• Sonuç bulunamadı

ĠKĠNCĠ BÖLÜM 2.BAROK SANATI

2.2. Avrupa’da Barok ve Rokoko Üsluplarının Tarihi GeliĢimi

2.3.2. Yeni bir üslup "Türk Rokokosu"

Türk sanatında Batı etkileri mimaride barok süslemelerde Rokoko şeklinde bir başlangıca sahiptir. İtalya’da doğup gelişme gösteren barok değişik zamanlarda Avrupa’nın pek çok yerine yayılmıştır135.

XVII. yüzyılın ilk yarısında birçok Avrupa ülkesi gibi Fransa’da İtalyan Barok sanatkârlarından etkilenmiştir. Fransız sanatçılar barok sanatı daha ziyade dekorasyon alanında kabullenerek Fransız Rokokosunu yaratmışlardır. Fransız Rokoko sanatı daha ziyade bir iç dekorasyon stilidir. Bir kaç sanat tarihçisi Fransız Rokokosunu Barok sanatından kesin sınırlarla ayrılmamıştır. Rokokoyu Barok sanatın bir bölümü olarak kabul etmişlerdir136.

Türkiye’de Avrupa Baroğundan çok Rokoko bezemesi üslubundan etkilenmiştir.

XVII. yüzyılın sonlarından öte ve XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Le Brun, Jean Berain, Pierre Lepautre gibi dekoratörlerin elinde karakteristik, çizgisel formlarla bazı Barok öğelerin aşırı stilizasyonundan oluşan Baroğa göre çok yüzeysel yeni bir üslubun ortaya çıktığını görüyoruz. Bu üslup dışarıya giden Fransız sanatçıları, malları, kitapları ve gravürleriyle diğer ülkelere yayılmıştır. Türklerin Avrupa'da olup bitenlerle ilgilenmesi dönemine de rastlamaktadır137.

Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin seyahatnamesi ve getirdiği hediyelerle Fransız Rokoko sanatı 1721 den sonra Osmanlı Sanatkârlarını da etkisi altına almıştır.

Osmanlı sanatının en görkemli ve sanatkârane eselerini verdiği klasik devrin önceleri sadece Avrupa taklitçiliği olarak görülmüş, ancak zamanla verilen çoğalmış halk, bu türe alışmış ve sevmiştir138.

134 Z. Tanındı, Başlangıcından Bugüne…. , s. 406.

135 M. Cezar, Sanatta Batıya …, s. 23.

136 Ş. Aksoy, Kitap Süslemelerinde Türk-Barok-Rokoko Üslup, Sanat, VI, İstanbul 1977, s. 127.

137 D. Kuban, Türk ve İslam Sanatı Üzerine Denemeler, İstanbul 1995, s. 132.

138 Ş. Aksoy, Kitap Süslemelerinde Türk-Barok…., s. 128.

Osmanlı kültür ortamı Batının Barok ve Rokoko üsluplarını ard arda değil eş zamanlı olarak kabul eder. XVIII. yüzyılda bir yandan Türk sanatçılarının Fransız örneklerinden yola çıkarak işlediği motiflerde Rokoko etkisi öte yandan mimaride cephelerin payanda ve sütunlarla düzenlenmeside özellikle silmelerde görülen Barok etkisi vardır139.

XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa tesiri altına giren Türk Sanatındaki etkilenme aslında Fransa yoluyla olduğu için İtalyan Barok, sanatı etkisi değil Fransız Rokokosu etkisidir.

İlk etkileşim Barok olarak görülse de çok geçmeden Rokoko etki ağırlığını hissettirmiştir. Bu nedenle mimaride Barok süslemede rokoko diye ayırımlarda söz konusudur.

Saray nakkaşhanesinde bulunan sanatkârlar batıdan gelen tesirlere kendi zevk ve görüşlerini de katarak "Türk Rokokosu" denilen yeni bir üslupla eserler meydana getirmişlerdir. Vazo içinde çiçekler, bükülmüş, kıvrılmış uzun sazyolu yaprakları, örgülü şerit ve kurdelelerle ışık gölge kullanılarak devrimlik tesiri sağlanmaya başlanması bu dönemin yenilikleridir. Sanatta görülen bu yeni tesirler, dokunan kumaş ve döşemeliklerde, çini desenlerinde ve kitap bezemelerinde kendini hissettirir.

Minyatür özelliği taşıyan çiçek resimlerinin bu dönemde ayrı bir yeri vardır. Tam sayfayı dolduran çoğunlukla tek olarak işlenen bu çiçek resimleri albümler halinde hazırlanırdı.

Bu üslubun tezhip özellikleri özellikle XIX. yüzyılda farklılıklarıyla kendini iyice belli eder. Bu devreye kadar ezilerek sürülen ve zeminde mat parlatılan altın XIX.

Asırda yapıştırma olarak uygulanmış ve desen bu yapıştırma altın üzerine işlenmiştir.

Motiflerde akant yapraklarını oluşturan C ve S kıvrımları süslemenin ana hatlarını meydana getirir. Rokoko tarzının alameti olan ve tabi görünüşleriyle resmedilen gül desenin vazgeçilmez motifidir. İşlenen kompozisyonlarda klasik motiflerin yerini başlangıç ve bitişi olmayan birbirini tekrarlayan helezonlar ve kırık çizgiler alır140.

Tezyinata ilave edilen asimetrik vazolar, saksı ve sepetler içinde gölgeli boyanarak hacim kazandırmış çiçek buketleri vardır. Perde ve kurdele çeşitleri, fiyonklar yardımıyla klasikten tamamen kopan Avrupai bir hava bezeme sanatımıza

139 D. Kuban, Türk ve İslam Sanatı…., s. 286.

140Ç. Derman, Türk Tezhip Sanatının Değişimi …. , s. 296–297.

hakim olmuştur. Motif zenginliği tamamen kaybolmuş, geleneğe bağlı desenlerde bile aynı penç ve yaprağın desenin tamamında tekrar edildiği görülür.

Rokoko tarzında yazıdan önce tezhip dikkat çeker. Yazı bezemenin ağırlığı altında ezilip adeta yok olmuştur. Hatta ilk bakışta yazının olup olmadığı bile fark edilmez. (Resim 11)

Resim 11: Ali ül Nakşibendî, Rokoko bezemeli Kuran-ı Kerim sayfası.

Pembe, sarı, eflatun ve mor gibi parlak renkler yanında beyaz üzerinde kullanılan gri tonları ile motiflere hacim kazandırmaya çalışılmıştır. Klasik tezhipte yazı sahasını çeviren ve etrafındaki bezemeden yazı alanını ayıran altın cetvel rokokoda daha geniş tutulmuş ve mimari eleman görünümünde sütün başlıklarıyla üst kısımları birleştirilmiştir. Çoğunlukla bu sütunlar üzerinde ağır bir rokoko başlık tezhibi

oturtulmuştur. Tığlar tamamen kaybolmuş yerine ufak yaprak ve vazolar ile goncalar almıştır. Bu dönemin süsleme unsurlarından olan mücevher duraklar renkli geçmeden hazırlanmıştır141.

XIX. yüzyıl tezhibinde Barok ve Rokoko karışımı bu üsluba daha sonraları Ampirde eklenmiş ve neticede hangi motif veya desenin hangi üslupta olduğuna karar vermek zorlaşmıştır. Bu dönemden sonra deniz kabukları ile akant yapraklarının üsluplaşmayı birbirine benzer ve bu daha sonra Türk Ampir üslubuyla sonuçlanır142.

Barok, Rokoko ve Ampir üslupları diğer motifleri olduğu kadar çiçek süslemelerini de etkisi altına alır. Böylelikle Türk sanatında şüküfe tarzı adını alan natüralist hatta natür-mort anlayışına bürünen bir çiçek süslemesi oluşur. Topkapı hareminde yemek odası buketleri, Üstat Ali Üsküdari lakeleri ve resimleri, Tuhfe-i Gaznevi mecmuası yazmaları, lakeleri ve tahta işleri süsleyen Edirnekari resimler bu ekolün en güzel örnekleri arasında sayılabilir143.

Barok döneminin Rokoko üslubu daha sonra Ampir ve Neo Klasik üsluplarla XX. yüzyıla kadar devam eder.

141 Ç. Derman, Türk Tezhip Sanatının Değişimi …. , s. 296–298.

142 D. Kuban, Türk ve İslam Sanatı…., s. 293.

143 A. Akar, Sanat Tarihimizin Bilinmeyen Bir Ressamı- Ali ül-Nakşibendî er Rakım, Sanat, VI, İstanbul 1997, s. 37.

ÜÇÜNÇÜ BÖLÜM

Benzer Belgeler