• Sonuç bulunamadı

B) Asgari Ücretin Belirlenmesi

3- Ücretin Haczi

Ücret seviyelerinin genel olarak düşük olduğu ülkemizde zor koşullarda hayatını sürdürme çabasında olan işçilerin de zaman zaman borçlarını ödemekte güç duruma düştükleri ve alacaklılarınca kendileri aleyhine icra takibi yaptıkları karşılaşılan durumlardandır. Böyle bir durumda genellikle alacaklının işçinin malvarlığına ve öncelikle işçinin ücretine haciz koyarak alacağını alma yoluna gittiği görülmektedir. İşçinin bu sıfatını koruduğu sürece en azından alacaklılarının başvurabileceği bir ücret olacağından işçinin aczi söz konusu olmamakta, alacaklı geçte olsa alacağını tahsil edebilmektedir166.

Ancak işçinin borçlarından dolayı alacaklılarının sınırsızca işçinin ücretine başvurulabilmesinin uygulamada yaratacağı sakıncaları göz önüne alan kanunkoyucu söz konusu duruma ilişkin olarak İş Kanunu ve İcra ve İflas Kanunu ile işçiyi

164 EVREN, s. 106; ÖZDEMİR, s. 146. 165 EVREN, s. 106; ÖZDEMİR, s. 146.

koruyucu hükümler getirerek alacaklıların sınırsızca işçinin ücretine başvurabilmesini engellemiştir.

İcra İflas Kanunu’nun 83. maddesi, borçlunun maaş ve ücretinin bir kısmının haczedilemeyeceğini belirtmektedir. Bu maddeye göre, borçlunun maaş ve ücretinden borçlunun ve ailesinin167 geçinmeleri için gerekli olan miktar borçluya bırakılır ancak geri kalan kısım haczedilebilir. Buna karşılık İş Kanunu’nun 35. maddesinde öncelikle işçinin aylık ücretinin dörtte birinden fazlasının haciz edilemeyeceği hüküm altına alınmış ve bununla da yetinilmeyerek İİK.83’e paralel olarak işçinin bakmakla zorunlu olduğu aile üyeleri için hakim tarafından takdir edilecek miktarın da bu sınırlamanın dışında olduğu belirtilmiştir. Bir başka deyişle kural olarak önce işçinin maaşının dörtte üçü olan tutar haciz dışı bırakılacak, daha sonra da hakim tarafından takdir edilen işçi ve ailesinin geçimi için zorunlu olan tutar, bu dörtte üçlük haciz dışı bırakılan asgari tutara eklenecektir168.

Bir kısmı haczedilemeyen maaş ve ücretlerin169 neler olduğu İİK. 83’de sayılmıştır. Buna göre maaşlar, ödenekler ve her çeşit ücretler emekli aylıkları170,

167 Kanunda geçen ailesinin ifadesi; takdir esasında dikkate alınacak kimselerin tüm aile üyeleri değil, sadece işçinin bakmakla yükümlü bulunduğu kişilerin aile üyesi sayılmaları gerekecektir. Ancak aile üyesi kavramının dar ve teknik anlamda yani, sadece eş ve 18 yaşını bitirmemiş çocuklardan oluşan bir bütün şeklinde anlaşılmayıp; işçinin kanunen yardımla yükümlü olduğu yakınlarının da, birlikte oturmasa dahi aileden sayılmaları söz konusu hükmün amacına uygun düşecektir.

DEMİRCİOĞLU/ CENTEL, s. 149; Talih UYAR, Gerekçeli-İçtihatlı İcra ve İflas Kanunu

Şerhi, İzmir 1996, s. 2373.

168 TAŞMAN, s. 404; ERKUL/ KARACA, s. 308; Baki KURU/ Ramazan ARSLAN/Ejder

YILMAZ, İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2004, s. 303; Saim ÜSTÜNDAĞ, İcra Hukukunun

Esasları, İstanbul 2000, s. 193; MOLLAMAHMUTOĞLU, s. 411.

169 HGK. 13.01.1954, E. 5, K. 5 Yargıtay’a göre işçi ücretinin tayininde işçiye nakden ödenen paradan başka temin edilen sair menfaatlerinde hesaba katılması lazımdır. 12. H.D. 25.04.2002,

E. 2002/8185, K. 2002/ 8560.. “….Borçlu hakkında yapılan takibin kesinleşmesi üzerine DSİ’ den

almakta olduğu işçi maaşının ¼’ünün haczi, doğmuş doğacak her türlü yan hak ve alacakların (prim, ikramiye, vergi iadesi, tasarrufu teşvik fonu, hak ettiğinde emekli ikramiyesi alacağı primler) haczine ilişkin Antalya İcra Müdürlüğünün talimatı üzerine Isparta İcra Müdürlüğü’nce DSİ Bölge Müdürlüğü’nden borçlunun aldığı maaşına, nemalarına, ikramiyelerine haciz uygulanmıştır. Yasal süresi içinde borçlunun haczedilmezlik şikâyeti üzerine mercice borçlunun 1475 ve 6772 sayılı yasa kapsamında maaş aldığında bahisle, maaş dışında ikramiye üzerine konan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. İkramiyede ücretten sayıldığından aynı koşullarda haczini engelleyen bir yasa hükmü yoktur. 6772 sayılı Kanunun 4. maddesinde ise fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin haczedilemeyeceğini belirtmiş ancak ikramiyelerin haczedilemeyeceğine ilişkin bir hüküm sevk etmemiştir.” Dinamik Hukuk Yazılımları.

170 İİK.83 emekli aylıklarından maksat daha çok T.C. Emekli Sandığı Kanununa göre bağlanan emekli aylıklarıdır.buna karşılık Sosyal Sigortalar Kanunu ve Bağ-Kur Kanununa göre Bağlanan emekli

sigortalar ve emekli sandıkları tarafından tahsil edilen iratların bir kısmı haczedilemez. Kamu alacaklarının tahsili usulü için ise, üçte birinden çok ve dörtte birinden az olamaz ve ayrıca, asgari ücreti aşmayan aylık gelirlerinde onda birinden fazlası haczolunamaz( 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun171 71’e göre).

Diğer yandan İş Kanunu’nun 35. maddesi ücretin haczine ilişkin bu kısıtlamaları getirdikten sonra nafaka borçlarına ilişkin bir ayrıcalık yaratarak “nafaka borcu alacaklılarının hakkı saklıdır.” hükmünü getirmiştir. Söz konusu hükümden de anlaşılacağı üzere, ücretin haczi açısından bunun anlamı nafaka alacağı söz konusu olduğunda ücretin haciz edilebilecek olan miktarının, ücretin dörtte birlik bölümünden fazla olabileceğidir. Yani bir başka ifade ile, nafaka alacağı takip yapan alacaklı alacağı için işçi ücretinin tamamını haczedebilecektir. Görüldüğü gibi işçi ücretinin haczine ilişkin getirilmiş bulunan kısıtlamalar, işçinin nafaka borcunun olmadığı işçi ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireyleri için tam bir koruma sağlayabilmekte; buna karşılık, yüksek miktarda olabilecek nafaka borçlarında kesin bir koruma sağlayamamaktadır172. Kanaatimizce nafaka alacaklarına böyle bir güvencenin tanınması yerinde olmamakla birlikte, işçi ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere hiç değilse geçimlerini asgari düzeyde sağlayacak bir ücret tutarının bırakılması gerekmektedir.

.

Ücrete birden fazla haciz konulması halinde ise; bunlar sıraya konarak, sırada önde olan haciz kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez173 ( İİK.83).

aylıklarının tamamı haczedilemez. Bunun gibi, ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara T.C emekli sandığı Kanununa göre bağlanan emekli aylıklarının da tamamı haczedilemez. KURU/

ARSLAN/ YILMAZ, s. 303.

171 RG. 28.07. 1953, S. 8469.

172 TAŞMAN, s. 405; İZVEREN/ AKI, s. 243; ERKUL/ KARACA, s. 308; SÜZEK, s. 302. 173 12. H.D. 10.05.2005, E. 2005/ 6942, K. 10285. “….Birden fazla haciz varsa sıraya konur. Sırada

önde olan haciz kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye gidilemez.”, 12. H.D. 22.10.2007,

E. 2007/16015, K. 2007/ 19201. “…..Alacaklının şikayet konusu ettiği husus, borçlunun

kesinleşen borçları hakkında adı geçenin maşına konulan haciz uygulaması ile ilgilidir. Maaş ve ücret haczine iştirak İİK. 83 maddesinde düzenlenmiş olup, kanun koyucu hacze iştirakı kabul etmemiştir.” Dinamik Hukuk Yazılımları.

İş Kanunu’nun 35. maddesinin ücretin haczine ilişkin olarak getirmiş olduğu esaslar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle, tarafların anlaşarak mutlak emredici nitelikteki bu hükümleri ortadan kaldırmaları hukuken geçerli değildir174. İİK.83’te ise, ücretin haczine ilişkin olarak önceden yapılan anlaşmalar geçersiz sayılmakla birlikte, haciz sırasında işçinin, ücretin, haczi mümkün olmayan kısmının haczine açıkça muvafakatı veya haciz sonrası icra memurunun bu işlemine karşı şikayet yoluna başvurmayıp zımnen rıza göstermesi durumunda, ücretin tümü üzerinde yapılan haciz işlemi geçerli olacaktır175.

3- Ücretin Devri

İş Kanunu’nun 35. maddesinde belirtildiği üzere işçi ücretlerinin dörtte birinden fazlası başkasına devir ve temlik olunamaz. Yani işçinin bizzat kendisi bile haczi mümkün olmayan bu miktar üzerinde tasarrufta bulunamaz. Bununla amaçlanan işçinin gerçekleşmiş veya gerçekleşecek olan fakat henüz tahsil edilmeyen ücret alacağının başkasına devir ve temliğinin engellenmesidir176. Kanunkoyucu böylece ücretin haczedilmezliği konusunda koyduğu hükmün, işçi tarafından, ücretin devir ve temliği yoluyla bertaraf edilmesini önlemek istemiştir.

İşçinin aylık ücret alacağının dörtte birine kadar kısmını temlik etmesi mümkündür. Ancak hakimin işçinin bakmakla yükümlü olduğu aile üyeleri için takdir edeceği miktar ile temlik edemeyeceği kısmı daraltabilir. Ücret haczinde olduğu gibi; alacaklının nafaka alacaklısı olması halinde, bu sınırlama söz konusu

174 ESENER, s. 179. 12. H.D. 20.02.2003, E. 2003/ 217, K. 2003/ 3015. “…. Davacı alacaklıYapı Kredi bankası ile takipten önce yapmış olduğu kredi kartları üyelik sözleşmesinin 25. maddesinde SSK’dan almış olduğu emekli ikramiyesinin haczine muvafakat etmiştir. İİK. Nun 83m. Gözetilmeden ve haczedilmezlik hakkındaki önceden feragatin geçerli olmadığı düşünülmeksizin şikayetin kabulü yerine reddi isabetsizdir.” 12. H.D. 31.03.2004, E. 2004/ 12- 167, K. 2004/ 185. Dinamik Hukuk Yazılımları.

175 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 303; ÜSTÜNDAĞ, s. 212; İlhan E. POSTACIOĞLU, İcra Hukuku Esasları, İstanbul 1982, s. 335. H.G.K. 31.03.2004, E. 2004/ 12-202, K. 2004/196. “ …Şikayet davasından dolayı taraflar arasında yapılan yapılan yargılama sonunda Sincan İcra Tetkik Mercince şikayetin reddine karar verilmiştir. İİK. M. 85’e göre icra dairesinde alacaklının haciz talebinin yerine getirilmesi zorunlu olup bu konuda bu konuda icra müdürünün takdir hakkı bulunmamaktadır. Her ne kadar 506 Sayılı Kanunun 121 maddesi gereğince işçinin emekli maaşının haczi mümkün değil ise de bu husus haciz işleminden sonra borçlunun şikayeti halinde göz önünde bulundurulacağından mercice şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.” Dinamik Hukuk Yazılımları.

değildir. Yani bu halde işçi nafaka borcu için ücretinin dörtte birinden fazlasını başkasına temlik edebilecektir177.

Temlik ve devir yasağı ücret niteliğindeki alacaklara ilişkin olup, iş kazasına ilişkin maddi ve manevi tazminat haklarının, bu hakları elde etmek için açılan davanın yargılaması sırasında üçüncü kişiye temlikine İş K.35 engel olmamaktadır178.

5- Ücretin Takası

Borçlar Kanunu’nun 118-124. maddelerinde düzenlenmiş bulunan takas kısaca; iki kişi arasındaki aynı cinsten karşılıklı borçların, bunlardan birinin tek taraflı beyanıyla sona erdirilmesidir. Takası kabil olmayan alacaklar başlığı altındaki 123. maddede sayılan alacaklar bir tarafa bırakılacak olursa, takas için alacaklının rızası gerekli olmayıp tek taraflı irade beyanı ile sonuçlarını doğurur179.

Takas için alacaklıların rızasının arandığı BK.123’de maddede gösterilen alacaklar arasında, nafaka ve işçi ücreti gibi borçlunun ve ailesinin geçimi için kesin olarak gerekli olup, özel niteliği dolayısıyla doğrudan doğruya alacaklının eline verilmesi gereken borçlar denmek suretiyle, işçinin muvafakati olmaksızın işveren tarafından işçilerin ücretlerinin takas edilemeyeceğinden bahsetmektedir180.

177 ERKUL/ KARACA, s. 308; NARMANLIOĞLU, s. 241; TAŞMAN, s. 407; DEMİRCİOĞLU/

CENTEL, s. 147; MOLLAMAHMUTOĞLU, s. 411.

178 9. H.D. 8.6.1971, E. 4781, K. 14560. ÇENBERCİ, s. 765.

179 Safa REİSOĞLU, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2005, s. 360.

180 REİSOĞLU, s. 364; ERKUL/ KARACA, s. 308; EKONOMİ, s. 150; TAŞMAN, s. 408;

DEMİRCİOĞLU/ CENTEL, s. 148. 4. H.D. 04.02.1958, E. 1957/12075, K. 1958/ 645.“…Borçlar Kanununun 118. maddesinin ikinci fıkrasına göre alacak münazalı olsa bile takas

dermeyanı olabilir. Bu itibarla davalı idarenin davacı tarafından idareye ait otobüse ika edildiği iddia edilen zarar karşılığı olan tazminat alacağını davacının idaredeki ücret alacağı ile takas hakkı vardır. Bu durum göz önünde tutularak davacının otobüsün uğradığı zarardan mesul olmadığını ileri sürmesi halinde, bu husustaki delilleriyle bunun ispat edilememesi takdirinde davacının zarar miktarı hakkındaki delillerin toplanarak davalı idarenin takas dermeyanın da ne dereceye kadar hakkı olup olmadığı tesbit edilmek, takas dermeyanında hakkı olduğu tespit olunduğu takdirde Borçlar Kanunun 123. maddesindeki tahdit de göz önünde tutularak bir karar verilmek gerekirken mücerret herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın davalı idarenin davacının ücretinden kesinti yapamayacağı gerekçesiyle davalının kabulü usul ve kanuna aykırıdır.” Dinamik Hukuk Yazılımları.

Borçlar Kanunun işçi ücretlerinde takas olanağını düzenleyen 333/1 maddesinde işçi ücretlerinin, işçinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olduğu takdirde işçinin onayı olmaksızın, işverenin bu ücreti kendisinin alacağı için takas edemeyeceği belirtilmiştir181. Bu hususlar göz önünde tutularak belirtmek gerekirse; işveren işçinin geçim aracı olan ücretini işçiden olan bir alacağı karşılığı kayıtsız şartsız takas ve mahsup edememektedir. Zira ücret alacaklarının takas ve mahsubunda alacaklının muvafakati önemli bir rol oynamaktadır.

İşveren işçi ücretinin işçi ve ailesinin geçimi için zorunlu bulunan kısmını, işçinin muvafakati olmadıkça takas edemez. Ancak ücretin işçi ve ailesinin geçimi için zorunlu bulunan kısımdan fazlasını ise işçinin muvafakati olsun olmasın işçinin ücret alacağından takas ve mahsup edebilecektir.

Ayrıca BK.333/2’de işçinin kasten meydana getirdiği zararlar açısından işverenin işçinin onayı olmadan da işçideki alacağını kendi borcu ile takas edebileceği hükme bağlanmıştır. Takasın yapılabileceğine ilişkin bu hükmü yine sınırlı bir şekilde anlamak gerekecektir. Bu durum karşısında işçinin kasten verdiği zararlarda işçinin onayı olmaksızın takas edilebilecek miktar ücretin haciz edilebilecek miktarı ile sınırlı olduğunun kabulü gerekir182.

İş Kanunu’nda ücretin takasına ilişkin konulmuş özel bir hüküm bulunmadığından, Borçlar Kanunu’nun değinilen hükümleri İş Kanunu kapsamına giren konularda da geçerlidir.

181 REİSOĞLU, s. 364; ERKUL/ KARACA, s. 308; EKONOMİ, s. 150; TAŞMAN, s. 408. 11.

H.D. 27.05.2002, E. 2002/1508, K. 2002/5268 “….SSK Kanunu gereğince bağlanacak gelir veya

aylıklar ve sağlanacak yardımlar nafaka borçları dışında haciz veya başkasını devir ve temlik edilemeyeceği gibi,bu mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar geçerli değildir. Yine, bu alacakların takası da kabil değildir. Bu itibarla şahsa imzalatılan, kullanılan kredi borcunun yatırılması halinde emekli maaşının kesilmesine yetki verildiğine dair belge baştan itibaren batıl olup, buna dayanarak, yapılan kesintilerin yasal dayananağı bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, davacının emekli maaşından kesilen miktarın bankadan tahsiline karar verilmesi gerekir.” Dinamik Hukuk Yazılımları.

6- Öncelikli Alacak A) Haciz Halinde

İcra ve İflas Kanunu, haczedilen şeylerin tutarı, tamamlayıcı hacizlere rağmen alacakları tamamen karşılayamazsa, icra dairesi İİK.140 gereğince alacaklıların sıra cetvelini yapar. Bu sıra cetvelinde alacaklılar, borçlunun iflasında İİK.206 gereğince düzenlenen sıra cetvelinde hangi sıraya girmeleri gerekiyorsa, o sıraya tabi olurlar. İİK.206’da sözü edilen cetvelde, işçi ücretleri birinci sırada olduğundan, bunun sonucu olarak hacizde de, işçiler işverenden alacaklarını tahsil konusunda birinci sırada yer alırlar183.

Haciz önceliği konusunda İş K.36/4’de yer alan hüküm de ücret alacağını koruyucu niteliktedir. Bu maddeye göre; işverenin üçüncü kişilere olan borçlarından dolayı işyerinde bulunan tesisat, malzeme, ham yarı işlenmiş veya tam işlenmiş mallar ve başka kıymetler üzerinde yapılacak haciz ve icra takibi, işyerinde çalışan işçilerin, icra kararının alındığı tarihten önceki üç aylık dönem içindeki ücret alacaklarını karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra kalan kısım üzerinden hüküm ifade eder.

B) İflas Halinde

İflasta borçlunun bütün alacaklılarının borçlunun bütün malvarlığından tatmin edilmesi söz konusudur. Yani iflasta hem alacaklılar hem de malvarlığı bakımından bir küllilik vardır. Borçlunun iflas açıldığı sırada sahip olduğu bütün mal ve haklara el konulur. Yani bütün mal ve haklar iflas masasını teşkil eder. Buna karşılık iflas sadece tacirler hakkında uygulanır ve bir borçluya karşı yapılan iflas takibinin ve açılan iflas davasının sonucunda bütün alacaklılar istifade eder. Yani bir alacaklı borçluya karşı iflas takibi yapar ve mahkemeden iflas kararı alırsa, bundan borçlunun diğer bütün alacaklıları da istifade eder. İflas hukukunda alacaklılar arasında eşitlik vardır. İflas talebinde bulunarak mahkemeden iflas kararını almış olan alacaklının

183 ÜSTÜNDAĞ, s. 93; EKONOMİ, s. 152; TAŞMAN, s. 408; KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 303.

diğer alacaklılardan bir farkı yoktur. Yalnız İİK.206 hükmü ile ilk üç sıradaki alacaklılara imtiyaz tanınmıştır184.

İflas kararının intikali üzerine iflas idaresi defterini tutmuş olduğu masa malvarlığının adi tasfiye masraflarını karşılayacağını tespit ederse tasfiye adi usule göre yapılır. Adi tasfiyede ilan ile müflisten alacaklı olanlara ve müflisin elindeki mallar üzerinde istihkak iddiasında bulunanlara, alacaklarını ve istihkak iddialarını bildirmek üzere bir aylık süre verir ( İİK.219 ). Bu sürenin bitiminde iflas idaresi masaya yazdırılan her alacağı ve istihkak iddiasını inceleyerek, alacağın mevcut olup olmadığını, mevcut ise ne nispette mevcut olduğunu, alacak yazdıran kişinin gerçek alacaklı olup olmadığını, alacağının imtiyazlı olup olmadığın, imtiyazlı ise sırasının ne olduğunu araştıracak ve müflisin yapacağı açıklamaların yanı sıra alacak ve istihkak iddiasında bulunanların gösterecekleri delillere göre edineceği kanaat uyarınca her alacak ve istihkak iddiası hakkında açık bir şekilde kabul ve ret kararı verecektir185.

İflasta alacaklar arasında yapılacak ilk ayrım adi ve rehinli alacaklar ayrımıdır. Rehinli alacaklar müflise ait bir malın rehni ile temin edilmiş olan alacaklardır. Müflisin mallarının rehini ile temin edilmemiş teminatsız alacaklar ise adi alacaklardır. Yani adi alacaklar; rehinli alacaklar dışında kalan hem özel hukuktan doğan alacakları, hem de amme alacaklarını kapsamaktadır. Rehinli alacaklar rehinli malın satışından elde edilecek bedelden öncelikli olarak alacaklarını elde etmek hakkına haizdirler. Yani rehinli mal, iflas idaresi tarafından satılınca, rehinin satış bedelinden ilk önce rehinli alacaklar ödenir. Rehinin satış bedeli bütün rehinli alacakları karşılar ve geriye para artarsa bu para iflas masasına kalır ve adi alacakların ödenmesine tahsis edilir186.

Masa mallarının satılması sonunda elde edilen paradan, rehinli alacaklar, masa alacakları, bir malın aynından doğan amme alacakları ve özel kanunlarda kabul

184 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 600, Timuçin MUŞUL, Teorik ve Uygulamalı İcra ve İflas Hukuku, İstanbul 2002, s. 160; ÜSTÜNDAĞ, s. 106.

185 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 602; MUŞUL, s. 160. 186 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 602; MUŞUL, s. 160.

edilmiş imtiyazlı alacaklar ödendikten sonra, kalan para İİK.206’daki sıraya göre imtiyazlı adi alacaklar olarak alacaklılara ödenecektir.

Bu düzenlemeye göre;birinci sıra: İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın

açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları187 ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları, İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları, İflasın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları, imtiyazlı alacaklar arasında yer almaktadır.

İcra ve İflas Kanunu 206. maddesinde sayılan her birinde ki alacaklılar kendi aralarında eşit haklara sahiptir. Para birinci sıradaki alacaklılar arasında eşit olarak paylaştırılır. Birinci sıradaki alacaklılar alacaklarını tamamen almadıkça ikinci sıradaki alacaklılara geçilemez188.

Burada dikkat edilmesi gereken iki husus vardır. Bunlardan ilki imtiyazlı olan ücret alacaklarının sadece iflasından önceye ait bir yıllık döneme ilişkin ücret alacağı iflas alacağı olacak ve İİK.206’daki ayrıcalıktan yararlanacak bunun dışındaki daha önceye ilişkin ücret alacakları ise imtiyazlı olması söz konusu olmayacaktır189. Buna karşın işverenin iflasından sonraki döneme ilişkin ücret alacağının borçlusu ise bizzat iflas masası olduğundan, bu alacak iflas alacağı olmayacak ve masa alacağı olarak

187 12. H.D. 14.04.1986, E. 1985/9840, K. 1986/4309. “…..İİK’nun 206. maddesinin C bendinde açıklandığı gibi iflasın açılmasından önceki bir yıl içindeki gündelik ve parça üzerine çalışan fabrika işçilerin ücretlerinin birinci sıraya alınacağının öngörülmesi ve tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarını, dayandırdıkları belgeler, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddine….” Dinamik Hukuk Yazılımları.

188 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 604; Kamu-İş Dergisi, M. Bülent ALPAR, İşverenin Ödeme Güçlüğü Halinde İşçi Alacaklarının Korunmasına İlişkin 173 Sayılı ILO Sözleşmesiyle İlgili Çalışma Hayatı Mevzuatı, Cilt 6, 2002, S. 3, s. 84

189 19 H.D. 12.06.2003, E. 2003/4285, K. 2003/6218. “….Bedeli paylaşıma konu menkul mallar davacı vergi dairesi tarafından 11.3.1999 tarihinde haczedilmiştir. Davalılar işçi alacakları için 18.3.1999 tarihinde ihtiyati haciz uygulamış ve bu ihtiyati hacizler daha sonra kesin hacze dönüşmüştür. İşçi kıdem ve ihbar tazminatı ile iflastan geriye doğru bir yıllık işçi alacakları iflas tarihinde rüçhanlı olup, İİK. 206. maddesi uyarınca birinci sırada yer alır. Ancak 6183 Sayılı Yasa gereğince ilk haciz kamu idaresi tarafından konulmuş ise bu hacze iştirak mümkün değildir.”Dinamik Hukuk Yazılımları.

iflas masasına ödenecektir190. Hatta bu durumda işverenin iflasından sonraki bir dönemde ortaya çıkan ücret alacaklarının borçlusu iflas masası olduğu ve masa alacakları da iflas masasından ilk ödenecek alacaklar arasında yer aldığı için bu döneme ilişkin ücret alacağı diğer tüm alacak türlerinden öncelikli olacaktır. Ancak bu durum sadece iflastan sonra doğan ücret alacakları için geçerlidir191.

İcra ve İflas Kanunundaki mevcut düzenlemeye ilişkin olarak üzerinde durulması gereken ikinci önemli husus ise, getirilen bu korumanın uygulamadaki işlevidir. İflas halinde iflas masasınca masa mallarının satılması sonucunda elde edilen paradan; rehinli alacaklar, masa alacakları, bir malın aynından doğan amme alacakları ve özel kanunlarla kabul edilmiş imtiyazlı alacaklar ödendikten sonra kalan para İİK.206’daki sıraya göre imtiyazlı ve imtiyazsız alacaklara tahsis

Benzer Belgeler