620)

Baron de Lamol olarak da bilinen elçi 1581 yılında Paris’te doğmuştur. Dil

bilimci ve oryantalist olarak tanınan Fransız diplomat Nicolas de Harlay’in oğludur. Roma Katolik Kilisesi’nde kariyer eğitimi alan Sancy abisinin vefatı üzerine asker olmuş ve daha sonra Osmanlı ülkesine elçi olarak görevlendirilmiştir.

Bu dönemde, Avrupa’daki Habsburg gücüne karşı destek arayan Fransa ve İngiltere gibi devletlere ek olarak Hollanda da aynı yöntemi kullanmış ve İspanyaya karşı çıktığı isyan hareketinde sultanın gücünü İspanya’ya karşı bir tehdit olarak kullanmak isteyerek, Osmanlı Devleti’nden yardım talebinde bulunmuştur. Habsburg gücüne karşı kendine Avrupa’da müttefik arayan Osmanlı Devleti bu politikasının bir parçası olarak 1612 yılında Hollanda’ya kapitülasyon vermiştir. Hollanda’ya kapitülasyon tanınmasına Fransız elçisi Achille de Harlay (Baron de Lamol) karşı çıksa da buna engel olamamıştır. Bu tarihten önce kapitülasyonu olmayan diğer devletler gibi Hollandalılar da, kapitülasyon sahibi olmayan ulusların kendi himayeleri ya da bayrakları altında Osmanlı topraklarında ticaret yapma ayrıcalığına sahip olan Fransızların koruması altında ticaret yapıyorlardı. Daha sonra Osmanlı topraklarındaki bu ticaretine İngiliz bayrağı altında devam eden Felemenkler, şartların değişmesine bağlı olarak hem İngiliz-Fransız rekabetinin meydana getirdiği sorunlar hem de Hollanda ticaretinin hızla büyümesi ile kendi kapitülasyonlarını elde etmişlerdir.

16. yüzyılın sonunda Akdeniz’de yetkin olan iki devlet Fransa ve Venedik idi. Her iki devlet de edindikleri imtiyaz ve kazandıkları tecrübe sayesinde ticaretlerini geliştirdiler. Venedik’in Osmanlılarla sorun yaşaması ticaretini zaman zaman kesintiye uğratsa da, Akdeniz’de önemli bir gücü vardı. Daha sonra İngiliz ve Felemenkler’in de Levant’a dâhil olmasıyla Venedik ve Fransa’nın ticareti gerilemeye başladı. Fransa’nın 17. yüzyılda Levant ticaretinde sorun yaşamasının esas nedeni; Fransa ve Marsilya arasında yaşanan idari ve siyasi sorunların Levant’a kadar uzanması ve sonucunda Fransız temsilcileri ile tüccarlar arasında küçük çekişmelerin meydana gelmesiydi. Diğer ecnebi devletler, ya yabancılar ya da Osmanlı görevlileri ile sorun yaşarken, Fransızların yaşadığı sorunlar genelde Fransız konsolos ve tercümanı arasında, elçi ile konsolos arasında, konsolosla tüccarlar arasında ya da tüccarların kendi aralarında yaşadıkları iç sıkıntılardı. Bu sorunların esas kaynağı Fransızların Levant’taki kötü yönetiminden ve orada belli bir düzen kuramamalarından kaynaklanıyordu. Bu da

36 Fransızların 17. yüzyılın başında Levant ticaretinde başarılı olamamalarına neden olmuştur. Tüm bunlara ek olarak Fransız elçilerinin, elçilik rüsumunun kaldırılmasını dinlemeyerek almaya devam etmesi, hatta oranını artırması Fransız tüccarı ve konsolosları arasında da huzursuzluk yaşanmasına neden olmuştur111.

17. yüzyılda bitmek bilmeyen Cizvit sorununa bir yenisi daha eklenmişti. Cizvitler, Rum patrik vekilini kendi taraflarına çekerek Napoli Kralı'na ve Papa'ya kendi lehlerinde mektup yazmaya ikna etmişlerdi. Bu olay sonucunda Patrik vekili asılmış ve söz konusu Cizvitler de hapsedilmiştir. Dört hafta boyunca tutuklu kalan Cizvitler Fransız elçisi Achille de Harlay tarafından 30.000 altın verilerek kurtarılmıştır. Fakat bundan sonra İstanbul’da kalmalarına müsaade edilmemiş ve Osmanlı ülkesinden çıkartılmışlardır112.

Cizvitler'in en büyük düşmanı, seçkin bir hükümet adamı olan ve ailesi sahip olduğu Şark meskûkâtı ve yazmaları koleksiyonu ile meşhur olan Venedik Balyosu Nani’ydi. Çünkü kendisi Osmanlı ülkesine gelmeden önce, Cizvitler'in kendi aralarında yaptıkları toplantıda almış oldukları kararlara mani olması konusunda sıkı bir şekilde tenbih edilmişti. İstanbul'a vardığında, Padişah ile yaptığı ilk görüşmede (Nisan 1615) kendisine sırmalı kaftan giydirilmiş ve maiyetine de sekiz hilat verilmiştir. Son zamanlarda Fransız elçileriyle yakın ilişkiler kurulamaması ve Venedik hükümetinin de Malta ve Floransalılar'ın askeri hareketlerine iştirak etmemesi Osmanlı Devleti’ni Venedik’e yaklaştırıyordu. Bu sebeple Osmanlı hükümeti Santa Mavra, Preveze, Navarin, Koron, Malvezi, Modon hükümetlerine emirler göndererek, Venedik hududuna riayet olunmasını ve Venedik gemilerine hiçbir engel çıkarılmamasını hususunda onları uyardı. Venedik elçisi, var olan ahidnameye yeni maddeler ilave ettirerek imzalanmasını sağladı. Elçi, İngiltere ve Fransa milletine tanındığı gibi kendi milletine de aynı hakkın tanınarak meskûkât üzerinden vergi alınmamasına dair maddeyi de ahidnâmeye koydurmak için uğraşmıştır. Fransa menfaatlerine ters düşen bu duruma engel olmaya çalışmış fakat başarılı olamamıştır. Venedik elçisi bunun yanı sıra, Cizvitler'e, Ermeni ve Rumlar'a Kudüs ziyaretini yasaklattırmak için de, Kudüs’ün

111 Daniel Goffman, İzmir ve Levanten Dünya…, s. 108-109. 112 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. 3/2, s. 206-207.

37 doğusunda yer alan Zeytin Dağı'nda Müslümanların inşaat yapmasına izin verilmemesi için uğraşmıştır113.

Fransız elçisi Achille de Harlay’in kâtiplerinden biri, tutuklu olan Kazak Koreki’nin (Korecki’nin) kaçmasına yardım ettiği için dayak yiyerek, hapsedilmişti. Ardından bu olay Çavuşbaşı ve kadı tarafından elçi Harley’in evinin aranmasına neden olmuştur. Fransız elçisinin bu duruma itiraz etmesiyle elçi de gözaltına alınmış ve daha sonra 15 bin altın karşılığında serbest bırakılmıştır114. 17. yüzyıl elçileri hakkında

Hammer, Venedik entrikalarından, Fransız ve daha önceki İngiliz elçilerinin ehliyetsizliklerinden söz eder ve İngiliz elçisi Sir Thomas Roe’nin elçi olarak tayin edildiği zaman (1621) Osmanlı ülkesindeki tüm elçilerin nüfuzunun ortadan kalkmış olduğunu kaydeder115.

Naima ise daha farklı bir örnek vererek, Hotin seferinden (1621-1622) önce Darüssade Ağası Süleyman Ağa ile Debbağ Mehmed Paşa arasında geçen bir konuşmadan söz eder. Buna göre Darüssade Ağası Süleyman Ağa, Leh kralının padişaha karşı gelip gelemeyeceğini sormuştur. Mehmed Paşa ise her ihtimale karşı tedbirli olunması gerektiğini söylemesi üzerine bu cevaba sinirlenen Süleyman Ağa, Leh kralının Osmanlı Devleti’ne karşı duramayacağını söyler. Bunun üzerine Debbağ Mehmed Paşa, düşmanın hor ve hakir görülmemesi gerektiği, küffarın tek millet olduğunu ve Nemçe, Moskov, Kazak, Macar ve belki İspanya, Françe ve Papa’nın gerek askeri gerek mal yardımında bulunarak aralarındaki din ortaklığına göre hareket edeceklerini söylemiştir116. Bu cevap Osmanlı tebaasının bile Fransa’ya güvenmediği ve

Fransa’nın fırsatını bulduğu zaman kendi aleyhlerine olarak düşmanla birlik olabileceğini gösterir.

Achille de Harley, bilgili ve iyi eğitimli olmasına rağmen elçilik dönemi çok parlak geçmemiştir. Bu dönemle beraber artık iki ülke arasındaki ilişkilerin çok iyi olmadığı ve elçilerin de bunda büyük katkılarının olduğu görülmektedir. Özellikle elçilik süresi boyunca biriktirdiği 16,000 sterling, hakkında şüphelerin oluşmasına neden oldu. Yazma eserler meraklısı olan elçi Yunan ve İbranice dillerinden birçok el

113 Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, C. 8, s.167-169. 114 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. 3/2, s.207. 115 Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, C. 8, s. 185, 210. 116 Tarih-i Na’îmâ, C. II, s.473.

38 yazmasının kopyalarını almıştır. Elçinin kâtiplerinden biri olan Lefevre, Voyage de M.

de Sancy, ambassadeur pour le Roi en Levant, fait par terre depuis Raguse jusques à Constantinople l'an 1611 adlı eseri kaleme almıştır.