• Sonuç bulunamadı

2. ÇEVRE KAVRAMI

2.5. Çevre Koruma Çalışmaları

Çevre kirliliği, geniş alanlara yayılmasıyla birlikte bütün dünyada adından bahsettiren önemli bir sorun haline gelmektedir. Küreselleşme ile birlikte doğal kaynakların bilinçsiz tüketimi sonucu ekolojik dengeler bozulmaya başlamaktadır. Çevre kirliliği ve çevre felaketlerinin artmasıyla birlikte pek çok canlı türünün nesli tükenmiş veya tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı görülmektedir. Yaşanan büyük çaplı olaylardan sonra devletlerin çevre konusunda önlemler almaya çalıştığı görülmektedir. Bu önlemler içerisinde çevreyi koruyucu yasalar önemli olmaktadır. Konulan bu yasaların çevreye uygun işlemesi için de gereken denetim mekanizmalarının kurulduğu görülmektedir. Uluslararası çevre örgütleri, kuruluşları ve gönüllü çevre çalışmalarıyla insanlara çevre bilinci aşılanmaya çalışılmaktadır( Yavuz, 2011:3-4).

2.5.1. Türkiye’de Çevreyi Korumaya Yönelik Yapılan Çalışmalar

Türkiye’ de çevre sorunları ilk defa 1973 yılında düzenlenen Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda, çevre sorunları başlığı altında ele alınmıştır. Çevre Kirliliği ile ilgili ilk örgütsel yapılanma, 1978 yılında Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın oluşturulmasıyla gerçekleştirilmiş olup 1991 yılında çevre ile ilgili tüm düzenlemeleri yapmak amacıyla Çevre Bakanlığı kurulmuştur ( Aymaz, 2009: 23 ).

8 Haziran 1984 tarihli ve 222 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çevre Müsteşarlığı kaldırılarak Başbakanlığa bağlı, tüzel kişiliği haiz, katma bütçeli bir kuruluş olarak Çevre Genel Müdürlüğü kurulmuştur. 29.10.1989 tarihinde ise Çevre Genel Müdürlüğü tekrar Çevre Müsteşarlığı'na dönüştürülmüştür. Çevre Müsteşarlığı'nın diğer kurum ve kuruluşları bu konuda koordine edebilecek yapıda bir üst birim konumunda bulunduğu bu dönemde, çevre ile ilgili diğer bir kurum olarak 19 Ekim 1989 tarihli ve 383 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Başbakanlığa bağlı, tüzel kişiliği haiz Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı kurulmuştur. 21 Ağustos 1991 tarihli ve 443 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çevre Müsteşarlığı daha etkili bir kurumsal yapı oluşturmak isteğiyle Çevre Bakanlığına dönüştürülmüştür(Tuğlu, 2010: 22).

Türkiye’de resmi kurumlarının dışında başlıca çevreci kuruluşların isim ve amaçları aşağıda sunulmaktadır.

2.5.2.Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD):

Türkiye de bulunan bitki ve hayvan türlerinin doğal yaşam alanlarının korunmasının farkına varılması amaçlamaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda koruma projeleri yürütmektedir. Ayrıca bu konuda yürürlükte olan yasaların uygulanabilmesi için faaliyetlerde bulunmaktadır( Cansaran ve ark., 2012: 202).

2.5.3.TEMA Vakfı (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı):

Tema Vakfı 11 Eylül 1992 yılında kurulmuştur. Türkiye’nin, çölleşme ve erozyonla mücadelesini birincil amaç edinmiş Türkiye kamuoyunda önemli bir yer edinmiş sivil toplum örgütüdür(www.tema.org.tr).

2.5.4.Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği

Ekolojik dengelerin yenilenemez bir biçimde bozulması sonucunda ortaya çıkan sorunlara çözüm bulmak, doğa ile uyumlu yaşamı desteklemek, kişilerde ve toplumda ekolojik yaşam bilinci oluşturmak kuruluş amacını oluşturmaktadır. Çalışmaları arasında; sürdürülebilir tarım yöntemlerinin yaygınlaştırılması, geleneksel süreçteki üretimlerin korunması ve devamlılığı, İnsan ihtiyaçları ile ekosistem döngülerinin uyum içerisinde tanımlanması yer almaktadır( Cansaran ve ark., 2012: 209).

2.5.5.ÇEKÜL Vakfı (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı): Türkiye’nin doğal ve kültürel mirasını korumak amacıyla 1990 yılında vakıf statüsünde kurulmuş, bir sivil toplum örgütüdür. Doğal kaynakları, kültürel mirası ve insanı bir bütün olarak ele alan ÇEKÜL, doğal ve kültürel çevreyi korumayı amaç edinmektedir. (www.cekulvakfi.org.tr).

2.5.6. Türkiye Çevre Vakfı (TÇV):

“Daha temiz bir çevrede yaşamamız için yapmamız gereken çok şey var.” Hedefiyle, 1978 yılında yola çıkan gönüllü bir sivil toplum örgütü olarak kurulmuştur( www.cevre.org.tr).

2.5.7. Kuş Araştırma Derneği ( KAD)

Kuruluş amacı; Türkiye’deki yabani kuşlarla ilgili araştırmalar yapmak, kuş biliminin gelişmesine katkıda bulunmak ve koruma faaliyetlerine destek vermektir( Cansaran ve ark., 2012: 207).

2.5.8. Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı ( ÇEVKO Vakfı) 1992 yılında kurulan vakıf; Türkiye’de ambalaj atıklarını geri kazandırma sisteminin oluşturulmasında etkin bir rol oynayan kuruluştur. Türkiye’deki ambalaj atıklarının, sanayinin önderliğinde toplum ve yerel yönetimlerin işbirliği ile sürdürülebilir bir sistem içinde geri kazanılması ve geri dönüştürülmesini amaçlayan Çevko; cam, metal, plastik ve kâğıt-karton türü evsel nitelikli ambalaj atıklarının değerlendirilmesi için sağlıklı, temiz ve ülke gerçeklerine uygun bir geri kazanım sistemi oluşturulmasında temel unsurların bu atıkların kaynağında ayrı toplanması, geri dönüşüm sanayii ve kapasitesinin yaratılması ve tüketici eğitimi ve katılımının sağlanması gerekliliğine inanarak bu doğrultuda etkinlikler hedeflemektedir (www.cevko.org.tr).

2.5.9. TÜRÇEK (Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu):

Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu Türkiye’nin ilk gönüllü çevre kuruluşu olarak 1972 yılında İstanbul’da kurulan ve giderek yoğunlaşan çevre sorunları karşısında birçok önemli faaliyetlerde bulunan çevre koruma kuruluşlarından biridir (www.turcek.org.tr).

2.5.10. WWF- Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)

Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğini korumak ve doğal kaynakların sürdürülebilirliğini sağlamak vakfın kuruluş amacını oluşturmaktadır. Vâkıfın çalışmaları içerisinde orman, deniz ve kıyı programları başlıkları altında üç konu ele almaktadır. Bu konularla ilgili olarak tarımsal uygulamaların ve kapsamlı olarak oluşturulan altyapı çalışmaların doğa üzerindeki olumsuz olan etkilerini en alt seviyeye indirmek, doğal kaynaklar üzerinde etkili olan olumsuz tüketici davranışlarının değiştirilmek, AB politikalarına uyum sürecinde ele alınan çevre konularını takip etmektedir( Cansaran ve ark. 2012: 203-204).

2.5.11. TURÇEV (Türkiye Çevre ve Eğitim Vakfı)

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) 1993 yılında, Mavi Bayrak Programı'nın Türkiye’de başlatılabilmesi amacı ile Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulmuştur. Mavi Bayrak'ın temel amacı sağlıklı yüzme suyu, donanımlı plaj ve iyi bir çevre yönetimi ile çevre bilinçlendirme etkinliklerini içermektir. TÜRÇEV kurulduğu gibi Avrupa Çevre Eğitim Vakfı'na üye olmuştur. Türkiyenin Avrupa Çevre Eğitim Vakfı’na tam üyeliği 1996 yılında kabul edilmiştir. 1998 yılında, Avrupa Çevre Eğitim

Vakfı’nın statüsü gereği tam üyelik izleme süresi sonunda Genel Kurul'da, TÜRÇEV'in 4 yıl için tam üyeliği tescil edilmiştir. 2000 yılından itibaren Avrupa Çevre Eğitim Vakfı adını, Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı olarak değiştirmiştir (www.turcev.org.tr)

TÜRÇEV, kuruluşunu takiben Mavi Bayrak Programı'na başlarken, yine FEE şemsiyesi altında; 1995 yılında Eko-Okullar, 1996 yılında Çevrenin Genç Sözcüleri ve 2004 yılında da Okullarda Orman Programları'nı ülkemizde yürütmeye başlamıştır. 2011 yılında ise Uluslararası Yeşil Anahtar Ödülü Programı ülkemizde yürütülmeye başlanmıştır (www.turcev.org.tr)

Yukarıda sayılan kuruşların dışında; Türkiye de çevre ile ilgili olumlu gelişmeler içerisinde; Tuğlu (2010)’a göre İskenderun Körfezinde 2004'de batan Ula gemisinin içinde bulunan ve Krom 6 (Krom kirliliği içeren atık sular biyolojik oksijen ihtiyacı değeri düşük, genellikle asidik, suda yaşayan ve bu suyu kullanan canlılar için çok zehirli, kendi kendine temizlenme veya arıtılmada etken mikroorganizmaları öldürücü nitelikte inorganik karakterli sulardır.) içeren atığın yapılan eylemlerin de etkisiyle çıkarılmasına karar verilmesi çevre ile ilgili olumlu bir ilerleme olarak görülmektedir. Yine yenilenebilir enerji yasasının Mecliste kabul edilmesi rüzgâr ve güneş enerjisi yatırımlarını özendirmek açısından bir ilk adım olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca Türkiye ‘de bulunan büyük markaların yavaş yavaş üretimlerinde kullandıkları tehlikeli kimyasallara son vermeye başlaması yine çevre ile ilgili olumlu gelişmeler içerisinde değerlendirmektedir (Tuğlu, 2010: 21).