• Sonuç bulunamadı

Đkinci Yeni’nin Muhalefeti

Belgede Türk şiirinde modernizm (sayfa 177-181)

B. Đkinci Yeni ve Edebiyat Kurumu

3. Đkinci Yeni’nin Muhalefeti

Türkiye’de Đkinci Yeni şiirini bir “kaçış edebiyatı” olarak değerlendirenler genellikle sosyalist eleştirmenlerdir. Asım Bezirci bu eleştirmenlerin en öne çıkan temsilcisidir. Bezirci, sonraki kuşağın bakış açısı üzerinde de etkili olmuş bir eleştirmendir. Ancak, Bezirci’nin eleştirisini Türkiye’deki edebiyat kurumundan bağımsız olarak, yalnızca marksist kuram açısından değerlendirmek mümkün değildir. Yukarıda ele alındığı gibi Bezirci, Đkinci Yeni ile “divan şiiri”ni

karşılaştırırken de, Đkinci Yeni’nin estetik özerkliği yerine “burnumuzun dibindeki öz varlığımız” olan “halka ve onun yaşayan kültürün[ü]” teklif ederken, markist

kuramdan daha çok Türkiye’deki edebiyat kurumunun parametrelerine bağlı

kalmaktadır. Orhan Koçak’ın (2002: 407, özgün vurgu) belirttiği gibi, Bezirci’nin en belirgin isim olarak öne çıktığı sol eleştirinin “Đkinci Yeni’ye tepkisi[nde], Gökalp’in milliyetçi savlarına hiçbir yeni düşünce ekleyeme[mesi], ilginç[tir]”.

Özellikle Asım Bezirci ve Attilâ Đlhan’ın Đkinci Yeni eleştirilerinde öne çıkan, bu şiirin “biçimci” olduğu ve bu nedenle de “devrimci” sayılamayacağıdır.

Kuşkusuz, Bezirci ve Đlhan “devrimci” nitelemesini sosyalist anlamında

gelmesinden dolayı onların bu eleştirisi Đkinci Yeni’nin muhalif yanını görmenin önüne önemli bir set çekmiştir. Oysa Đkinci Yeni, hem edebiyat kurumu hem de Türkiye modernleşmesinin inşa ettiği özne açsından bakıldığında muhalif bir şiirdir. Yukarıda belirtildiği gibi edebiyat kurumu karşısındaki açık muhalif tavrının yanı sıra, aşağıda ele alınacağı gibi Turgut Uyar ve Cemal Süreya’nın şiirinde cinsellik, Ece Ayhan’ın şiirinde ötekinin dilini kurma noktasında Đkinci Yeni şiiri açık bir muhalefet sergiler.

Ahmet Oktay, Asım Bezirci’nin Đkinci Yeni eleştirisine cevap verdiği “Hep O

Şarkı” başlıklı yazısında, Türkiye’deki sosyalist şairlerden biri olan Ömer Faruk

Toprak’ın muhalefetiyle Đkinci Yeni şairlerinden biri olan Ece Ayhan’ın muhalefetini karşılaştırır. Oktay’a göre (1995: 403, özgün vurgu), “Türk şiirinin gelişimi içinde bakıldığında, E. Ayhan’ın örneğin Devlet ve Tabiat’ta geliştirdiği muhalefet düzeyini, 1970’ler Türkiyesi’nde bir Ö . F. Toprak düşleyememiştir bile”. Oktay, başka bir yazısında da Đkinci Yeni şiirindeki muhalefetin farklılığını, sosyalist şair Şükran Kurdakul ile Turgut Uyar’ın şiirlerini karşılaştırarak belirler. Oktay (2002: 88), Kurdakul’un şiirinde “heroizm”in ve katlanmanın öne çıktığını, buna rağmen Turgut Uyar’ın şiirinde “tevekkül dili”nin reddedildiğini belirtir.

Muhalif olmak varolan paradigmalara karşı çıkmak ve bunu yıkmak olarak alındığında, Đkinci Yeni’nin açık biçimde muhalif olduğu görülür. Ancak Đkinci Yeni’nin muhalifliği ancak metnin stratejisi açığa çıkarıldığında ya da

anlaşılabildiğinde görünür olur. Belli bir politik özü çekip almayı bekleyenlerin bu

şiirdeki muhalif tavrı görememesi şaşırtıcı değildir. Đkinci Yeni’nin “modernizm”i

ALTINCI BÖLÜM

ĐKĐNCĐ YENĐ’NĐN MODERNĐZMĐ

Đkinci Yeni’nin içine doğduğu kültür, böyle bir şiirin yazılmaması için bütün

araçları hazırlamıştır. Bunu yalnızca Đkinci Yeni karşısındaki dirençte görmek

mümkün olduğu gibi, aradan geçen yarım asırdan fazla zamana rağmen hâlâ bu şiirin kültürde kuşatıcı bir konuma gelememesinde de görmek mümkündür. Đkinci Yeni, modernliği temsil etmeyi başaran önemli bir şiir olmasına rağmen o kültürün içinde hak ettiği bir konuma ulaşamamıştır. Bu durum, Türkiye’de modernizmin nasıl kavrandığına görmeye olanak sağlaması bir yana, Türkiye moderleşmesinin nasıl bir yol izlediğini de gösterir. Türkiye modernleşmesi, özerkliği temel değer alan bir kültürü değil, aksine özerkliğin ve onun kültürel yansımalarının hor gördüldüğü bir kültürü tercih etmiştir. Đkinci Yeni’nin özerk şiir diline gösterilen direnç, Türkiye modernleşmesinin, modernliğin yaratacağı karmaşık kültürden arınmak istediğine işaret eder. Türkiye’de özerk birey ve kendi özerkliğini yazdığı şiirde duyuracak şair, yaratılmak istenen modern “cemaat”e bir saldırı olarak değerlendirilir.

Orhan Koçak (1990: 26), Đkinci Yeni’nin “yeni bir edebiyat değil, yeni edebiyatın kendisi” olduğunu söylerken bu şiiri, önceki şiirden köklü biçimde ayırır. Orhan Koçak’a göre, Đkinci Yeni’den önceki şairler “yeniye geçerken bir eğretilik ve nedensizlik duygusuyla tanıştı” ama bu tanışıklık, şairi “kamusal dilden koparmadı, yabanileştirmedi, görece saydam bir kültür ve iletişim dilinin uzağına düşürmedi”

(27). Đkinci Yeni’den farklı olarak “hiçbir davranışını bir iç deney, bir öznel yaşantı olarak sahiplenmiyordu”. Koçak’a göre “Yaşadıklarıyla kendisi arasında kamunun (cemaatin, dinin devletin, kültürün) işaretleri vardı; davranışlarını kendisi değil bu kodlar anlamlandırıyordu; sözcüklerin anlam ufkunu çizen de onlardı” (27). Đkinci Yeni ise,

bireyin bütün’den ayrılmasıyla bir dilin bulunmasını aynı deney olarak yaşadı: özne, öncesiz çıplak yaşantıya kayarken, kendini tutan

bağlardan da çözüldü, anlamı hemen açık olmayan bir dille dünyayı ve kendi içini yoklarken dili bulandırdı, çıplak yaşantıyla buluştuğu anı bir kamaşma gibi duydu. Öznelliğini iç doluluğunu bazen sessiz bir mucize, bazen de bir lanet gibi üstlendi. (27)

Orhan Koçak, Đkinci Yeni’yi yaşantı/deneyim kavramı ekseninde yorumlarken, aynı süreci özerklik açısından değerlendirmek ve benzer yargılara varmak mümkündür.

Đkinci Yeni yalnızca edebiyat kurumu içindeki belirlemeleri değil, kültürdeki

yerleşik değerlere de aykırı gelen bir tavra sahip çıkmıştır. Şiir dilinin özerkliğini siyasal alandan kurtarırken, şiirinin konusuyla (Türkiye’deki yaygın deyişle “özü”yle) ahlakÎ değerleri sarsar ve o güne kadar şairlerin özellikle kaçındığı çatışmaya, kasıtlı olarak girer. Dolayısıyla çatışmanın da olduğu ve bunların yine aynı kültürün içinde çözüleceğine inanılan modern kültürü temsil eder. Đkinci Yeni

şairlerinin cinsel ahlak karşısındaki tavrı, yerleşik ahlaktaki kültürle çatışma

içindedir. Bu nedenle Orhan Koçak’ın saptamasıyla, onların deneyimi çıplak biçimde anlatmaya kalkması bir lanete dönüşür.

Đkinci Yeni şiirde özerk bir dili kullanırken bu yalnızca Batılı temsil

biçimlerini kullanma amacı taşımaz. Özerkliğe yalnızca dilde değil, dünyayı

gösterebilir. Her ne kadar edebiyatı dönüştürmek konusunda etkili olamamış gibi görünse de, aslında ortada görünmeyen bir paradigma değişimi vardır. Đkinci Yeni’den sonra, şiir bu tarzın devreye soktuğu eleştirel araçlarla, en başta “imge” olarak adlandırılan kavramla, düşünülmeye başlanır.

Belgede Türk şiirinde modernizm (sayfa 177-181)