• Sonuç bulunamadı

2.2. Şekil Bilgisi

2.1.12. Ünlemler

Bir örneği kaydedilen bu kullanım hayret, şaşırma ifade eden ünlem görevi görmektedir.

misal ġıl hayvanların ġılını keserlerdi, çul derdik çadır da yapılırdı şindi çadır da yapıyorlaraga gayrı 6/163

2.2. Sonuç

Leyla Karahan, ana ağız gruplarını Doğu Grubu, Kuzeydoğu Grubu ve Batı

Grubu Ağızları olmak üzere üç başlık altında inceler. Konya ağzını ise Batı Grubu Ağızları grubuna dâhil eder (Karahan, 2014: 2). Batı Grubu Ağızlarını 9 ayrı başlıkta

belirler. Konya ağzını dokuzuncu gruba dâhil ederek “Konya (merkez ilçenin bazı

yöreleri ve Ereğli hariç), İçel (Tarsus) hariç) ağızları” tanımlaması yapar (Karahan,

2017: 117). Hadim ağzı ise Leyla Karahan’ın tanımlamasından yola çıkarak alt ağız gruplarına ayrılamadığı için Konya ağzı içinde değerlendirilmiştir.

Hadim’de incelenen yedi köy arasındaki ses ve şekil bilgisi açısından farklılık gösteren ağız özellikleri maddeler halinde belirtilmiştir.

1. Kelime başı ve ortasında b->v- değişimi gerçekleşmeden kullanıldığı

görülür. Bu kullanım hem Gaziler, Kalınağıl ve Sarnıç’ta görülmektedir. Karakteristik bir değişim olmamakla birlikte eskicil kullanımın devamı açısından dikkat çekici bir husustur.

yäni şėyde barıdıɁ da benim ʿalbümlerin ėçinde resimleri bile var ıdı. 1/63 (Gaziler)

orda bar ısa bėlmiyorum yanı 1/79 (Gaziler)

eḇeli añayın bóbayın buraya gelc̠eg̲lermiş de az bi tañsiyoñu yókselmiş. 10/73 (Kalınağıl)

esgiden şey olsan barıp gelsen belki de bilirsiñdir 21/72 (Sarnıç)

2. Karakteristik olarak kelime başı, ortası ve sonunda k>h değişimi görülür. k- > h- : ẖarşı “karşı” 9/69, h̲ atkı “katkı” 2/127

-k- > -h- : bah̥ ar “bakar” 1/15, v ẖit “vakit” 1/23, arhadaş “arkadaş” 10/67 -k>-h : çoẖ “çok” 1/27, diẖ “dikmek” 10/21

3. Gülpınar Mahallesi’nde /d/ süreksiz sesinin /s/ sürekli sesine dönüştüğü

görülür. Bu ses olayı ise sadece vücusumuz “vücudumuz” kelimesinde tespit edilmiştir. Köydeki bazı şahıslar tarafından sözcük bu şekilde kullanılmıştır.

zigarayı içdin miydi vücusumuz alışmış. 9/4

4. Gülpınar Mahallesi’nde havut “havuz” kullanımında -z>-t son ses

süreksizleşmesi karakteristik olarak görülmektedir.

şuɁdan ğāri havutumuz var havut oradan malları sularım. 9/7

5. Gaziler Mahallesi’nde son seste süreksizleşme yaygın olarak görülen

özelliklerden biridir.

k > ḱ : artıḱ “artık” 1/31, topalaḱ “topalak” 1/67, ocaḱ “ocak” 1/91

6. Gaziler Mahallesi’nde /g/ ünsüzü ön seste ünlü ile biten bir kelimeden

sonra sızıcılaşarak düşme eğilimindedir.

eski͜ elenler çoḳ şeyĩdi yanı şindiki gibi dēl idi 1/116 “eski gelenler” ondan sōra tırcı oldum asya, avrupa gėtdim͜ eldim. 2/177

imam anos yapdı getdiğinde baña biraz yanlış gebi͜ eliyor 2/89.

7. çamur, yağmur, hamur gibi sözcüklerdeki yuvarlak ünsüzler düz olarak

kullanılmıştır.

yeni belleyen olmadı, yapan olmadı, dókülen çamırlarda biTmiş. 5/80 babānem hamırıḷa sıvardı 8/42

kılın içine ne yāmır geçer ne de sıcak geçer, ġeçi kılından yapıḷan. 8/52

8. İlk hecede e>i değişmesi yaygın olarak görülür.

imeñizin “emeğinizin” 9/102 yilmez “Yelmez” 7/63

şiylere “şeylere” 8/10

9. -ken zarf-fiil eki yerine -ka/-ke kullanımı işlektir.

sarıġeçili yórükleri gelirke üş beş ġişi gelmişler 11/1

esgi zamanda dedem rāmetli yaşḷılarla ġonuşurḳa beȻ çoġ͜ oturūdum yanlarında. 1/306

10. Orta hecede ünlü daralması yaygın olarak görülen özelliklerdendir.

Arábıya 9/52 “arabaya”, çaḷışmıya 9/58 “çalışmaya” burıya 2/46 “buraya”, sofrıya 8/209 “sofraya”

11. -(ı)nsıra, -(ı)nsırak, -sıra zarf-fiil yapısının Hadim ağzında işlek bir

kullanım alanı vardır.

öyle olunsıra işde nasıl geldiyse gelmiş 8/198 (öyle olunca)

çocuglūmuzu ġendi esnaf olunsırak hem de babam çok uymasını çok eyi belirdi. 8/193 (kendi esnaf olunca) (ol-un-sıra+ok)

ha bizim hani dükgan olusıra tenekenin birini getirīdi babam 8/212 ondan sōra topragdan alınışıra ḳazanlara bıraġılır 13/36

(“Ondan sonra topraktan alınınca kazanlara bırakılır.”) öyleninsire geldiydik, demek nāsib ͜ öyleymiş 15/9 (“Öyle olunca geldik, demek nasip öyleymiş.”)

ekecek yerimiz çok da meyvecilik başlayınsıra burayı buraḲdık 22/24 “Ekecek yerimiz çok da meyvecilik başlayınca burayı bıraktık.”

12. Kelime başında ünsüzlerin tamamına yakını ötümlüdür. Kelime sonlarında

da ünsüzlerin ötümlüleştiği görülür.

Ön Seste: bahalı “pahalı” 8/72, bazar “pazar” 2/37, ġuzum “kuzum” 1/3, daş

İç Seste: başġa “başka” 1/19, äsg̲er “asker” 1/31, işde “işte” 1/4, üsdüne 1/26 Son Seste: giderdíg̲ “giderdik”, ge̊vşēlig̲ “gevşeklik” 9/45, ekib “ekip” 1/86,

heb “hep” 1/248

13. Zamir kaynaklı şahıs eklerinde birinci teklik şahıs ekinin çoğunlukla -Xn

şeklinde kullanıldığı görülür.

namazımı ḳıların “kılarım” 1/12

biḱaç kişi var duyuyorun maşalah 1/304

bir oglum var, everecen deyi onu özenirin. 21/68 iŞde şindi de hayırlısından ölüm beklerin. 21/67

14. Hadim ağzında birinci teklik şahıs emir çekimi için çoğunlukla -ayın ekinin

kullanıldığı görülür.

pȱlav oldūnu bilirler mi bah̲ayın 4/74 “Pilav olduğunu bilirler mi bakayım.” eg̲m͜ēi var diyeyin 1/267

“Ekmeği var diyeyim.”

efendime söyliyin neyin eyisi varsa her şeyi var. 1/267

“Efendime söyleyeyim neyin iyisi varsa her şeyi var.”

15. Şimdiki zaman ekleri Hadim ağzında farklı eğilimler oluşturmuştur. Yöre

ağzında “yorı-” fiilinin asıl şekline göre hece kaynaşması ve hece yutulması hadiseleriyle daha da kısalmış ve -yo, -yor, -yŏ, -yȯr, -yór ekleri kullanılmıştır.

bādemli’ye gėdeyȯr 1/10 “Bademli’ye gidiyor.” deyór “diyor” 4/22 “Diyor.”

şimdi yirmi igi ayar oḷuyo 2/72 “Şimdi yirmi iki ayar oluyor”. yapíḷíyŏ 1/126 “Yapılıyor.”

Hadim ağzında şimdiki zaman kip ekinin kullanılışı çeşitlilik göstermektedir. Yöre ağzında aslına daha yakın olan şekiller -yoru eki yoğunlaşmıştır.

oḷuyorü 1/65 “oluyor.”

bi özel olunuyoru 1/65 “olunuyor.” oluyoru 17/26, yäpíyoru 21/32

16. En yaygın düşme hadisesi sonda -r >Ø düşmesidir.

ġadā “kadar” 1/7, bi “bir” 10/107, bulgu “bulgur” 10/110, vā “var” 10/6

17. Geniş ünlüler başta y olmak üzere l,r,y gibi ünsüzlerin daraltıcı etkisiyle

tam veya yarı daralmaya uğrarlar. Hadim ağzında geniş ünlülerin daralması yoluyla ara basamağı oluşturan e>ė, a>ė, a>ȧ gibi yarı daralmaların örnekleri fazladır.

ġȧrşı “karşı” 11/21, şėy “şey” 1/156, yėlmezlī “Yelmezli” 1/2

18. Hadim ağzında art damakta oluşan damaksıl ñ sesi gerek kelime kökünde

gerekse şahıs ve iyelik eklerinde kendisini aynen muhafaza etmiştir. bi hasdañ olsa 1/51

daŞ dopluyoñ 1/88 çópü toplarsıñ 1/104 haberiñ 1/144

yalıñız 22/70, oññar 21/72, señe 13/24, ayñısı 13/24

19. g̲, ḱ orta damak ünsüzlerinin ince sưradan ünlüleri yarư kalưnla₫maya

uđrattưklarư görülmektedir.

yörúg̲lē “yörükler” 1/34, giderdíg̲ “giderdik” 1/17 cızıḱ “çizik” 1/99, ḱótü laf 9/86 “kötü laf”

20. Kelime sonu z sesinin Hadim ağzında umumiyetle s sesine dönüştüğü

görülür. Özellikle birinci çokluk şahıs iyelik ekleri, şahıs ekleri bunun en yaygın örneklerindendir.

Birinci Çokluk Şahıs Eki: yaşıyorus “yaşıyoruz” 13/1, uğraşıyorus “uğraşıyoruz” 13/1, ideriS “ederiz” 1/164, keseriS “keseriz” 1/176, görüyorus 12/11

Birinci Çokluk Şahıs Zamiri: biS 13/11

Birinci Çokluk Şahıs İyelik Eki: üzümümüs 13/13, ayvamıs 13/13, elmamıs

13/13, şeftalimis 13/13, başganımıS 17/2, yerimis 20/7

21. Hadim ağzında üçüncü çokluk şahıs eki, bildirme eki ve çokluk eklerinde

Çokluk Eki: çocuglāɁ “çocuklar” 14/11, yörúg̲lē “yörükler” 1/34

Şahıs Eki: biʾlmiyollā “bilmiyorlar” 1/37, atıyola “atıyorlar” 6/126, azıklar

alıllāmış “azıklar alırlarmış” 9/58, onu āḳlāɁlar “ayıklarlar” 8/107, dėmişleɁ 1/42, duymazlaɁ 1/188, ġonuşmazlaɁ 1/188

Bildirme Eki: goyya’dalā “Konya’dalar” 9/58

22. -rl- > -ll- gerileyici benzeşmesi Hadim ağzının karakteristik özelliklerinden

biridir.

ġaçıyollar “kaçıyorlar” 1/57, haşlıyollar “haşlıyorlar” 1/64, misafillerimis “misafirlerimiz” 7/3, yapıyollar “yapıyorlar” 13/14, mezallīn “mezarlığın” 13/15

23. hepisi “hepsi” (hep+i+si) iyelik eki yığılmasının örneği Hadim ağzının

karakteristik özelliklerinden birisidir.

hepisine 16/4, hepisi 21/65 - 8/42 - 2/219 - 10/132 - 14/20

24. Aslî şeklini koruyan sözcükler vardır.

Tiken “diken” 12/8, yalıñız “yalnız” 10/171, barıp “varıp” 21/72, saġlanbaç “saklambaç” 23/14, tenbih 1/304, eyi “iyi” 1/267, kölge “gölge” 8/127.

25. : /ḳ/ ile /h̲ / arasında yarı sızıcı art damak ünsüzü olan /ķ/ sesi yöre ağzında

yaygın kullanılmayıp Yelmez ve Gülpınar mahallelerinde daha sık kullanıldığı tespit edilmiştir.

bin doķuz yüz elli 13/21, baķır 13/31, topraķdan 13/35 (Yelmez)

olaraķ 22/17, arķasına "22/60, yaķım “acı, ayrılık, aşk vb. duygular üstüne yakılmış ağıt; türkü” 22/60, olaraķ 22/38 (Gülpınar)

3. METİNLER

- 1 -

KONUŞAN : Mader Sabancı

YAŞI : 59

DERLEME YERİ : Gaziler Mahallesi

KONU : Kendini Tanıtma, Günlük Yaşam, Gaziler Adı Tarihi, Düğünler, Düğünlerde Yemek, Âdetler, Bağ-Bahçe, Oyunlar, Doğum Âdetleri, Asker Uğurlaması-Karşılaması, Bayramlar, Hastalıklar Ve Tedavi Yöntemleri, Cenaze Âdetleri, Öğütler, Mader İsminin Anlamı

Kendini Tanıtma

(1) biz buraḷīḳ. (2) nādir͜ abla yėlmezlī, buralı d͜eál. (3) tėlvezyoñu kapat͜ vėr ġuzum. (4) benn toruññar vār işde. (5) ġoyya’dalā onlar da bi bėñ ġādım. (6) ilḱokul ǟtimi aldık ġuzum

işde. (7) būrda bėşēñci sıñıfa ġadā gėTdik. (8) búɁda diPlṑmı aldım. (9) bėşdi zaten, ȯndan. (10) kóyümüzüñ okulu vȧr͜ ĭdı ėvėt, Şimdi bādemli’ye gėdeyȯr, Toplu ētime gėdēy̥ȯr.

Günlük Yaşam

(11) şindi şu anda ḲaKTım, sabah ėzáníne kakarıñ ġuzum. (12) allā ḳabul ätsin

namazımı ḳıların. (13) óndan sṑra zoPamı yaḳarın, çayımı demlerin, ġaȭvaltımı yaparın. (14)óndan sṑra aşşȧ̅da ta tavȯḳlarım var. (15) tavȯklarıma bĭ baȭar gelirin. (16) óndan sṑra k nĩ

ėɋimin içiñe bāḱarın.

(17)şindiye ġadāɁ dāg͜ ĭşi vardı, dā giderdíg̲. (18) işTe yėmeg̲dir nėdir ȩvün içi. (19) başġa ġadĭ

SabāȭTañ beri yėñi oturdum. (22) şö̇yle ayaġ ͜ üstü döñerdin, tabī süreg̲li iŞ var ġuzum işde. (23) ç maşır͜ ıdı, bíḷ şıgıydı, yėmeg̲iydi v ẖit geçäyoɁ. (24) FĭrsaT bȯḷäbiliɁsem tėleɋizyoña

b h arın. (25) topal yāmı köserin. (26) işde üsdüne bi daş ġodum. (27) tėle̊̄zonda ġanal yediye çoẖ

b ẖarın.

Gaziler Adı Tarihi

(28) Birr adam ölmüş. (29) bȯrya gömmüşler, Ḳāzi ėmir deyin bir ş vardı, şú bizim

yayla yóḷumuz o ş y̥ içinde gómülüydü oɁda. (30) Ḳāzi d y gömmüşler. (31) äsg̲er mi artıḱ

góçebe mi... (32) äsas bu kóyúñ şeyi yörúg̲͜ úmüş yāni çoġ araşTırdıġ biz, soruşturduġ yörúg ͜

ümüş búranıñ şeyi. (33) gäçip gėdeɁkē adam ólünÇe ú̄r̥á̆ya gómmüşlē, Ḳāzi olmuş; Ḳāzi dėye

gömülmüş ya.

(34) bíz yani vålla bėlmiyorum. (35) yörúg̲lē͜ olunÇa yūlcu muydu artıḱ ṅey͜ idi

bėlmiyorum äsg̲er miydi. (36) burası Ḳāzi, bura gómdüg̲ dėmişlēr. (37) bura kėşgiş biʾlmiyollā

aşşaya artıḱ dö̇zenniyē. (38) bu didīm şėy şo yayla yolumuzuñ iÇindeyidi. (39) Ḳabir dėy̥lim

artıḱ. (40) biz oñu zėyārete gederdik her sene. (41) yerleşim yėri gibi işTe. (42) bir iki Ḳāziler

dė̅lim burası da dėmişleɁ k͜ö̇üñ adıñı. (43) o Ḳabirdeñ bur͜āñ ísmiñi almışlaɁ k͜͜ö̇ü dėyi duyardıḱ

yani. (44) eSg̲ilerdeñ, yaşlılardāñ, dedelerimizden öyle deyi dóyardıg.

Günlük Konularda Sohbet

(45) yazıñ y͜ōun oḷur, bizim ġışın burda kimse ġalmıyor. (46) hele igi üş señedir fėlen

gimse galmıyor. (47) oḱulumuz yoḳ, hīş bişi yoḳ (48) h ş baḳḳal da yoḳ, markeT de yoḱ, h ş

bişi yoḳ. (49)yāní kışın yóllar da ḱaPanır da dȩɋletimize zeval vermesin, açíḷíyo hemen, birden

açíḷíyo. (50)fȧzla gaPalı kalmıyor amma yani mah̥rämieT bölgesi gibi.

(51) Bi hasdañ olsa en yaḱın hādim’e͜ atıyon yani başġa bi şėy yoḱ. (52) baġġal dēn, bi

Düğünler

(53) ḱışın gėnelde fazla biʾ dö̇ġün olmas, yaSın oḷur. (54) yōḱ, hėç öyle biʾ yöreselimiS

yōġ. (55) evel gėyeɁlerdi, ö̇ç ėteġ dėrlermişimiş, gėyerlermişimiş. (56) ÇınḲıl daḱaɁlardı,

gelinlerimiz Ḳafasıña cıga dakaɁḷardı, fes gėydiriy̥dik, al ġuşaTırdıg. (57) şimdi bi beyaS kėfen

derim ben oña, şėye gelinlik bi beyaS gelinlik gėydīvėriyoḷar, tämam iş ḳolayına ġaçıyollar.

(58) ėvelki gelinlerimis gö̇zeldi, bėzim buranıñ gelinleri. (59) ėvet, ben de öyle oldum. (60) börümceg̲ derdig̲, be̊yle fesin üstüne börümcē tö̇m örtellerdi, Tepesi cığalı. (61) cığā ne

bilim taɋus ġuşu tö̇y̥ü, reȻkli ġırmızı, yäşil, sarı óyle bír şėy-idi. (62) bóyle ġuşatıḷḷāɁdı buñun

depesiñe bóyle. (63) yäni şėyde barıdıɁ da benim ʿalbümlerin ėçinde resimleri bile var ıdı.

Düğünlerde Yemek

(64) ʿaynen öyle, bamya, topalaḱ, sarma ȯndan sonɁa nōt iŞde piriç pȱlavȯ, etli pȱlav, pilavın

üstüñe tåvī haşlıyollar işde öyle ediyollar. (65) tabi dö̇gün oldumudu özel özenti oḷuyorü, bi

özel olunuyoru. (66) valla ġuzum papaz yahnisi deriS biS, papaz yahnisi. (67) topalaḱ en şėy

geçerli yimegi, en yöresel yimeyimiS anamızdan, ėbemizden, dedemizden, kókümüzden górdö̇̄müs sarma, papaz yānısı en gėçerli yimēmiz papas yānısıydı.

(68) evelki yóresel yimeg̲leri etden ȯḷuyorŭ͜ işde, ġavruḷuyor sarımsaglı çorba

oḷuyorŭ, óyle yapıḷıyordu yani.

Bağ-Bahçe

(69) çog ġuzum tabi, her şey var guzum bizim burda. (70) bi ʿadam bitmeS, hepĩsi biter

bizim bȯranıñ. (71) ne varsa baġ, armudu da var, eriği de var, şeftălisi de var, kirezi de var,

üzüm, bekmeS, yapraḳ, armȱT, faSla d͜eal. (74) kiraS çog vala, şimdi bizim bura ToroSların

başı burdā bişi satılmaS.

(75) şu şeydeğ bogaziçi didiğimiz bir şey var. (76) S͜oōḱ hava deposu orda filen

birig̲tirirlerdi, orda duruɁsa bilmiyom yani. (77) bėlmiyorum ki bademli taraFdan mı geldiñiz? alınāl’dan d͜eal, bademli’den ötede bóğazın içinde şėy var, bi s͜oōḱ hava deposu var. (79) orda

bar ısa bėlmiyorum yanı, d͜eal ise başḱa bi yerlerde ḱalacānı taȭmin etmiyom.

(80) bekmeS bizim burda bile var. (81) bekmeS oḷmaz oluɁ mu! (82) yirmüden veriyorḷaɁ.

gȩt düglerinde yirmüden veriyorlaɁ. (83) burda on seġiz – on yediden veriyorlar kóyün içiñe. (84) ɋalla yaPragı şu ḳŏperatifde var, ḱurdular da bugün ȭatda isdemişler de

ḳoperatifden yaPraḳ çıḱara gėtdiler. (85) şu ġomşuḷarımıS var da ḳŏpretif başġanı, var yani, şu

anda ġurulu yaPraġ var, şórda yoḳarda.

(86) guzum ekib biçme bizim burañın işi hėç bitmeS. (87) şú anda yá̄mır yāğmasa hėr

güñun iş olur. (88) yāmır olmadī zamanda gediyoɁsun şemdi, daŞ dopluyoñ Tarlandan,

bāçandan. (89) çapıyla súrüyor ya, çapaḷar ķırıḷmasın d͜ein.

(90) damlama fortumları var, fortumlar topḷanāyor. (91) hemen zaten ocaḳ ayı, ocaḱ

çıḱar çıġmaS başḷăḷar şeye şev̥tăl budamáya, ayva budamáya. (92) ŏñdan sōra şubatda da

súrmeye başlălar. (93) hėç buranıñ işi bitmeS, arḱa arḱası ġullanırlar.

(94) arḱa arḱası hava yağarsa bizim istĩrātimiS oḷur. (95) hava yāmazsa ne istĩrāT var

ne durmag var burda. (96) aynen óyle, hėç boş gúnümüS geçmez bizim bur͜aıñ.

Oyunlar

(97) Çoḱ ġuzum oynamaz oḷur muyun! (98) kórebe oynardım çocuḳlar şē ͜ ke, güÇcǖke. (99) bi haḷamın gızı varĭdı, biz d̔ama şöyle şi͜ īderdik, cızıḱları cızardıḱ, ȩvcȱlüg̲ yapardıḱ. (100)

geçileriȻ boynuzlarıñı soḱ͜aın orḷardan toPḷardıḱ. (101) buynuzḷarla buynuzları vurduñ muydu

içiñden şėy çıḱar şó ġadar ġeçi guzā dėrdik oȻlarla.

(102) olmaz olur mu! (103) çanaḱ çölmek tóplardıḱ, ġomşuluḳ oynardıḱ çocuġḷarla. (103)

artıḱ ney nasıl deyim s͜aã, kórebe oynardıḱ, bom derdig, bom oynardıḱ çocuġḷarla.

(104) bom oȻ iki on üç çópü toplarsıñ, bir deyn͜ēin ucuna ḱorsuȻ, üc beş çocuḳ bír aɁa gelirsiȻ,

kimiñ ismini şėy ėderse bi vurduń mu çöpe o çöp pirem pirem olur.

(105) oñ iki on üç çöpten sen oñu topḷāsáy̥a ġada millet ḳacışır. (106) sen onı topḷayıp da şiy

ides͜ie ġada tóplayacañ ondan sōra adamḷaɁı bulacañ, kim ilk bulursañ o ebe olurdu, çok ēlenceli.

(107) şindi baḱarın çocuglar top oynarḷarsa óynuyoɁlar, oynamazlarsa hiç bişi yog yani. (108)

bizim şėyde beyrem olurdu mesela, geliȻler, ġızlar häpimiS çoḷuḳ çocuḳ bu siziñ Ḳalınāl’dan indí̄niz yėre haman kóyuñ üst başına gírişde meg̲debíñ órdaydı, oḱul oráya toplanırdı. (109)

gelinler Ḳızlar aḱşamlara ġadar oynaşıllardı, orda geyinirler, ġuşanırlardı. (110) sanḱı açlıḱdan

ólup gítseler dahı yimeg yim͜ĕē daa eve gitmeSdig̲ biS; oyun oynardıḳ.

(111) malaḱ derlerdi, haḷata, uḷata dėrlerdi. (112) óynadimĭz orda çómleg̲ derlerdi. (113) ḳoca ḳoca

avradlar óyle yaşlıyĭmış, gencĩmiş, cocugŭmuş yoġ, herkes orda āşama ġadar oynaşırdı. (114)

şimdi ne bayramĭdıgı belli olur ne seyranĭgıdı belli olur (115) hėç bitdi yani, o esg̲i geleneg̲ler

ȯsüller bitdi. (116) gelen işde ėki aḱrabam var ĭsa o geliyorŭ, temam bi ˛ey yoḱ ama eski

bayramlar, eski gelenler çoḳ şeyĩdi yanı şindiki gibi dçl idi. (117) çok cıvıl cıvıldı tabi canım,

häreketl͜i īdi. (118) şindi yoḱarıya͜ elen ėki kişi gesse, iki çocuḱ, ġıs, geȻş ġıS gesse laf

edeɁlerdi. (119) şoraya çıḱmış, ġıSlar ōlanlara bişi ėder deyin laf ėderler belki de.

(120) valla d͜oăsını filan d͜eel, ilk çōdu, ben de d͜oumda çohdu mesela. (121) çocuḱ

doğarḱa beraber yıḱarsın çocuğu, sararsın sarmalarsın şóyle ḳorsun, başḱa bişey yoḱ yani, ismini ġoycaklarında da ḳulāna ezänıḷa üş kere oḱuyollar, seniñ ismin şu deyollar. (122) işde

häfta içinde oñ gün içinde TuzlarıS çocugu. (123) díş bulgurunu da veriy̥ĩs çocuğun, diş

bulgurunu da. (124) diş bulguruña şöyle aynaları ġoruS, saatları ġoruS, ġuran ġoruS, kitab

ġoruS, ġalem-defter ġoruS, Pıçaḳ ġoruS.

(125) ġızsa í̄ne iplig̲ ġoruS ne ólacak deyĩ. (126) assında onlar goca ġarı şeyi de sanıḱası

da geçeri yoḳ͜ onnarın amma yapíḷíyŏ͜ ani.

Asker Uğurlaması-Karşılaması

(127) valla biri asg̲ere gėdecēnde asger yimegi vĕriyollar, asger yim͜eē vĕriyoɁlar. (128)

tópḷanıyor kóyun̥ yaḱın adamları tóplanıyorḷar, üç beş sȯfra adam oluyoru. (129) asger yimē

óturdugunda herkes oturuyoɁ gayri.

(130) askerden bir yaḱını, bi şeyi varı asḱerin ilk dıḱımıñı elinden yiyemeden elinden

atarıS. (131) o asker meselâ bi ėgm͜eĕ elinden alırıS, o ėg̲m͜eĕ beldi, āzına ḳatacaḳ, yiyecegya

hemen o ėg̲m͜eĕ elinden alırıS. (132) o ėg̲m͜eĕ Ḳoōdururlar, aḷ bunu saḳla derler. (133) eviñ

añasına veya eşiñe kim varĭsa o asḱer ilg Tıḱımıña döner doḷaşır gelir dirlerdi. (134) evvel

zamanında benim ġocam da gėtdi; ayñısını yabdılar mesela. (135) ūrlandıgĭñdan sonra gėderiS

camiñin óñüne ėkmeg yimeg yidikden sora. (136) camiñin óñ̥ünde asgerlerimizi hȯcalar dualar. (137) Ḳadın erkek hep tóplanırıS, şo kóyüñ çıḱışı, ḳarasu’yuñ bogaz deriz, ȯrda

͜uŭrlarıS askerlerimizi ͜uŭrlarıS. (138) allah’ın şeyiyle gúle gúle gediñ, gúle gúle gelin deyi

ordan ͜uŭrlarıS ġuzum.

(139) evel gelince şey idi yani uzaḳdan gelirlermişĭmiş vasıta y͜oóḱa. (140) dağ köyüñ

beklerlerĭdi. (143) hadim’den yörüyereg̲ gelcek, ḳarşı dağdan. (144) şimdi araba olunca

gelüverin, hēç haberiñ bile olmaS. (145) hoş geldin, beş gėtdiñ işde asger aynı bi, bi yerden

gelmiş gibi oḷur.

(146) ȯnceden beklerdik tabĭ ḱı biz oraya kerkez derdik. (147) kerkez’e ġadaɁ yanı

çocuḱlūmda çoḱ beklerdiler milleti, biz de giderdik çocuḱluk dȩɋriyemizde. (148) yarım asırlık

adam oldum gaylı göcÇüg̲ d͜eēlim ben de. (149) orda beklerdig hac ıḷarı da ūrlama gibi. (150)

hacıyı da óyle ėderdik, hac ıḷarı da órda beglerdik. (151) ḳarşılama tö̇reni gibi yapardıḳ. (152)

orda hem ūrlardıḱ hem ġarşıḷardıḱ.

(153) şindi amma arabalar olunca herkesin arabası oḷuyoɁ, gelėyor, gidėyor, aynı bi

ġonya’da gezer gibi bilemėyon bile. (154) işde evel dėyom ya eveli olurdu amma şimdi

arabalar olunca hėç bėlemeyon bile. (155) asġer gelmiş ōlun gelmiş, gózün aydın derler tamam,

işde bi deȭasını bilmem. (156) zaten ertesi gúñü gider arabáyla basit, basid͜ olunca ġarşılaması

şėy idmesi yoḳ.

Bayramlar

(157) vaḷa oruş vaḳdi oruş çog gúzel bi şey. (158) hem vücutuña hem dinen hem

imanca çoḳ güzel bi şey. (158) hazırḷarsıñ yemedigin şeyleri yaparsıñ, hazırḷarsıñ, bişirirsiñ

orucu. (159) oruc͜ açmaḳ da çok güzel bi ibadet. (160) bayramı da óyle, özel bi şey. (161) ġurban

bayramı diseñ o da öylesiñe. (162) ġurban bayramıda başıñı ġaşıycaḳ vakit bulmadan āşam

ėdersiñ. (163) bi Ḳurban kesiyorsun on̥uñ ġarnıydı, b͜aȧĭrsagıydı biz onlarla uğraşırḱa ete file

vaḱıt bulmıyıS, et ile ͜aaşam ėderiS.

(164) aḳşam eti de aḳşam şĭ͜˛ ideriS pay veririz tabii. (165) üşde biri pay veririz ki gıyri

(165) benim ġonya’da beş torunum var. (166) çocugum, oglum ġonya’dalar. (167)onlar

hep topḷanırlaɁ, gelirleɁ. (168) bıyramlar da gö̇zel olur tabii gözel olur amma ġalabaliḱ ōrantası

ȯlaña gö̇zel olur yaḷıñızlara d͜eil.

(169) yaz da yabandan gelėyorlar çoluḳ çocug doluyoɁḷar. (170) ev şeñel dėyorlar

insanlar şeneliyoru. (171) çoḳ doḷuyor gúlüm, ġurban bäyrämında daȭa çō͜ ḷuyoru aman şey

ĩramazan bayramıñda. (172) ġurban bayramında fazla o ḳadar olmuyor amma ĩramazan

bayramında daha çoġ͜ oḷuyor kóyümüzde. (173) belk͜ üş ḱat olur kóyün içindeki adam. (174)óyle

çoġ olur yani. (175) çoluk çocuk, araba camiñin öñü dolar Taşar. (176) ġurbanda ġeÇi keseriS. (177)hayvanlarımıS bizim häpimizin varĭdı ġuzum, davarım varĭdı. (178) yirmi segiz – otuz

davarım vardı, in͜eēm varĭdı dört-beş-altı tane aȭırımda.

(179) şindi ōlanlar góçünce, geȻşlik gidince inekleri de satdıḱ, davarları da satdıḱ, hiç

bi şĩ ḱalmadı canlı manlı. (180)dórd tavȯk ġaldı aha. (181) ȯ da olmasın keşke ben ḳoyub varıp

geȷsem yannarına dėye óyle oña baḱarıñ.

(182) gendimiz in͜eē girerdik ėki͜ ü̆ç señedir in͜eē girerdig. (183) üş beş ġişi bir

oluyorlar, ineg alırlar yedi seġis milyara. (184) bu sene de davar aldıḳ, iki davar aldıḳ, oñu

kestig.

(185) ḳızım var burda, o da gedecek köye bö̅͜ün yarın ġoyya’ya gedecek, ōlum var

ġoyya’da. (186) eki çocūm var zaten, benim bir ōlum bir ġızım var, ḱonya’dalar evet. (187)

ḱonya’da bizim ėki engelli çocuğumuz var, torunum. (188) duymazlaɁ, ġonuşmazlaɁ ampĩlet

ämeliyatı yaPdırtdıḱ. (189) o ämeliyat yuzünden doġdorlar didiler yani çocugları e͜ēitime

virmesseñiz faydası olmas deyi. (190) eğer çocuġları e͜ēitime gotürmeniñ sebebiyle e̊v

kiraladıḳ. (191) e̊vde oɁda kirada óturuyorlar. (192) bayramlarda geliyoɁlar, yazın her haFda

gelirler burĭya. (193) her hafda çalışmıya geliɁler iki gün. (194) çalışıɁlar gedeler, iki gün

(196) tabi şubata Ḳadar gelmem. (197) ocaġ͜ ayı çıḱarıs orda. (198) bír de bu ateş şeyi var

işde yakmağa yaḱıt, d͜oal gazlı olȯnca her taraf d͜oal gaz. (199) guzel geçiyor orda baḳ

çocuġlarımĭla, torunlarımĭla.

(200) sabah ben üş kere teravim geldi babănne gelmiycen mi, babaanne ne duruñ? (201)

babanneñiz yatıyor didim, gelmiyorum, gelmeyecem falan dedim biraz. (202) çabık gel

babaanne dirler çocuġlar, çabık gel babaanne dirler.

Hastalıklar Ve Tedavi Yöntemleri

(203) tabi, gendi aramızda ġoca ḱarı ilacı deriz. (204) gendi aramızda ilaşları yaparız

ġuzum. (205) ateşi çıḱdīnda imişik suya ġatarız, imişik suya bayyo yapdırīz.

(206) sirkeli su ėderiz Ḳoltuḱlarınıñ aldlarıña. (207) çocuḱları file ben devamlı şi͜

ĩderdim yani hemen hastalanıb da dȯ̆ġdora͜ ittiñ mi dȯ̆ġdor nĩ ͜ ideceg̲? (208) ya bi şurub

virecek. (209) óksürdȱ͜ mȱydȱ͜ ki nane içerisiñe iki lėmon Kabığı ġaynadıķ şey portaKal ḳabığı

ideriz. (210) nane ideriz, onları kaynadırız, oñu içirīS.

(211) ġendi yöntemlerimiS çoḳ ġoca ḳarılarıñ yapmadıgı şey yoḱ yani. (212)ózellig̲le

Karnı āğrır, yimek yemez, āzımın dadı yoḱ der evel zamanıñ yaşḷıları öyle derdi.

(213) bȱberli bulamaÇ dėrdig̲ biz, bȱberli bulamacı bişirīdiK, sarardıḳ ġarınlarıña. (214)

o, bȱr͜˛ gün durdu muydu ėrtesi güñe āzımın dadı geldi diye bȱberli bulamacı çoḱ sarardıḱ biz hastalara. (215) ama şimdi sarmazlar da, etdirmezler de. (216) garnıñ ārır yimeg̲ içmeden

kesilirdi ėvel hasdalar. (217) şindi dȯġdŏra gėdiyor, dȯġdŏr oña göre tedavisiñi yapıyor.

(218) yö̇regi, göbeği yaparız o ayrı. (219) yö̇re͜ ḱaḱması dēl o ayrı. (220)ġarnıña su durū,

işdahsız oluɁsun. (221) bȱberli bulamaÇ, bȱberi atarsıñ, biraS bekmeS ġorsun suyuyla, suyuñ

bardagı bekmezi et, bir su bardagı da su et. (225) tavıya ġorduḱ, eyi bi ḱaşıḱ acı bȱber iderdik. (226) pul bȱber, acı bȱber, oȻuñ aldī ḱadar unuḷa bişirīdíg̲ böyle.

(227) tabi unuḷa bişirīdig, bȱberli bulamaç ideriz aynen. (228) bi su, bi bekmez, bȱber,

un, aldī ḱadar şöyle bulamaç gibi olıcaḱ. (229) tabi ıccak ıccak tenīñ alabildî gadar ıscacıkcana

sarardık. (230) bäya biɁ gün iki gün yaşcana yetsin dirlerdi de me saliha? (231) - yirmi dört sāt duracak.

(232) bugün ne zaman? öle yani şimdi yapmıyoS.

(233) dȯḱdor gelir, dȯḱdora viririS. (234) ġarnına sarardıḳ, çoḱ faydası görülürdü evel

zamanların insanları.

(235) - góbē düşdü, ġarnı ārıdımıdı bile de góbē dönderdirlerdi şóyle elleriyle.

(236) o ayrı baḱ, oñu dȯḱdor bėlmiyoru, yüregi bilmeS, göbegi bilmeS dȯḱdor. (237)

saña bi īne ilaÇ yazar. (238) zaten ezberlemiş doḱdurlar, ne ḱafam ārıdı, disen onu yapacānı

biliyoru. (239) ġarnım ārıdı dirsen onu yazcānı biliyor zaten.

(240) belim ārıdı diyi ben doḱuz dȯḱdora vardım, yazcānı bellemiş, ezberlemiş Saten. (241) hėç seniñ şöyle tibde mayelemeye etmeye gelen gereg̲ yok. (242) ezberlemişler yazıyorlar.

(243) - vardım vardım geldim, vardım vardım geldim bilebīdi mi? Cenaze Âdetleri

(244) cenazeyi yıḱarlar, gendimiz yıḱarıS biz cenazeyi. (245) bi özel yıḱayacag yeri yoḳ,

bir şeyi yok. (246) evȱnüñ önüñde herkes cenazesini evȱnüñ önünde gendisi yıKadır. (247)

kėfenledir zaten cenaze ni eder, gömülür. (248) yeñile oldu, ik͜ üş señedir yiriñe edliekmeġ

ġonya’da, çarşıda heb ġonya’da yaPdırırlardı. (249) ya bizim burḷarda da olur oldu. (250)

ceñazenin özel bir şeysi yoḳ. (251) evel yaPdırīsan allā iṭātin varsa mȩvlıdın oḱudursun,

eliniyle evirdiyseñ o da oñu yiyceg̲sin der. (253) yat yat burda dirler tämam işde yat artık gedik

tamam gayrı. (254) benim anam da aynı üyle yatır ḱaynanam da aynı üyle yatır. (255) yat didiler

vesselam tamam. (256) ne bi tesbiȭı çekildi, çekdirdiler tämam. (257) hiiç öyle bir şey yapılmadı. (258) bu anamın ġendi anamın dedim ġardaşıma anamıñ davarı varĭdı, bulguru varĭdı,

ġavurması varĭdı mesela çok şeyi varĭdı yėdireg̲ içireg̲. (259) bi dedim mȩvlidiñi oḳudalım,

evelden milledi toplayalım.

(260) Saten kóyümüS az bi şey. (261) ya ḱapı ḱapı çağıriyıdıḱ ya bi anos yapılíy̥di ama

çārılırdı yani pilan adamıñ tesbıȭı çekilcēmiş deyi. (262) orda yimeg̲ verirlerdi, hȯcalar gelirdi,

dua edilirdi işde, ne biliñ gine de öyle bi ġalbimden çıḱardı. (263) bizim ōlan didim yapalım

didim añamın şīni didim. (264) aba didi ḳalbiñi raȭad dut, huzurlu ol didi. (265) ben didi şeye

didi ḱurslara vėrdim geldim didi, vėrdim ben oñun parasını didi. (266) öyle deyince dilim ḱısa

geldi.

(267) ḱaynanam öldü, yeriñde aynı ȩvin içinde davarı var, bulḲuru var, efendime

Belgede Hadim (Konya) köyleri ağzı (sayfa 147-200)

Benzer Belgeler