• Sonuç bulunamadı

KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Kuramsal Çerçeve

2.1.1. Çocuklara Yabancı Dil Öğretiminin Önem

Çoçuklara yabancı dil öğretimi ya da diğer adıyla erken yaşta yabancı dil öğretimi son yıllarda başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok yerinde önem kazanmıştır (Brewster vd., 2004; British Council, 2003; Cameron, 2001; Doyé ve Hurrell, 1997; Edelenbos vd., 2006; Ellis, 2004; Er, 2006; Ytreberg, 1997). Çocuklara yabancı dil öğretiminin öneminin giderek artmasının nedenlerinin başında bu yaş grubunun yabancı dil öğrenmeye yönelik doğal yatkınlıkları, erken yaşta kültürlerarası farkındalık yaratma ihtiyacı, uluslararası yabancı dil öğretim politikaları ve erken yaşta yabancı dil öğretiminin sağladığı kişisel faydalar sayılabilir. Aşağıda bu nedenler ayrıntılı olarak açıklanmıştır:

2.1.1.1. Çocukların Yabancı Dil Öğrenmeye Olan Yatkınlıkları

Günümüzde erken yaşta yabancı dil öğretimine verilen önemin artma nedenlerinin başında, yabancı dil öğretimine erken yaşta başlamanın daha fazla başarıyı getirdiği görüşü gelmektedir (Anşin, 2006; Genç-İlter ve Er, 2007; Gordon, 2007; Liao, 2004; Newport, 1990; Ytreberg, 1997). Krashen ve Terrell’a (2000, s. 45) göre bunun temel nedeni, yabancı dil eğitimine geç başlayan (15 yaşından sonra)

bir yetişkinle karşılaştırıldığında, erken yaşlarda başlayan bir çocuğun yabancı dil öğrenmeye ayırdığı toplam sürenin daha uzun olmasıdır. Diğer taraftan alanyazında çocukların yabancı bir dili yetişkinlere göre daha kolay öğrendikleri varsayımını destekleyen çalışmalar vardır (Aslan, 2008; Katsuyama vd., 2008). Ancak çocukların yabancı dil öğrenme konusunda her açıdan yetişkinlerden daha iyi olamayacağını vurgulayan Krashen ve Terrell’a (2000, s. 45) göre uzun vadede çocuklar yabancı dil edinimi konusunda yetişkinlere göre daha başarılıyken, kısa vadede yetişkinler yabancı bir dil öğrenme konusunda daha hızlı ve başarılıdır. Bazı araştırmacılar da çocukların özellikle telaffuz öğrenimi açısından yetişkinlerden daha başarılı olduklarını, ancak örneğin metin-içi anlamsal ilişkilerin çözümlenmesi konusunda yetişkinler kadar etkili olamadıklarını ortaya koymaktadır (Brewster vd., 2004, s. 21).

Çocukların yabancı dil öğrenme konusunda yetişkinlere göre en önemli avantajları öğrenme konusunda daha şevkli ve canlı olmalarıdır (Cameron, 2001, s. 1). Krashen ve Terrell (2000, s. 46) çocukların dil edinimi süreçlerini destekleyen en önemli unsurun olumlu duyuşsal özellikleri olduğunu vurgular. Buna göre çocukların yabancı dil öğrenmeye yönelik tutum, motivasyon ve özgüven düzeyleri yüksek, kaygı düzeyleri ise düşüktür. Bu sayede yabancı dilde etkileşim kurmaya açıklardır ve daha fazla dilsel girdiye maruz kalabilirler (Krashen ve Terrell, 2000, s. 46). Katsuyama ve arkadaşları (2008) ilkokula devam eden 1466 Japon çocuk üzerinde yaptıkları araştırmada yabancı dil eğitimine erken yaşta başlayan çocukların yabancı dile olan yatkınlığının ve ilgilerinin daha olumlu düzeyde olduğu sonucuna ulaşmışlardır.

Ayrıca çocukların anadillerini edinmede kullandıkları ve hâlâ sahip oldukları düşünülen potansiyellerinin harekete geçirilmesiyle ve geliştirilmesiyle birkaç yabancı dil öğrenebilmelerinin mümkün kılınabileceği de ileri sürülmektedir (bkz. 2.1.3.1. Yabancı Dil Ediniminde Kritik Dönem). Buna göre çocuklar yabancı dilin doğal bir şekilde sunulduğu öğrenme ortamlarında söz konusu yabancı dili anadillerini edindikleri gibi doğal bir şekilde edinebilirler (Gordon, 2007, s. 49; Moon, 2000, s. 3; Ytreberg, 1997, s. 25). Bunun için üst eşiğin 8-9 yaşları olduğuna

13

ve bu yaştan sonra başlanan bir yabancı dil eğitiminin daha az verimli olacağına inanılmaktadır (Kara, 2004, s. 306). Örneğin Pech tarafından Fransa’da yapılan bir araştırmaya göre, yabancı dil (Almanca) öğrenmeye ilköğretim düzeyinde başlayan çocukların, daha sonraki kademelerde başlayanlara göre yazma ve konuşma becerilerinin daha fazla geliştiği bildirilmiştir (2005, akt. Anşin, 2006).

2.1.1.2. Kültürlerarası Farkındalık ve Hoşgörü

Yabancı dil öğrenmenin sağlayacağı yararların başında farklı kültürlerden insanlarla iletişim kurabilmek gelir (Ellis, 2004, s. 14). Yabancı dil dersleri yabancı kültürlere açılan önemli bir kapıdır ve öğrencilerin bu kültürlere yönelik tutumları yabancı dil başarılarını da etkiler (Gardner, 1985, s. 146). Yabancı dil dersleri sayesinde öğrencilerin faklı kültürlere karşı olumlu tutum geliştirmelerini sağlamak başlı başına bir başarı olarak görülebilir. Küçük yaşlarda yabancı dille tanışmak, çocuğun yabancı insanları ve yabancı kültürleri tanıyabilmesine, onları anlayabilmesine ve ufkunu genişletmesine olanak sağlar (Genç, 2004). Tost Planet (1997, s. 21) yabancı dil öğretiminin, çocuklara daha geniş ve zengin bir dünya görüşü kazandırmak suretiyle onların psiko-bilişsel gelişimlerine katkı yaptığını vurgular.

Çocuklar çevre tarafından koşullandırılmadıkça başka kültürlere karşı genellikle olumlu tutuma sahiptir ve önyargılı düşünmezler (Ellis, 2004, s. 14; Martin, 2005, s. 8). Bu amaçla çocukları erken yaşlarda farklı dil ve kültürlerle doğru bir şekilde tanıştırmak ve bilgilendirmek suretiyle, onlara olumlu bir kültürlerarası farkındalık kazandırılması gerekir. Rantz ve Horan’a (2005, s. 211) göre kültürlerarası farkındalık, çocukların olaylara başkalarının perspektifinden bakabilme ve empati kurabilme becerisini geliştirir. Doğru uygulandığında erken yaşta yabancı dil eğitimi programları çocukların farklı toplumlara yönelik bakış açılarını olumlu yönde şekillendirerek, açık fikirli, hoşgörüye dayalı, zengin bir dünya görüşüne sahip bir kişilik ve kimlik geliştirmelerini sağlayarak dünya barışına katkı sağlar (Aslan, 2008; Avrupa Konseyi, 2009; Doyé ve Hurrell, 1997; Edelenbos vd., 2006; Ellis, 2004; Genç-İlter ve Er, 2007).

2.1.1.3. Uluslararası Politikalar

  Ülkelerin erken yaşta yabancı dil öğretimiyle ilgili politikalarının

belirlenmesinde, her ülkenin kendi sosyal, ekonomik ve eğitim koşulları etkili olmakla birlikte (Doyé ve Hurrell, 1997, s. 13), erken yaşta yabancı dil öğretiminin uluslararası politikaların bir gereği olduğu da söylenebilir. Avrupa Konseyi tarafından 1989-1997 yılları arasında yürütülen ve Avrupa Birliği üye ülkelerini içine alan “Avrupa Konseyi Modern Diller Projesi: Avrupa Vatandaşlığı İçin Dil Öğrenimi” başlıklı proje kapsamında yapılan kapsamlı değerlendirmeler erken yaşta yabancı dil öğretiminin eğitsel olarak hem uygulanabilir hem de faydalı olduğunu göstermiştir (Trim, 1997, s. 6). AB'nin üye ülkeleri için öngördüğü çeşitli ölçütleri içeren Nürnberg Tavsiye kararlarına göre birlik üyesi ülkelerden vatandaşlarını üç dilli yetiştirmeleri ve yabancı dil derslerine ilköğretimden itibaren başlamaları beklenmektedir (Aslan, 2008, s. 4). Birlik üyesi ülkeler için okul öncesinde ve ilköğretimin birinci kademesinde yürütülecek etkili bir yabancı dil öğretimi, farklı yabancı dillere, o dillerin kültürlerine ve hayat boyu farklı yabancı diller öğrenmeye yönelik olumlu tutumlar geliştirmek açısından kilit öneme sahiptir (Edelenbos vd., 2006, s. 121).

Son yıllarda erken yaşta yabancı dil öğretiminin yaygınlaşmasında, Avrupa Konseyi’nin Avrupa’nın dilsel ve kültürel zenginliğini geliştirme amacını güden “çokdillilik” ve “çokkültürlülük” politikası etkili olmaktadır (Avrupa Konseyi, 2009; Aslan, 2008). Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyinin bu politikası, üye ülkelerin dil ve kültür miraslarına sahip çıkmalarını ve bunu diğer Avrupa ülkeleriyle paylaşmalarını sağlamayı amaçlamaktadır (Avrupa Konseyi, 2009, s. 2; İşisağ, 2008, s. 106). Konsey, modern Avrupa dillerinin öğretilmesi sayesinde Avrupalı bireylerin kendi aralarında etkileşime geçebileceğini, Avrupa içinde hareketlilik, karşılıklı saygı, anlayış ve işbirliği sağlanarak ayrımcılığın ve önyargıların önlenebileceğini öngörmektedir (Avrupa Konseyi, 2009, s. 2). Ayrıca erken yaşta yabancı dil öğretiminin, uluslararası sınırların giderek kalktığı bir dönemde işgücünün serbest dolaşımını ve ekonomik kalkınmayı olumlu yönde etkileyeceği düşünülmektedir (Edelenbos vd., 2006, s. 121).

15

2.1.1.4. Kişisel Gelişim

Erken yaşta yabancı dil öğretiminin anadilin dışında bir başka dilde iletişim kurabilmenin yanında getirdiği bazı kişisel faydalardan da söz edilebilir. Çünkü etkili bir yabancı dil öğretiminin bir amacı da çocuğun kişisel gelişimine (bilişsel, kültürel, sosyal, fiziksel) yardımcı olmaktır (Aydın vd., 2009, s. 264; Edelenbos vd., 2006, s. 22). Örneğin, Hurrell genel olarak yabancı dil eğitiminin özelde de erken yaşta yabancı dil öğretiminin çocuğun anadil farkındalığının ve yeterliliğinin gelişmesine yardımcı olduğunu ileri sürer (1995, akt. Komorowska, 1997, s. 51). Erken yaşta yabancı dil öğretiminin, çocukların zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimi üzerine olumlu etkilerinin olduğu da savunulmaktadır (Er, 2006; Genç-İlter ve Er, 2007). Yabancı dil sayesinde farklı kültürlerle tanışmak, “çocuğun farklı düşünce ve davranış biçimlerini anlamasını ve bunlara saygı duymasını sağlayarak, ona daha geniş ve zengin bir dünya vizyonu kazandırır” (Tost Planet, 1997, s. 21). İngiltere’de çocuklara yabancı dil öğretim programının kültürel farkındalık boyutu; örneğin bilgiyi işleme, sorgulama, yaratıcı düşünme, değerlendirme gibi disiplinler arası genel kazanımların edinilmesinde önemli bir yere sahiptir (Ellis, 2004, s. 15).