• Sonuç bulunamadı

1.8.1. Kamu Harcamaları

Kamu harcamaları; devletin bir kısım nakdi tutarı, farklı kurumları aracılığıyla kamu yararına harcaması olarak tanımlanmaktadır. Kapitalizmle idare edilen ve ekonomik faaliyetlere hükümet müdahelesinin olmadığı ülkelerin maruz kaldığı krizler tarafsızlık veya (Adım Smıth) in savunduğu koruyucu devlet ilkesinin yıkılmasına sebep olmuştur. Devletin ekonomik ve sosyal hayatta ki rolü, koruyucu devlet rolünden, müdaheleci devlet rolüne dönüşmüştür. Devletin rolündeki bu değişimle beraber devletin harcama (kamu devleti) yükümlülükleri de gelişmiştir. Bilinen

geleneksel yükümlülüklerin sınırını aşarak GSYİH, dağılımına ve bütün toplum ferlerinin ekonomik ve sosyal refah düzeylerinin artıiına etki eder bir şekil almıştır. Ekonomik gelişmişliğine, ekonomik ve politik felsefesinebakılmaksızın bütün ülkelerde devletin rolünün gelişmesi, kamu harcamaları artışı olgusunun meşrulaştırır. İktisatcılar, kamu harcamalarının artışı olgusunu bir kısım sanal/ görünüşte ve reel nedenlere bağlamaktadırlar. Görünüşteki nedenlerini, paranın değerinin düşmesine, enflasyona, devletin kamu harcamalarını ve kaydını hesaplamada uyguladığı muhasebe yöntemlerinin farklılığına bağlanmaktadırlar. Reel nedenlere gelince, milli gelirin ve kişi başına düşen gelirin artışı yol açar. Bu durum kamu harcamalarının artışına neden olur. Ayrıca idari mekanizma ve bakanlıklardaki ekonomik, sosyal, politik gibi farklı alanlarda ki kamu harcamalarının büyümesini temsil eden idari nedenlerde bulunmaktadır. Sosyal, sağlık ve eğitim alanlarında ki hizmetlerin devamını garanti altına almak adınadevletin bu sahalara harcama yapmasını gerekli kılar. Ayrıca demokratik ilkelerin yaygınlaşması ve nüfusun artışı, sunulan hizmetlerin seviyesini ve kalitesini koruması adına devletin kamu harcamalarını artırmasını gerekli kılmıştır. Bütün bunlara ek olarak günümüzde bütün devletler birçok ekonomik, sosyal ve politik projeleri destekleme adına kredi verme yoluna gitmektedir. Bunların doğal sonucu da hiç şüphesiz kamu masraflarının artışı şeklinde olacaktır. Toptan ekonomi örneyiğle bağlantılı olan ekonomik model, kamu harcamaları ile (toplam) GSYİH arasında bir ilişkinin olduğuna işaret etmektedir. Bu ilişki, daha önceki dönemlerde araştırmacı ve ekonomi uzmanlarının dikkatini çekmiş ve ikisi arasında ki ilişki konusunda sert tartışmalara konu olmuştur. Bu tartışma, 1982 yılında Wagnar tarafından ortaya konan klasik ekol ile 1929-1933 yılları arasında dünyayı saran büyük bunalım sonrasında ekonomist Keynes tarafından ortaya konan Keynes ekolu arasındaki ekonomik görüşlere dayanmaktadır. Aşağıda bu iki teori analiz edilmiştir.

Wagner Yasası: Alman ekonomist Wagner, (1982) yılında bu ilişkiyi ilk fark eden ve uygulayan kişidir. Kamu faaliyetlerinde sürekli büyüme olarak ileri sürdüğü bu yasa, kamu harcamalarının toplumdaki kalkınma durumuna göre gerek boyut olarak ve gerekse göreceli olarak sürekli büyüdüğünü ifade etmektedir. Wagner’e göre devletin harcamalarının artmasının üç nedeni bulunmaktadır.

 Kamu mallarına talep, kentleşme ve sanayileşme oranının artması ve sonrasında ekonomik performans etkinliğini sağlamak için kamu sektöründeki büyüme ile yükselir.

 Ekonomik kalkınma, kültürel, sosyal refah ve eğitim harcamalarının artmasına neden olur, o da doğal olarak kamu harcamalarının artmasına neden olur

 Doğal tekellerin yönetim ve finansmanında hükümet müdahalesi.

Ekonomik kalkınma ve hükümet harcamaları arasında bir ilişkinin olduğunu ifade eden bu teori, temelinde ekonomik teorinin talep kısmını desteklemektedir; bu teorinin destekçileri, mal ve hizmet talebini teşvik etmek, ekonomik kalkınmayı istikrara kavuşturup garanti altına almak adına harcama yaparak ve mal sağlayarakdevletin ekonomide etkili müdahalesini savunmaktadır. Buna rağmen bu görüş genel ekonomide arz yaklaşımı ile çatışmaktadır. Zira Kamu harcaması, enflasyon sebebiyle ekonomik gelişmeyi olumsuz etkiler. Bu yasa gelişmiş devletlerde kamu harcaması ile milli gelir arasında uzun vadeli bir ilişkinin olduğunu savunur.

Bu kanunun içeriği, GSYİH’nın artışı kaçınılmaz olarak kamu harcamalarına götüreceğine işaret eder. Ekonomik kalkınmada ki artış da devletin faaliyet alanını genişletmesine götürür ve sonrasında kamu harcamalarında gerçekleşen bu artış kişi başına düşen ortalama oranın GSYİH’dan daha fazla olmasına götürür. Ekonomik kalkınma genel talebin artmasına o da kamu harcamalarının artmasına götürür. Ayrıca harcamalarda oluşan artışı finanse etmek için kullanılacak olan ve ek gelirlerden elde edilen ekonomik kalkınma kaynaklı kamu sektörü tarafından sağlanan bu kaynak artışı Wagner yasasının bir gereyidir.

Keynes Teorisi:

1919-1933 yıllarındaki kapitalist sistemde yaygınlaşan ciddi ekonomik krizin etkisi ve ardından gelen büyük bunalımın etkileri yüzünden, ekonomik bakış açısında yeni bir plan ve büyük bir dönüm noktası yaratmak için İngiliz ekonomist Keynes’in

teorisi ortaya koyulmuştur. Keynes, daha önceki teori ve kanunların önem verdiği gibi problemin toplam arz konusunda olmadığına inanıyordu. Tam tersine, bu durumun temelinde, toplam talep konusunun olduğunu düşünmektedir ve bu sebeple Keynes bakış açısı, kamu harcamalarına büyük bir önem vermiştir. Burada ki temel hedef ise aktif talebi arttırmaktı. Bu bakış açısına göre uzun vadeli mükemmel bir kalkınma ortalamasının gerçekleşmesi için gerekli koşulların yaratılıp temel ekonomi politika mekanizmasının oluşmasını hükümet harcamalarının artışında görmüşlerdir.

Keynes, yeni bireysel girişimler yaratabilme gücünün, çarpan mekanizmasını kullanarak yatırım harcamalarının milli gelir artışı üzerinde ki etkisini açıklayan, kamu harcamaları artışıyla milli hasılanın yükselmesi arasında bir ilişki olduğunu ortaya koydu. Daha sonra, satın alma gücündeki artış ve bütün Keynes modellerindeki çarpan modeli, kamu harcamalarının özel konumunadayanır. Bundan dolayı bu hipoteze göre kalkınma teorilerinde ki kamu harcamaları harici bir değişken olarak ele alınır.

Kalkınma, milli gelirin artmasına sebep olur. Toplam ekonomik örneklerinin çoğu kalkınma ve gelişmeyi etkileyebilen değişken politikası gibidir. Keynes hipotezinin kavramsal çerçevesini; GSYİH, toplam talep seviyesine eşit olduğu zaman, gelir dengesini dört sektör örneği üzerinden göstermek mümkündür.

Üretim (Y) = Toplam Talep = {(C+I+G+(X-M)} C: Özel Tüketim.

I: Özel Yatırım. G: Kamu Harcamaları. (X-M): Net İhracatlar.

1.8.2. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla Kavramı

herhangi bir ülke sınırları içersinde belirli bir zaman diliminde üretilen bütün mal ve hizmetlerin parasal değeridir. GSYİH’ya rağmen, genelde senelik hesaplandığı gibi çeyrek dönem olarak da hesaplanabilir. GSYİH, kamu harcamaları, belirli bir

bölgede meydana gelen yatırım ve ithalatve ihracat gibikamu ve özel harcamaları kapsar. Basit bir ifadeyle, GSYİH, bir ülkedeki kamu ekonomisi aktivitesinin genel ölçümüdür.

Aşağıdaki formülü kullanarak GSYİH’yı hesaplamak mümkündür.

NX + I + G + C = GDB C: Toplam tüketim.

G: Toplam Yatırım Harcamaları. I: Yatırım.

NX: İthalatlar-İhracatlar. GDB: GSYİH.

GSYİH, ülke ekonomisinin sağlık düzeyini belirleyen bir gösterge olarak kullanılmaktadır, bunun yanı sıra, o hayat standartlarını gösteren bir ölçü aracı olup ayrıca farklı ülkelerdeki üretim düzeyini kıyaslamak için kullanılır. GSYİH herhangi bir ülkenin ekonomik kalkınmanın bir ölçümüdür ve GSYİH, herhangi bir ülkenin önemli bir ekonomik göstergesi sayılır. Ülkenin bir sene boyunca gçsterdiği toplam performansı ve ekonomik etkinliği buna yansır. Bu durum ülkenin çalışma düzeyini, hayat standartlarını, iahracat ve ithalatını gösteren devletin genel ekonomik yapısına etki eder. Diğer taraftan GSYİH ile yatırım kapasitesi arasında karşılıklı bir ilişki sözkonusudur. GSYİH kamu harcamalarından etkilenir. Kamu harcamaları arttığı sürece etkinliği de artar ve böylece GSYİH artış gösterir. Aynı zamanda GSYİH, kamu harcamalarına etki eder zira bu sonuç GSYİH bir parçasıdır, diğer taraftan kamu harcamalarının boyutunun GSYİH etkisinde özel bir durum vardır. Bu etki aynı sene içersinde ortaya çıkmayıp ortaya çıkması birkaç seneyi bulabilir. Bu da, yeni yatırım projelerinin hayata geçirilme hızıyla alakalıdır. Bütün bunlar, GSYİH bahsederken uygun yöntemlerle araştırmayı gerektirmektedir