• Sonuç bulunamadı

Umutsuzluk: Geleceğe ilişkin olumsuz beklentiler ve geleceğin olumsuz değerlendirilmesidir (Odağ, 1995).

Karamsarlık: insanların bir duruma karsı yararsız ya da elverişsiz olduğuna dair beklentiler geliştirme, bir durumu hep kotu yanıyla ele alma ve olayların hep olumsuz yönde gelişeceğine inanma eğilimidir (Fontaine, Monstead ve Wagner 1993).

Gelecek Planı: Zihinsel engelli çocuğu olan anne- babaların ileride çocuklarına bakamayacak duruma geldikten ya da kendi ölümlerinden sonra yetişkin çağına gelmiş zihinsel engelli çocuklarının nerede yaşayacağı, kim

tarafından bakim göreceği konusunda yaptıkları hazırlık ve düzenlemelerdir (Odağ,1995)

Çocuğun zihinsel engeline eşlik eden sağlık sorunları, maddi sıkıntılarının artması, çocuğun bakimi sağlamak için harcanan zamanın fazlalığı, akraba ya da yakınlardan yeterli sosyal desteğin sağlanamaması, uygun sağlık, eğitim ve bakim hizmetlerini elde edememe anne- babalarda stres, umutsuzluk, karamsarlık gibi duygusal sıkıntılara yol açabilmektedir (Gölalmış,2005).

Umutsuzluk, genel olarak geleceğe ilişkin olumsuz beklentiler ve geleceğin olumsuz olarak değerlendirilmesi olarak tanımlanır. Geleceğe ilişkin karamsar olmak, amaçlarına asla ulaşamayacağına inanmak, var olan sorunların hiçbir zaman çözümlemeyeceğine inanmak umutsuzluğa işaret eden bilişsel öğelerdir (Odağ,1995).

Kinik deneyimler ve teoriler, kişinin umut duygusunun kişinin ruh sağlığını korumada önemli bir rol oynadığı ileri sürerler. Norton ve Wallender' in (2001) Snyder' dan (1991) aktardığına göre umut, arzu edilen bir durumun gerçekleşme olanağına olan inançtır. Umut duygusu, amaçla ilişkili kararlı olma duygusuyla güçlenmektedir. Umut duygusu ayni zamanda amaca ulaşmada başarılı olabilecek yolların mevcudiyetini algılamayı da içermektedir. Bu yollar, amacı gerçekleştirmek için başarılı planlar yürütebilme becerisini işaret etmektedir. Sonuç olarak umut, amacı gerçekleştirmek için kararlı olma ve belirlenen amaca yönelik yolları planlama olarak tanımlanmaktadır. Daha yüksek umut duygusuna sahip insanlar, çeşitli alanlarda düşük umut duygusuna sahip insanlara göre daha fazla amaç edinmekte ve daha zor görevler seçmektedirler. Ancak şu da ilginçtir ki bu insanlar seçtikleri amaçların daha zor olduğunun da farkında değildirler (Soygür,1998).

Umutsuzluğu artıran diğer bir faktör de diğer insanların engelli çocukla ilgili anne-babaya yönelttikleri umutsuz ve olumsuz mesajların sıklığıdır Kerney ve Grifin (2001) çevreden algılanan olumsuz tavırların ailelerde umutsuzluğa yol açtığını belirlemişlerdir. Bu çalışmada anne – babalar çocuklarının durumlarına

karşı iyimser yaklaşımlarının çevre ve uzmanlar tarafından uygunsuz olarak değerlendirildiğini bu nedenle kızgın olduklarını bildirmişlerdir. Uzmanlardan ve diğer insanlardan alınan umutsuz mesajlar anne- babalarda yalnızlık, öfke, kızgınlık, başarısızlık, umutsuzluk duygularına yol açmaktadır ( Griffin,2001,Akt. Gölalmış,2005).

Çocukla ilgili değişkenlerin yanı sıra annenin kişisel özelliklerinin; gelir düzeyinin, yaşamının, eğitim düzeyinin umutsuzluk ve karamsarlık ile olan ilişkisi incelenmelidir çünkü umutsuzluk ve karamsarlık duygusu babalardan çok anneleri etkilemektedir. Küçüker' in (2001), erken eğitim programının gelişimsel geriliği olan çocuğa sahip anne- babaların stres ve depresyon düzeylerine olan etkisini inceleyen çalışmasında, anne- babalar arasında genel stres düzeyi açısından fark bulunmamasına rağmen, annelerin babalara oranla daha fazla karamsarlık yasadıkları, daha çok endişe duyguları olduğu ve olumsuz beklentiler içinde oldukları belirlenmiştir (Küçüker, 2001).

Aydoğan ve Akıncı' nın yaptığı (1999) çalışmada zihinsel engelli çocuklu olan anne- babanın yaşı artıkça, umutsuzluk düzeyinin de arttığı, 50 yas ve üzeri anne- babaların en yüksek umutsuzluk düzeyine sahip oldukları belirlenmiştir. Engelli çocuğa sahip anne- babalarda güçlü ve yoğun olarak yaşanan olumsuz duygulardan birinin umutsuzluk ve karamsarlık olduğu yapılan çalışmalarda ortaya çıkmıştır (Aydoğan ve Akıncı, 1999).

Engelli çocuklarla yaşanan gijçlükler belirli dönemlerde aileleri umutsuzluğa iter. Bu duygu, ailelerin gelecekten beklentilerinin azalmasına, gelecekte çocuklarına ne olacağı ile ilgili kaygılarının artmasına, çocuklarının daha iyi bir düzeye gelmesi için gayret sarf etmekten vazgeçmelerine neden olabilmektedir (Akkök,1997). Ailelerin yaşadıkları umutsuzluk duygularını onların geleceğe ilişkin planlamalar yapmalarını etkilerken, diğer taraftan gelecek planı yapmak ve yapmamak da onların umutsuzluk duygularını etkileyebilmektedir ( Heller ve Factor, 1991,Akt. Gölalmış,2005).

Aile üyeleri birbirine bağlı, destekleyici, kişisel duygular ve çatışmaları anlatmada özgür kılan bir ortamda bulunuyorlarsa aile stresinin düşük olduğu

belirlenmiştir. Buna bağlı olarak anne- babanın yaşadığı stres ve aile problemlerinin yaşanan karamsarlık duygusuyla da ilişkili olduğu bulunmuştur. Algılanan bakım yükü annenin motivasyonunu düşürmekte ve kolayca umutsuzluğa kapılmasına neden olabilmektedir (Kutlu 1998).

Anne baba zihinsel engelli çocuğunun geleceği düşündükçe, onun yaşamda yetersiz kalacağı, sürekli desteğe ihtiyaç duyacağı düşündükçe umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılabilmektedir.(Kutlu 1998) Anne- babaların umutsuzluk düzeyleri zaman içinde değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin ailenin algıladığı sosyal destek düzeylerinin değişmesi ya da ailenin ruh sağlığına yapılan müdahaleler anne- babaların umutsuzluk düzeylerini etkileyen, onların geleceğe daha olumlu bakmalarını sağlayan faktörlerdir. Anne- babalara psikolojik müdahaleye yönelik Kuloğlu' nun (2001) bilgi verici psikolojik danışmanlık programı sonrasında ve Ergüner-Tekinalp' in (2001) başa çıkma becerileri programı sonrasında anne-babaların umutsuzluk düzeylerinin düştüğü belirlenmiştir. Çocuğun davranış problemlerinin olması, maddi sıkıntılarının artması, yakınlardan yeterli sosyal desteğin sağlanamaması, sınırlı eğitim ve iş olanakları, gelecekte bakimi sağlayacak kurumların yetersizliği gibi etkenler umutsuzluğa ve karamsarlığa yol açabilmektedir. Bu nedenle anne- babaların umutsuzluğa kapılmamaları çocuklarının geleceklerine ilişkin daha olumlu bakış açılarına sahip olması için ihtiyaç duydukları yardım ve desteklerin belirlenmesi ve gerekli müdahalelerin yapılması gerekir (Aydoğan-Akıncı, 1999).