• Sonuç bulunamadı

Ülkemizde Üstün Yetenekli Öğrencilerin Belirlenmesi ve Eğitimi

Literatürle, gerek genel anlamda üstün yetenekli gerekse matematikte üstün yetenekli öğrenciyi belirlemeyle edinilen kazanımlar ve belirme yaklaşımları önceki başlık altında ortaya kondu. Ortaya konulanlar paralelinde ülkemizdeki üstün yetenekli öğrencileri belir- leme ve eğitim verme girişimlerine tarihsel süreç içerisinde yer vermek, matematikte üstün yetenekli öğrencileri belirleme adına yapılanları görmeyi sağlayacaktır.

Ülkemizde, üstün yetenekli bireylerin tarihsel süreç içerisinde en iyi eğitildikleri ku- rumlardan biri Enderun mektebidir. Enderun mektebine öğrenci seçimiyle ilgili bilgilere üstün yeteneklilik kavramının tarihsel gelişim süreci içerisinde yer verilmişti. Bu başlık altında Enderun’da verilen eğitime değinilmektedir. Enderun, yürüttüğü müfredatla, bugü- nün bir yüksek okulu niteliğindeydi. Enderun Mektebi, ilk iki kademesi hazırlık aşaması olmak üzere üç kademeden oluşmaktaydı. Aileye verme diye isimlendirilen ilk kademe, devşirme olarak alınan çocuklara 7-8 yıl Türk aileleri arasında Türk ve İslam kültürünü öğretmeyi amaçlıyordu. İkinci kademe Hazırlık Sarayları adı verilen kurumlarda gerçek- leşmekteydi. Bu kademede çocuklara dini ilimler, mantık, coğrafya, matematik, hattatlık, ahlak bilgisi veriliyordu. Devrin popüler spor çeşitleriyle, sportif aktiviteler oluşturuluyor- du. Ayrıca okul dönemindeyken devletin çeşitli kurumlarında iş hayatına atılma, teorik bil- giyle pratiği buluşturma imkanı sağlanıyordu. Üçüncü kademesi ise kendi içerisinde kade- meleri bulunan Enderun-u Hümayun idi (Yeşilova, 1997). Enderun-u Hümayun’a alınan öğrenciler titiz, elemeli bir eğitimi teorik ve pratik olarak alırlardı. Burdaki eğitim, saray hizmetlerini yürüterek uygulamalı eğitim alma; İslami ve müspet ilimlerde teorik bilgi al- ma; beden ve sanat eğitimi almadan ibaretti. Enderun’da alınan teorik dersler şunlardı: “Kuran, Ulum-i Diniye,(Dini İlimler), Resail-i Türkiye (Türkçe Risaleler), Ta’lim-i Sülüs (Hat Talimi), Kavaid-i Türkiye (Türkçe Kurallar), Hatt-ı Sülüs (Sülüs Sanatı), Arabi Sarfi (Arapça Grameri), Farisi (Farsça), Tarih-i Enbiya (Peygamberler Tarihi), Hesap, Coğrafya, Resim, Hatt-ı Rika, Arabi (Arapça), Tarih, İmla Dersi, Edebiyat-ı Türkiye (Türk Edebiya- tı), İnşa (Metin Yazımı), Hendese (Geometri)” (Akkutay, 1984, s 139-147).

Enderun’un iç örgütlenmesi altı kademeden (odadan) oluşmaktaydı. Bunlar, alttan üste kademeli olarak, Büyük ve Küçük Oda, Doğancı Koğuşu, seferli Koğuşu, Hazine O- dası ve Has Odadır. Alt kademelerde üç farklı dil, musiki, dini ilimler, oymacılık, tezhip öğretilir ve sportif aktivitelere katılım sağlanırdı. Alt kademelerden terfi yoluyla üst kade- melere çıkılırdı. Üst kademelerde çocuklara, görevlendirilecekleri alana göre eğitim veri-

lirdi; örneğin dış hizmetler, vezirlik gibi. Bu mektepten sayısız mimar, sanatkar, şair, asker, müzisyen, bilgin, din adamı, nakkaş, edip kısacası devletin birçok alanda yapısını ayakta tutan, üstün yetenekli ve vasıflı insanlar yetişmekteydi. işleyiş ve yapısıyla, Bilgili’ye (2004) göre, Enderun mektebinin devşirmeden itibaren, eğitim-öğretime ilişkin dikkat çe- ken yönleri şunlar olabilir: Üstün yetenekli potansiyelin titiz ve tavizsiz tespit edilmesi; üstün yetenekli potansiyeli eğitme; eğitim sürecinde elemeye tabi yükselme; alt yapı okul- ları oluşturma; teorik ve uygulamalı eğitimi birlikte sunma; eğitim disiplini, motivasyon (mükafatlandırma ve cezalandırma usulüyle); eğitimi destekleyici kaynakların bulunduğu kütüphanelerin oluşturulması; grup rehberlikçilerinin olması (lalalar); kıdemli ve başarılı öğrencilerden eğitim içerisinde yararlanma; güzel sanatlar, beden ve dil eğitimi; yatılı öğ- renim görme; görgü kurallarını öğretme ve eğitilmiş potansiyeli istihdam etmedir.

Cumhuriyet tarihine bakıldığında, üstün ve özel yetenekli öğrencilerin eğitimine yö- nelik bazı düzenlemeler, uygulamalar yapıldığı görülmektedir. Dilendiğinde uzatılabilecek bu düzenleme ve uygulamalar listelenecek olursa (Dönmez, 2004; Enç, 1979):

• Müzik, resim ve diğer güzel sanat dallarında olağanüstü yetenek gösteren çocukla- rın, 6660 sayılı kanun doğrultusunda, devletçe eğitilmelerinin sağlanması,

• 1964 yılından itibaren 5 yıl süre ile Ankara Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nin ba- zı ilkokullarda yürüttüğü özel ve türdeş kümeler uygulaması,

• 1416 sayılı kanun doğrultusunda, yurt dışına bilim adamı yetiştirme programı kap- samında insan gönderilesi,

• Devlet ortaokul ve lise parasız yatılılık sınavları,

• Öğretmen okulları ve yüksek dereceli diğer meslek kurumlarına giriş sınavları, • TÜBİTAK bursları, yarışmaları ve bilim adamı yetiştirme programları,

• Fen Liseleri, • Anadolu Liseleri, • Bilim sanat merkezleri.

Türkiye Cumhuriyeti döneminde üstün yetenekli öğrencilere yönelik eğitim kurumu açılması 1964’te Ankara Fen Lisesinin açılmasıyla gerçekleşti. Ülkenin ihtiyaç duyduğu yüksek seviyeli ilim ve fen adamlarının yetiştirilmesine yönelik bu okul, matematik ve fen bilimlerinde yetenekli çocuklara hitap etmekteydi. Bu okul merkeze bağlılığı yanında, geli- şime imkan verecek idari ve çalışma serbestliğine de sahipti. Bu okulun öğretmenleri yurt dışında eğitilerek takviye edildi. Okul kitapları ve öğrenci seçiminde kullanılan testler ya-

bancı kaynaklardan tercüme edildi. Okul binası, araç-gereçler ve laboratuar malzemeleri uygun şekilde dizayn edildi.

Fen liselerine öğrenci alımında, ülke geneline yayılan, sınav sistemi kullanılmaktadır. Bu sınava başvuracak çocuklardan Türkçe, Matematik ve Fen Bilgisi derslerinin not orta- lamalarını belirli puanın üzerinde tutmaları gerekmektedir. Bu okullarda okutulan matema- tik ve fen bilimleri derslerinin haftalık ders saati toplamı, yaklaşık olarak, diğer tüm kültür derslerinkinin toplamı kadardır (M.E.B., 1994).

1980 sonrası Türkiye’sinde başarılı öğrencilere eğitim veren eğitim kurumlarına ya- bancı dille eğitim yapan Anadolu Liseleri de eklendi. Bu okullarda yabancı dil derslerinin yoğunluğunun dışında lise müfredatı aynen uygulanmaktadır. Bununla birlikte matematik ve fen bilimleri dersleri yabancı dille okutulmaktaydı. Yakın zamanda bundan vazgeçildi. Anadolu lisesi öğretim programının uygulandığı resmi ve özel okullarda matematik ve fen derslerinin Türkçe okutulması, ancak okulların eğitim ortamları ve veli istekleri dikkate alınarak, yabancı dilde de okutulabilmesini öngörmektedir (M.E.B., 2002).

Milli Eğitim Bakanlığı, Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdür- lüğü'ne bağlı ilk ve ortaöğretim çağı öğrencilerinin üstün veya özel yeteneklerini geliştir- mek amacıyla Bilim ve Sanat Merkezi adıyla değişik illerde kurulmuştur . Merkez'de üstün (matematik ve fen alanında) veya özel yetenekli (resim-müzik) öğrencilerin yetiştirilmesi amacıyla yetenek ve kabiliyetlerinin geliştirilmesine yönelik eğitim verilmektedir. Mer- kez'de eğitim alan öğrenciler bulunduğu ilin şehir merkezindeki ilk ve ortaöğretim kurum- larındaki öğrencilerden yapılan sınavlar sonucunda seçilmektedir. Eğitim dörder aylık dö- nemler halinde verilmekte ve performansı yeterli görülen öğrenciler bir üst döneme devam etme hakkını kazanmaktadırlar. Merkez'de eğitim, öğrencilerin örgün eğitimlerinin dışında kalan zamanlarında yapılmaktadır. Bilim sanat merkezlerinin kuruluş amacı: ilk ve ortaöğ- retim çağındaki üstün veya özel yetenekli öğrencilerin bireysel yeteneklerinin farkında ol- malarını, kapasitelerini genişleterek en üstün düzeyde kullanmalarını sağlamak ve zihinsel gelişimlerine katkıda bulunmak, saklı olan mucitlik yeteneklerini ortaya çıkarmak, ilgi a- lanları birbirlerinden farklı olan bu öğrencileri, alanları doğrultusunda eğitmek, bu genç beyinlerin ülkesine faydalı birer birey haline gelmelerini sağlamaktır (M.E.B., 2001).

Bilim Sanat Merkezlerinin hedef kitlesi; okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim ça- ğındaki üstün veya özel yetenekli çocuklardır. Merkez’in yönetmeliğine göre üstün veya özel yetenekli çocuk: zekâ, yaratıcılık, sanat, liderlik kapasitesi veya akademik alanlarda

lenen çocuktur (M.E.B., 2001, s. 669). Merkez’in öğrenci seçiminde matematikte ve fen bilimlerinde üstün yetenekli öğrencileri belirleme aşamaları şunlardır:

i. Öğretmenleri tarafından aday gösterilen öğrenciler için aday gösterme formları, º okul öncesi eğitim kurumlarında okul öncesi öğretmenlerince,

º ilköğretim kurumlarında 1-5 inci sınıflar için sınıf öğretmenleri; 6-8 inci sınıflar için şube öğretmenler kurulunca,

º ortaöğretim kurumlarında sınıf rehber öğretmenler kurulunca doldurulmaktadır.

ii. Formlar bilim sanat merkezi yürütme kurulunca değerlendirilmektedir. Uygun gö- rülen öğrenciler, bakanlıkça hazırlanan, genel başarı testini almaktadırlar.

iii. Başarılı olan öğrenciler WISC-R (IQ) zekâ testine tabi tutulmaktadır. Bu testte ba- şarı gösteren öğrenciler Merkez’e kayıt hakkı kazanmaktadır (M.E.B., 2001). Merkeze öğrenci belirlemede, öğretmenler, öğrenciyi tek aday gösterendir. Özellikle sınıf kalabalıklığı göz önüne alındığında öğretmenin her öğrenciyi yetenekleriyle tanıması neredeyse imkansızlaşmaktadır. Öğretmenin cevap vermesi istenen form maddeleri genel anlamda zihinsel yeteneği ortaya çıkarıcı maddelerdir. 28 maddelik formdaki maddeler a- rasında matematiksel üstün yetenekli öğrenci karakteri olabilecek 2-3 maddeye rastlanmak- tadır (M.E.B., 2001). Ayrıca her ne kadar öğretmenden formdaki maddelere cevap vermesi istense de, aday göstermede, öğretmenin kendi üstün yeteneklilik görüşü ağırlık kazanabi- lir. Öğretmen üstün yetenekliliğin mahiyeti konusunda bilgilendirilmemektedir. Literatür, öğretmenlere yönelik üstün yetenekli öğrenci karakterlerini tanıtıcı programlar yapılmadığı sürece, öğretmenin kendi üstün yeteneklilik tanımına göre aday göstermesinin kaçınılmaz olduğundan bahsetmektedir (Richert,1987). Bakanlıkça hazırlanan soruların, seçim yapılan ildeki öğrenciye ne kadar hitap ettiği de ayrı bir konudur. Hitap ettiği varsayılsa bile genel başarı testi matematikte üstün yetenekli öğrenciyi belirleyici olmayabilmektedir. Başarı testleri çocuğa en fazla öğretileni ölçebilmektedir, çocuğun varabileceğini değil (Miller, 1990). Öğrenci seçiminde kullanılan, WISC-R, genel zihinsel yeteneği ölçmeye yönelik bir zekâ testidir. Yaygın kullanılan bir testtir; ama bundan önceki bölümde çokça tartışıldığı gibi zekâ testleri matematiksel üstün yeteneği ölçmede, her zaman ve her birey için, etkili bir ölçek değillerdir. Zekâ testleri matematiksel zekâyı bulsa bile aynı tip matematiksel çö- zümler yapan çocukları belirleyebilmekte, yaratıcı, orijinal çözümler yapan çocukları bu-

lamamaktadır (Krutetskii1, 1976). Merkez’in zekâ anlayışı, zekâya geleneksel bakış şekli-

mizle paralellik göstermektedir. Zekâ konusuna geleneksel bakış şeklimiz yanlış değil ama eksiktir (Öktem, 2001). Geleneksel eğitim sistemimiz analitik zekâya yöneliktir ve buna uygun hazırlanan testlerle daha çok analitik yön ölçülür, yaratıcı ve üretken zekâ ise unutu- lur. Merkez’in belirleme yöntemi matematiksel üstün yeteneği belirleyicilikten uzak gö- rünmektedir. Merkez’in öğrenci seçmede kullandığı veri toplama araçları tamamen etkisiz- dir demek istenmemektedir. Bunların başka veri toplama araçlarıyla desteklenmesi ve daha özele inmesi (matematik alanı için matematiksel yeteneğe yoğunlaşması) gerektiği söy- lenmektedir. Merkez’in belirleme yöntemi matematikte iyi olan çocukları belirleyebilir ni- teliktedir.

M.E.B. (2001)’deki yönergede belirtildiği şekliyle Merkez’de uygulanan programla- rının genel ilkeleri şunlardır:

• Öğrencinin ilgi alanları dikkate alınmalıdır.

• Öğrenciye, seçtiği konuda, derinlemesine öğrenme olanağı sağlanmalıdır. • Araştırmacılık, keşif, inceleme ile soyut düşünme üzerine durulmalıdır.

• Analiz, sentez gibi yüksek düzeyde düşünme becerilerinin geliştirilmesi sağlanmalıdır. • Yaratıcılığın geliştirilmesine önem verilmelidir.

Öğrencinin ilgi alanında başarılı olabilmesi ve derinlemesine öğrenme gerçekleştirmesi, alanıyla paralellik gösterecek yeteneğinin güçlü olmasıyla mümkündür. Örneğin ilgi alanı matematik olan öğrencide matematiksel yetenek aranmalıdır. Genel anlamda zihinsel yete- nek her zaman matematiksel üstün yeteneği yansıtmamaktadır. Kaldı ki matematiksel yete- nek bile kendi içerisinde aritmetikte, cebirde ve geometride üstün yetenek diye çeşitlilik gösterebilmektedir (Krutetskii, 1976). Genel anlamda zihinsel yetenekli öğrencinin örneğin geometride üstün yetenekli olduğunu söylemek; soyut, analizci ve sentezci düşünme ger- çekleştirebileceğini söylemek her zaman mümkün değildir. Yaratıcılık öğrencide ayrı bir potansiyeldir. Zekâ testlerinden ayrı bir ölçek (örneğin yaratıcılık testleriyle) ya da yakla- şımla ölçülmeye çalışılmalıdır. Çocuklardan yaratıcılıklarını geliştirmeleri beklenmektedir, ama yaratıcılığın potansiyel olarak varlığı araştırılmamaktadır.

Fen ve Anadolu liselerinde farklılaştırılmış müfredatla öğretim sunma çabaları, yete- nekli öğrencilere, kısmen de olsa, öğrenme ortamı oluşturmaktadır. Nitelikli öğrenciler bir araya toplanmaktadır; ama onların yeteneklerine cevap verecek öğretim kalitesinin tuttu- rulduğunu söylemek mümkün değildir. Öğrencileri bekleyen üniversite sınavı, onların öğ-

renim önceliklerini değiştirmektedir. Ayrıca öğrencilerin okula seçiminde tek bir genel ba- şarı test sonucu ölçü alınmaktadır. Bu iki okula, aynı sınavla; fakat farklı taban puanlarla öğrenci alınmaktadır. Fen lisesinin taban puanı Anadolu lisesininkine göre daha yüksektir. Taban puan farkı, Fen lisesi öğrencisinin, istisnai durumlar hariç, akademik başarısının ve zihinsel yeteneklerinin daha iyi olduğu anlamına gelebilir. Fen lisesine seçim yöntemi, test çözme becerilerinden yoksun; anacak ilgilendiği matematik veya fen bilimleri konusuna zihnen yoğunlaşabilen öğrenciye ulaşma imkanı vermemektedir. Bununla, Fen lisesine se- çilmiş öğrencinin zihni yoğunlaşmayı gerçekleştiremeyeceği kastedilmemektedir. Zihni yoğunluğu sağlayıp, test türü ölçekte başarılı olamayanların, Fen liselerine seçilemediği söylenmeye çalışılmaktadır. Üstün yetenekli öğrenci çalıştığı konu üzerinde zihni yoğunlu- ğu sağlayabilen, motivasyonu yüksek öğrencidir. Dolayısıyla yetenekli öğrenciler Fen lise- lerinin dışında kalabilmektedir. Diğer yandan, seçim yöntemi yaratıcılık yeteneğini ortaya çıkarıcı olmaktan da uzaktır. Benzer endişe Bilim Sanat Merkezlerinin öğrenci seçim yön- teminde de yaşanmaktadır. Gerek Fen ve Anadolu liselerine gerekse Bilim Sanat Merkezle- rine öğrenci seçiminde, literatür paralelinde geliştirilmiş seçim yöntemleri kullanılmadıkça, üstün yetenekliliği oluşturan faktörler ölçü alınmadıkça, aranılan öğrenciye ulaşmak ve dı- şarıda yetenekli öğrenci bırakmadan bir belirleme yapmak mümkün olmayacaktır. Ayrıca seçilen öğrenciye, üniversiteye giriş kaygısından uzak bir şekilde, yeteneğini üst seviyele- rine çıkarma fırsatı sunulmadıkça beklenilen verim alınamayacaktır.