• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.3 BölgeselleĢmenin Sembolü AB

3.3.1 AB’nin KuruluĢ ve GeliĢim Sürec

II. Dünya SavaĢı sonrasında tercihli ticaret anlaĢmalarıyla baĢlayan; zamanla serbest ticaret bölgesi, gümrük birliği, ortak pazar ve parasal birlik aĢamalarını geride bırakan bütünleĢme çabaları sonunda en geliĢmiĢ Ģeklini alan ve günümüzde AB olarak adlandırılan bölgesel bütünleĢme ortaya çıkmıĢtır (Bayraktutan, 2010, s.87).

Tablo 3.1 AB’nin KuruluĢu AB‟nin KuruluĢu

 SavaĢ sonrasında birbirlerine önemli zararlar veren ülkeler, o dönemin savaĢları için gerekli olan kömür ve çelik üzerinde ilk resmi iĢbirliğini AKÇT çatısı altında 1951‟de gerçekleĢtirmiĢtir.

 Bu ilk giriĢimde altı yılda elde edilen baĢarı üzerine, kömür ve çelikte baĢlayan iĢbirliği 1957‟de nükleer enerjiyi de içine alacak Ģekilde geniĢletilmiĢtir. Aynı yıl içinde sadece birkaç ay sonra bugünkü AB‟nin çekirdeğini oluĢturduğu kabul edilen AET kurulmuĢtur.

 Bu üç organizasyon Füzyon AnlaĢması‟na (1967) kadar üç ayrı kurum olarak hukuki varlıklarını sürdürmüĢtür. AB bugünkü yapısına Maastricht AnlaĢması ile kavuĢmuĢtur.

 Tek senet (1987), Amsterdam (1997), Nice (2000) ve Lizbon (2009) ile yapılan değiĢiklikler ayrı baĢlıklar altında detaylandırılmıĢtır.

AKÇT Paris AnlaĢması 18 Nisan 1951 AET Roma AnlaĢması 14 Ekim 1957 AT Füzyon AnlaĢması 1 Temmuz 1967 TAS Tek Avrupa Senedi 1 Temmuz 1987 AB Maastricht AnlaĢması 7 ġubat 1991 AAET Roma AnlaĢması 25 Mart 1957 1951 1957 1967 1987 1993 Resmi iĢbirliğinin denendiği dönem Resmi iĢbirliğinin geniĢletildiği dönem

Tek çatı altında toplanma Daha derin iĢbirliğinin ilk iĢaretleri Topluluktan Birliğe geçiĢ AB döneminin baĢlaması Kaynak: Keskin H. M., 2010, s.11.

Yirminci yüzyılın baĢında yaĢanan kritik geliĢmelerin neden olduğu ekonomik ve siyasi konjonktür ile birlikte, küresel düzeyde ilk ciddi örgütlenmelerden biri ve Avrupa‟da birlik kurmak için atılan en somut adım olan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) (Bekmez ve KarataĢ, 2007, s.291), 18 Nisan 1951‟de Fransa, Hollanda, Almanya, Belçika, Lüksemburg ve Ġtalya tarafından imzalanan Paris AntlaĢması ile kurulmuĢtur (Ülger, 2003, s.6). AKÇT ile ülke ekonomilerinin geliĢmesine katkıda bulunmak, sektörde tekelleĢmeyi önlemek, yatırımları hızlandırmak, tam istihdamı gerçekleĢtirerek iĢsizliğin önüne geçmek ve hayat seviyesini yükseltmek amaçlanmıĢtır (Sandıklı, 2008, s.134). Böylece, o dönemin savaĢları için stratejik kaynak olarak kabul edilen kömür ve çelik üzerinde iĢbirliği resmileĢtirilirken daha sonra çok daha geniĢ alanları kapsayacak olan AB‟nin temelleri atılmıĢtır. 25 Temmuz 1952‟de yürürlüğe giren anlaĢma 50 yıllık bir süre için imzalanmıĢ olup, 23 Temmuz 2002‟de AKÇT‟ye ait özel kurullar topluluk hukukuyla birleĢtirilmiĢ ve anlaĢmadan kaynaklanan hak ve yükümlülükler AT‟ye devredilmiĢtir (Keskin, 2010, s.9-10).

AKÇT, gerek Avrupa‟nın gerekse dünyanın bölgeselleĢme süreci açısından dönüm noktası niteliğinde olup ,o dönemde Avrupa‟daki diğer örgütlenmelerin aksine yani serbest ticaret bölgesinin ötesinde, kömür, çelik ve ilgili sektörlerle sınırlandırılmıĢ ortak pazar unsurlarını taĢımaktadır (Yardımcı, 2012, s.58).

AKÇT‟nin göstermiĢ olduğu baĢarılı geliĢme, Avrupa‟da daha geniĢ kapsamlı bir ekonomik bütünleĢmenin gerçekleĢtirilmesi yönündeki çabaları hızlandırmıĢtır. Yapılan görüĢmelerden sonra, AKÇT‟yi kuran altı Batı Avrupa ülkesi 25 Mart 1957‟de Roma AntlaĢması‟nı imzalamıĢ (Sandıklı, 2008, s.135) ve böylece AET‟nin kurulmasına karar verilmiĢtir. AnlaĢma, 1 Ocak 1958‟de yürürlüğe girmiĢ ve bu anlaĢma ile altı Avrupa ülkesi arasında kömür, çelikle baĢlatılan bütünleĢme giriĢimlerinin ekonominin bütün kesimlerine yayılması hedeflenmiĢtir (Bayraktutan, 2010, s.90-91).

AET‟yi kuran Roma AntlaĢmasında kuruluĢ amaçları Ģu Ģekilde ifade edilmiĢtir (Bekmez ve KarataĢ, 2007, s.295):

1. Avrupa‟da daha güçlü bir birliğin temellerini atmak,

2. Ülkeler arasındaki sosyal ve ekonomik geliĢmeyi sağlamak amacıyla, mevcut engelleri ortadan kaldırmak,

3. Ekonomik bütünlüğün güçlenmesi amacıyla bölgeler arasındaki dengesizlikleri gidermek,

4. Uluslararası ticaretteki kısıtlamaları aĢamalı olarak ortadan kaldırmak,

5. Üye ülke vatandaĢlarının çalıĢma koĢullarını ve hayat standartlarını iyileĢtirmek,

6. Adil rekabete engel olan etmenleri ortadan kaldırmak,

7. Avrupa ile deniz aĢırı ülke ve topraklar arasında dayanıĢmayı arttırmak ve bu bölgelerdeki yaĢan düzeyini yükseltmek.

Roma AntlaĢması‟nın hayata geçirilmesiyle birlikte, üye ülkeler arasında ticarette gümrük vergileri ve miktar kısıtlamaları kaldırılmıĢ, üçüncü ülkelere karĢı ortak bir gümrük tarifesi uygulanmıĢ ve böylece tek pazar oluĢturmaya yönelik ilk önemli adım olan gümrük birliği sağlanmıĢtır (Karluk, 2014, s.19).

1957 yılında aynı zamanda Roma AntlaĢması‟na uygun olarak, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu‟nun (EURATOM) kurulmasına da karar verilmiĢtir (Ülger, 2003, s.48). Bu anlaĢma ile kurulan nükleer sanayiler ile atom enerjisinin barıĢçı yollarla kullanımının geliĢtirilmesi (Bayraktutan, 2010, s.90) ve üye ülkelerdeki hayat standardının yükseltilmesiyle iliĢkilerin ilerletilmesi (Yardımcı, 2012, s.59) amaçlanmıĢtır. EURATOM, 1965‟te imzalanan Füzyon AntlaĢması ile AT bünyesine alınmıĢtır (Ülger, 2003, s.49).

ġubat 1986‟da iki farklı ülkede imzalanan ve 1 Temmuz 1987‟de yürürlüğe giren Tek Avrupa Senedi (Single European Act) ile iç pazarın gerçekleĢmesi için gerekli olan düzenlemelerin sağlanması amaçlanmıĢ ve Ortak Pazar‟ın gerçekleĢtirilmesi için gerekli hukuki ve siyasal dayanaklar oluĢturulmuĢtur (Karluk, 2014, s.19).

7 ġubat 1992‟de Maastricht‟te imzalanan ve 1 Kasım 1993‟te yürürlüğe Avrupa Birliği AntlaĢması olarak da adlandırılan Maastricht AntlaĢması Avrupa‟nın bütünleĢmesinde önemli bir dönüm noktasını teĢkil etmektedir (Ülger, 2003, s.199). AnlaĢma ile AET, AT adını almıĢ, Adalet ve ĠçiĢleri Alanında ĠĢbirliği ve Güvenlik ve Adalet Alanında ĠĢbirliği sütunları eklenerek üç sütunlu yeni bir yapı oluĢturulmuĢtur. Birliğin kurumsal yapısı, yetki ve faaliyet alanına iliĢkin kabul edilen değiĢiklikler siyasi bütünleĢmenin temellerini oluĢturmuĢtur. Yeni yapılanma sürecinde, sınırsız bir pazar yaratmak, ekonomik ve sosyal bütünleĢmeyi sağlamak, parasal ve ekonomik birlik oluĢturmak, ortak bir dıĢ politika ve güvenlik politikası uygulamak ve uzun vadede ortak bir savunma politikası geliĢtirmek Topluluklar boyutundaki entegrasyon sürecinin baĢlıca hedefleri olmuĢtur (Karluk, 2014, s.19-20). Ayrıca üye devletlerin Ekonomik ve Parasal Birliğe katılabilmeleri için zorunlu koĢullar öngörülmüĢ olup bunlara “Maastricht Kriterleri” adı verilmiĢtir.

Maastricht AnlaĢması‟ndan sonra yapılan yeni düzenlemelerle 2 Ekim 1997‟de Amsterdam AntlaĢması imzalanmıĢ ve 1 Mayıs 1999‟da yürürlüğe girmiĢtir. Ġkinci Maastricht anlaĢması olarak da nitelendirilen anlaĢmada, AB‟nin üye ülkelerin ortak ilkeleri olan hürriyet, demokrasi, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğüne dayandığı ifade edilerek birliğin kurumsal ve siyasal yapısının güçlendirilmesi hedeflenmiĢtir (Ülger, 2003, s.45). AnlaĢma ile Avrupa Parlamentosu ortak karar alma yöntemlerinde yapılan değiĢikliklerle daha güçlü hale getirilmiĢ ve üye ülkeler arasında sınır kontrollerinin kaldırılmasını öngören Schengen AnlaĢması Topluluk hukukunun bir parçası olmuĢtur (Karluk, 2014, s.20).

AB‟nin siyası yapılanması yönünde atılan önemli adımlardan biri de 26 ġubat 2001‟de imzalanan ve 1 ġubat 2003‟te yürürlüğe giren Nice AnlaĢması‟dır. Bu anlaĢma ile AB‟nin derinleĢme Ģekli ve geniĢleme süreci söz konusu olmuĢ (Keskin, 2010, s.13-14) ve AB kurumlarının, birliğin geniĢleme sürecine uygun hale getirilmesi hedeflenmiĢtir (Karluk, 2014, s.20). AB‟nin üye devlet sayısı, 2013‟te Hırvatistan‟ın katılımıyla 28‟e ulaĢmıĢtır.