• Sonuç bulunamadı

AB SÜRECİNİN TARIMSAL DIŞ TİCARETE ETKİLERİ

3. AB SÜRECİ VE TÜRKİYE TARIMSAL DIŞ TİCARETİ

3.4. AB SÜRECİNİN TARIMSAL DIŞ TİCARETE ETKİLERİ

AB sürecinin tarımsal dış ticarete etkileri, çalışmada GB üzerinden ele alınmakla birlikte GB’ye işlenmemiş tarım ürünlerinin dahil edilmemiş olması etki ölçümü açısından önem arz eden bir husustur. Ayrıca, üyelik sürecinde yürütülen müzakere fasılları kapsamında yapılan çalışmalar ve GB kapsamında imzalanan STA’lar bu süreçte sektörün dış ticaretinde etkili olan diğer hususlar olarak ele alınabilir.

AB uyum ve müzakere süreci, daha önce belirtildiği gibi müzakere fasılları çerçevesinde tarım sektörünün birçok alanında yapılan düzenlemeler yoluyla da tarımsal dış ticareti etkilemektedir. Bu kapsamda; hayvan hastalıkları ve bitkisel üretim zararlıları ile mücadele faaliyetlerini yürütülmesi, hijyen standartlarına uygun güvenilir gıda üretiminin sürdürülebilir kılınması ve standartlara uygun üretimin tüm ülkede yaygınlaştırılmasına yönelik denetimler yapılması, hayvansal üretimde, hayvanların tanımlanması ve kayıt altına alınmasına ilişkin AB müktesebatı ile uyumlu ve tümüyle faal sistemlerin uygulanması, hayvansal yan ürün işletmeleri de dâhil olmak üzere, hayvansal ürün işletmelerinin iyileştirilmesi için onaylanmış ulusal program hazırlanması, AB hayvan refahı mevzuatının uyumlaştırılması, sektörün bilinçlendirilmesi, finansman da dâhil olmak üzere, ilgili tüm resmi kontrollere ilişkin AB ile tümüyle uyumlu bir sistemin uygulanması için gerekli idari yapıların ve özellikle faal Sınır Kontrol Noktalarının kurulması ve geliştirilmesi, AB müktesebatı ile uyumlu gıda, yem ve veterinerlik çerçeve mevzuatını benimsenmesi, balıkçılık alanında AB ile uyum çalışmaları, tarım istatistiklerinin iyileştirilmesi kapsamında yürütülen çalışmalar, tarım arazilerinin kontrolü ve Ulusal Çiftçi Kayıt Sisteminin geliştirilmesi, ülke genelindeki tüm gıda işletmelerinin AB kuralları esas alınarak hazırlanan kontrol listesi ile değerlendirilerek uyum durumlarının ortaya konulması gibi uyum çalışmaları hem tarımsal üretimde olumlu katkılar yaratmakta hem de dış ticarete konu üretimin kalitesinin iyileştirilmesi yoluyla dış ticarette olumlu etkiler yaratmaktadır.

Serbest ticaret anlaşmaları yoluyla ticaret tarım alanında karşılıklı sağlanan gümrük tarife oranı indirimleri ve ticaret yapılan ülkelerde uygulanan yüksek tarifeler nedeniyle

164 ticareti yapılamayan ürünlerde alınan kotalar yoluyla sağlanan pazara giriş imkânları, tarife dışı engellerde sağlanan iyileştirmeler ve anlaşmalar ile ülkeler arasında geliştirilen ilişkilerin tarımsal dış ticarete olumlu etkileri bulunmaktadır.

GB’nin öncelikli olarak sanayi sektörünü önemli oranda etkilemesi sektörün her açıdan GB içerisinde yer alması nedeniyle beklenen bir etkidir. Bununla birlikte tarım sektörünün sadece işlenmiş tarım ürünlerinin sanayi payı muafiyeti ile GB’ye dâhil olması bu anlamda sanayi sektöründe beklenen etkilerin tarım sektöründe beklenemeyeceği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. GB’nin Türkiye ekonomisine etkileri literatürde birçok çalışmada çeşitli yöntemlerle ele alınmıştır. GB’nin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini araştıran çalışmaların çoğu ekonometrik analizlere dayanmakla birlikte, hesaplanabilir genel denge ve çekim modelleri gibi farklı yöntemleri kullanan incelemelere rastlamak mümkündür (Nart, 2010, s. 2).

Tablo 45. Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkilerini İnceleyen Çalışmalar Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerine Statik Etkilerinin Ölçülmesi ile İlgili Literatür 1.İstatistik Metodları

Kullanan Çalışmalar 2. Esneklik Yaklaşımını Benimseyen Çalışmalar

3.Hesaplanabilir Genel Denge Modellerini Kullanan Çalışmalar Togan (1997), Togan

(2000),

Halıcıoğlu (1996), Harrison, Rutherford ve Tarr (1993), Hartler ve Laird (1999), Neyaptı, Taskın ve Üngör

(2003),

Harrison, Rutherford ve Tarr (1997), Morgil (2000), Aktaş ve Güven (2003), Köse (1996),

Akkoyunlu-Wigley (2000), Kandogan (2005), Mercenier ve Yeldan (1997), Demir ve Temur (1998), Akgündüz (2005), De Santis (2000),

Uyar (2001), Seki (2005), Bekmez (2002),

Karakaya ve Özgen (2002),

Özkale ve Karaman (2006), De Santis (2003). Arslan vd. (2002), Doğanlar, Bal ve Özmen

(2006). Seyidoğlu ve Kemer (2002), Dura (2003), Filiztekin (2003), Akkoyunlu-Wigley (2005), Pöschl vd. (2005).

165 GB’nin Türkiye ekonomisine etkileri üzerine yapılan çalışmalara dair literatür değerlendirmesinin yapıldığı Dura ve Yıldırım (2005) çalışmasında, tarım sektörünün GB’den dışsal ekonomiler etkisi yoluyla etkilenebileceği belirtilmektedir. GB’nin etkilerini sektörel bazda inceleyen Sayan ve Demir (1998) çalışmasında sektörler arasındaki bağımlılığı ölçen bir yöntem kullanılmakta ve bir uygulama olarak GB’nin tarım ve tarım dışı sektörler üzerinde etkileri incelenmektedir. Çalışmada tarım sektörünün GB anlaşması çerçevesinde diğer sektörlere göre özel ve farklı bir konumunun olmasına rağmen, tarım dışı sektör ile olan bağımlılık ilişkisi nedeniyle GB’den etkilendiği gösterilmektedir (Seki, 2005, s. 4). Benzer etkilerin ölçüldüğü diğer bir çalışmada ise Arslan vd. (2002), Chow yapısal kırılma testini kullanarak tarım sektörünün alt sektörlerinde yapısal bir değişim olduğu sonucuna ulaşmıştır (Dura ve Yıldırım, 2005, s. 26).

Literatürde GB’nin tarımsal dış ticarete etkilerini ölçmeyi amaçlayan bazı çalışmalara örnek vermek gerekirse;

- AB Ortak Ticaret Politikası ve Türkiye tarımının uyumunun ele alındığı Yılmaz (2008) çalışmasında AB-Türkiye dış ticaretindeki gelişmeler ve GB’nin etkisi işlenmemiş ve işlenmiş tarım ürünleri açısından seçilen periyota göre değerlendirilmiş olup, 1999- 2005 döneminde Türkiye'nin AB'ye olan tarım ürünleri ihracatının dönem boyunca ithalatından fazla olduğu, 2000 yılında gerçekleşmiş olan kısmi azalmadan sonra izleyen yıllarda düzenli olarak artış eğiliminde olan ihracat ve ithalat rakamlarının, 2005 yılında sırasıyla 3.9 ve 1,3 milyar USD olarak gerçekleştiği belirtilmiştir. Çalışmada ihracatın son yıllarda ithalattan daha hızlı arttığı, buna paralel olarak Türkiye'nin tarım ürünleri ticaretinde AB'ye karşı dış ticaret fazlasının giderek arttığına dikkat çekilmektedir. Türkiye’nin dış ticaret fazlası vermesinden, GB’nin tarım ürünleri ticaretinde negatif bir etkisinin olmadığı sonucu çalışmada elde edilen bulgulardan biridir.

- GB kapsamında imzalanan STA’ların Türk tarımsal ithalatının sektörel yapısına etkisinin 1989-2012 dönemi için dış ticaret verilerinde yaşanan değişimler üzerinden değerlendirildiği Erol (2014) çalışmasında, verilerde oluşan değişikliklerin tamamıyla,

166 yapılan serbest ticaret anlaşmalarına bağlanamayacağı hususu belirtilerek, anlaşmaların ülkeler arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerde yarattığı olumlu hava, anlaşmalar yoluyla geliştirilen işbirliği olanakları ve anlaşmalara konu olan tavizler ile ticaret verilerinde önemli değişiklikler meydana geldiği ifade edilmektedir.Tarımsal ithalatta, STA ülkeleri ile yapılan ithalattın yapısında gıda maddeleri ve tarımsal hammaddeler arasında çeşitli kompozisyon değişiklerinin meydana geldiği ve STA ülkelerinin toplam tarımsal ithalattaki paylarında azalma olduğu sonucu elde edilmiştir. - GB kapsamında imzalanan STA’ların Türk tarımsal dış ticaretine etkisinin 1989-2012 dönemi için dış ticaret verilerinde yaşanan değişimler üzerinden değerlendirildiği Erol (2013) çalışmasında, STA imzalanan ülkelerin toplam tarımsal ihracattaki payının 1989 yılında % 8,2’den 2012 yılında % 7,4’e çıktığı, ithalattaki payının % 4,7’den % 3,4’e düştüğü, dış ticaret hacminde ise bu değerin % 6,5’tan % 5,8’e düştüğü belirtilmiştir. Öte yandan, anlaşma imzalanan ülkeler ile tarımsal dış ticarette ilgili dönem boyunca dış ticaret fazlası gerçekleştiği ve bu fazlanın toplam tarımsal fazla içindeki payının 1989 yılında % 13’ten 2012 yılında % 16,9’a çıktığı ifade edilmiştir. Çalışmaya göre, ülkeler bazında incelendiğinde, tarımsal ihracatın Sırbistan, Şili ve Ürdün hariç artış gösterdiği, ithalat değerlerinde ülkeler arasında farklılıklar olmasına rağmen genel itibariyle azalma söz konusu olduğu, ihracat değerlerinde görülen artma ve ithalat değerlerinde görülen azalmanın dış ticaret dengesinde zaten var olan dış ticaret fazlasını artan bir oranda arttırdığı ve dış ticaret hacminin ülkelere göre artan ve azalan oranlarda farklılık göstermesine rağmen artış yaşadığı sonuçları elde edilmiştir.

- GB’nin Türkiye-AB tarım ürünleri dış ticaretine olası etkilerinin 1982-2011 dönem için analiz edildiği Terin, Keskin vd. (2012) çalışmasında ihracat ve ithalat talep modelleri yoluyla ekonometrik analiz kullanılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, Gümrük Birliği ile birlikte, Türkiye’nin tarım ürünleri dış ticaretinde önemli değişmeler yaşandığı, Gümrük Birliği’nin ilk yıllarında tarımsal ürünlerde, tarımsal dışa açıklığın bir göstergesi olarak da değerlendirilebilen ihracatın ithalatı karşılama oranının % 300’lerde olduğu, ancak bu oranın 2001 yılından itibaren sürekli bir düşüş gösterdiği ve 2011 yılında % 167’ye gerilediği sonuçlarına ulaşılmıştır. GB’den sonra Türkiye’nin AB’ye yaptığı tarım ürünleri ihracatı % 148 oranında artarken, AB’den

167 yapılan tarım ürünleri ithalatının % 220 oranında arttığı ve gerek tarım ürünleri ihracatında gerekse ithalatında GB’nin Türkiye’yi olumsuz etkilediği belirtilmiştir. Gümrük Birliğinin, AB’ye yapılan tarım ürünleri ihracatında Türkiye’nin aleyhine olacak şekilde yapısal bir değişime neden olduğu ve buna neden olarak, Birliğin istediği norm ve standartlarda üretim yapılamayışı ve OTP’ye uyumda sıkıntılar yaşanmasının gösterilebileceği ifade edilmiştir. Çalışmada, AB Ortak Tarım Politikasına uyum çalışmalarında yaşanan olumlu gelişmelere devam edilmesi gerektiği, OTP çerçevesinde tarım ürünleri dış ticaretinde meydana gelecek gelişmeler ve dış ticaret politikasına uyum ile dünyada önemli bir tarım ürünleri piyasası olan AB pazarının Türkiye’ye tamamen açılacağı hususları dile getirilmiştir. AB pazarının Türkiye için önemini koruduğu ve pazardaki yüksek payların arttırılması için, DTÖ ve OTP kurallarını dikkate alan bir tarımsal destekleme politikasının belirlenmesi ve kaliteli tarımsal ürünlerin düşük maliyetle üretilerek rekabet gücünün arttırılması gerektiği hususları çalışmada elde edilen ve vurgulanan diğer sonuçlardır.

Literatürde AB sürecinin tarımsal dış ticarete etkileri, AB ile tam uyum ve üyelik, dolayısıyla sektörün AB Ortak Tarım Politikasına dâhil edilmesi senaryoları ve GB’nin temel tarım ürünlerine genişletilmesi durumu baz alınarak yapılan çalışmalarda ise şu şekilde değerlendirilmektedir;

- Akder ve Ark. (1990) çalışmasında “Türk Avrupa Tarım Modeli (Turkish European Agricultural Model:TEAM)” olarak adlandırılan bir bilgisayar modeli ile Türk tarımının OTP’ye uyumunun, üretici ve tüketici refahına, üretime (parasal ve fiziksel olarak), tüketime (parasal ve fiziksel olarak), tarım ürünleri ticaretine, AB bütçesinde ve girdi kullanımına olası etkileri analiz edilmiştir. Model dört ayrı senaryo ile işletilmiş olup bu senaryolar, Türkiye 1988 yılında AB dışında olması, Türkiye’nin 1988 yılında AB içinde olması, 1995 yılında AB dışında olması ve 1995 yılında AB içinde olması varsayımlarına dayanmaktadır.

168 - Ertuğrul (1992) çalışması TEAM modelini, fiyat ve politikalardaki değişiklikler ile güncelleştirerek Türkiye’nin 1995 yılında AB dışında olması ve 1995 yılında AB içinde olması varsayımları ile kurulan senaryolar ile yeniden çalıştırmıştır.

- Çakmak ve Kasnakoğlu (2001) çalışmasında “Türkiye Bölgesel Tarım Sektör Modeli (TASM-EU) Türkiye’nin 2005 yılında AB dışında olması ve 2005 yılında AB içinde olması varsayımları ile kurulan senaryolar (TASM-EU) ile çalıştırmıştır.

Bu çalışmaların sonuçlarına göre, Türk tarımının OTP’ye uyumu durumunda 1988 ve 1995 yıllarında Türkiye’nin toplam tarım ürünleri ihracat ve ithalatı artacaktır. Akder ve Ark. ve Ertuğrul tarafından 1995 yılı için yapılan tahminlere göre, ihracattaki artış % 269- 335, ithalattaki artış ise % 705-% 938 değerleri arasında değişmektedir. İhracattaki artış büyük ölçüde bitkisel ürünler ihracatındaki artıştan, ithalattaki artış ise, hem bitkisel hem hayvansal ürün ithalatındaki artıştan kaynaklanacaktır. Dış ticaret dengesi, 1988 ve 1995 yılı için yapılan tahminlere göre, Türkiye lehine bir durum söz konusuyken, Çakmak ve Kasnakoğlu tarafından 2005 yılı için yapılan tahmine göre, % 313 oranında Türkiye aleyhine bir değer alacaktır. Çalışmalarda bu durumun önemli oranda, AB tarımının verimlilik ve rekabet gücünü artırmayı amaçlayan politikalarından, özellikle, OTP’nin reformu çerçevesinde liberalleşme yönündeki politikalarından ve Türkiye’nin verimlilik ve rekabet gücünü göz ardı eden tarım politikalarından kaynaklandığı ifade edilmektedir (Bayraç, H. Naci ve Yenilmez, Füsun, 2005, s. 36-38).

Tarımsal dış ticarette, AB uyum çalışmaları, STA ve GB etkilerinin Tablo 45’te verilen çalışmalarda ya da AB ile tam uyum ve üyelik dolayısıyla sektörün AB Ortak Tarım Politikasına dâhil edilmesi senaryoları ve GB’nin temel tarım ürünlerine genişletilmesi durumu baz alınarak ölçülmesi ve politikaların bu etkiler dikkate alınarak belirlenmesi önem arz etmekle birlikte bu çalışmanın kapsamını aşması nedeniyle, çalışmada bu etkilere dair yukarıda belirtilen değerlendirmeler ile yetinilecektir.

169

SONUÇ VE DEĞERLENDİRMELER

Tarım sektörü dış ticaretinin 1990-2013 dönemi için, temel göstergelerle yapısının ortaya konulduğu, yapısal göstergelerle derinlemesine analiz edildiği ve AB sürecinde Gümrük Birliği kapsamında yaşanan etkilerin değerlendirildiği çalışmanın sonuç ve değerlendirme bölümünde çalışma içerisinde ele alınan konulara dair sonuçlara, değerlendirmelere ve politika önerilerine yer verilmektedir.

Temel göstergeler ile tarımsal dış ticaretin yapısının ele alındığı bölümün üç sınıflamaya göre sonuçları ve değerlendirmeleri şu şekildedir:

- Tarımsal dış ticaretin temel göstergeler itibariyle ülke içinde ve dünyadaki konumu verilerin değerlendirildiği sınıflama türüne göre farklılık arz etmektedir. Bu farklılık sınıflamalarda tarım sektörü için değerlendirmeye dâhil edilen sınıflama kalemlerinden kaynaklanmaktadır.

- Tarımsal ihracat, farklı değerler alsa da her üç sınıflamada da 1990-2013 döneminde bazı yıllar azalmalar sergilemesine rağmen önemli artışlar yaşamış, tarımsal ihracatta yaşanan artışlar genel ihracat artış oranlarının altında kalmış ve artışların önemli kısmı 2000-2013 döneminde gerçekleşmiştir. Gıda maddeleri ve tarımsal hammadde ihracatı aynı dönemde artmış olup bu artış önemli oranda 2000-2013 döneminde gerçekleşmiştir. Tarımsal ihracatta gıda maddelerinin payı yükselirken tarımsal hammaddelerin payı azalmıştır. Tarımsal ihracatın genel ihracat içerisindeki payı dönem boyunca önemli oranda azalma sergilemiştir. Irak, Almanya, Rusya, İtalya ve ABD tarım sektörü toplam ve gıda maddeleri ihracatında, Çin, İran, İtalya, Almanya ve ABD tarımsal hammadde ihracatında öne çıkan ülkelerdir. Tarımsal ihracatı fasıl bazında değerlendirmek gerekirse, 7. ve 8. fasıllarda yer alan sebze ve meyvenin hem değer hem pay olarak en önemli kalemler olduğu sonucu öne çıkmaktadır. Meyve ve sebzeyi, dönem boyunca tütün ve tütün yerine geçen işlenmiş maddeler (24. fasıl), hayvansal ve bitkisel katı ve sıvı yağlar (15. fasıl)

170 ve sebzeler, meyvalar, sert kabuklu meyvalar ve bitkilerin diğer kısımlarından elde edilen müstahzarlar (20. fasıl) takip etmektedir.

- Tarımsal ithalat sınıflamalara göre değer olarak önemli farklılıklar arz etmektedir. ISIC sınıflamasında temel tarım ürünlerinin yer alması ve HS sınıflamasının gıda maddeleri yoğunluklu olması bu sınıflamalarda tarımsal ithalat değerini önemli oranda düşük gösterirken SITC sınıflaması tarımsal hammaddeleri içerdiği için tarımsal ithalat değeri yüksek çıkmaktadır. Tarımsal ithalat farklı değerler alsa da her üç sınıflamada da analiz döneminde bazı yıllar azalmalar sergilemesine rağmen önemli artışlar yaşamış, tarımsal ithalatta yaşanan artışlar genel ithalat artış oranlarına yakın seyretmiş ve artışlar genel olarak 2000-2013 döneminde gerçekleşmiştir. Gıda maddeleri ve tarımsal hammadde ithalatı aynı dönemde artmıştır. Tarımsal ithalatta gıda maddelerinin payı düşerken tarımsal hammaddelerin payı artmıştır. Tarımsal ithalatın genel ithalat içerisindeki payı dönem boyunca önemli oranda azalma sergilemiştir. Tarım sektörü toplam ve gıda maddeleri ithalatında Rusya Federasyonu, ABD, Ukrayna, Endonezya ve Almanya, tarımsal hammadde ithalatında ABD, Almanya, Yunanistan, Endonezya ve Türkmenistan öne çıkan ülkelerdir. Tarımsal ithalatı fasıl bazında değerlendirmek gerekirse, hububat (10. fasıl), yağlı tohumlar (12. fasıl), hayvansal ve bitkisel katı ve sıvı yağlar (15. fasıl), Şeker ve şeker mamulleri (17. fasıl), gıda sanayiinin kalıntı ve döküntüleri, hayvanlar için hazırlanmış kaba yemler (23. fasıl) ve tütün ve tütün yerine geçen işlenmiş maddeler (24. fasıl) kalemlerinin hem değer hem pay olarak önemli kalemler olduğu sonucu öne çıkmaktadır.

- Tarımsal dış ticaret hacmi sınıflamalara göre değer olarak önemli farklılıklar arz etmektedir. ISIC sınıflamasında temel tarım ürünlerinin yer alması ve HS sınıflamasının gıda maddeleri yoğunluklu olması bu sınıflamalarda tarımsal dış ticaret hacmini önemli oranda düşük gösterirken SITC sınıflaması tarımsal hammaddeleri yoğun olarak içerdiği için tarımsal dış ticaret hacmi yüksek çıkmaktadır. Tarımsal dış ticaret hacminin genel dış ticaret hacmi içindeki payı sınıflamalarda farklı değerler almasına rağmen dönem boyunca düşüş

171 göstermiştir. Tarımsal dış ticaret hacmini fasıl bazında değerlendirmek gerekirse 1990-2013 döneminde Türkiye’nin dış ticaret hacminde, yenilen meyveler ve sert kabuklu meyveler (8. fasıl), hayvansal ve bitkisel katı ve sıvı yağlar (15. fasıl), sert kabuklu meyvalar ve bitkilerin diğer kısımlarından elde edilen müstahzarlar (20. fasıl) ve tütün ve tütün yerine geçen işlenmiş maddeler (24. fasıl) kalemlerinin öne çıktığı görülmektedir.

- Dış ticaret dengesi ve İİKO itibariyle yapılan denge değerlendirmesinde ise şu sonuçlara varılmaktadır:

o Yoğunluklu olarak gıda maddelerinin tarımsal dış ticarete dâhil edildiği HS sınıflamasına göre tarımsal dış ticaret dönem boyunca yüksek değerlerde dış ticaret fazlası vermiş ve % 100’ün üzerinde İİKO değerlerine sahip olmuştur.

o Tarımsal hammaddelerin tarımsal ithalata önemli oranda katkı sağladığı SITC sınıflamasına göre tarımsal dış ticaret dengesi yıllara göre değişmekle birlikte son yıllarda açık halinde gerçekleşmiş ve İİKO değerleri % 100’ün altına düşmeye başlamıştır.

o Sadece temel tarım faaliyetlerinin tarım sektörüne dâhil edildiği ISIC sınıflamasına göre tarımsal dış ticaret dengesi yıllara göre değişmekle birlikte son yıllarda sürekli açık vermiş ve % 100’ün altında İİKO değerlerine sahip olmuştur.

o Gıda maddeleri dış ticareti dönem boyunca fazla vermiş ve % 100’ün üzerinde İİKO değerlerine sahip olmuştur.

o Tarımsal hammadde dış ticareti dönem boyunca açık vermiş ve % 100’ün önemli miktarda altında İİKO değerlerine sahip olmuştur.

o Tarımsal dış ticaret dengesine, fazla vererek, 8. (yenilen meyveler ve sert kabuklu meyveler), 20. (sert kabuklu meyvalar ve bitkilerin diğer kısımlarından elde edilen müstahzarlar), 7. (Yenilen sebzeler ve bazı kök ve yumrular), 11. (Değirmencilik ürünleri; malt; nişasta; inülin; buğday gluteni ) ve 19. (Hububat, un, nişasta veya süt müstahzarları; pastacılık ürünleri )

172 fasıllar en fazla katkıyı sağlamışlardır. Bu fasıllar aynı zamanda dönem boyunca ihracatta önde gelen fasıllardır.

- Tarımsal dış ticarette Türkiye’nin dünyadaki konumu açısından yapılan değerlendirmede ise iki sınıflama bir arada değerlendirildiğinde şu sonuçlara varılmıştır:

o Türkiye 1990-2013 döneminde dünya sıralamasında tarımsal ihracatta 11. ile 31. sıralar arasında, genel ihracatta 18. ile 39. sıralar arasında yer almıştır. Gıda maddelerinde 18. ile 26. sıralarda hareket eden Türkiye tarımsal hammaddelerde 31. ile 55. sıralar arasında yer değiştirmiştir. o Türkiye 1990-2013 döneminde dünya sıralamasında tarımsal ithalatta

17. ile 38. sıralar arasında genel ithalatta 17. ile 23. sıralar arasında yer almıştır. Gıda maddelerinde 25. ile 38. sıralarda hareket eden Türkiye tarımsal hammaddelerde 11. İle 22. sıralar arasında yer değiştirmiştir. o Türkiye 1990-2013 döneminde dünya sıralamasında tarımsal dış ticaret

hacminde 16. ile 35. sıralar arasında genel dış ticaret hacminde 18. ile 30. sıralar arasında yer almıştır. Gıda maddelerinde 23. ile 35. sıralarda hareket eden Türkiye tarımsal hammaddelerde 22. İle 28. sıralar arasında yer değiştirmiştir.

o İhracatın ithalatı karşılama oranında ise Türkiye 1990-2013 döneminde dünya sıralamasında tarımsal İİKO’da HS sınıflamasına göre 14. ile 38. sıralar arasında yer alırken SITC sınıflamasında 31. ile 77. sıralar arasında yer almıştır. Bu farkın nedeni SITC’de tarım sektöründe yer alan tarımsal hammaddelerde yapılan önemli miktarlardaki ithalattır. Genel dış ticarette ise İİKO sıralaması dış ticarette sahip olduğumuz açık sebebiyle 26. ile 114. sıralarda dalgalanarak çok gerilerde kalmaktadır.

o Türkiye tarımsal dış ticarette sahip olduğu fazla ve yüksek karşılama oranları ile dünyada ön sıralarda yer alırken, genel ticarette verdiği açık ve dolayısıyla düşük karşılama oranları ile alt sıralarda yer almıştır.

173 o Gıda maddelerinde İİKO sıralaması 23. ile 37. sıralarda dalgalanırken, tarımsal hammaddelerde sahip olduğumuz açık nedeniyle 39. ile 132. sıralarda dalgalanarak çok gerilerde kalmaktadır.

Tarımsal dış ticaretin yapısal durumunun ele alındığı bölümde uygulanan dört farklı analizin sonuçları ve değerlendirmeleri şu şekilde sıralanabilir:

- Rekabet gücü analizinde öne çıkan sonuçlar şunlardır:

o Tarım sektöründe 97’si gıda maddeleri ve 27’si tarımsal hammadde alt sektörü olmak üzere 124 alt sektörün değerlendirildiği analizde, bu alt sektörlerden 55 tanesinin yüksek, 10 tanesinin sınırda ve 59 tanesinin ise

Benzer Belgeler