• Sonuç bulunamadı

1.2. ĐKTĐDAR FELSEFESĐ BAKIMINDAN SÖYLEM ÇÖZÜMLEMESĐ

1.2.3. Gencine-i Adalet’in Đktidar Felsefesi Bakımından Söylem Çözümlemesi

1.2.3.2. Đktidar Aracı Niteliğiyle Đdeoloji

1.2.3.2. Đktidar Aracı Niteliğiyle Đdeoloji: 1.2.3.2. Đktidar Aracı Niteliğiyle Đdeoloji: 1.2.3.2. Đktidar Aracı Niteliğiyle Đdeoloji:

G.A.’nın söyleminde güçlü bir iktidar yapısına karşın bu çok yönlü iktidar yapısının ideolojik boyutu bulunmamaktadır. Teun Van Dijk’in ifadesiyle, ideolojik çözümlemeye olanak vermek için şu özellikler bulunmalıdır:

“a.) Bizim hakkımızda olumlu şeyleri vurgula.

b.) Onlar hakkında olumsuz şeyleri vurgula.

c.) Bizim hakkımızda olumlu şeyleri vurgulama.

d.) Onlar hakkında olumsuz şeyleri vurgulama

(Çoban, Özarslan 2003: 57)”.

G.A.’da öncelikle “biz” kapsayıcı özelliğe sahip bir konuma sahiptir ve kendi karşıtlarını kişiler, toplumlar olarak değil de eylem biçimleri ile nitelemiştir. “Biz”in

varlığını sürdürebilmesi ve etkinliğini arttırabilmesi için ortadan kaldırması gereken “onlar” değil, onların edimlerindeki olumsuzlanan özelliklerdir. Ancak belirtilen, olumsuzlanan özellikler, bir aitlik vurgusuna dönüşmemekte, Đslam dışı inancı benimseyenlerle dahi özdeşleştirilmemektedir. Böylelikle olumluluğun evrensel ölçütleri öne çıkarılmaya çalışılarak, öznel vurgulamalara ve ideoljik yaftalamalara söylemde yer verilmemektedir.

Bizler ve Onlar hakkındaki söylem (…) çoğunlukla bizim iyi eylemlerimiz ve onların

kötü davranışları hakkındaki hikayeler şeklinde örnekler ve açıklamalarla tanımlanır.

Đşlevsel olarak böyle önermeler (ya da tüm hikayeler) bir başkasını, kanıt ya da delil

sunabildiği için çoğunlukla daha önce ifade edilen önermeyi, desteklemeye hizmet eder.

Bir başka deyişle, öyküler tartışmadaki bildirimler olarak iş görürler

(Çoban, Özarslan

2003 : 63)”.

Belirtmiş olduğumuz üzere, tarihsel ya da dinsel nitelikli olsun G.A.’daki bildirimler içerisindeki “bizler” ve “onlar” ayrımı yapılmadığını belirtebiliriz. Ayet ve hadisler başta olmak üzere, çeşitli dinsel anlatıları genel Đslâmî söylemin içerisinde kendisine dayanak alan G.A.’nın söyleminde, Đslamiyet dışında bir dini benimseyenler, Dijk’in ideolojik söylem çözümlemesi kurgusuyla çelişir nitelikte olumlu rol model dahi olabilmektedir. Söylemin etkinliğini attıran bu işletimi öncelikle “bireyselleştirme”, ardından “birleştirme”10 işletimi olarak değerlendirmekteyiz. Metinde işletilen “

bir pādşāh bir Ǿābide baña naśiĥat eyle dedi, ol Ǿābid aytdı zamān-ı

sābıėda ben çin diyārına sefer eyledüm, meger pādşāhına śaāırlıė ǾārıŜ olup ol ĥālete

āāyetle bį ĥuŜūr olup bį ĥadd aālamış, daħı vüzerāsına ve nüdemāsına aytmış,

śanmañuz kim ben bu belāya mübtelā olup daħı nefsüm içün aāların, yoė yoė anuñiçün

aālarum kim bir žālim bir mažlūma žulm eyleye daħı ben ol mažlūmuñ feryād u fiāānını

işitmem daħı žālimlerüñ žulmi ziyāde olup mažlūmlar ayāā altında ėalalar derin, ammā

eger kim ėulaėlarum işitmez oldıysa gözlerüm görür. ħalė ārasında delāller nidā

eylesünlerkim ben ĥükm eyledıāım memālikde hįç bir kimesne ėızıl libās giymesün illā

10 Belirtilen terimler Wodak (2000)’dan alınmıştır. Wodak, söylemde beş temel yöntem (Türkçe kökenli

olması amacıyla “yöntem” olarak serbest çeviride ile işlettiğimiz terim, Wodak’ta eserinde “ordu komuta etme sanatı” anlamına gelen ve kendisinin Yunanca’ya bağladığı , tarafımızca Latince “stratioticus”a dayandırılan “strateji” sözcüğünün karşılığında kullanılmaktadır.) olduğunu belirtir. Bunlar; göndergesel yöntem, yüklemsel yöntem, kanıtlama yöntemi, çerçeveleme yöntemi ve pekiştirme yöntemidir. Toplumca tanınan bireysel özneden dayanak almayı karşılayan “bireyselleştirme” ve ilgili bireysel öznelere dayalı guruplardan dayanak almayı karşılayan “birleştirme” yöntemleri, göndergesel yöntemlerin (referential strategies) alt türlerindendir. Belirtilen yöntem kullanımları çözümlememizin ilerleyen bölümlerinde ele alınacağı üzere daha çok söylem yükü niteliğindeki adalet kavramı üzerine olan sözcelerde kullanılmıştır.

mažlūm olup daħı žālimden şikāyet eylemek dileyen giysün, diyüp andan śoñra her gün

Ǿādet eylemiş kim file binüp geze tā kim mažlūma rast gele žālimden intiėāmını ālıvire.

imdi yā emįrü’l-müǿminįn çin pādşāhı kāfir pādşāhı iken kāfirlere şefėat eyleyüp

mažlūmlarına žālimlerinden ĥaėların alıvirmekde bu deñlü diėėat ėılup daħı Ǿadıl

ħuśūśında böyle saǾy ve ihtimām eyleye. sen kim ehl-i islām pādşāhısın dinüñe her ne

lāyıė ise ve āħiretüne ne tarįk ile yaraė ėılup rabbuña ne vechile cevāb virmek dilersüñ

eylece tedārike meşāūl olup dāǿimā allahdan ėorėmaāı terk eylemegil didi

(075a/10-

075b/08)” sözceleri belirtmiş olduğumuz karşıt görüşümüzün söylemsel düzeydeki somut dayanağıdır. Van Dijk’in ideolojik söylem özelliğine ilişkin karşıt görüşümüzün diğer dayanak notasını da G.A.’da Đslâm dini peygamberinin adının sıklıkla (39 kez) işletilmesine karşın yine ülküsel birey ve toplum kurgusu içerisinde Hz. Mūsā’nın adı 22 kez, Hz. ǾĐsā’nın adı da 1 kez işletilmiştir. Hâttâ ülküsel öznenin nitelikleri dahi, adı geçen peygamberlerin etkin olduğu arkeolojik nitelikli sözceler aracılığıyla ifade edilmiştir. Savımızı destekleyen “

ilāhį ėanāı ėuluñ cenāb-ı Ǿizzetüñde maėbūldür, vahy

idüp dimiş ki, yā mūsā şol ėulumdur ki rıŜāmda sāǾį ola, nitekim sāir muǾāşeretinde

rāǾyidür. daħı şol ėulumdur ki ĥavādiŝ-i eyyāmdan bir eleme giriftār ola, zįver-i taėvā

ile ārāste olan ĥavāśımuñ penāhına girizān ola, ve enfās-ı müteberriklerinden istimdād

ide. nitekim ŧıfl-ı rañįǾ māderini ŧaleb ide. ve daħı şol ėulumdur ki kendüden maǾāśį

śudūr itdükde ibtiāā-yı maraŜātum içün kendüyi nihāyet mertebe-yi āaŜab-nāk ide. şol

peleng miŝāl ki āaŜabı kendü nefsinden nāşįdür yaǾnį ħāśiyyet-i peleng oldur ki āaŜabı

ĥālinde ħalėuñ az u çoāın endįşe itmez. ve ñarb ve ėatlde ėahr-ı Ǿālemden girįzān olup

gitmez.

(086a/01-12)” sözcelerinde ülküsel nitelikli özne, Hz. Mūsā’nın etkin olduğu

söylem birim içerisinde bildirilmektedir. G.A.’nın söyleminde, Đslam kültür evreni içerisindeki öznelerarası empatik kurgu da, “

her cānįnüñ cināyetin kendü cināyeti ve

kendüyi cānı, ve efrādını nevǾ-i insānuñ cānını kendü cānı bile. zįrā ki cümleǿ-yi ehl-i

islām bir nefs-i münzilesine tenzįl. ve zümreǿ-yi ehālį-yi imān cerįdeǿ-yi vaĥdete ŝebt

ve tescįl olınmışdur

(087b/15-18)” sözcesi örneğinde görülebildiği üzere işletilmiştir.

Dolayısıyla, G.A.’nın söylemindeki iktidar kurgusunun yaptırım araçları üzere bir belirlemeye ve çözümlemeye de ulaşabilmekteyiz.