• Sonuç bulunamadı

Şahsiyeti, Takvası ve Âlimlerin Onun Hakkında Söyledikleri

Hayat serüvenini, tesbit edebildiğimiz kadarıyla, öncelikle kendi yazdıklarından ve ikinci planda da, başkalarının onun hakkında yazdıklarından derleyerek kronolojik bir periyod içinde incelemeye çalıştığımız İbnü’l-Cezerî’nin takvâsı, şahsiyeti ve ilmî hüvviyyetiyle ilgîli tesbitler hep, onun talebeleri, hocaları ve yakın arkadaşları tarafından yapılmıştır. Bu noktada, en doğru olanı da bu değil midir? İşte onun, tek yönlü ve sâdece kırâat ilminde usta olan bir âlim olmadığını belirleyen talebeleri ve eserlerini okuyan, inceleyen tahkîk erbâbı, ittifakla diyorlar ki: İmam İbnü’l-Cezerî, yalnız bir kırâat âlimi değildir. Her ne kadar o, kırâat ilmi’nde meşhur olmuş ve ömrünün büyük bir kısmını bu ilme harcamışsa da; tefsir, hadis, fıkıh, fıkıh usûlü, tevhid, tasavvuf, târih, siyer ve kelâm gibi İslâmî İlimlerin çoğunda da usta idi. Ayrıca beyân, bedî‘, belâğât, sarf, nahv, lügat, edebiyat,

45

Pakalın, age., I, 808.

46

münâzara, siyâset ve kitâbet bilimleri gibi çok popüler ilimlerde de söz ve dirâyet sahibi olarak gücünü isbatlamış bir üstâd idi. Hele Hadis İlmi’nde, emsâline karşı tam bir üstünlük sağlamış ve bu dalda, hâzik bir mütehassıs oluncaya dek, dirâyetle bu ilmin rivâyet ve tedrisine devam ederek, sika hadis hâfızlarından olduğu, kesinlikle sabit olmuştur.47

Ten rengi, kızıla çalan beyaz rengindeydi. Heybetli bir görünüm sahibiydi. Zengindi ve mal mülk sahibiydi. Fasih ve anlaşılır bir dili vardı. Bir çok kez ticari yolculuğa çıkmıştı. Kendisinden sonra Memlük ülkesinin bir çok yerinde kadılık, kırâat ve hadis ilimlerinde önderlik yapacak kimse kalmamıştır.

Uğrayıp kaldığı her yerde, eğitim ve öğretim hizmetlerine birinci dereceden iştirak eden İbnü’l-Cezerî, çeşitli sahalarda mensur ve manzûm olmak üzere, çok faydalı ve çok değerli eserler vermiştir. Bütün bu çalışmalar, onun ilmî gücünü, parlak zekâsını, sahih anlayışını, geniş müteâlâsını, muhtelif ilim dallarına ve özellikle de, Ulûmu’l-Kur’ân’la ilgili ilimlerdeki derinliğini ve ehliyetini göstermektedir.

Onun yaşantısını, yakından izleyen öğrencilerinin müşahedelerinden de anlaşıldığına göre; İbnü’l-Cezerî, ister mukîm olsun ister seferî, gece ibadetini ihmâl etmemiştir. Haftanın pazartesi, perşembe günleriyle birlikte, her aydan da üç günü (Eyyâmu’l-Bîd’ı) oruçlu geçirmek, onun için bir gelenek idi. Bu durumlar bir âlimin, takva libâsı arasından dışarıya sızabilmiş nafile cinsinden eylemlerdir.

O günden bu güne kadar uzak yakın herkes onun yüceliğine, konumunun önemine tanıklık etmiştir. Gerek döneminde, gerekse daha sonra hakkında yazılanlar bunu açıkça göstermektedir. Söz konusu eserlerde hakkında yazan âlimlerden İmam İbnü’l-Cezerî’in kırâat ve hadis alanındaki rivâyetlerine ve eserlerine yer vermeden geçen çok nadirdir.

İmam İbnü’l-Cezerî döneminin en seçkin âlimlerindendi. Çağdaşları ve kendinden sonra gelenler hakkında çok güzel şeyler söyledi. Hakkında söylenenlerden bazıları şu şekildedir:

47

Şems el-Büreydî Fihrist’inde İbnü’l-Cezerî’nin hal tercemesinde şunları söylemiştir: “İbnü’l-Cezerî’nin kırâat ilmine tam bir yönelişten sonra hadis ilmi ile de meşgul olmasının sebebi şudur; Bir gün hocaları ona şunu söylemişlerdir. Kırâat ilminin yorması çok ama kapsamı dardır. Senin zihnin açık, anlayışın yücedir. Kim böyle olursa ona hadis ilmi gerektir. Bunun üzerine İbnü’l-Cezerî hadis ilminde gayret etti. 100 bin hadisi senetleriyle beraber ezberledi. Hadis ıstılahları ilminde, recez bahrında 500 beyitlik eser yazdı. Bu eser Hafız Irâkî’nin Elfiyesi’nden daha kapsamlıdır”.48

Hafız İbn Hacer’in söyledikleri: “İbnü’l-Cezerî hâfız, imam ve kârî’dir. Şam’da doğdu orada fıkıh öğrendi. Hadis ve kırâat üzerine yoğunlaştı. Kırâat ilminde öne çıktı. Kurrâ için birçok medrese inşa etti ve bu medreselere “Dâru’l-Kur’ân” adını verdi. İnsanlara kırâat okuttu. Bir seferinde Şam’da kadılığa tayin oldu. İcâzetini İmâdüddin b. Kesîr yazdı. Memlüklüler döneminde kırâat ilminin liderliği onda son bulmuştur… Beldesinde İmâm-ı Âzam lakabıyla tanınırdı”.49

İbn Hacer onun hakkında çeşitli vesilelerle şunları söylemiştir: İbnü’l-Cezerî Sünen-i Ebî Dâvûd ve Sünen-i Tirmizî’yi İbni Ümeyle’den semâ yoluyla almıştır. Aynı şekilde Ahmed bin Hanbel’in Müsned’ini Salâh b. Ebî Ömer’den semâ yoluyla almıştır.

İbnü’l-Cezerî’nin el-Hısnü’l-Hasîn min Kelâmi Seyyidi’l-Mürselîn kitabını vicâde yoluyla aldığını, Yemen’e ulaştırdığını ve bu kitabın Yemen’de revaç bulduğunu söylemiştir. Hatta halk onu ezberlemek için birbirleriyle yarışmışlardır.50 Kâhire’ye son gelişlerinde insanlar ona semâ ve kırâat için akın etmişlerdir. Bu gelişinde işitmesi azalmıştı ama görmesi sıhhatli idi. Âdeti üzere ince hatla yazardı. Fıkıhta eli yoktu ama kırâat ilminde mâhirdi; hadiste de çok çalıştı.51

“İbnü’l-Cezerî kırâat ve hadise çok düşkündü, kırâatte mâhir oldu. İnsanlar onun malının çok, yaşı ilerlemiş olmasına rağmen ilme olan hırsından dolayı hayrete

48

Kettânî, Fihrisü’l-Fehâris, Beyrut, 1989, I, 305.

49

Sehâvî, ed- Dav‘u’l-Lâmi‘, IX, 258.

50

Sehâvî, age., IX, 258.

51

düşmüşlerdi. Kendisi çok zengindi. Görünüşü güzeldi. Fasih ve beliğ konuşurdu. Hicaz halkına çok ihsanda bulunurdu”.52

Öğrencisi İmam Sahâvî de demiştir ki; “Kendisine birden çok âlim fetvâ, eğitim vermesi ve Âdiliyye’de kırâat okutması için icâzet vermişti. Sonra da Eşrefiyye’deki Dâru’l-Hadis’in şeyhliğine getirildi. Daha sonrada İbn Sellâr’ın vefatından sonra Ümmü’s-Sâlih Türbesinin şeyhliğini yaptı. Saygın bir hoca olan Eş- Şihâb b. Hıccî’nin de içlerinde bulunduğu seçkin gruplara dersler verdi”.53

Yine Sehâvî başka bir yerde de şunları söylemiştir: “Birçok uzak bölgenin halkı kendisinden yararlanmışsa da özellikle Şîrâz ve Rum diyarları kırâat ve hadis ilimlerinde fazlasıyla istifade etmişlerdir. Birçok eser vermenin yanında meliklerin nezdinde de yer edinmiştir. Harameyn’in her birine komşuluk yapıp ehlinden hadis almıştır. Hocalarım kendisinin sağlam bir hafız olduğunu söylemiştir”.54

İmam Suyûtî’nin hakkında söyledikleri de şöyledir: “Hadis ezberinde döneminde kendinin bir benzeri yoktu. Kırâatı Aşera üzerine “en-Neşr fi’l- Kırâati’l- Aşr’” adlı bir kitap yazmış, yazdığı bu kitabın bir benzeri daha yazılmamıştır. Hadiste de hafızdı ve onda da derinlik sahibiydi. Bunun dışında çalışmaları ve hadis tahriçleri de vardır. Çok verimli çalışmalar yapmıştır. Fakat fıkıhta fazla bir marifeti yoktu. İbn Hacer, ed-Dürerü’l-Kâmine’nin birçok yerinde kendisini el-Hâfız olarak vasfetmiştir”.55

Şevkânî ise demiştir ki; “Tüm dünyada kırâat ilimlerinde eşi yoktur. Kırâat ilimlerini birçok bölgede neşretmiştir. Kırâat ilmi sahip olduğu en büyük sanatı ve varlığıydı.56

Siyer, bibliyografya eserlerinde, İmam İbnü’l-Cezerî’nin makam ve mevkisini gösteren bir çok âlimden ve imamdan rivâyet edilen sözler ve övgüler vardır.

52

Sehâvî, ed- Dav‘u’l-Lâmi‘, IX, 258.

53

Sehâvî, age., IX, 256.

54

Sehâvî, el-Ğaye fî şerhi’l-Hidâye, I,67.

55

Suyuti , Zeylü Tabakâti’l-Huffaz li’z-Zehebî, s. 377; Kettanî, age., I, 304.

56

Benzer Belgeler