• Sonuç bulunamadı

63

SAY I: 0 5 / O CA K - M A R T 2 0 13

bilgisinin sınırlarının ve niteliklerinin tartışılarak, tabiri caizse mimarlık için varlık/bilgi-bilim’in yeniden kurul- masıyla mümkündür. Deneysel ve teorik çalışmaların ağırlıkta olduğu disiplinlerde meslek adamlarının onay vermeyeceği hareket tarzı kabul edilemez görülürken, fiziksel çevrenin kurulması konusunun bu derece keyfe- keder uygulamalara sahne olması, disiplinin üzerine ku- rulduğu iddia edilen bilgi birikiminin nesnelliğini ve ge- çerliliğini topluma anlatamadığımız içindir. Daha basite indirgeyerek, binaların taşıma gücü konusunda basma- çekme deneyleri ile tartışmasız hükümlere varabilirken, hayatımızın aynı nitelikte ve kesinlikte olmayan, belki sosyal ve ruhî yaşantımızla ilgili olmaları bakımından daha önemli, buna karşın ölçemediğimiz, ve üzerinde konuşabilmek için yeterli kavramsal çerçeveleri de üre- temediğimiz diğer birçok katman ile çevrili olduğu ger- çeği gözardı edilmektedir.

Mimarın tüm ölçeklerde insan hayatının üzerinde ka- rar verici konumda olması burada kesinlikle savunulan bir durum değildir. Aksine, ileride gerekçeleri üzerinde daha detaylı duracağımız bu mevzuda kullanıcıların ya- pılı çevrenin de ötesinde, hayatlarının hiçbir anında pa- sif ve edilgen olmaması için önlemler almak, katılımın sağlanmasına çalışmak ve toplumsal gelişmemiz için kişilere sorumluluklarını teslim etmek mecburiyetin- deyiz. Ancak bütünsel planlama ihtiyacı ve modern ih- tisaslaşmış toplum düzeni, baştaki örnekte olduğu gibi bireysel faaliyetlerin toplumsal etkisini düzenleme ve yönlendirme gereksinimi ile imar edici bir kurumu tesis etmiş, bazı kişilere “geçmiş ve gelecek kuşaklar adına” mimarlık mesleğini icra etme görev ve sorumluluğunu vermiştir.

Varlık alemine katılacak her yeni yapay ögenin, o ale- min bütünlüğün ve ilişkiler düzeninin farkında olması gerektiğini söyleyen merhum Cansever’e göre bu so- rumluluk karşısında kişiler, varlığın mahiyeti hakkında düşünmek, onun yasalarını ve iç gerilimlerini anlamak yolunda uzun ve meşakkatli bir felsefi sorgulamayı göze almak durumundadır. Ortaya koyduğu her eserde ulaştığı bu idrakin seviyesini de açığa vuran sanatçı / mimar, eşref-ül mahluk olan insan karşısında küçüm- seyici, etkileyici ve yönlendirici değil, özgürleştirici, ta- rafsız ve güzelleştirme niyeti ile hareket etmelidir. Bin- lerce yıllık insanlık düşünce birikiminin birçok tartışma başlığına değinen bu kısa ve veciz ifadeleri ile Cansever kendi sorumluluğunu açıkça kabul ederken, neden ve nasıl mümkün olacağı ile ilgili de yukarıda bahsettiğimiz varlık / bilgi alanını işaret etmiştir. Her insanın, dünya- nın değiştirilmesi ve güzelleştirilmesi vazifesine özgür düşünce ve sorumluluk hisleriyle katılması gerekliliğini savunan yazara göre bu kutsal görev ‘beşer’i ‘insan’a dönüştürecektir. Kendisi de bu bilinçle bitmek bilmez bir enerji ile uzun ömrünün son günlerine dek nasıl bir yak- laşım içinde olmamız gerektiğini anlatıp durmuş, kısa yollu çözümlerden ve telkinlerden uzak, insanı öncele-

rin menşelerine, sanatsal üsluplar, siyasi akımlar ve fel- sefi doktrinlere kadar herşey varlık algısının ve insanın varlık karşısında tutunduğu kabullerin yansımalarıdır. Burada mensubu olduğumuz islam medeniyetinin varlık telakkisi gündeme gelmektedir. İslam düşünce geleneği içinde çok zengin tartışmalara sebep olmuş bu konunun burada kısaca cevabını bulmak mümkün değildir. Bu ce- vapların mimarlık düşüncesini nasıl şekillendirdiği soru- su ise daha çetin, daha uzun soluklu arayışları gerektir- mektedir. Belirtmekte fayda var, merhum Cansever’in bıraktığı entelektüel miras ve ileriye götürülmesini bek- lediği bayrak da tam burada beklemektedir. İslam te- melli varlık tasavvuru, bilgiyi obje ve nesne’ye nazaran nerede konumlandırmaktadır? Bu ontolojik hakikatin ahlaki ve etik sonuçları nelerdir? Yapıp etmelerimizde, niyetimizin ötesinde akıl yürütme ve sonuçları bakımın- dan sorgulama yapmıyorsak hesap verilebilir bir meslek yaşantımızın da olmayacağı açıktır. Hesabını vereme- yeceğimiz kararlarımızın da meşruiyetinden şüphe et- memiz ve savunmakta kararsız kalmamız kaçınılmaz olacaktır. Bu felefi sorgulamayı göze alamayan (ister modern ister geleneksel olduğunu iddia etsin) hiçbir sa- nat, zanaat seviyesini aşamayacak, söylem üretme ve birikimini gelecek kuşaklara aktarma başarısını göste- remeyecektir.

Herkes ticari faaliyette bulunabilir, ancak yatırım uzmanı olamaz. Aynı şekilde herkesin bir fırsat bulup fiziksel yapılı çevrenin değiştirilmesine, düzenlenmesi- ne ve yeni ekler inşa ederek yapı üretimine katılmaya çabalaması, ortada bir mimari faaliyet olduğu anlamına gelmez. Nasıl ki mikro ölçekte, atomize olmuş iktisadi faaliyetlerin toplamda dış piyasalardan ve iç gerilimler- den korunmaları, girişimciler daha uzun süre hayatta kalarak kendi ayakları üzerinde durabilecek hale gelme- leri için ülke ölçeğinde üst bir irade tarafından genel bir politikayla yönlendiriliyorsa, ve nasıl ki ulaşılması hedef- lenen noktada tüm kişilerin ticari kazançlarından daha büyük ve yüce bir amaç, yani toplumsal adalet, kalkın- ma ve uygarlık seviyesi hedefleniyorsa aynı yaklaşımı mimarlığımız için de göstermeliyiz.

Açıkça görülmelidir ki, plansız ve günü kurtaran çö- zümler uzun ömürlü olamayacak, daha da ötesinde görünürde işler olsa bile üst bir iradenin kontrolünde tümel bir politika tarafından yönlendirilmeyen imar ve yapı üretimi kaotik ve niteliksiz fiziksel mekanlar üre- terek küçük bir zümrenin büyük kazançlar sağlamasına, bununla birlikte kentsel toprak rantının adaletsiz dağı- lımına ve tüm yaşam alanlarımızın işgali ile toplumsal belleğimizin tahrip olmasına sebep olacaktır. Önerimiz asla kural koyucu ve tepeden aşağı bir tahakküm me- kanizmasının kurulması değil, bütün hareketlerimize anlam verecek bir ortak aklın kurulmasıdır. Üstad’ın da dediği gibi, bunu başarabilecek başka kimse kalmamış- tır, ve herşeyin başı niyettir..

64

Pek çok ülke, yüksek öğretimde 2020 yılına hatta daha sonrasına ait planlama yaparken eğitimde mo- dernleşme sürecini de dikkate almaktadır. Gelişmiş ülkeler, ekonomik gelişmede en önemli unsurun iyi üniversitelerin en iyi eğitimi sağlayarak yüksek kali- tede bilgi ve beceriye sahip mezunlar vermesi olduğu görüşündedir. Bu nedenle üniversitelerin toplumsal görevi çok önemli olmakta, gelişmekte olan ülke- lerin de kaliteli eğitimi verecek üniversitelere sahip olması gerekliliği önem kazanmaktadır. Kaliteli ve iyi eğitimin kazanımlarından en önemlisi girişimci ve teşebbüs ruhuna sahip bireyler yetiştirmektir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN 22 Kasım 2012 tarihinde yapılan 1. Üniversite-Sanayi İşbirliği Zirvesinde 2023 yılında onlarca marka üniversitemiz olması gerektiğine vurgu yaparak, üniversitelerin

patent, model ve yenilikçi çalışma arayüzeylerinde bulunmalarını istemiştir.

Kaliteli üniversite ve kaliteli eğitim-öğretimin gerek- leri:

• Eğitime uygun tasarımı yapılmış binalar ve sosyal imkanlar-mekanlar,

• Kaliteli ve motivasyonu yüksek öğretim-araştırma elamanı,

• Güncel ileri teknoloji ile uyumlu eğitim-öğretim do- nanımları ve laboratuarlar,

• İyi kütüphaneler,

• İyi organize edilmiş eğitim-öğretim programları, • İyi Ar-Ge, Ür-Ge, teknoloji, kuluçka ve sosyal pay- daşlı merkezler ve

• İyi yönetim düzenidir.

Yukarıda açıklanan toplumsal beklentileri karşılamak için üniversitelerin finansal yönetimi önem kazan- maktadır. Bir tarafta bütçe dengesini sağlamak diğer tarafta ise eğitim ve araştırmada mükemmellik için bonkör harcama söz konusudur.

Üst kalitede öğretim, üniversite öğrencisi olmak için katı kabul kriteri, etkili beceriler dünyanın en iyi üniversitelerinin öğretim ücretlerini üst düzeylere çekmektedir. Örneğin Harvard (ABD) gibi bir üniver- sitede bir yıllık lisans öğretim ücreti bugün itibariyle 50000 ABD dolarına tırmanmıştır. Daha düşük üc- retli olan yüksek öğretim kurumları seminerler, özel kurslar (SEM gibi), özel amaçlı sınavlar düzenleyerek sistemdeki yerlerini korumaya çalışmaktadır. İnter- net üzerinden yüksek öğretim, dönüşüm başlatarak öğrencilere, en iyi üniversitelerde öğrenim görme şansı verilmektedir.

Günümüzde yükseköğretim masraflarının artması eğitim yöneticilerini ve politikacıları ekonomik ted- birler almaya zorlamaktadır. Üniversite maliyetleri ile ilgili ana unsurlardan ilki teknolojinin gelişimidir. Bunu tıp ve fen bilimleri alanlarında yatırım ihtiyacı- nın yüksek olması, techizat, cihaz, alet ve gereçlerin çevrim süresinin kısalması takip etmektedir. Bun- larla birlikte, lisans ve lisansüstü öğrencileri için çok

sayıda eğitim programı açmak, modern teknolojiyle uyumlu araştırma laboratuarı kurmak gibi unsurlar da giderleri artırmaktadır.

Maliyet artışının bir diğer nedeni, her üniversitenin dünyadaki en iyi üniversiteler arasına girme isteği- dir. Örneğin ABD ve dünyadaki pek çok üniversite ABD’deki Sarmaşık birliği üniversiteleri üyesi olma, bu üniversitelerle işbirliği yapma, kendi ülkelerinde bu üniversitelerle ortak üniversite açma isteğinde- dir. Çin Halk Cumhuriyeti kendi ülkesinde Sarmaşık birliği üniversitelerine benzer bir üniversite yapılan- masına girmektedir. Yale (özel üniversite) veya Ox- ford (devlet üniversitesi) gibi üniversite olabilmek için araştırmaya çok önem verilmeli, diğer bir değişle araştırma üniversitesi olmak gerekmektedir. Akade- mik kadrodaki öğretim üyelerini sık sık yenilemek, yeni açılan program ve bölümlere yeni öğretim üyesi görevlendirme, üniversite içinde öğrencilere yönelik yeni sosyal mekanlar-donatılar yapmak üniversitele- rin masraflarının sürekli artışına neden olmaktadır. Bu tür sorunlar hem en iyi üniversitede ve hem de alt küme üniversitede görülmektedir..

ABD, İngiltere ve Ülkemizde üniversitelerle ilgili ge- nel değerlendirmeler aşağıda verilmektedir.

ABD’de üniversiteler

Üniversitelerdeki öğretim programlarında başarı/ başarısızlık; öğretim kadrosu, teknik ve teknolo- jik donanım (laboratuvar gibi) ve çevre ilişkileri gibi birçok faktöre bağlı olarak değişim gösterir. ABD’de üniversiteler daha iyi öğrenciyi çekme, sarmaşık li- gine katılma veya ayakta kalmak için sürekli yatırım yapmaktadırlar. Örneğin Chicago Üniversitesi, mo- dern bir kütüphane kurmuş, sosyal nitelikli mekanlar inşa etmiş, tıp eğitimi için modern hastane binası yapmış ve Pekin’de yeni kampüs açmıştır. Ünlü bir vakıf tarafından desteklenen Chicago Üniversitesi borç içinde yüzmektedir. Chicago Üniversitesi benze- ri birçok ABD üniversitelerinin yıllık zararları ortala- ma %12 artmaktadır.

Özet

Üniversitelerde Değişim ve

Benzer Belgeler