• Sonuç bulunamadı

Ağız, bir ülkenin çeşitli coğrafi bölgelerinde konuşma dilinde görülen söyleyiş farklılığıdır. Türkçe de uzun yıllardır değişik coğrafi bölgelerde varlığını sürdüren bir dil olduğundan ağız özellikleri bakımından oldukça zengin bir çeşitliliğe sahiptir.

Bir yazı dilinin kullanıldığı saha içinde yer alan bütün ağızlar, o yazı dilinin zenginlik kaynaklarıdır. Bir yörenin ağzı esas alınarak ortaya konan yazı dili diğer ağızlardan da çeşitli şekiller ve kelimeler alarak gelişir ve zenginleşir. Ağızlar bir dilin bozulmuş şekilleri değil, konuşma dilinin bölgeler arasında ses ve şekil yönünden küçük farklılıklar göstermesi ile ortaya çıkan ve tarihî yazı dilleri ile çağdaş lehçelerden bazı izler taşıyan kollarıdır (Çiloğlu, 2008). Bugün ülkemizin değişik yörelerinde çeşitli ağızlar kullanılmaktadır. Tokat ağzı, Rize ağzı gibi.

Dil bilimi araştırmacılarından bazıları ağız terimini şu şekilde açıklamıştır:

“Bir dil bilimi terimi olarak ağız, genel anlamda, bir dilin (langue) veya lehçesinin (dialecte) sınırları içinde, belli bölge veya topluluklara özgü sözlü anlatım yollarının bütünü, diye tanımlanabilir” (Gemalmaz, 1999, s. 4).

“Ağız, bir şive içinde mevcut olan ve söyleyiş farlılıklarına dayanan küçük kollara, bir memleketin çeşitli bölge ve şehirlerinin kelimeleri söyleyiş bakımından birbirinden ayrı olan konuşmalarına verdiğimiz addır” (Ergin, 1994, s. 9).

7

“Yetiştikleri bölge, meslek, çevre ve öğrenim farkları gibi etkenler ve şahsi eğilimler dolayısıyla, bir dilin kişiden kişiye değişen kullanılışı ve konuşma biçimleri” (Korkmaz, 1992, s. 4).

“Bir dil ya da lehçe alanı içinde yer alan konuşma biçimleri, söyleyiş türleri, kimi durumlarda da toplumsal özellikleri yansıtan kullanımların her biri” (Vardar vd., 1980, s.18).

“Ağız, bir dilin yakın tarihi dönemler içinde ve yakın bölgelerde daha küçük ayrımlara dayanan konuşma biçimidir. Bunları Orta Anadolu ağızları, Doğu Anadolu ağızları, Ankara ağzı, Urfa ağzı… olarak sayabiliriz” (Hatipoğlu, 2005, s. 38).

“Bir ülkede geçerli olan lehçe içinde, o ülkenin çeşitli bölge ve kentlerindeki konuşma dilinde görülen söyleyiş farklılıklarına ağız denmektedir. Söyleyiş farklılıkları, yalnız bölgeler ya da kentler arasında görülmez; köyler arasında bile bu tür farklara rastlanabilir” (Özkırımlı, 2001, s. 34).

Topaloğlu (1989) ise ağız terimini “Bir dilin lehçeler içinde ses, yapı ve anlam bakımından bazı ayrılıklar içeren, halkın konuştuğu değişik biçim.” şeklinde tanımlamıştır.

Ağız konuşma dilinde görülen söyleyiş farklılığıdır. Türkçe ağız özellikleri bakımından oldukça zengindir. Araştırmacıların üzerinde durduğu ortak noktalardan biri ağız özelliğinin konuşmada ortaya çıkmasıdır. Bu ağız özellikleri bölgelere, şehirlere hatta köylere göre değişebilmektedir.

2.1.1.Türkiye’de Ağız

Farklı coğrafi özelliklere sahip olması ve yüzyıllarca farklı kültürlere ev sahipliği yapması sebebiyle ülkemiz, “ağız” özellikleri açısından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Bu nedenle ağızlar Türk kültürünün önemli bir parçasıdır. Dil de kültürün en önemli unsuru olduğu için dil bilimciler ülkemizdeki ağız özellikleri konusunda birçok çalışma yapmıştır.

Türkiye Türkçesi ağızlarıyla ilgili olarak ilk yapılan çalışmalar 19. yüzyılın ortalarına kadar uzanır ve ağızlarla ilgili çalışmalar daha çok yabancı araştırmacılar tarafından yapılır. 1940’lı yıllardan sonra yerli araştırmacılar da Türkiye Türkçesi ağızları üzerine çalışmalara ağırlık verir ve günümüze kadar pek çok ağız çalışması ortaya konur. Derleme, inceleme ve karşılaştırma çalışmalarının yanı sıra kimi bilim adamlarının Türkiye Türkçesi ağızlarıyla ilgili genel tasnif çalışmaları da bulunmaktadır (Buran, 2011, s. 41).

Araştırma ağız tasnifleri üzerine olmadığı için burada sadece Leyla Karahan’ın (1996) tasnifine yer verilecektir.

8 Leyla Karahan Tasnifi

1. Doğu Grubu Ağızları: Ağrı, Artvin merkez ile Şavşat, Ardanuç ve Yusufeli, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Hakkâri, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Urfa (Birecik ve Halfeti hariç), Van ağızları

Alt Gruplar

I.Grup: Ağrı, Van, Muş, Bitlis, Bingöl, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Hakkâri, Urfa (Birecik ve Halfeti hariç), Palu, Karakoçan(Elazığ) ağızları

II. Grup: Kars (Ardahan, Posof hariç), Erzurum merkez, Aşkale, Ovacık, Narman, Pasinler, Horasan, Hınıs, Tekman, Karayazı, Erzincan merkez, Tercan, Çayırlı, Kemah, Refahiye, Gümüşhane ağızları

III. Grup: Ardahan, Posof (Kars), Artvin merkez, Şavşat, Yusufeli, Ardanuç (Artvin), Oltu, Tortum, Olur, Şenkaya, İspir (Erzurum) ağızları

IV. Grup: Kemaliye, İliç (Erzincan), Elazığ merkez, Keban, Baskil, Ağın, Harput (Elazığ) Tunceli ağızları

2. Kuzeydoğu Grubu Ağızları: Hopa, Borçka, Arhavi (Artvin), Rize ve Trabzon ağızları Alt gruplar

I. Grup: Trabzon, Rize merkez, Kalkandere, İkizdere, Gündoğdu, Büyükköy ağızları II. Grup: Çayeli, Çamlıhemşin, Pazar, Ardeşen, Fındıklı (Rize) ağızları

III. Grup: Arhavi, Hopa, Borçka, Kemalpaşa, Muratlı, Ortacalar, Göktaş, Camili, Meydancık, Ortaköy (Artvin) ağızları

3. Batı Grubu Ağızları: Adana, Adıyaman, Afyon, Amasya, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bartın, Bilecik, Bolu, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Hatay, Isparta, İçel, İzmir, İzmit, Kahramanmaraş, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Muğla, Nevşehir, Niğde, Ordu, Sakarya, Samsun, Sinop, Sivas, Tokat, Uşak, Yozgat, Zonguldak ağızları.

Alt Gruplar

I. Grup: Afyon, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Burdur, Bursa, Çanakkale, Denizli, Eskişehir, Isparta, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak ve Nallıhan (Ankara) ağızları

II. Grup: İzmit ve Sakarya ağızları

III. Grup: Bolu (Göynük, Mudurnu, Seben, Kıbrısçık hariç), Zonguldak, Bartın, Kastamonu, (Tosya hariç), Ovacık, Eskipazar (Çankırı) ağızları

IV. Grup: Beypazarı, Çamlıdere, Kızılcahamam, Güdül, Ayaş (Ankara), Göynük, Mudurnu, Seben, Kıbrısçık (Bolu), Çankırı (Ovacık, Eskipazar ve Kızılırmak hariç)

V. Grup: Sinop (Boyabat hariç), Samsun (Havza, Ladik hariç), Ordu (Mesudiye hariç), Giresun (Alucra ve Şebinkarahisar hariç), Şalpazarı (Trabzon) ağızları

VI. Grup: Havza, Lâdik (Samsun), Amasya, Tokat, Sivas (Şarkışla ve Gemerek hariç), Mesudiye (Ordu), Şebinkarahisar, Alucra (Giresun), Malatya merkez, Hekimhan, Arapkir ağızları VII. Grup: Tarsus (İçel), Ereğli, Konya merkez ilçesinin bazı yöreleri, Adana, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Darende, Akçadağ, Doğanşehir (Malatya), Birecik, Halfeti (Urfa) ağızları

VIII. Grup: Ankara merkez, Haymana, Bâlâ, Şereflikoçhisar, Çubuk, Kırıkkale, Keskin, Kalecik, Kızılırmak, (Çankırı), Çorum merkez ilçesi ile güneyindeki ilçeler, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kayseri, Şarkışla, Gemerek (Sivas), Yozgat ağızları

IX. Grup: Konya (merkez ilçenin bazı yöreleri ve Ereğli hariç), İçel (Tarsus hariç) ağızları.

9

zengindir. Bu zenginlik kültürel mirası, dilin zenginliğini ve anlatım gücünü yansıtmakla beraber bu kadar çok çeşitliliğin olduğu bir yerde ülkenin bir ortak ağza ihtiyacı olduğu da muhakkaktır. Ortak ağız da standart dil olarak ortaya çıkmaktadır.

“Bir ülkede lehçe ve ağızlar içinde en yaygın kullanım kazanmış olanına ortak dil diyoruz. Bizde ortak dil İstanbul ağzı üzerine kurulmuştur” (Çotuksöken, 2002, s. 47). Buradan da anlaşılacağı gibi her yazı dili, yani ortak dil, bir ağza dayanır.

Ağızların işlev alanı kullanılabilirlik açısından standart dilinki kadar gelişmemiştir. Ağızların anlaşılma oranı daha azdır. Buna karşılık standart dilin işlev alanı sınırsızdır, gelişmiştir (Demir, 2002, s. 114).

Ağızlar bakımından Türkiye oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Değişen yaşam şekilleri, kitle iletişim araçlarındaki yaygınlık, nüfus yoğunluğunun köyden şehre yönelmesi gibi etkenlerle ortak dil kullanımı ve ihtiyacı Türkiye’de hızla artmaktadır.

2.1.2. Tokat Yöresi ve Ağızları

2.1.2.1 Tokat Yöresinin Genel Özellikleri

Tokat, Karadeniz Bölgesinde Orta Karadeniz bölümünün iç kısımlarında yer alır. Kuzeyinde Samsun, kuzeydoğusunda Ordu, güneyinde Sivas, güneybatısında Yozgat, batısında Amasya ili ile çevrilidir. İlin yüz ölçümü 9958 km²dir. Bu alanı ile Türkiye topraklarının %1,3’ünü kaplar. Denizden yükseltisi 623 metredir.

Tokat’ın merkez ilçesi güneyde yüksek kesim, orta kesim ve kuzeyde aşağı kesim olmak üzere üç bölüm hâlinde kümelenmiştir. Tokat, 1923 yılında il olmuş, Erbaa, Niksar, Reşadiye, Zile, Artova, Turhal, Almus, Pazar, Yeşilyurt, Sulusaray ve Başçiftlik olmak üzere on bir ilçesi vardır. Ayrıca 65 belde ve 609 köy mevcuttur. Merkeze bağlı 41 mahalle, 103 köy ve 9 belde bulunmaktadır.

1927 yılında 262.622 olan nüfus, 2015 yılında yapılan nüfus sayımına göre 593.990 olup, bu nüfusun 113.100’ü merkez ilçede yaşamaktadır. Km²ye düşen insan sayısı 83'tür. Yıllık nüfus artış hızı %14,73'tür.

Tokat ili Akdağ ve Çamlıbel dağlarının oluşturduğu vadiler arasında yüksekliği 188 metre ile 2870 metre arasında değişen bir konumdadır. Kelkit-Tozanlı-Çekerek sularının havzaları; bu havzalar arasındaki yükseklikler, akarsuların oluşturduğu alüvyonlu düzlükler ve

10

kuzeyden güneye doğru gittikçe yüksekliği artan sıra dağlar ilin önemli yer şekillerini oluşturur. Kelkit vadisinde ortalama yükseklik 300-350 metre, Tozanlı havzasında 500-550 metre ve Çekerek havzasında 900 metredir. Bu nedenle önemli geçitler daha çok plato düzlüklerinin bulundukları yerlerdedir.

2.1.2.2. Tokat Yöresi ve Ağız Özellikleri

Tokat ili ve yöresi ağızları konusundaki ilk çalışma Ahmet Caferoğlu’na aittir. “Zile, Artova, Erbaa, Niksar, Reşadiye, Turhal ve Desdek kazalarına ayrılan Tokat vilâyeti, etnik bakımından birçok göçmen unsurları içerisine almakla beraber, Sivas vilâyetine nispeten daha bakirce kalmış sayılabilir” (Caferoğlu, 1994, s. 19). Karahan (1996) tasnifinde Anadolu ağızlarını üç ana başlıkta toplamıştır: 1. Doğu Grubu Ağızları 2. Kuzeydoğu Grubu Ağızları 3. Batı Grubu Ağızları. Batı Grubu Ağızları’nın alt başlığında yer alan altıncı grupta Tokat ağzına yer vermiştir. Bu alt grubu belirleyen özelliklerin “e>a değişmesi, “r” ünsüzünün düşmesi, “n” ünsüzünün iki ünlü arasında sızıcılaşması ve düşmesi olduğunu belirtmiştir. Tokat ağızlarının batı grubu ağızları içinde yer aldığı görülmektedir.

Demir (2006, s. 225-227), Tokat ve yöresinin ağız özelliklerinin genel durumu konusunda ayrıntılı bir çalışma yapmış ve tespitlerini sıralamıştır. Tokat ilinin yaklaşık olarak Kelkit Irmağı sınır olmak üzere iki ağız yöresine ayrıldığını belirtmiştir. Bu iki ağız yöresinin de genel özelliklerini belirtmiştir. Demir (2006),

- Tokat ili ve yöresindeki yazı dilinde normal ünlülerin yanında birçok ünlü daha bulunduğunu,

- Ünsüzlerin düşmesinden dolayı ortaya çıkmış uzun ünlülerin dikkat çekecek kadar fazla bulunduğunu,

- Ünsüzlerin düşmesiyle oluşan ikiz ünlüler varlığını,

- Ünsüzlerin sebep olduğu bir kalınlaşma, bu kalınlaşmadan dolayı da kalınlık-incelik uyumunun bozulmasının sık karşılaşıldığını,

- Düzlük- yuvarlaklık uyumu bakımından çevre illere göre yazı diline daha yakın olduğunu,

- Ünlü değişmeleri açısından çok zengin olduğunu ve pek çok ünlünün birbirinin yerine geçebildiğini,

11

- Telaffuzu güç olan kelimelerin çoğunda ön ses ve iç seste ünlü türemesi görüldüğünü, - Yazı dilindeki ünsüzlerin yanında başka ünsüzler de bulunduğunu,

- Az da olsa ünsüz uyumsuzluğuna rastlandığını, - Ön seste h- türemesinin yaygın olduğunu,

- İç seste ünsüz benzeşmeleri içerisinde akıcı ünsüzlerin benzeşmesinin ileri düzeyde olduğunu,

- İç seste ünsüz ikizleşmesi ve tekleşmesinin az sayıda görüldüğünü, - Ünsüz yer değiştirmesinin nadiren rastlanan bir durum olduğunu,

- l- sesiyle başlayan eklerin -n sesi ile sona eren kelimelere geldiğinde ekin ilk ünsüzünün kurallı olarak -n ile değiştiğini,

- Vasıta hâli ekinin genellikle -ınan şeklinde olduğunu, - Şimdiki zaman ekinin çoğunlukla -yo olduğunu,

- Gereklilik kipinin bölgede “gelmem lâzım” şeklinde olduğunu,

- Zarf-fiil eklerinin çeşitliliğinin ve kullanış sıklığının diğer bölgelere göre geride olduğunu belirtmiştir.

Tokat ve yöresinin genel ağız özelliklerine bakıldığında bölgede kullanılan Türkçenin fazlasıyla ağız özelliği barındırdığı görülmektedir. Tokat’ın Türkiye’nin önemli bir geçiş bölgesinde bulunması, bölgenin farklı etnik gruplara ev sahipliği yapması da bunda etkilidir. Tokat’ta bölge insanının ağız özelliği taşıyan kelimeleri, biçimini koruyarak günümüze kadar getirmesi de bu kelimelerin unutulmamasını sağlamıştır.

Benzer Belgeler