• Sonuç bulunamadı

2.2. Çevresel Kuznets Eğrisi Yaklaşımı

2.3.3. Çevresel Kuznets Eğrisi

Çevresel Kuznet Eğrisi’nin ortaya çıkmasının arka planında, büyüme tartışması ve ilgili politikalar bulunmaktadır. Araştırmacılar, daha yüksek bir gelir seviyesinin çevresel bozulmayı arttırdığını varsaymaktadır. Aslında, daha yüksek gelir seviyeleri çevresel bozulmayı azaltabilir ve bu nedenle ekonomik büyüme çevresel iyileşme için bir ön koşul olabilmektedir. Dolayısıyla büyüme, gelişmekte olan ülkelerde çevresel kaliteyi arttırmanın güçlü bir yolu olabilir. Bununla birlikte, ekonomik büyümenin nihayetinde çevre için faydalı olduğu argümanı, tartışmaya açıktır. Çevresel kalite ve ekonomik büyüme arasında aşamalı bir bağlantı olan bir kalkınma yolu fikrini ortaya koymaktadır (Panayotou, 1993:13-15).

Gerçekten de, ekonomik büyüme ve çevresel kalite arasındaki ilişki uzun yıllardır uzun bir tartışmanın konusu olmuştur. 1970’den önce, hammadde, enerji ve doğal kaynak tüketiminin neredeyse ekonominin büyümesiyle aynı oranda arttığı inancı vardı. Roma Kulübü’nün Büyüme Sınırları görüşü, Dünya’nın doğal kaynaklarının mevcudiyeti konusundaki endişeleri hakkında ilk ciddi ikazdı. Roma Kulübü’nün çevre ekonomistleri, çevresel kaynakların doğruluğu, ekonomik büyümeyi önleyecektir ve gelecekte çarpıcı dramatik ekolojik senaryolardan kaçınmak için sıfır büyüme ile istikrarlı bir devlet ekonomisine işaret etmişlerdi. Ancak, bu görüş hem teorik hem de ampirik gerekçelerle eleştirilmişti. Ampirik çalışmalar, 1970’lerde gelişmiş metallerde bazı metallerin tüketim oranının gelire oranının azaldığını, bunun da Sınırlı büyüme görünümünde ortaya koyduğu öngörülerle çakıştığını göstermiştir. Bu görüş, metal kullanım yoğunluğu ile gelir arasındaki ilişkiyi incelemeye neden olmuş ve tersine çevrilmiş bir U eğrisi bulunmuştur. Bu tersine çevrilmiş U eğrisi, malzeme kullanım yoğunluğunun eşik gelir seviyesinin ötesinde azaldığını ortaya koyuyordu.Diğer bir deyişle, gelir

dağılımı, gelir artışının erken evresinde daha eşitsiz hale gelir ve ardından ekonomik büyüme devam ettikçe, dağıtım daha fazla eşitlik elde eder (Dinda,2004: 432).

Grafik.2.2. Çevresel Kuznets Eğrisi

Sanayi Öncesi

Ekonomi Sanayi Ekonomisi Sanayi Sonrası Ekonomi Dönüm Noktası

Çevre Kirliliği

Y ² Kişi Başına düşen gelir

Kişi başına düşen gelir ile gelir eşitsizliği arasındaki bu ilişki çan şeklindeki bir eğri ile temsil edilebilmekteydi. Bu Kuznets Eğrisine işaret etmekteydi. 1990’larda ve sonrasında, Kuznets Eğrisi yeni bir alanda kullanılmaya başladı. 1990’lı yıllara gelindiğinde çevresel sorunlar, uluslar arası platformlarda en çok konuşulan meseleler arasında yerini almıştı. Rio Deklarasyonu sonrası, ülkelerin çevre kirliliği ve kalkınmışlık seviyeleri arasındaki ilişkilerin tespit edilmesi kamuoyunda tartışılmaya başlanmıştır. (Beckerman, 1992: 484-486).

1950’li yıllarda ileri sürülen ve kişi başına GSYİH ile gelir dağılımındaki eşitsizlik arasındaki ilişkileri tespit eden Kuznets Eğrisi yaklaşımı, 1990’lı yıllarda çevreye uyarlanmış, çevre kalitesi ile kişi başına düşen gelir arasındaki ilişkiye dayanan ve yeni yorumlamalara gidilmiştir. Ekonomi uzmanları devletlerin kişi başına düşen gelir miktarları ve çevre kirlenmesine yönelik elde edilen verilerin yorumlanmasında bahsedilen devletlerde söz çevre kirlenmesi ile ilintili olarak hayat kalitesinin başlangıçta kötüleştiğini fakat sonraki süreçlerde yeniden düzeldiğini tespit etmişlerdir (Stern, 2004: 1421).

Böylece Grafik 2. 2’de gösterildiği gibi çevre kirlenmesi ile kişi başına düşen gelir miktarı, Kuznets Eğrisinde olduğu gibi ters U veya çan eğrisi biçiminde ortaya çıkmaktadır. Bu eğri ekonomi literatüründe Çevresel Kuznets Eğrisi olarak

adlandırılmaktadır. Çevresel Kuznets Eğrisi Yaklaşımına göre, çevresel kirlilik düzeyi, ekonomik kalkınma sürecinde, önce artmakta daha sonra azalmaktadır. Ekonomik büyümenin erken evresine karşılık olarak, çevre sorunlarının farkındalığı düşük ya da ihmal edilebilir düzeydedir ve çevre dostu teknolojiler mevcut değildir. Çevresel bozulma, kişi başına daha yüksek gelirle birlikte çevresel kalitenin arttığı eşik seviyeye kadar artan gelirle artar. Bu ilişki ters bir U şeklinde eğri ile gösterilebilir (Dinda,2004: 433).

Çevresel Kuznets Eğrisi Yaklaşımına göre, çevresel etki ile ekonomik büyüme arasındaki uzun süreli bir ilişkiyi temsil etmesi amaçlanmaktadır. Ekonomik gelişme, tarımın yoğunlaşması ve diğer kaynakların çıkarılması ile hızlandıkça, başlangıç aşamasında, kaynakların tükenme hızı kaynakların yenilenme oranını aşmaya başlar ve miktar ve toksisitede atık üretimi artar. Daha yüksek seviyelerde, bilgi yoğun sektör ve hizmetlere yönelik yapısal değişim, artan çevre bilinci, çevre düzenlemelerinin uygulanması, daha iyi teknoloji ve daha yüksek çevresel harcamalar ile birlikte, çevresel bozulmanın seviyeli olarak azalması ve kademeli olarak düşmesiyle sonuçlanır (Bimonte, 2002: 145).

Gelir, Çevresel Kuznets Eğrisinin dönüm noktasının ötesine geçtiğinde, çevresel kalitenin iyileştirilmesine geçişin olduğu varsayılmaktadır. Bu nedenle, doğal bir ekonomik gelişme sürecinin, temiz tarım ekonomisinden kirletici bir sanayi ekonomisine ve son olarak da temiz hizmet ekonomisine geçilmektedir. Çevresel Kuznets Eğrisi yaklaşımı aslında, dinamik bir değişim sürecini özetlemektedir. Yani, bir ekonominin geliri zamanla büyüdükçe, emisyon seviyesi önce büyür, zirveye ulaşır ve daha sonra bir eşik gelir düzeyi geçtikten sonra azalmaya başlar (Panayotou, 1993:13-15).

Gelir büyüdükçe, insanlar daha yüksek bir yaşam standardı elde eder ve içinde yaşadıkları çevrenin kalitesine daha fazla önem verir ve daha iyi bir çevre talep eder, ekonomide çevresel bozulmayı azaltan yapısal değişimlere neden olur. Bir Çevresel Kuznets Eğrisi’nin şekli için en yaygın açıklama, bir ülke yeterince yüksek bir yaşam standardı yakaladığında, insanların çevresel olanaklara artan değer kattığı görüşüdür. Belirli bir gelir seviyesinden sonra, temiz bir çevre için ödeme istekliliği gelirden

daha yüksek oranda artar. Bu, koruma harcamaları, çevre kuruluşlarına yapılan bağışlar veya daha az çevreye zarar veren ürünlerin seçimi yoluyla yansıtılacaktır. Yoksul Nüfus, çevre kalitesine çok az ihtiyaç duymaktadır. Ancak bir toplum zenginleştikçe, üyeleri daha sağlıklı ve daha temiz bir çevre için taleplerini yoğunlaştırabilir (Beckerman, 1992: 484-486).

Ekonomik büyüme üç farklı yolla çevre kalitesini etkilemektedir.Çıktıyı arttırmak daha fazla girdi gerektirir ve bu nedenle üretim sürecinde daha fazla doğal kaynak kullanılır.Daha fazla çıktı, aynı zamanda çevresel kalitenin düşmesine katkıda bulunan yan ürün olarak daha fazla atık ve emisyon anlamına gelir.Dolayısıyla ekonomik büyüme, çevre üzerinde olumsuz etkiye sahip olan bir ölçek etkisi göstermektedir.Bununla birlikte, ekonomik büyümenin çevre üzerinde de olumlu bir etkisi vardır (Komen vd., 1997:510-512).

Kompozisyon etkisi ile, gelir büyüdükçe, ekonominin yapısı değişme eğilimindedir ve daha az kirlilik üreten daha çevreye duyarlı faaliyetleri yavaş yavaş artıracaktır. Ekonominin yapısı kırsaldan, şehirlere veya tarımdan sanayiye doğru değiştikçe çevresel bozulma artma eğilimindedir. Ancak enerji yoğunluğundan başka bir yapısal değişim ile birlikte düşmeye başlar(Kurt, 2007: 56). Gelişmiş devletler, Ar-Ge’ye daha fazla para harcayabildiğinden teknolojik gelişme ekonomik büyüme ve kirli ve modası geçmiş teknolojiler, çevre duyarlı temiz teknoloji ile değiştirildi. Bu nedenle, Çevresel Kuznets Eğrisi, büyümenin ilk aşamalarında hakim olma eğiliminde olan ölçek etkisinin çevre üzerindeki olumsuz etkisinin, ancak emisyon seviyesini düşürme eğiliminde olan kompozisyon ve teknik etkilerin olumlu etkisiyle ağır basacağını ileri sürmektedir(Grossman ve Krueger, 1996:119-121).

Uluslararası ticaret, Çevresel Kuznets Eğrisi’ni açıklayabilecek en önemli faktörlerden biridir. Ticaret, kirliliği artıran ekonominin boyutunun artmasına neden olur. Dolayısıyla ticaret, çevresel bozulma nedenidir.Ancak birçok iktisatçı uzun süredir ticaretin çevresel zararların temel nedeni olmadığını savunmuştur. Çevreyi olumsuz etkileyecek malların üretilmesinden kaynaklanan kirlilik, uluslararası ticaret arttıkça azalmaktadır. Bunun nedeni, ticaret bir ülkeyi uluslararası topluluklarla ilişkilendirdiği için, azgelişmiş bir ekonomi kirliliği azaltabilecek doğrudan yabancı

yatırım yoluyla teknoloji elde etmesidir (Bimonte, 2002: 145).Uluslararası ticarette teknolojik yenilik, kapalı pazar ekonomisinden daha önemlidir. Gelişmiş ülkeler, sadece büyümek için değil, aynı zamanda gerçek gelirlerini korumak için sürekli yenilik yapmalıdır. Aynı zamanda, uluslararası topluluklar, uygun eğitim, politika reformları, bilgi toplama ve kamu çevre eğitimi için finansman sağlayarak Çevresel Kuznets Eğrisi’nde kirlilik eğrisinin düşmesinde önemli bir rol oynayabilir (Stern, 2004: 1422).

Bununla birlikte, gelişmekte olan ülkelerin, yabancı yatırımları çekmek için çevresel seviyelerini verimlilik seviyelerinin altına düşürmeleri durumunda “kirlilik cenneti” sağladıkları da söylenebilir. Artan sermaye çıkışları, yüksek gelirli ülkelerdeki hükümetleri çevre standartlarını gevşetmeye zorlamaktadır.Dip rekabet hızlandıkça, Çevresel Kuznets Eğrisi düzleşir ve mevcut kirlilik seviyesine doğru yükselir(Grossman ve Krueger, 1996:119-121).

Büyümenin erken aşamalarında, tarım sektörünün göreceli önemi nedeniyle, doğal kaynakların yoğun şekilde kullanılması ile ilişkilendirilmektedir. Bu da zamanla doğal sermaye stokunu azaltma eğilimindedir. Çevre kaynaklarına yönelik piyasalar geliştikçe ve fiyatlar doğal kaynakların değerini yansıtmaya başladıkça, doğal kaynak kullanımında verimlilik, belli bir gelişim aşamasına ulaşıldıktan sonra artar.Sonuç olarak doğal kaynakların fiyatındaki artış, büyümenin sonraki aşamalarında sömürülmesini ve bununla ilişkili çevresel bozulmayı azaltır.Ayrıca, daha yüksek doğal kaynak fiyatları, daha az kaynak kullanan teknolojilere doğru geçişi hızlandırmaya katkıda bulunur. 1970’lerde yükselen petrol fiyatı, alternatif elektrik enerjisi üretim kaynaklarına geçişi teşvik etmişti. Dolayısıyla, sadece teşvik edilen politika müdahaleleri değil, aynı zamanda piyasa sinyalleri, Çevresel Kuznets Eğrisi’nin şeklini belirleyebilir (Dinda, 2004: 438).

Çevresel Kuznets Eğrisi yaklaşımında riskler, hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkeler için yüksek olduğundan, araştırmacılardan ve politika yapıcılardan gelen çelişkili tepkilere neden olmuştur. Bu yaklaşıma eleştiri getirenlere göre, Çevresel Kuznets Eğrisi’nn dinamik büyüme sürecinde anlık ve geçici bir görünüm olduğunu iddia etmektedirler. Kötümser yaklaşımlara göre, büyüme aşamasında kişi

başına gelire göre, hava kirliliği, önce artan oranla yükselip, büyüme aşamasının devamında azalan oranla artacak ve Çevresel Kuznets Eğrisi’nn aşağıya doğru hareketi mümkün olmayacaktır. Çünkü eski teknolojilere dayalı düşük maliyetli denetim dışı üretim faaliyetleri, devamlı bir şekilde yasa dışı ek zehirleyici hava kirliliği salımlayacaklardır(Kurt, 2007: 56).

Bu konudaki eleştirilerden birisi, daha önce de belirtildiği gibi, tersine çevrilmiş U ilişkisi veya Çevresel Kuznets Eğrisi her türlü kirletici için genelleştirilemeyeceği yönündedir. Ayrıca, gelir ve birkaç önemli hava kirletici arasında ters U şeklinde bir ilişki için çok az ampirik destek bulunmaktadır. Çevresel Kuznets Eğrisi yaklaşımının en makul olduğu çevresel göstergeler, SO2 ve SPM gibi çeşitli hava kirletici göstergeleridir (Dinda, 2004: 437).

Benzer Belgeler